Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Fransa'nın Ankara Büyükelçiliği ile İstanbul'daki başkonsolosluğun güvenlik gerekçesiyle ikinci bir emre kadar kapatıldığının duyurulmasına ilişkin, "Başından itibaren Fransız yetkililerle çok yakın bir temas sürdürülüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hem Fransa Büyükelçiliği ile konsolosluklar dahil, bütün temsilciliklerini korumak için en üst düzeyde seferberlik durumundadır. Ayrıca buradaki Fransız misyonunun her birisinin tek tek, fert fert korunmasıyla ilgili olarak da ciddi bir süreci yürütmektedir." dedi.
Kurtulmuş, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları cevapladı.
Terör örgütü PKK'nın önemli isimlerinden "Bahoz Erdal" kod isimli terörist Fehman Hüseyin'in öldürüldüğüne ilişkin çıkan çeşitli haberlerinin hatırlatılarak, "Eldeki bilgi nedir? İstihbarat kaynaklarından gelen son durum nedir? Hükümetten resmi açıklama ne zaman gelecek?" şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, hükümet olarak resmi bir açıklama yapmak için ellerinde hukuki mesnetlerin olması gerektiğini ifade etti.
Kurtulmuş, ilk andan itibaren Bahoz Erdal'ın öldürüldüğüyle ilgili birtakım haber kaynaklarından bilgilerin geldiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
Kurtulmuş, "Kendi istihbarat kaynaklarımızdan gelen bilgiler öldürüldüğü yönünde mi?" sorusuna ise "Hiç kuşkusuz... Bizim istihbarat kaynaklarının da... Çünkü bir de bu istihbaratın alınmasının mevzu bahis olduğu alanın ne karışık, ne kadar çetrefilli, ne kadar karmaşık olduğunu göz önünde bulundurursanız, bizim istihbarat birimlerimiz de farklı kanallardan bunu teyit etmeye çalışıyor. Onların aldığı bilgiler yönünde de bu bilginin, ortada olduğu, kuvvetli olduğu bilgisi var. Ama henüz teyit edilmiş bir bilgi değildir." cevabını verdi.
Kurtulmuş, Fransa'nın Ankara ve İstanbul'daki "milli gün" kutlamalarını iptal ettiği, büyükelçilik ve konsoloslukları da kapattığının aktarılarak, değerlendirmesi sorusuna bu karara saygı duyduklarını belirterek, şunları ifade etti:
"Ancak başından itibaren Fransız yetkililerle çok yakın bir temas sürdürülüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hem Fransa Büyükelçiliği ile konsolosluklar dahil bütün temsilciliklerini korumak için en üst düzeyde seferberlik durumundadır. Ayrıca buradaki Fransız misyonunun her birisinin tek tek, fert fert korunmasıyla ilgili olarak da ciddi bir süreci yürütmektedir. Dolayısıyla Fransızların kendi tercihleri, Fransız yetkililerle en üst düzeyde iş birliği ve koordinasyon içerisinde Allah muhafaza, bu nihayetinde bir ihbar, bir istihbarattır, neye istinaden bunu yaptıklarını bilmiyoruz ama bu kadar keskin bir kararlılık içerisinde olan Fransız yetkilileri ile ciddi bir temas için inşallah her türlü yoğun tedbir alınıyor, yoğun bir şekilde Fransız elçilikleri, temsilcilikleri koruma altına alınmış vaziyettedir."
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Fransa'nın Türkiye'deki temsilciliklerine, DAEŞ tehdidinin olup olmadığı sorusuna, Fransa'daki saldırıların çoğunun DAEŞ tarafından yapıldığını, özellikle Fransa üzerinde DAEŞ'in politik bir hedefinin de anlaşıldığını vurguladı.
Avrupa Parlamentosunda terör örgütü sergisinin açılması konusunda değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, böyle bir serginin açılmasının asla kabul edilemez bir davranış olduğunu belirtti.
"Bütün uluslararası camiaya, canımız yanan bir ülke olarak sesleniyoruz. Artık bırakın 'şu benim teröristim, bu senin teröristin, bu terörist bana zarar verir, şu terörist sana fayda verir, düşmanımın düşmanı, dostumdur.' Bırakın bu kafayı. Bu zihniyeti bir kenara bırakın. Fikri bir tarafa bırakarak kendi görüşlerini yaymak için silahı, bombayı, terörü, karşısındakinin hayatını ortadan kaldırmayı esas almış ve bunu da kendi örgütsel stratejisinin merkezine koymuş olan her örgüt, şeytanidir, her örgüt insanlık düşmanıdır."
Numan Kurtulmuş, Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilmesiyle ilgili tartışmaları hatırlatılması üzerine, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye, daha önce de ülke dışındaki topraklardan Türkiye'ye sığınan insanlara vatandaşlık vermiştir. Evet, bu kadar yüksek rakamlar değildi, onun için böylesine önemli bir toplumsal duyarlılık belki oluşmuyordu ama sonuçta Balkan kökenli, Kafkas kökenli, Osmanlı coğrafyasının başka yerlerinden gelen insanlardan çok sayıda insanın vatandaş olduğunu biliyoruz. Bu vatandaşlık meselesi kamu menfaati, ulusal menfaat ile ilgili bir husustur. Bununla ilgili olarak kriterler, ölçüler çalışılıyor, şu anda İçişleri Bakanlığı çalışıyor. Ortada alınmış bir karar, 'şu şekilde olacak, şu şekilde vatandaşlığa alacağız' şeklinde somutlaşmış bir karar yok. Miktar konusunda da bir karar yok."
Kurtulmuş, Dışişleri Bakanlığının başkanlığında, görüşmelerde bulunmak üzere yarın Rusya'ya gidecek heyette kimlerin bulunduğunun sorulması üzerine, teferruatlı olarak heyet içerisinde kimlerin olduğunu bilmediğini ama bunun, sürecin normalleştiğini gösteren bir haber olduğunu ifade etti.
Daha önce Rusya'dan Türkiye'ye gelen, Türkiye'den de Rusya'ya giden heyetlerin olduğunu, her iki ülkenin dışişleri bakanlarının bir araya geldiğini belirten Kurtulmuş, "Önümüzdeki dönemde iki ülkenin devlet başkanları bir araya gelecek. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Rusya Devlet Başkanı. Dolayısıyla bir süreç başlamıştır, mühim olan normalleşme sürecinin başlamasıydı. Bugün bu heyet gider, yarın başka bir heyet gelir, bugün kültür konusunu konuşuruz, yarın ekonomik, ticari ilişkileri konuşuruz. Böyle bir heyetin gidecek olması bundan sonra artık sıradan bir haber, heyetlerin gidip gelmesi, dolayısıyla sürecin normalleştiğini gösteren bir haberdir." değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, FETÖ yapılanmasına ilişkin de "Sadece açıkça bilinenler değil, kripto olarak varlıklarını kamunun içerisinde sürdürenler de olabilir, bunlarla ilgili de çok titiz çalışmalar sürdürülüyor. Her kurumun kendi görevidir ve bu kurumlar arasındaki görev de Başbakanlık'ta bir koordinasyon sürdürülüyor, yani her kurum bu sorumluluklarını yerine getiriyor ama bir ortak koordinasyon da gerçekleştiriliyor." dedi.
Kurturmuş, "Partili cumhurbaşkanlığı ya da başkanlık sistemini içeren anayasa değişikliğinin 2016 sonuna kadar Meclisin gündemine gelebilecek mi?" şeklindeki soru üzerine, "Geleceğini tahmin ediyoruz, ümit ediyoruz. Biz bu anlamda defaatle anayasa değişikliği konusunu konuştuk. Türkiye için anayasa değişikliği bir lüks değildir, olmazsa olmaz bir husustur." ifadesini kullandı.