FETÖ kendinden olmayan hakimlere böyle mobbing uygulamış

Yeni Şafak
11:5015/08/2016, Pazartesi
G: 15/08/2016, Pazartesi
AA

Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi başkanıyken 2012'de FETÖ'nün baskıları nedeniyle emekliye ayrılmak zorunda bırakıldığını belirten Battal Özer, o günden sonra örgütle mücadele etmek için avukatlık yapmaya başladı. Özer, "2011'de FETÖ/PDY mensupları HSYK'yı ele geçirmişlerdi. Kendilerinden olmayan, mücadele eden hakim ve savcılara baskı uygulamaya başlamışlardı. Adalet komisyonu üyeliğinden alındım. Bizim yerimize örgütten olanlar getirildi" dedi.

Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi başkanıyken, 2012'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) baskılarından dolayı emekliye ayrılmak zorunda kaldığını ifade eden Battal Özer, o günden sonra örgütle mücadele etmek için avukatlık yapıyor.



Adana Barosu avukatlarından Battal Özer (57), FETÖ/PDY davasında savunduğu müvekkiliyle görüşmek üzere geldiği Konya'da, FETÖ'nün yargı ayağını anlattı.



FETÖ mağduru olduğunu savunan Özer, savcılık, hakimlik ve ağır ceza başkanlığı yaptığını söyledi. Çok başarılı bir yargıç ve terfilerini hep birinci sırada almış biri olarak FETÖ'nun baskıları nedeniyle genç yaşta, 2102'de emekliye ayrılmak zorunda kaldığını aktaran Özer, "2011'de FETÖ/PDY mensupları HSYK'yı ele geçirmişlerdi. Kendilerinden olmayan, mücadele eden hakim ve savcılara baskı uygulamaya başlamışlardı. Adalet komisyonu üyeliğinden alındım. Bizim yerimize örgütten olanlar getirildi." dedi.



Özel yetkili mahkemelere ve birçok yere kendi yandaşlarının, örgüt mensuplarının getirildiğini dile getiren Özer, Yargıtay üyeliğine mesleğinde kariyeri olmayan kişilerin seçildiğini bildirdi.






"Bir çok kişi ya istifa etti ya da emekli oldu"


Yargılanan sanıklar ile müştekilerin hukukunu korumak zorunda olduklarını ancak sistemin kendilerini çalışmamaya ittiği için mesleğini bırakmak zorunda kaldığını anlatan Özer, şöyle konuştu:



"Yargıda yoğun bir kadro oluşturma çabası vardı. Baskılar artmıştı, usulsüz atamalar ve görevden almalarla mobbing uygulanıyordu. Etrafımızdaki insanlara ve meslektaşlarımıza bu örgütün amaçlarını, ne yapmaya çalıştıklarını anlatmaya çalıştık ama bazıları, 'Bunların amacı yardım, iyi niyetli insanlar' diyor, anlamıyorlardı. Bunların yaptıkları, motivasyonumuzu etkiliyordu. Bunların yüzünden tarafsızlık ilkesi ortadan kalktığı için hakim, savcılar rahatsız olmaya başlamıştı. Adaleti başkalarından aldıkları emirlerle dağıttıklarını görüyorsunuz. Başkalarının haklarını çalan insanlar adalet dağıtabilir mi? Emekli olurken bunları anlatmak inancıyla hareket ettim. Birçok kişi ya istifa etti ya da emekli oldu. Hakim olarak yapacaklarım sınırlı olduğu için mobbing ve baskılar sonrası emekli olup, mücadele etmek için avukatlığa başladım. O dönem bizim yerimize iyi yerlere getirilenler 15 Temmuz sonrası tutuklandılar. Örgütle ilgili davalarla ilgilenmeye çalışıyorum."



Özer, örgütün 15 Temmuz darbe girişimiyle bu kadar ileri boyutlara gidebileceklerini herkes gibi kendisinin de tahmin edemediğini söyledi.






"Cumhuriyet tarihinin en büyük hainliği"


Özer, tahmin ettiklerinden daha büyük bir yapılanmayla Türkiye'nin karşı karşıya kaldığını belirterek, şunları kaydetti:



"Bunların, yandaşlarını yerleştirdikleri kamu kuruluşlarını ele geçirmeye çalıştıkları yönünde düşüncemiz vardı. Daha çok demokratik yöntemi kullanarak sistemi ele geçireceklerini düşünüyorduk. Hak arama, hakka inanma çabası içerisindeyken bir başkasının hakkını çalıyorsanız, siz inancınızın olmadığını ortaya koyuyorsunuz demektir. İnsanlar bunu görmüyordu. Sınav soruları çalınıyor. Bunun hizmetle, dini inançla bağdaştırmak mümkün mü? İnsanlar anlamıyordu."



Örgütün en son hainliğinin 15 Temmuz darbe girişimi olduğuna dikkati çeken Özer, tek isteğinin Cumhuriyet tarihinin en büyük hainliğini ortaya koyan örgüt üyelerinin en kısa zamanda hak ettikleri cezaları almaları olduğunu dile getirdi.





#Battal Özer
#FETÖ
#Adana
#Mobbing