Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) emniyetteki mahrem yapılanmasına yönelik soruşturması kapsamında itirafçı olan şüpheli Hamdullah K, etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini belirterek örgüte ilişkin önemli bilgiler verdi.
Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliğindeki ifadesinde, 2013 ile 2015 arasında Ankara'daki örgüte bağlı polis memurlarının "mahrem abiliği" görevini yürüttüğünü ve "Emrullah" kod adını kullandığını belirten Hamdullah K, örgütle Afyonkarahisar'da lise yıllarında tanıştığını söyledi.
ByLock kullandığını itiraf eden Hamdullah K, ifadesinde şu bilgilere yer verdi:
"Liseden mezun olduğum 2006 yılında üniversiteyi kazanamadım. Sonraki yıl hizmetin yurtlarında kalıp bu hareketin dershanelerine giderek, üniversite sınavlarına hazırlandım. 2007'de Konya Selçuk Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünü kazandım. Afyonkarahisar'daki dershaneden öğretmenim beni Konya'daki mahrem evine yönlendirdi. Gerçek ismi Abdullah olan Konya'daki bir mahrem evi sorumlusunun yanına beni bizzat kendisi götürdü. Bu evde bize 6 ay boyunca Pırlanta isimli kitaplar okutuldu."
Konya'da kaldığı evdeki arkadaşlarının adını veren Hamdullah K, bunlardan birinin, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen FETÖ çatı davasının firari sanıklarından olan ve "Ankara imamı" olduğu öne sürülen Cemil Koca'nın oğlu E. Koca olduğunu anlattı.
Hamdullah K, Muhammet S.A. ile Konya'daki mahrem eve bağlı olarak Aksaray Polis Meslek Yüksekokulu'nda faaliyet yürüttüğünü ve buradaki öğrencilerin "hizmete kazandırılmasına çalıştıkları"nı belirterek, şunları söyledi:
"Aynı şekilde Gençlik ve Spor Bakanlığında memur olduğunu bildiğim Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi bölümü mezunu Bilal Y, Adem A, Feyzullah S, E. Koca, Abdullah ve Ahmet isimli mahrem ev arkadaşlarımla birlikte Aksaray Polis Okulu'nda faaliyetlerde bulunduk. Yine hizmete bağlı mahrem evlerde görevli arkadaşlar aynı şekilde Ereğli'de bulunan polis okuluna da giderek, hizmet hareketiyle ilgili faaliyetlerde bulunuyorlardı. Benim bildiğim kadarıyla Konya'da bu şekilde 3-4 mahrem ev vardı. Bu evlerden tanıdığım, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun Ahmet G, aynı okuldan mezun Yakup K, işletme mezunu Oğuzhan, kimya bölümünde okuyan Alparslan B, yine kimya mezunu Hüseyin, bilgisayar öğretmenliğinde okuyan Bekir Ç, edebiyat bölümünde okuyan Saygı, hukuk okuyan Mahmut ve işletme öğrencisi Osman isimli kişiler bulunmaktaydı.
Bu polis okullarıyla ilgili çalışılacak öğrencilere ilişkin listeyi mahrem abinin sekreteri elektronik ortamda getirirdi. Excel içinde getirilen ve isminin karşısındaki satırda tüm bilgileri hazır gelen bu dosyanın içinde bulunduğu flash disk, internete bağlanması yasak olan ve çok özel görevlerde kullanılan bir dizüstü bilgisayarın ekranından okuyup kağıda geçirirdik. Mahrem abilerin sekreteri aracılığıyla bize gelen görevin içeriğine göre hareket ederdik. Sekreter, bu flash belleği boynundaki cevşenin içinde taşırdı."
Polis okulu öğrencilerinin çoğunun lisede de örgüte bağlı kişiler olduğunu ifade eden Hamdullah K, polis okulunu yeni kazanan öğrencileri otogarda karşılayarak, mahrem evlere götürdüklerini ve kendileriyle nasıl iletişime geçmeleri gerektiğini anlattıklarını söyledi.
Hamdullah K, ifadesine şöyle devam etti:
"Biz, bu öğrencileri tekrar bir teste tabi tutup gerçek anlamda bir değerlendirme yaparak birlik, üçlük, beşlik gibi sınıflara ayırıyorduk. Birlik, sempatisi var ama nadir gelen, üçlük, namazını kılıp, orucunu tutup, arada gelen, beşlik namazını kılan ve sorgusuz itaat eden, grubu toparlayıp organize eden kişiydi. Zararlı ise hizmet hareketini sevmeyen ve hizmet için kötü konuşanlardı. Polis okulu öğrencileri soyadlarına göre sınıflara yerleştirildikten sonra okul sorumlusu mahrem abi, bize sınıflardan birinin sorumluluğunu vererek, sınıfta bulunan irtibatlı öğrencilerle iletişime geçmemizi sağlıyordu. Biz de bizim mahrem eve bağlı polis okulu öğrencilere temasa geçiyorduk. Bu öğrencilerden, yeni öğrencileri mahrem eve getirmesini ve hizmete kazandırmasını istiyorduk.
2008 yılından itibaren ben ve diğer mahrem abiler, hafta sonları cuma akşamından Aksaray'a giderek kimsenin kullanmadığı, bize özel açılmış bir eve giderdik. Bu evi sadece biz bilirdik. Sabah olduğunda çarşıda daha önceden belirlenen randevu yerinde rehber öğrencileri ve getirecekleri yeni kişileri beklerdik."
Hamdullah K, birinci sınıfın sonunda örgüte kazandırmak istedikleri öğrencilerin ailelerini ziyaret ettiklerini belirterek, "Ailelerle samimiyeti artırıyorduk. İki yıl içinde öğrencilerin olgunlaşmaları sağlanıyordu. Bu faaliyetlerin tüm giderleri hizmet tarafından mahrem abilerce karşılanıyordu. İki yıl sonunda okuldan mezun olanların tayin oldukları yere götürülmesi ve yerleştirilmesi aşamasına geçiliyordu." dedi.
Polis okulundan mezun olanların kendi belirledikleri şekilde yeni tayin oldukları yerlerdeki mahrem memur evlerine yerleştirildiğini anlatan Hamdullah K, şu bilgileri verdi:
"Polis memuru göreve başlayıp ilk maaşını alınca bağlı olduğu mahrem abisi aracılığıyla 150-200 lira arasında himmet parası toplanıyordu. 2008-2012 yılları arasında mahrem memur evine yerleştirdiğimizi hatırladığım polisin birinin adı İlyas K, diğeri Yasin G. ve onun arkadaşı olan Yavuz Ç. isimli polis daha vardı. Bu 3 polis de 5'lik kategorideydi."
İtirafçı Hamdullah K, FETÖ mensubu polisleri kritik öneme sahip emniyet birimlerinde çalışmaları için teşvikte bulunduklarını da anlattı. Hamdullah K, "Polis memurlarını istihbarat, terör, siber ve personel şubeler ve KOM gibi önemli yerlerde çalışmaya teşvik ediyor ve o yerlerde çalışacak donanımlara sahip olmaları için çalışmalarını tavsiye ediyorduk. Zaten biri bu şubelerde göreve başladığında tavsiyeyle diğerlerini de yanına alacağını biliyorduk." diyerek, emniyetteki kadrolaşma hakkında bilgi verdi.
Daha sonra 2013'te Ankara'ya geldiğini anlatan Hamdullah K, "Ertan abi bana bir numara verdi ve 'Bu kişiyle irtibatı sağla' dedi. Ankara'ya geldikten sonra Fatih kod adlı kişiyle Göksu Parkı'nda buluştuk. Bu kişi, Kızılay'daki FEM Dershanesinde öğretmen olarak çalışan ve esnafın mütevelli heyetinin abisi olarak faaliyet yürütürken, mahrem polis evlerinin abisi olarak görevlendirildiğini anlattı. Bu kişi, daha sonra beni Kemal ve Haşim ile tanıştırıp Ankara'da emniyette görevli polis memurlarını hizmete kazandırma faaliyetine dahil eden kişidir." diye konuştu.
Hamdullah K, 2013'ün eylül veya ekim ayında Kemal kod adlı Kerem E. ile Haşim kod adlı Burhan G'nin kendisine polislerin mahrem abiliği görevini verdiğini söyledi. Hamdullah K, "Bana, mahrem memur evlerinde olan emniyet birimlerinde görevli polislerin biat, hizmet, himmet üçgenindeki görevini verdiler." dedi.
2011'e kadar mahrem imamların emniyette görevli kişilerden seçildiğini, bu tarihten sonra uygulamanın değiştirilerek sivillerin bu işte görevlendirildiğini anlatan Hamdullah K, şöyle devam etti:
"Ankara'da tanıdığım kişiler, Turgut Özal Üniversitesi'nde görevli olan Kemal kod adlı şahıstır. Benim üzerimde sorumlu olan bu kişi, Kerem E'dir. Kerem E'nin sekreteri Haşim kod isimli şahıstır. Haşim, ekonomi veya maliye bakanlığında çalışıyordu. Kerem E'nin iki kademe üstünde Vedat kod adlı kişi bulunuyordu. Vedat, aslında hizmetin okullarının birinde matematik öğretmeniydi. İrtibatlı olduğu hizmetteki kişilerle daha rahat buluşup görüşmek için Öveçler'de kurs merkezi görünümlü bir iş yerinin faaliyetini yürütüyordu. Vedat ile irtibatlı olan ve üstü olan bir diğer kişi ise Oktay'dır. Oktay, 2008 veya 2009'da tüm polis okullarından sorumlu olan üst düzey bir kişidir. 2013'te Ankara'ya geldiğimde bu şahsın Ankara'da müteahhitlik yaptığını, iş yerinin altındaki oto galericiyle de ortaklık yaptığını, hizmet içinde tanıdığım Rahman'dan öğrendim. Rahman, Ankara'da faaliyet yürüten 2008-2009 yıllarında hizmetin tüm polis okullarından sorumlu olan üst düzey Oktay kod isimli şahsın ofis çalışanıdır."
Ankara'da mahrem imamlık yaptığı dönemde Macunköy ve Aşağı Yahyalar semtlerinde farklı mahrem evlerde kaldıklarını ifade eden Hamdullah K, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu toplantıların birinde flaş bellek ile mahrem polis yapılanması içerisinde yer alan isimleri, telefonları diğer hizmet içerisindeki yeri ile hizmetten olan olmayan tüm polislerin bilgileri vardı. Excel dosyasında getirilen bu bilgileri filtreleme ile süzüp istediğimiz polisin bilgilerine ulaşabileceğimiz şekilde getirildiğini gördüm. Muhtemel hedef polisler hakkındaki bilgiler ile hakkında detaylı bilgiye ihtiyaç duyulan diğer polisler hakkındaki bilgileri personel şube müdürlüğünde görevli polislerden temin edildiğini biliyorum. Bu konuyla ilgili olarak, Elvankent'te oturduğunu bildiğim İlyas isimli bir polisle irtibat kuruluyordu. Kemal ve Haşim kod adlı mahrem abilerle irtibat kurabilen bu polis aynı zamanda benim grubumda yer alıyordu. Benim sorumluluğumda 3 grup vardı. Her grupta 4-5 polis memuru bulunuyordu."
Mahrem imamlık yaptığı sürede yaklaşık 40 polisin kendi sorumluluğunda bulunduğunu itiraf eden Hamdullah K, polislerin deşifre olmaması amacıyla şubeler için farklı kodlar kullandıklarını söyledi. Hamdullah K, "Terörle mücadelede çalışan polislere, 'tarihte çalışıyor', KOM şubede çalışanlara 'kimyada çalışıyor', istihbaratta çalışanlara, 'inkilapta çalışıyor' gibi takma isimler takılıyordu. Bu polislerle haftada bir buluşup birkaç saat birlikte olduktan sonra ayrılıyordum." dedi.
FETÖ'nün, 17-25 Aralık sürecinde başarılı olamaması üzerine ABD'li senatörlerle toplantı yaptığını anlatan itirafçı Hamdullah K, konuyla ilgili yapılan başka bir toplantıda konuşulanları ise şöyle aktardı:
"17-25 Aralık'tan sonra Eyüp kod adlı kişi Sincan Atatürk Mahallesi Onur Sokak'ta bulunan bir evde toplantı yaptı. Bu toplantının konusu, ABD'nin 17-25 Aralık sürecini nasıl değerlendirdiğiyle ilgiliydi. Toplantıda, ABD'li senatörlerle görüşmelerde bulunulduğu anlatıldı. Sonrasında 17-25 Aralık'ta başaramadıkları ancak mutlaka sıranın bize geleceği söylendi."
Hamdullah K, Eyüp kod adlı şahsın FETÖ'nün üst düzey yöneticilerinden biri olduğunu ve ABD'ye gidip FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile görüşebilen kişilerden olduğunu söyledi.
Hamdullah K, 2015'te Kerem E'nin zümre başkanlığından ayrıldığını ve yerine Haşim kod adlı Burhan G'nin getirildiğini anlattı.
17-25 Aralık sürecinden sonra "hizmetten" uzaklaşan polisleri geri kazanmak için "ümit hareketi" adlı çalışma başlattıklarını ifade eden Hamdullah K, "Ümit hareketi, 17-25 sonrası hizmet hareketinden bir şekilde ayrılmış yani küsmüş polislerin hizmete kazandırılması çalışmasıydı. O güne kadar kat sorumluluğu yürüten Fatih kod isimli şahsın yerine Recai getirildi." dedi.
FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock kullanımı hakkında da bilgiler veren Hamdullah K, örgütün gizliliğe önem verdiği için ByLock dışında farklı programların da kullanıldığını beyan etti.
Hamdullah K, kendisinin de ByLock kullanıcısı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"17-25 Aralık'tan sonra hizmet içinde başarısızlığın korkusu hakim oldu. Bize 'akıllı telefon alın ve Eagle programı yükleyin' dediler. Daha sonra gizliliğe daha çok riayet edildi. Evleri ve buluşma yerlerini değiştirdik. Polislerin evlerine eşli gidilmeye başlandı. Bir süre sonra da telefonlarımıza hizmetin kendisinin geliştirdiğini bildiğim ByLock programı yüklendi. Bana bu programı Kemal kod adlı Kerem E. yükledi. Önce sahte bir mail aldık. Telefonun APN ayarlarını değiştirdik. Ya da bunu değiştirecek ve yurt dışına açılacak şekilde Play Store'den bir uygulama indirdik. Açılan ByLock'a aldığımız mailden bize üst abimizden gelen kullanıcı adı ve şifreyi girerek programı indirmiş olduk. İki kişi birbiriyle ByLock'tan mesajlaşacaksa karşılıklı ortak şifreyi girince birbirlerine gönderilen mesajı alıyordu. Başka grupların Kakao diye bir uygulamayı kullandığını duydum."
Savunmasının sonunda FETÖ'nün gerçek yüzünü 15 Temmuz'da gördüğünü belirten Hamdullah K, FETÖ içerisinde yer almaktan pişman olduğunu ifade etti.