İkinci aşama olarak gösterilen 12 Eylül 1980 darbesinden hemen sonra ise örgüt, kitlesel şekilde kamu kurumlarında kadrolaşmaya başladı.
Korkunç bir deve dönüşen ve terörizme giden üçüncü aşama da 28 Şubat 1997 Postmodern darbesinden sonra başlatıldı. Fetullah Gülen’in yurt dışına kaçtığı bu evrede, örgütün söylemi de değişti, sinsi, mahrem ve illegal yapılaştı. ABD ve CIA korumasındaki terörist elebaşı Gülen’in karargahı ise Amerika Birleşik Devletleri. 2007’den sonra örgütlenmesini tamamlayan FETÖ, devleti işgal etmek için talimat bekledi. O talimat 15 Temmuz 2016’da geldi.
FETÖ’nün, devlet yönetimini yönetimi fiilen devralmak üzere harekete geçtiğinin sinyalleri, 7 Şubat 2012 MİT krizi, 17-25 Aralık 2013 hukuk darbesiyle görüldü. Bu yolla görevini yerine getiremeyen örgüt, 15 Temmuz gecesi TSK’da robotlaşan mensupları aracılığıyla en kanlı darbe girişimini gerçekleştirdi. Darbe girişimi, canları pahasına direnen 249 şehidimiz ve 2 bin 194 gazimizin mücadelesiyle püskürtüldü. Avrupa ülkelerinden geçmiş olsun mesajı bile göremeyen Türkiye kenetlendi, 40 yılı aşkın süredir takılan prangaları söküp atmak üzere millet devleti görevlendirdi. Ordudaki FETÖ temizliğiyle eş zamanlı TSK’yı yeniden yapılandırma çalışmaları hızla başlatıldı. Bundan sonra asker asli görevini yapacak ve milletin seçtiği hükümetlere hiç kimse ayar veremeyecek.
Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemiyle millete rağmen iktidarlar son bulacak. Bürokratın siyasetle ilişkisi kesilecek. Vesayet mekanizmaları tamamen işlerliğini yitirdiği için artık devlette belli grupların hakimiyet savaşı da, buna izin veren mekanizmalar da son bulacak. İkinci Kurtuluş Savaşının başarıya ulaşmasıyla birlikte Türkiye, yüzyıllık Sevr planlarını boşa çıkaracağı gibi, sadece Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında değil Atatürk’ün gösterdiği Misak-ı Milli sınırlarında da güvence haline gelecek. Türkiye Cumhuriyeti, kendine yeten güçlü ülke olarak 100. yılını karşılayacak.
