Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'na bilgi verdi. Komisyonun yönelttiği 25 soruya karşılık 71 sayfalık cevap gönderen Davutoğlu, 7 Şubat MİT krizinden Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'le görüşmesine kadar birçok konuda açıklama yaptı. 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağırılmasını anlatan Davutoğlu, bu hamleyle, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve hükümetin “millet adına meşru siyasal süreçler dâhilinde yürüttüğü politikaların” sorgulanmak istediğini belirtti.
Davutoğlu şunları söyledi: “MİT Müsteşarı Sayın Fidan, savcılık çağrısının ardından Sayın Başbakanımıza bilgi vermek için aradığında hasbelkader Sayın Başbakanımız ile birlikte aynı arabada İstanbul'da muhterem vaizlerimizden İbrahim Subaşı'nın cenazesinden Ankara'ya dönmek üzere havaalanına gidiyorduk. Sayın Başbakanımız, bu hamleyi yargı bürokrasisinin iktidara siyaset dayatması olarak değerlendirerek, son derece kararlı bir tutumla kesinlikle ifade vermeye gitmemesi talimatını verdi.” Davutoğlu, Fidan'ın ifadeye çağrılmasının ardından FETÖ'ye dair kanaatinin somut şüpheye dönüştüğünü belirterek şunları söyledi: “Bu olay, bu yapının gerçek niteliği ve hedefleri konusundaki soru işaretlerini pekiştirdi.”
2013 BM Genel Kurulu toplantısına seyahatim öncesinde Recep Tayyip Erdoğan ile yapılan değerlendirmede, bu yapının gittikçe artan bir şekilde Türkiye karşıtı çevrelerce kullanılmaya müsait hale gelmesini değerlendirdiklerini ifade eden Davutoğlu, “Gülen'in daha önce yapılan çağrılar çerçevesinde Türkiye'ye getirilerek kontrol altına alınmasının gerekli olduğu kanaatine vardık” dedi. BM Genel Kurulu'na katılmak üzere ABD'de bulunduğu sırada, Gülen'le bir görüşme gerçekleştirdiğini söyleyen Davutoğlu, “Gülen ile Eylül 2013'te gerçekleştirdiğim görüşme kişisel bir tercih sonucunda veya bir yakınlık gösterisi mahiyetinde şahsi bir ziyaret olmayıp Başbakanımız Sayın Erdoğan'ın bilgisi ve izni doğrultusunda, 7 Şubat sonrasında, söz konusu yapı mensuplarının o döneme kadar düşündüğümüz bir sivil toplum örgütü olmanın ötesinde, devlet iradesinden bağımsız ve devlet hiyerarşisi dışında bir yapılanma içerisinde olduğu kanaatimizin oluşması üzerine, muhatabına somut mesajları doğrudan iletmek amacına matuftu” diye konuştu.
Bu görüşmede, açık bir şekilde gerekli uyarılarda bulunduğunu kaydeden Davutoğlu, “Bu görüşme sonrasında, Gülen'in hükümetimize ve ülkemize yönelik operasyonların içinde olduğuna ve bu tutumundan vazgeçme niyetinde olmadığına yönelik kanaatimiz pekişti. Nitekim bu görüşme sonrasında, bu yapının şahsıma, yürüttüğümüz dış politikaya, Sayın Başbakanımızın şahsına ve liderliğini yürüttüğü AK Parti iktidarına, ülkemize ve milletimize yönelik saldırıları artarak devam etmiştir. Nitekim bu görüşmeden 3 ay sonra 17-27 Aralık, dört ay sonra da MİT Tırları operasyonu düzenlenmiştir” ifadelerini kullandı. Davutoğlu, Rus uçağını düşüren pilotun FETÖ üyesi olup olmadığının araştırılmasını istediğini, Genelkurmay Başkanı'nın araştırma sonucu pilotun örgüt bağlantısını tespit edemediklerini söylediğini aktardı.
2014'te başbakanlığı devraldıktan sonra ilk haftalarda 6-7 Ekim olaylarının patlak verdiğine dikkat çeken Ahmet Davutoğlu, bu olaylar sırasında Gülen örgütünün açık bir şekilde PKK yanlısı tavır sergilediğini ifade etti. Davutoğlu, “Tam da bu esnada FETÖ'nün özellikle PKK ile Kuzey Irak'ta temas kurarak ülkemizi zaafa uğratmaya çalıştığı istihbarat raporlarına yansımış bir husustur. Terör örgütleri arasındaki bu iletişim yakından takip edilmiş ve uygun yöntemlerle uygun zamanlama içinde gerekli cevaplar verilmiştir” dedi. Davutoğlu, Oslo görüşmelerinin de Gülen örgütü ve arkasındaki uluslararası odaklar tarafından PKK'nın yayın organlarına sızdırıldığını söyledi.