Isparta'daki Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında 130 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin ayrıntıları ortaya çıkmaya devam ediyor. Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, şüphelilerden Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) eski Bilgi İşlem Daire Başkanı Halil Karakoç'un kaçırırken ele geçirilen flaş belleklerde çıkan ve talimatların yer aldığı notlardaki konuşmaların örgüt elebaşı şüpheli Fetullah Gülen'e ait olduğu vurgulandı.
Gülen'in, köprü vazifesi gören şüpheli Recep Uzunallı aracılığıyla veya örgüt içerisindeki hiyerarşik yapı doğrultusunda diğer mensuplar aracılığıyla talimatlarını örgütün Isparta yöneticilerine ulaştırdığı belirtildi. Bu durum, örgütsel talimatların önce Isparta'ya gönderildiği, çözümü yapıldıktan sonra da talimatların tüm Türkiye'ye dağıtıldığı gerçeğini ortaya çıkardı. İddianamede Gülen için “Dini konularda yaptığı konuşmaların arasında örgütün faaliyetleri çerçevesinde ülkenin siyaset, ekonomi, spor, medya, askeri, emniyet, yargı gibi kurumlarına/alanlarına ilişkin üyelere talimatlar verdiği anlaşılmaktadır" denildi.
Gülen'in FETÖ'nün kumpas davalarından birisi olan Ergenekon'a ilişkin açıklamaları da iddianamede yer aldı. Türkiye'de işlerin karışık olduğunu savunan Gülen, “Şeker de düşmüyor, mahrem yerimdeki yara bir türlü kapanmadı. Yeniden bir dosya hazırlığının içindeler ama beceremiyorlar. Ergenekon'un rövanşı gibi bir şey düşünüyorlar. İçeride bir mahkemelerden birilerinin akıl vermesiyle bir dosya düzenleyebilirler. Beraatla mahkemenin neticelenmesine bakmayın, bunlar bir şeyler bulabilirler, bir dava açabilirler, bundan dolayı rahatsızım. Geceleyin uyuyamadım istirahat edemediğim için hafızama hakim olamıyorum" ifadelerini kullanıyor. Paniğe kapıldığı anlaşılan Gülen'in bu açıklamalarıyla örgüt üyelerine, “dikkatli olun" uyarısında bulunarak, gereğinin yapılması için talimat verdiği değerlendiriliyor.
Talimatlara göre örgütün, amacına ulaşabilmek, ülke ve dünya genelindeki faaliyetlerini yürütebilmek için ülke siyasetine müdahil olmaya ve yön vermeye çalıştığına dikkat çekildi. Örgütün o dönemlerde hedefleri doğrultusunda AK Parti'yi desteklediği ve kadrolarını bu partiye yerleştirmeye çalıştığı anlatılan iddianamede, örgütün bir yandan siyasette alternatifi olmamasını savunduğu AK Parti'nin seçimlerde açık ara galip gelmesi için tüm kadroları ve imkanlarıyla çalıştığı, bir yandan da bu desteğin ötesinde bu partiye belirli sayıda mensubunu milletvekili olarak yerleştirmeye ve bakanlıkların dağılımına müdahil olmaya çalıştığı belirtildi. Ancak o dönem AK Parti Genel Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın örgütün AK Parti eliyle siyasette yer alma, siyaseten partiye yön verme çabalarını engellediği ve örgütün bu durumdan rahatsızlık duyduğu kaydedildi.
Bir başka nota göre ise Gülen'in yine üst yargıdaki Alevileri hedef gösterdiği görülüyor. Gülen aynı zamanda bu kişilerin çocuklarıyla ilgilenmesi konusunda da yanındakilere talimat veriyor. O notta ise şu ifadeler yer aldı: “Esasen bunlar (Aleviler) Yargıtay'a, Anayasa Mahkemesi'ne yerleşmişler, ağaların da baya içindeler. Kendi telvisatını (çirkinlik, sapkınlık) buradan yapıyorlar. Yani Sünni camiadan intikam almak düşüncesindeydiler. Bunların çocuklarıyla ilgilenelim."
İddianameye konu olan notlara göre, Gülen'in yargıyı örgüt lehine şekillendirmek için talimatlar verdiği, özellikle 2010 halkoylamasından önceki HSYK ile Yargıtay ve Danıştay'ı ele geçirmeyi hedeflediği görüldü. Gülen'in dönemin HSYK üyelerini Ali Suat Ertosun hariç olmak üzere Alevi ve kendilerine düşman olmakla itham ettiği anlaşıldı. Gülen'e ait notlarda, “HSYK'nın içinde kızılbaş olmayan tek Ertosun'dur, bunların hepsi kızılbaş bütün mefsedeti planlayanlar da bunlardır" ve “Adliyenin vasiyetinden kısmen kurtuldu ülkemiz Yargıtay ve Danıştay'ı da hallederlerse tamamen ülkemiz kurtulur inşallah" ifadeleri yer aldı.