"Hipnoz ve işkence" davasında Anayasa Mahkemesi'nin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmesinin ardından yeniden yargılanmaya başlanan Üçok, bugüne dek hakkında açılan çok sayıda davada yargılandı. Hakkında açılan davalarda bin yıldan fazla hapis cezası istenen, 43 yıl civarında hapis cezası alan Üçok, şimdi hukuk önünde suçsuzluğunu ispatlamaya çalışıyor.
Üçok, yaptığı açıklamada, 2009 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcısı olarak Kayseri'de kamuoyunda "hipnoz davası" olarak bilinen bir soruşturmayı başlatmasının ardından kendisi hakkında 24 dava ve soruşturma açıldığını anımsattı.
Bu süreçte açılan davalarda, hakkında bin 54 yıl hapis cezası istendiğini, 43 yıllık hapis cezasının kesinleştiğini, 4 yıl 10 ay da hapis yattığını kaydeden Üçok, "Bu suçlamalar nedeniyle TSK'dan ilişiğim kesildi. Ancak hepsi Yargıtay'dan, Anayasa Mahkemesi'nden, yapılan hukuksuzluklar nedeniyle geri dönmektedir. Kesinleşen hapis cezası da 43 yıl civarında. Artık bunların hiçbir önemi yok. Bugün önemli olan benim o dönemde yaptıklarımın doğru olduğunun bugünkü mahkeme kararları, hükümetin aldığı tedbirlerle açık olarak ortaya konmasıdır. İnşallah hepimiz bu suç örgütünden kurtuluruz" diye konuştu.
Üçok, bu olayların meydana geldiği süreç içerisinde TSK'da illegal bir yapılanmanın bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Yaptığımız soruşturma sırasında şunu gördük; Fetullah Gülen cemaatinin bugün herkes tarafından bilinen ve birçok mahkeme kararıyla da tescillenen terör örgütü olduğunu, bir suç örgütü olduğunu tespit ettim. TSK içerisinde hiyerarşik yapıya aykırı olarak illegal bir örgütlenme içerisinde olduğunu, TSK personelini fişleyen, TSK'nın gizlilik dereceli emirlerini çalan, emirleri değiştirerek sahte emirler hazırlayan ve hatta bu sahte emirlerle sözde terör örgütleriyle TSK'yı ilişkilendirmeye çalışan bir yüzünü ortaya çıkardık. Ben her zaman görevimi yapmaya çalıştım. TSK tarihinde Fetullah Gülen cemaatine, bugünkü adıyla Fetullahçı Terör Örgütü'ne karşı ilk, tek ve son soruşturmayı yürüten savcı benim. Benden önce yoktu, benden sonra da olmadı, bundan sonra olur mu onu da bilemiyorum."
Soruşturmayı devam ettirmek istemesinin ardından kendisi hakkında soruşturma ve davaların açılmaya başladığına dikkati çeken Üçok, şunları kaydetti:
"2009 yılında askeri savcılık olarak Fetullahçı Terör Örgütü'nü ortaya çıkarmıştık ancak ne yazık ki bugün Sayın Cumhurbaşkanı'nın söylediği gibi onlar çeşitli yalanlarla, imajlarla o gün hükümeti de kamuoyunu da aldattılar, onları yanlış yöne sevk ettiler. Bugün görüyoruz ki bu cemaatin, Fetullahçı Terör Örgütü'nün gerçek yüzü yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bugün baktığımızda başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personeli illegal yolla dinledikleri, bu çalışanları fişledikleri, yine başta yargı emniyet ve bürokrasi olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti devletinin kılcal damarlarına kadar illegal bir yapılanma içerisinde oldukları işte bugün kahraman savcılarımız tarafından tek tek ortaya çıkarılmaktadır."
Üçok, o dönemde suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri çalmak suçlamalarıyla ilgili iddianame hazırladığını, bu iddianamelerin bir numaralı sanığının Zekeriya Öz olduğunu anlattı.
Fikret Seçen'in da aralarında bulunduğu birçok kişi hakkında soruşturma yürüttüğünü dile getiren Üçok, "O zaman benim ortaya çıkardığım suç örgütünün ağabeyleri yurt dışına kaçmışlardı. Bugün de Zekeriya Öz'ün, Celal Kara'nın yurt dışına kaçmış olması, bu suçlamalar nedeniyle benim o dönemde doğru yolda olduğumun, iyi işler yaptığımın en somut kanıtıdır" ifadelerini kullandı.
Üçok, Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla yeniden görülmeye başlanan "Hipnoz ve işkence" davasınında kendisine kumpas kurulduğunu ifade etti.
Bu davanın sonunda gerçeklerin ortaya çıkacağını vurgulayan Üçok, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu kumpasın bu yargılama süreci içerisinde hem Yargıtay'daki cemaat mensupları hem adli tıptaki bu ekibin mensupları tarafından davanın saptırılarak bana mahkumiyete hükmedilmiş olması, Allah'tan Anayasa Mahkemesi'ndeki yargıçların adil ve hukuka uygun davranışları sonucunda geriye döndü. Bu yargılama sonucunda Fetullahçı Terör Örgütü'nün gerçek yüzünü adım adım ortaya koyacağız. Onların nasıl bir suç örgütü olduğu, nasıl bir illegal yapı olduğu, nasıl bu devleti ele geçirmek için darbe yapmaya teşebbüs edecek kadar arsız ve bu ülkeye bela olan örgüt olduğunu hep beraber göreceğiz."
Ahmet Zeki Üçok, 2009'da Hava Kuvvetleri Komutanlığı askeri savcısı olduğu dönemde Kayseri'de "Fetullah Gülen Grubu" olarak bilinen oluşumla ilgili soruşturma yürütmüş, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın elektronik yazışma sistemine girdikleri ve bazı TSK personelini "Ergenekon" örgütü üyesi göstermek amacıyla sahte emirler ürettikleri iddiasıyla 3 astsubay hakkında soruşturma açmıştı.
Üçok, astsubayların tutuklanmasından yaklaşık 9 ay sonra söz konusu soruşturma sırasında astsubaylara, "hipnozla işkence yapmak" suçlamasıyla tutuklanmış, bu dava sonucunda 7,5 yıl hapis cezası almıştı. Cezası Yargıtay tarafından onandıktan sonra Anayasa Mahkemesi'ne adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yaptığı başvuru kabul edilen Üçok'un yargılanması yeniden başlamıştı.
Üçok, "Sahte Çürük Raporu" davasında 9 yıl 7 ay, "Balyoz Planı" davasında ise 16 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.