|

FETÖ’nün Türklük ve Müslümanlık ile bağları tamamen koptu

Yeni Şafak
04:00 - 31/07/2016 Pazar
Güncelleme: 10:31 - 1/08/2016 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
-Selçuk Türkyılmaz



Bugün İslamî kesimden yaşları 50 civarında olan birçok kimse 1980'lerin ikinci yarısında üniversitelerde sert bir şekilde uygulanmaya başlanan başörtüsü yasaklarını hatırlayacaktır. O günlerde başörtüsü yasakları, İstanbul Bayezid Camii merkezli eylemlerle protesto ediliyordu. Bu eylemlerin doruk noktasına ulaştığı bir dönemde Fethullah Gülen, 12 Eylül sonrasında ilk defa bir açık alan vaazı verdi. İzmir Hisar Camii'nde verilen bu vaazda Fethullah Gülen, açık bir şekilde eylemcileri hedef tahtasına koydu. Başörtüsü yasaklarına yönelik herhangi bir eleştiri getirmediği hâlde eylemlerde yer alan gençler arasında çarşafların altına saklanmış sakallı kimseler olduğunu söyleyen Gülen, bu sözlerle siyasî duruşunu ilan ediyordu. Bu ifadeler dönemin gazetelerinde yer aldı fakat Fethullah Gülen'in bu tavrı muhalif İslamî kesim tarafından tam olarak algılanmadı. Konuşmanın fark edilmesi için İmza dergisi 1989'da Fethullah Gülen'in bu konuşmasını tam metin olarak yayımladığında Gülencilerin büyük tepkisi ile karşılaşmıştı.



Fethullah Gülen, Türkiye'nin klasik geleneğinin dışına çıkmak suretiyle esasen Türkiye karşıtı bir kampta yer aldığını farklı örnekleri ile açık etmişti. Bunlar arasında en önemlilerden bir tanesi I. Körfez Savaşı'nda takınmış olduğu tavırdır. Amerika önderliğinde Batı'nın coğrafyamıza yönelik en kapsamlı saldırısında uçaklar her gün, kovandan çıkan arılar gibi Irak üzerine saldırırken hiç sesi çıkmayan Fethullah Gülen, Saddam Hüseyin'in İsrail'e gönderdiği birkaç etkisiz füzeden sonra yine meydanlara çıkmış ve sabahlara kadar İsrailli çocuklar için gözyaşı döktüğünü bütün âleme ilan etmişti. Gülen'in bu konuşmasından İmza dergisinin bürosunda haberdar olmuştuk. 2010'da şüpheli bir şekilde Afganistan'da bindiği uçağın düşmesi ya da düşürülmesiyle ebedî âleme göç eden rahmetli Bahattin Yıldız, konuşmadan haberdar olduğumuz o anda, bu adam İsrail-Yahudi sermayesine göz kırpıyor, dedi. Nitekim Fethullahçılar, bu hadiseden sonra başta Orta Asya Türk cumhuriyetleri olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde hızla yaygınlaşan bir güç oldu.



Yukarıda ayrıntılı bir şekilde tasvir etmiş olduğum iki önemli hadise Fethullah Gülen'in kendini ve öncülük ettiği kimseleri, siyasî anlamda, bu ülkenin ana damarını temsil eden kesimlerin tam karşısına konumlandırdığını göstermeye yeterlidir. 28 Şubat günleri herkes tarafından bilindiği için o dönemden örnek vermeye gerek yok. Ergenekon Davası'nın ayyuka çıktığı günlerde İbrahim Karagül, Yeni Şafak'ta yayımlanan bir yazısında belli bir odağın Türkiye'de AK Parti'ye muhalif bütün kesimleri bir çatı altında toplama ve Erdoğan'ı saf dışına itme amacıyla faaliyet yürüttüğünü belirtti. Yazıda kast edilen odak elbette Gülencilerdi. Bu yazıdan sonra birçok kimsenin konunun üzerine gideceğini zannetmiştim. Galiba hiç kimse fark etmedi. FETÖ, Ergenekon Davası'nı devletin sinir uçlarını ele geçirmek için bir manivelaya dönüştürdü. FETÖ'nün bu süreçte güç devşirdiği gelişen hadiselerle anlaşıldı. Bundan sonra Gezi kalkışması, 17-25 Aralık Davası ve MİT tırlarına yapılan baskınlarda aktif rol aldılar. FETÖ'nün yıllar içinde Türkiye'nin ana damarını temsil eden kesimlere, devlete ve dolayısıyla millete karşı konumlandığı ve bunları yaparken Batı'yı temsil eden bir ekip olarak hareket ettiği anlaşılmıştır. Gülen'in son beyanatı da bunu teyid etmektedir.



Bütün bu meş'um hadiselerin sonunda Fethullahçıların Türkiye, Türklük ve Türkiye Cumhuriyeti ile alakası fiilen kopmuştur. Onlar devlete ve millete karşı suç işlediler. Zaten İslâm dünyasının merkez coğrafyasında yer alan milletlere karşı düşmanlıklarını daha önceden sergilemişlerdi. Gülen'in din adına yaptığı yorumlar cemaatinin bütün üyelerince sorgulanmadan içselleştirildiği için klasik İslam düşüncesinden de ciddî anlamda uzak duruyorlardı.



FETÖ, bundan sonra bir iç tehdit olmaktan öte bir dış tehdide dönüşecektir. FETÖ'nün elemanları çok hızlı bir şekilde yurt dışına çıkıyor. Kuşkusuz bu sürecin sonunda FETÖ elemanları ülkesine, dinine, vatanına ve milletine yabancılaşacaktır. FETÖ, herkesi ve her kesimi ateşe atmakta bir sakınca görmüyor.


#Darbe girişimi
#15 Temmuz
8 yıl önce