Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de Valilere seslendi. Erdoğan, "PKK ile FETÖ'nun, DEAŞ ile DHKP-C'nin bizim nezdimizde bir farkı yoktur. Hepsi de ülkemizin, milletimizin devletimizin düşmanıdır. Öyleyse hepsinin de kökünü kazıyana kadar, azimle, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz" dedi. Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Bizim devlet yönetim anlayışımız eskidir, güçlüdür. Sizler bu kadim geleneğin 81 şehrimizdeki en üst düzey temsilcileri olarak çok büyük sorumluluk üstlenmiş bulunuyorsunuz. Devletin, hükümetin o şehirdeki tutan eli, yürüyen ayağı, hisseden kalbi konumundadır. Şayet valilerimiz bu görevlerini yerine getiremezse, tıpkı bir insanın engelli insan durumuna düşmesi gibi devlet çarkı da teklemeye başladı.
Suriye krizi ile dini istismar ederek kendine alan açmaya çalışan DAIŞ belasıyla karşı karşıya kaldık ve son olarak FETÖ'nün kanlı yüzü ile karşılaştık. Bakıyorsunuz bir hücre evinde PKK ve FETÖ mensupları yakalanıyor. Bu durum devlet olarak bizim tüm terör örgütleri ile aynı dikkat ve hassasiyetle mücadele etmemenizi zorunlu kılıyor. PKK ile FETÖ'nun, DEAŞ ile DHKP-C'nin bizim nezdimizde bir farkı yoktur. Hepsi de ülkemizin, milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin düşmanıdır. İşte bunları 15 Temmuz'dan sonra çok daha açık ve net gördük, yaşadık. Öyleyse hepsinin de kökünü kazıyana kadar, azimle, kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Tek fert kalıncaya kadar, şahsım için söylüyorum, bu mücadeleyi sürdüreceğim. Bu can bu tende olduğu sürece bu mücadeleyi sürdüreceğim.
Belediye başkanlığımdan bu yana tanıdığım bu örgüt, ne yazık ki bizlere ihanet etmiştir, vatana ihanet etmiştir. İşte 1999, ondan sonra da kaçıp gitmiştir. Bölücü terör örgütünün başı buraya teslim edilirken, o da buradan malum yere gitmiştir, Pensilvanya'ya.
Teşkilat şeması önümüze geldiğinde, bu kişi sadece Türkiye'yi ele geçirme hesabı içinde olan bir meczup değil, bir terörist başı değil. En tepe noktaya geliyor, orada kainatın imamı olarak geçiyor. 170 ülkede ele geçirme gayreti içinde. O okullarda devlet başkanından, hükümet başkanına, ileri gelenlerin çocuklarını yetiştiriyorlar. O çocuklar yarın en üst düzey yönetici olacak. Onlar bu tür görevler üstlenmeye başladılar. Türk Cumhuriyetlerinde bu tür aktif görevleri var. Belgeleriyle anlatıyorum. Beni anlamakta zorlanıyorlar.
Dün Bakanlar Kurulu toplantısında hemen bir düzenleme yapalım, Bakanlar Kurulu kararı ile olursa öyle yapacağız, veyahut da KHK içerisine sokup, dünyadaki bizim bilgimiz dışında nerede 'Türk', 'Türkiye' ünvanı varsa bunların hepsini yasaklamamız lazım. Hemen dışişleri bakanlıklarına bunları bildirelim ve o ülkelerin yönetimlerine bunu bildirmek suretiyle bir daha bu ünvanların yasaklanmasını isteyelim. Çünkü bunun üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar, hala bu mevcut.
Şu anda Cerablus'ta artık DEAŞ diye bir şey kalmadı. Onlar kaçacak biz kovalayacağız. Rai'de aynı şekilde. Orada da adımlarımızı attık, orada da yürüyoruz. Devam edeceğiz. Nereye kadar? Onu da açıklamaya gerek yok, bizim de kendimize göre bir planımız var. Bu plan nedir? Bu plan, Türkiye'nin sınırlarını güvence altına alma planıdır. Biz bir terör koridorunun oluşturulma gayretlerine 'evet' diyemeyiz. Hem burada diplomatik görüşmelerimizi yaptık, yapacağız ama bir diğer taraftan da biz bu sınırlarımızı terör koridoru olmaktan çıkartıp, bir barış koridoru haline getireceğiz. Bizim Suriye'nin topraklarında zerre kadar gözümüz yok.