Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik soruşturma kapsamında, 2015 yılının Kasım ayında ifadesi alınan gizli tanığın, örgütün düzenlediği gizli toplantıların içeriğinden darbe planına kadar FETÖ ile ilgili kamuoyuna yansımayan bilgiler verdiği ortaya çıktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, FETÖ'ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, bir gizli tanığın 25 Kasım 2015'te alınan ifadesinin detaylarına ulaşıldı.
Gizli tanık, üniversite yıllarında tanıştığı örgütün çeşitli kademelerinde görev aldığını, mezun olduktan sonra da tamamen içlerine girdiğini anlatarak, "Ben ve benim gibiler ilk yıllarda vatan, millet, din duyguları ile cemaate hizmet etti." dedi.
Türkiye'de öğretmenlik yaptıktan sonra yurt dışında bu yapının açtığı okulda görevlendirildiğini belirten gizli tanık, görevi sırasında, cemaatin ismini kullanarak, Türkiye'den gelen cemaate ve başka yapıya ait insanları, çalıştığı ülkedeki iş verenler, ticaretle uğraşanlar, devlet başkanları, bakanlar ve üst düzey kamu görevlileriyle tanıştırdığını söyledi.
Gizli tanık, uzun yıllar bu yapının içerisinde kalması ve başarılı çalışmaları dolayısıyla "mütevelli heyeti"ne dahil edildiğini dile getirdi.
Uzun süre görev yaptıktan sonra gerek Türkiye'de gerekse çalıştığı ülkede bu yapıya ait üst düzey yöneticilerin vatan, bayrak, din değil, başka bir amaç peşinde oldukları anladığını ve bazı hatalarını sorgulamaya başladığını anlatan gizli tanık, bu yapıdan koptuğunu iddia etti.
Mütevelli heyetine üst rütbedeki ''imamların'' alındığını, bu heyetle, bazen Türkiye'de, bazen Amerika'da, bazen de başka ülkelerde toplantıların yapıldığını anlatan gizli tanık, 2014 yılı Aralık ayında Fatih Üniversitesi Kampüsünde mütevelli heyetinin toplandığını, başkanlığını da FETÖ soruşturmaları kapsamında firari olarak aranan Mehmet Ali Şengül'ün yaptığını söyledi.
Gizli tanık, toplantıya, yapının üst düzey yöneticileri olan ve FETÖ soruşturma ve davalarında firari olarak aranan Mustafa Özcan, Suat Yıldırım, Mustafa Günay, Mehmet Ali Büyükçelebi, Yakup Kara, İrfan Durmaz (mali heyet başkanı), Şerif Ali Tekalan ile Kimse Yok Mu Derneği Genel Müdürü'nün de katıldığını, ayrıca 2015 yılı Haziran ayında da İstanbul Ümraniye'de mütevelli heyetinin toplandığını ve başkanlığını yine Mehmet Ali Şengül yaptığını anlattı.
Gizli tanık, 30 Mart Yerel Seçimleri'nde AK Parti'nin birçok yerde seçimi kazanması üzerine örgütün yaptığı planları anlattı. Gizli tanık, örgütün daha önce diyaloğa geçmediği Kürt halkı üzerinden yeni yöntemlere başvurduğunu dile getirerek, şunları aktardı:
"Haziran 2015 seçiminden önce, AK Parti'nin karşısında her bölgede ikinci parti kimse onun desteklenmesi hususunda alt birimlere talimat verilmesi kararlaştırıldı. HDP'yi, PKK yanlılığı nedeniyle halkın olumsuz karşılayacağı dikkate alınarak, bu durumda da 'Oradaki has daireyi toparlayın, (AK Parti'nin gitmesi için ne yapılabilir?) sorusunu onlara yöneltin, AK Parti'ye HDP dışında başka kimse zarar veremez. AK Parti'nin de gitmesi gerekir. Bu nedenle AK Parti'ye en yakın HDP'yi desteklemek gerekir. Bu da dini mübine yapılmış en büyük hizmettir.' algısını yerleştirin, talep sanki onlardan gelmiş gibi olsun fikri kararlaştırıldı.
'Kürt asıllı iş adamlarını yurt dışına çıkarın, onların bizim sayemizde para kazandıklarını işleyin ve daha çok bu iş adamlarını kullanalım.' dediler. 'Her ülke kendi lobisini kullanarak, Recep Tayyip Erdoğan'ın yolsuzluk yaptığı hususunda algı oluşturup, ikna edilmesi asıl önceliğimiz olsun.' denildi. TUSKON Başkanı Rızanur Meral ve Mustafa Günay'ın Arjantin, Uruguay, Paraguay ve Brezilya dışişleri bakanlarını ziyaret ederek, bu konunun işlendiğini duydum.''
Örgütün yöneticilerinden İrfan Durmaz'ın yurt dışına görevlendirilecek kişileri seçerek, içinde Mustafa Özcan ve Dr. Ali Ursavaş'ın yer aldığı yurt dışı komisyonuna sunduğunu dile getiren gizli tanık, Gülen'e sunumları bizatihi "tüm imamların sorumlu imamı" olduğunu belirttiği Ali Ursavaş'ın yaptığı kaydetti.
Gizli tanık, "Ben yurt dışında gördüğüm kadarıyla bazı ülke büyükelçilerin, Paralel Yapı ile ilgili gerçek raporları Türkiye'ye vermediğini biliyorum. Bu nedenle de cemaat yurt dışında daha da güçlendi." değerlendirmesinde bulundu.
Örgüt yöneticilerinin yurt dışında karıştıkları yolsuzlukları da anlatan gizli tanık, kapatılan Kimse Yok Mu Derneği'nde bir dönem genel müdürlük yapan Ünal Öztürk'ün derneğe gelen paraları eksik gösterdiği için görevinden alındığını, yine Mustafa Eker'in de yurt dışından iş adamlarını gezdirerek, örgütten habersiz komisyon aldığını ve bu bilginin de Mustafa Özcan tarafından saklandığını söyledi.
Gizli tanık, devletin yabancı ülkelere atadığı ekonomi ateşelerinin doğru dürüst çalışmadığını iddia ederek, şunları kaydetti:
"Ama biz cemaat mensubu olarak çok çalışıyor ve kendi mensuplarımıza iş bağlıyorduk. Bu halen de böyledir. Bu vesile ile oradaki devlet yöneticileri ile irtibat sağlanarak, cemaatin daha da fazla reklamını yapıyorduk. Devletin çok ilgi göstermediği ülkelerde bu nedenle cemaatin beyanlarına devletten daha çok önem veriliyordu."
Gizli tanık, örgüt yöneticilerinden Mustafa Eker'in gittiği ülkelerde Ermeni diasporasından Noray Nakış ve Mason Birliği liderleriyle "Türkiye'de şu anda Ermenilerin bir numaralı destekçisi olarak cemaat, Ermenilere yapılan zulmün yanlış olduğunu her zaman söyledi. Fakat Recep Tayyip Erdoğan radikal İslamcı kafaya sahip olduğu için ve kendisini de halife ilan edeceği için bizi dinlemedi. O yüzden bize 'paralelci' sıfatını yakıştırdı. Bizi toplum gözünde itibarsızlandırmaya başladı" şeklinde Türkiye aleyhine konuşmalar yaptığını belirtti.
Gizli tanık, şu ifadeleri kullandı:
Gizli tanık, 2015 Haziran seçimlerinden sonra Almanya'da düzenlenen bir toplantıda, Arjantin, Uruguay, Paraguay ve birkaç Afrika ülke saydıklarını ve paraların buraya çıkarılmasını kararlaştırdıkalrını belirterek, ''Para transferinde öğrencilerin hesapları kullanılıyordu. 'Devlet, Kaynak Holdinge el koyarsa, para devlete kalmasın, kendi elimizde bulunsun.' diye parayı yurt dışına çıkarmaya başladılar.'' dedi.
Gizli tanık, 2015 yılı Temmuz ayında kıta imamlarının toplandığını, bu toplantıya yine örgüt yöneticilerinden Şerif Ali Tekalan, Mustafa Özcan, Ali Ursavaş, İrfan Durmaz ile 15-16 kişinin daha katıldığını belirterek, "Toplantıda, 'Bundan sonra Türkiye'de imamlar toplantısı yapılmayacak, her kıta kendi içerisinde toplanacak.' şeklinde kararlar alındı. Toplantıda yine Türkiye'de bulunan ve deşifre olmuş imamların yurt dışına çıkarılmasına, deşifre olmamış yeni yüzlerin Türkiye'de görevlendirilmesine karar verilmişti." dedi.
İfadesinde Pensilvanya'da yaşadığı ilginç bir anısını da anlatan gizli tanık, şunları söyledi:
"Bir defa Pensilvanya'dayken maskeli iki kişi Gülen'in yanına gelerek, 'Biz kıldığımız namazdan bir şey anlamıyoruz.' dedi. Gülen'in de 'Benim bugüne kadar kıldığım tüm namazların sevabı ile sizin bir vakitte kıldığınız namazın sevabını değiştirmeye var mısınız?' diye sorarak, onların yaptığının doğru olduğunu, Allah katında daha sevap olduğunu anlatarak ikna ettiğine şahit oldum. Gülen'in, Peygamber Efendimiz ile Yakaza aleminde görüştüğü yayılırdı. Asrın müceddidi olduğu ve buna itaat etmeyen herkesin günahkar olduğu anlatılırdı."
Gizli tanık, 17-25 Aralık olaylarından önce yapı içerisinde bir hareketlenmenin başlandığını, özellikle siyasi hükümete karşı kullanılan dilin tamamen değiştiğini ve bunun da örgüte açıkça anlatılmaya başlandığını belirterek, o dönem yaşadıklarını ifadesinde şöyle anlattı:
''17 Aralık olayları gerçekleşmeden önceki Ağustos ayında TUSKON'un Şişli'deki merkezinde toplanıldı. TUSKON Genel Sekreteri Mustafa Günay, burada Recep Tayyip Erdoğan'ın cemaate karşı cephe aldığını, bizi bitirmek için üzerimize geleceğini, bizim kanalımızdan gelmeyen hiç kimseye yardım edilmemesi gerektiğini anlattı. Bu toplantıda, bir sinevizyon ile Gülen'in kaseti TUSKON temsilcilerine izletildi. Burada Gülen, 'Önümüzde sancılı günler olacak, siz de bulunduğunuz ülkelerin kripto bilgileri mevcut. Ülke düzlüğe çıkıncaya kadar bu bilgileri saklayıp, kimseyle paylaşmayın.' dedi.
Sinevizyondan sonra söz alan Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun, 'Fetullah Gülen ile bizzat görüştüm. Bizden başka kimseye güvenmeyin. Geçiş döneminde çok dikkatli olun. Ülkemize ciddi bir yönetim boşluğu olacak. Bu dönemde dikkatli olun. Bize yanaşmaya çalışan kimseleri kibarca reddedin.' dedi. Buradan ayrılarak Fatih Üniversitesine gidildi. Orada yine Gülen'in sinevizyonu izletildi.
Gülen buradakilere 'Din adına konuşup, dini bilmeyen insanlara inanmayın. Türkiye'de önümüzdeki günlerde sıkıntılar olacak, camiamızdaki insanları bulunduğunuz ülkelere götürün. Oralarda iş imkanları kurup, mağdur olmasınlar. Mümkünse her ülke okul ve cemaat evleri açısından kendi yağında kavrulsun. Türkiye'ye muhtaçlık minimuma indirilsin. Peygamber Efendimiz nasıl Mekke'den çıkarılıp, tekrar Mekke'yi fethettiyse cemaat de Türkiye'den çıksa bile tekrar Türkiye'yi fethedecek. Son karakolda bayrak düşmeyecektir.' şeklinde konuştu."
Gizli tanık, örgüt elebaşısı Fetullah Gülen'in, yayınlanmayan özel bir sohbetinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesiyle ilgili iddialarda bulunduğu dile getirerek, şu ifadeleri verdi:
"Gülen, 'Cumhurbaşkanımızın eşinin İran asıllı olduğunu, Cumhurbaşkanı'nın menşeinin Ermeni asıllı olduğundan bahsediyordu. İran'ı devlet olarak 'İslam aleminin makatı' olduğunu ve Tayyip Bey'in de İran tarafından Türkiye'ye musallat edildiğini' iddia ediyordu. Gülen'in asıl amacı Cumhurbaşkanımızın ve eşinin itibarını zedelemekti."
Gizli tanık, örgütün, havayolu ile nasıl yurt dışına para çıkardığını da şöyle anlattı:
"Cemaate birçok kez bedava biletler verildi, yer hizmetleri görevini yürütenler vasıtası ile para giriş çıkışlarına yardım ediliyordu. Türkiye'de toplanan himmet paraları görevli imam veya imamın görevlendirdiği bir kişi tarafından alınarak havaalanına geldiğinde oradaki cemaatin elemanlarının yardımıyla parayı uçağın önüne kadar ulaştırıyorlar. Ben bulunduğum ülkede bu şekilde gelen paraları alıp, cemaate verdiğim oldu."
Gizli tanık, örgüt yöneticisi Mustafa Eker'in havayollarında samimi olarak tanıştığı üst düzey yöneticiler olduğunu bildiğini anlattı.
AK Parti'nin 1 Kasım 2015 seçimlerinde yeniden tek başına iktidar olduktan sonra bulunduğu yerde hemen toplantı yapıldığını anlatan gizli tanık, toplantıda geçen çarpıcı ifadeleri şöyle aktardı:
"Bize toplantıda 'Bizim mensuplarımıza birileri sövse de siz de onlarla beraber sövün. (Kandırıldık) deyin. Devlette deşifre olmamış arkadaşlarımız var. Onlarla irtibatı kesin. Zaten o arkadaşlarımız sürekli cemaate sövüp, deşifre olmayarak devlet içerisinde kalıyorlar.' dediler. Şu anda cemaatin izlediği yol budur. İkinci bir emre kadar cemaat düşmanı olarak gözükmemiz gerekiyor. Yine cemaatin ülke imamları toplantısında 'Hiç ümitsizliğe düşmeyin. Asker içerisinde uyuyan hücrelerimiz var. Zamanı ve yeri geldiğinde onlar harekete geçecek. Yezid, kendisini en güçlü hissettiği anda bu mensuplarımızca yıkılacaktır. Ancak bu, en son çare olarak kullanılacaktır. Ümitsizliğe kapılmayın. Bunu askeriyedeki mensupları deşifre etmeden mensuplarımıza yayın.' şeklinde söylüyorlardı."
Söz konusu seçimden sonra örgütün ileri gelen yöneticilerinin kademeli olarak yurt dışına kaçmaya başladıklarını vurgulayan gizli tanık, kalanların da kendilerine göre zayıf halkayı "satıp" konumunu sabitleyeceklerini söyledi.
Görev yaptığı ülkeye terör örgütü PKK'nın üst düzey yöneticilerinin geleceğinden "cemaat imamlarının" haberinin olduğunu belirten gizli tanık, "İmamlar, gelen üst düzey PKK'lılarla düzenli görüşüyorlardı. Görüşmeleri Mustafa Özcan, Şerif Ali Tekalan ve kıta imamları yapıyor. Ben bu görüşmelerden birine şahit oldum." dedi.
Gizli tanık, Paralel Yapı'nın, Hakan Fidan'ı sevmediğini, onun "İran ajanı" olduğunu öne sürdüğünü belirterek, "Gülen, yakınındakilerle konuşurken 'Hakan Fidan'a dikkat edin. Cemaat için tehlikelidir.' demiştir. Hakan Fidan ifadeye çağrılmadan önceki bir toplantıda Şerif Tekalan bize 'Devlete ve millete ihanet eden kim olursa olsun yargı önüne çıkarılacak.' dedi. Bunu da kendisine Gülen'in söylediğini vurguladı." ifadesini kullandı.
Fetullah Gülen'in, Amerika'da sorgulanmaya başlandığı bir dönemde yaptıklarını da anlatan gizli tanık, Gülen'in, okullarının radikal bir örgütün okulu olarak şüphelenilmesi üzerine, Ermeni asıllı bir yazara kendisini ''karanlık bir yapı'' şeklinde gösteren bir kitap yazdırdığını, daha sonra da daha kabul görmüş bir Ermeni yazara kendisini övücü, saygın bir kişi olduğunu, hatta Nobel ödülüne layık bir kişi olarak tanıtan bir kitap yazdırdığını ifade ederek, böylelikle kendisinin iyi bir kişi olduğunu Amerikan halkına sunmaya çalıştığını öne sürdü.
Gizli tanık örgütte yer alan, tanıdığı ve bildiği tüm isimleri de ifadesinde şu şekilde açıkladı: