Kamuoyunda "İzmir Askeri Casusluk Davası" olarak bilinen davaya ilişkin soruşturma sırasında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) örgüte yakınlık durumuna göre kendi içinde üyelerini numaralandırdıktan sonra gruplandırıp fişlediği tespit edildi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, "Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" davasıyla FETÖ/PDY'nin yönlendirmesi ve talimatları doğrultusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve bürokraside taraflı ve kasıtlı usulsüzlükler yapılarak, davanın şüphelilerini kamuoyunda itibarsızlaştırıp tasfiye edilmesini amaçladıkları yönündeki iddialar üzerine 57 kişi hakkında yakalama kararı çıkardı.
Fetullah Gülen'in "bir numaralı şüpheli" olarak arandığı soruşturmada gözaltına alınan 49 kişiden 13'ü, sorgularının ardından serbest bırakıldı. Aralarında Gülen'in de bulunduğu 8 kişiye ise halen ulaşılamadı. 36 sanık ise "Terör örgütü kurmak, üyesi olmak ve örgüt adına faaliyetler yürütmek, örgüt adına kamu personelinin resmi belgede sahteciliği, özel hayatın gizliğini ihlal, kişisel verileri kanunsuz elde etmek ve saklamak, sahte delil üretmek" gibi iddialarla adliyeye sevk edildi.
İzmir Emniyet Müdürlüğünde 3 günden bu yana ifadeleri alınan, aralarında merkez valisi, emniyet müdürleri ve mülkiye müfettişlerinin de bulunduğu zanlılara, "FETÖ/PDY terör örgütüne neden üye oldukları, askeri personele neden sahte evraklarla kumpas kurdukları, bu yolla devlet bürokrasisinde varmak istedikleri nihai hedefin ne olduğu, dijital verilerin nasıl oluşturulduğu, özel hayatın gizliliğinin ihlali" gibi çok sayıda soru yöneltildi.
Şüphelilere, bu süreçte, konumları nedeniyle ayrıcalık tanınmadığı, terör ve örgütlü suçlarla ilgili gözaltına alınan kişilere uygulanan yaklaşımın sergilendiği belirtildi.
Örgütün hiyerarşisi hakkında da bilgi alınan soruşturma sürecinde sanıklara "Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma davası"na esas teşkil eden dijital verilerin sahte olduğuna yönelik kanıtlar ve TÜBİTAK raporları da gösterildi.
İddianamenin temel aldığı "Pandora" veri tabanının ve ele geçirilen diğer dijital imajların, usule ve hukuka uygun olmadığını ortaya koyan kanıtların gündeme getirildiği soruşturmada sanıklara askeri personelin dinlenmesi, konuşmalarının bazı bölümlerinin cımbızlanarak hazırlanan tapelerin savcılığa intikal ettirilmesine ilişkin bulgular da soruldu.
Sanıkların bir kısmı, kanuni yetkilerini aşmadıkları yönünde ifade verirken önemli bir bölümü ise amirlerini ve birbirlerini suçladı. Bazı zanlılar ve avukatları da sorgu sürecinde görev alan emniyet personelini baskı altında tutmaya çalıştı.
FETÖ/PDY'nin hiyerarşisinin de belirlendiği hazırlık sürecinde, örgütün işleyişinin ortaya çıkarılmaması, örgüt içi ihanetin önlenmesi ve üyelerinin deşifre olmaması için birçok terör örgütünün başvurduğu bazı yöntemlere müracaat edildiği de belirlendi.
Örgüt mensuplarını, isimlerini kullanmak yerine numaralandıran, "yönetici, üye ve sempati duyanlar" başlığıyla da gruplandıran FETÖ/PDY'nin ayrıca "sohbete gelenler, himmet verenler, gazete ve dergiye düzenli abone olanlar" şeklinde fişlediği üyelerden istenilen nitelikleri taşıyanları atama sürecinde ön sıralara aldıkları tespit edildi.
Örgütün ayrıca devlet kurumlarında çalışan ve kendilerinden olmayan personeli de numaralandırdığı ve "güvenilir, cemaate üye değil ama saygı duyar, sohbete katılıyor ya da sohbetlere katılmaz ama sempatisi var, çok dikkat edilmesi gerekiyor" şeklinde raporladığı öğrenildi.
İzmir merkezli 18 ilde yürütülen operasyonda, FETÖ/PDY'nin, TSK içindeki mensuplarını öne çıkarmak için terfi sıralamasındaki rakiplerine yönelik sahte deliller oluşturarak kumpas kurmasıyla ilgili, "Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" davasının soruşturma sürecinde, terör örgütünün yönlendirmesi ve talimatları doğrultusunda taraflı ve kasıtlı usulsüzlükler yaptıkları, davanın şüphelilerini kamuoyunda itibarsızlaştırılarak devlet bürokrasisinden ve TSK'dan tasfiyesini amaçladıkları iddiasıyla, aralarında polis memuru ve mülkiye müfettişlerinin de bulunduğu 57 kişi hakkında yakalama kararı çıkartılmıştı.