Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, FETÖ'nün "para kasası" olarak bilinen ve MİT operasyonuyla Sudan'dan Türkiye'ye getirilerek tutuklanan iş adamı Çıkmaz, bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
Duruşmaya örgütün kentteki mütevelli heyeti üyeleri ve üst yöneticileri oldukları iddia edilen tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.
Mahkeme heyeti, 27 Kasım 2017'de tutuklanmasının ardından Silivri Cezaevi'ne gönderilen ve firari olması nedeniyle daha önceki duruşmalarda ifadesi alınamayan Çıkmaz'a savunma yapması için söz verdi.
Çıkmaz, 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütten uzaklaşmaya çalıştığını belirterek, şöyle devam etti:
"2014 yılının başından itibaren toplantılara katılmadım. Sadece şirketlerimin işleriyle ilgilendim. İyi ve güzel günlerde birlikte olduğumuz arkadaşlarımdan bir anda kopmak çok zor oldu. Ben vatanını, milletini seven, sözüne itibar edilen, Çorum'un sayılı iş adamlarından biriyim. Birçok kez vergi rekortmeni oldum. Sudan'da 6 ay önce tutuklandım. Beni Türkiye'deki suçlardan dolayı cezaevine attılar. Üç ay Sudan'da cezaevinde çok kötü şartlarda kaldım. Ben vejetaryenim. Vücuduma et, et ürünleri ve et suyu girince rahatsızlanıyorum. Arapça bilmediğim için orada derdimi de anlatamadım. Daha sonra beni Türkiye'ye getirdiler. Ben terörist değilim. Cemaat, benim içerisinde olduğum dönemlerde örgüt değildi."
Sudan'da 7 ortakla tuğla ve kiremit fabrikası kurduklarını, 2015 yılında yönetimin kendisine geçmesi nedeniyle bu ülkeye gittiğini aktaran Çıkmaz, "O zaman buradaki söylentilerden de rahatsızlık duymaya başlamıştım. Fabrikanın yönetimini sırayla idare ediyorduk. Ben kaçmadım, sıra bana gelince eşimle birlikte Sudan'a gittim. Zaten işler de kötüydü, satışlar düşmüştü" diye konuştu.
Hakkındaki iddianamede yer alan suçlara da değinen Çıkmaz, "Ben kimseden öşür toplamadım. Esnaf zaten öşür ödemez, zekat verir. Kimseye kumpas kuracak kadar şeref yoksunu da değilim" ifadesini kullandı.
Örgütün Çorum'da topladığı himmetten bahseden Çıkmaz, "Himmet senede bir kez ramazan ayında toplanırdı. Kişiler taahhüt verir, onu da 12 ay boyunca öderdi. Bir abi gelir ve tahsilatları yapardı. Bunlar gayriresmi olarak kayıt altında tutulurdu. Toplanan paraların öğrencilere burs verildiği ve yurt dışındaki örgüt okullarında çalışan öğretmenlerin ücretlerinin ödendiği söylenirdi" diye konuştu.
Çıkmaz, mahkeme heyetinin, "Sen ne kadar himmet veriyordun" sorusuna, "Yıllık zekatım ne kadarsa o kadar veriyordum. Bu da dini bir konu olduğu için söylemek istemiyorum" cevabını verdi.
Örgütten uzaklaştıktan sonra Bank Asya'ya para yatırmadığını öne süren Çıkmaz, mahkeme heyetinin, 2014 yılında eşi ve oğlu adına Bank Asya'ya para yatırıldığını belirtmesi üzerine, "Onların geliri yoktu. Ben kendi adıma yatırmadığımı söyledim ama onlar adına yatırdım. Sonra da parayı geri çektim. Bankadan memurlar gelip ısrar ettiği için eşim ve çocuğum adına para yatırdım" ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyetinin birlikte yargılandığı sanıkları tanıyıp tanımadığını sorduğu Çıkmaz, aynı davada yargılandığı firari iş adamı ve örgütün mütevelli heyeti üyesi Mustafa Gülşen'in Gürcistan'da dükkan açtığını, yakalanmadan önce kendisini ziyaret ettiğini söyledi.
Çıkmaz ayrıca kamerayla kendisine gösterilen salondaki tutuklu sanıklar arasında yer alan Ali Arukan'ı "Sezai" olarak tanıdığını, kendileriyle sohbet toplantıları yaptığını anlattı.
Memduh Çıkmaz, 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütün toplantılarına çok az katıldığını, sohbetlerde kendilerine hangi siyasi partilere oy vermeleri konusunda söylemlerde bulunulduğunu aktardı.
Daha sonra bazı tanık ve sanıklar ile avukatlarını dinleyen mahkemeye heyeti, duruşmaya ara verdi.