İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, kamuoyunda "17/25 Aralık soruşturmaları" olarak bilinen sürecin FETÖ/PDY tarafından kurgulandığının anlaşılması üzerine, ülke çapında örgüt faaliyetleriyle ilgili soruşturmalar yapılıp iddianameler hazırlandığı anlatıldı.
Terör örgütünün 25 Aralık sürecindeki faaliyetleriyle ilgili soruşturma kapsamında 1 Eylül 2014'te yakalanan sanıkların bir kısmının, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetine darbe teşebbüsü, silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üye olmak, gizliliğin ihlali ve casusluk" suçlarından tutuklandığı hatırlatılan iddianamede, daha sonra yapılan soruşturmalar neticesinde isnat edilen suçlarla ilgili dava açıldığı kaydedildi.
İddianamede, sanık Eren Erdem'in 25. dönem milletvekilliği genel seçimlerinde milletvekili seçilmesi nedeniyle soruşturmasının durdurulduğu ve işlemlerin başka bir dosyaya kaydedilmesine karar verildiği hatırlatıldı.
Gizli tanık beyanı, gazetenin sahibi sanık Turan Ababey'in beyanı ve teknik takip çalışmaları sonucu irtibatlı olan diğer sanıklarla ilgili de araştırma yapıldığı vurgulanan iddianamede, örgüt bağlantısı yönünde yeterli şüphe olanlarla örgütle bağlantılı olmamakla birlikte eylemleri itibarıyla örgüte yardım ettikleri değerlendirilenler hakkında da soruşturma yürütüldüğü dile getirildi.
Terör örgütü FETÖ'nün genel yapısı, örgütlenmesi ve medya yapılanmasıyla medyayı kullanmasına ilişkin bilgilere vurgu yapılan iddianamede, kapatılan Karşı gazetesinin kuruluşu ve suç unsuru yayınlarıyla ilgili de açıklamalar yapıldı.
Soruşturma kapsamında ifadesine başvurulan gizli tanık "Ayçiçeği" beyanında, "Turan Ababey'i gazetenin sahibi olduğu için tanıdığı, gazetenin genel yayın yönetmenliğini Eren Erdem'in, yardımcılığını Mehmet Bozkurt'un, genel koordinatörlüğünü Kutlu Esendemir'in, haber müdürlüğünü Murat Kazancı'nın yürüttüğü, sanıklar Ufuk Köroğlu ile Emre Erciş'in ise gazetede muhabirlik yaptıkları" bilgilerini verdiği aktarılan iddianamede, gizli tanığın ayrıca şu ifadelerine yer verildi:
Haberler, bazen CD şeklinde, bazen dosya kağıdı şeklinde gizli belge olarak geliyordu. Bu haberlerin bazıları TUSKON'un danışman firmasından gönderilen çiçeklerin saksısına CD şeklinde saklanarak geliyordu. Bazen de çikolataların içerisinde CD'ler gönderiliyordu. Bunları genellikle kuryeyle gönderiyorlardı.
Danışman firmasından Yusuf da zaman zaman gazeteye geliyordu. Gazetenin sahibiyle zaman zaman bazı belgelerin yayınlanıp yayınlanmaması hususunda ters düştükleri oluyordu. Gazetenin sahibi Turan, gizli ve kritik belgelerin yayınlamasını istemiyordu. Eren Erdem ise ısrarla yayınlanmasını istiyordu. Mehmet Bozkurt da böyle kritik belgelerin yayınlanmasını istemiyordu. Bunun üzerine Eren Erdem gazetenin sahibi Turan'a, 'Bunlar hükümeti düşürecek, Erdoğan'ı Lahey'de savaş suçlusu olarak yargılatacak belgeler, bunları yayınlarsak TUSKON size yardımcı olur, size yeteri kadar para verir, zengin olursun' diyordu."
İddianamede, Turan Ababey'in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunduğu dilekçeyle gizli tanık "Ayçiçeği"nin kendisi olduğunu belirterek, bu beyanlarını açık kimliğiyle ulusal kanallarda tekrar ettiğini ve bu nedenle gizli tanık olmak istemediğini anlattığı aktarıldı.
Ababey, gazetede soruşturmaların içeriğiyle ilgili spesifik bilgiler verilmesini ve tape yayınlanmasını istemediğini, buna ilişkin de toplantılar yaptığını aktararak, bu toplantı tutanakları gazeteden çalındığı için ilgili savcılığa başvurduğunu dile getirdi.
İddianamede, sanık Ababey hakkında gazetenin sahibi olması ve gazetede algı faaliyetlerinin yoğun yapılması dikkate alınarak soruşturma yapıldığı belirtilerek, "Soruşturma aşamasında sanığın finans yönüyle gazeteyi desteklediği tespiti yapılmış ancak bunun dışında algı faaliyetlerine katıldığına veya örgüt üyesi olduğuna dair delil elde edilememiştir." denildi.
Turan Ababey'in henüz soruşturmanın başında gazetede örgüt adına yapılan algı faaliyetleri hakkında samimi şekilde detaylıca bilgi verdiğine dikkati çekilen iddianamede, sanığın örgüt üyesi olduğuna dair yeterli delil olmamakla birlikte finans yönüyle gazeteyi desteklemesinin, "örgüte yardım" olarak değerlendirildiği ve ifadesine göre etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması gerektiği kanaatine varıldığı vurgulandı.
İddianamede "Sanık Erciş'in samimi ifadesi ve bu beyanlarına göre, diğer eylemleriyle yoğun şekilde örgüt adına faaliyette bulunmasına rağmen örgüt üyesi olmadığı anlaşılmıştır. Emre Erciş'in de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılması gerekir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Karşı gazetesinin genel koordinatörü olan sanıklardan Kutlu Esendemir'in örgütle iltisakına dair veri elde edilememesine rağmen gazetedeki pozisyonu ve faaliyetleri dikkate alınarak, "örgüte yardım" suçunu işlediği kanaatine varıldığı kaydedilen iddianamede, sanıklardan Mehmet Aydoğmuş'un da 23 Aralık 2015'te, Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla "Muhammet Fethullah" olan isimini "Mehmet" olarak değiştirdiği bilgisine yer verildi.