Anayasa Mahkemesi (AYM), 15 Temmuz sonrası tutuklanan eski hakim Mehmet Hanifi Baki’nin, “Koğuşum çok kalabalık” diyerek yaptığı bireysel başvuruyu kabul edilemez buldu. Yüksek Mahkeme, darbe girişimi sonrası tutuklu sayısının birkaç gün içerisinde on binleri bulduğuna işaret etti.
Türkiye, 15 Temmuz gecesi tarihin en alçak ihanet girişimine tanık olurken, darbe girişimi sonrası tutuklanan FETÖ’cülerin AYM’ye yaptıkları başvurular pes dedirtti. Darbe girişiminin ertesi gün tutuklanarak Osmaniye Ceza İnfaz Kurumu’na konulan eski Adana Hakimi Mehmet Hanifi Baki, koğuşunun çok kalabalık olduğu iddiasıyla Yüksek Mahkeme’ye başvurdu. Baki, 2017 Ekim’de yaptığı başvuruda, kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürdü. AYM, söz konusu başvuruyu, açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez buldu. Karar, oy çokluğuyla alındı.
15 TEMMUZ’UN SONUCU
Yüksek Mahkeme’nin kararında, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin dikkat çekici değerlendirmeler yer aldı. Türkiye’nin 15 Temmuz gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldığını ve ülke genelinde OHAL ilan edildiği belirtilen kararda, darbe girişimi sırasında ve sonrasında FETÖ ile bağlantılı olduğu değerlendirilen çok sayıda kişi hakkında soruşturma başlatıldığı ve bu kapsamda tutuklama tedbiri uygulandığı hatırlatıldı. Bunun sonucu olarak da başvurucunun bulunduğu ceza infaz kurumunda tutulan kişi sayısının kurum kapasitesinin üzerine çıktığı kaydedildi. Ceza infaz kurumundan başvurucu Baki’nin tutulduğu sürece ilişkin ayrıntılı bilgi de talep eden Yüksek Mahkeme’nin kararında, “Tutuklu sayısının kapasiteyi aşmasına rağmen ceza kurumu idaresince odalardaki ranza ve dolap sayısının arttırılması gibi birtakım tedbirler alınarak mahpusların koşullarında bir yetersizlik oluşmasına engel olunmaya çalışılmıştır. Diğer taraftan idarenin odaların planlanmasını mahpusları suç gruplarına ayırarak yapmak durumunda olması nedeniyle de bir dönem için söz konusu koşulların darbe teşebbüsü öncesindeki standartta sağlanmasında bazı güçlüklerin yaşandığı anlaşılmaktadır. Ancak ilerleyen süreçte faaliyete geçirilen ceza infaz kurumlarına toplu nakiller gerçekleştirilmesi gibi tedbirlerin alınması ve bazı tutukluların bir süre sonra serbest bırakılmasıyla başvurucunun tutulduğu odadaki mahpus sayısının oda kapasitesinin altına dahi düşürüldüğü görülmektedir” denildi.
