Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davasında geçmişte örgütte yer alan Hayati Küçük'ün tanık olarak ifadesi alındı. Kabataş Erkek Lisesinde yatılı okurken "abiler" tarafından hafta sonları "Işıkevleri"ne götürülmeye başlandığını, cemaatle bu şekilde tanıştığını anlatan Küçük, liseden sonra tıp eğitimi için Gürcistan'ın başkenti Tiflis'e gittiğini, o sırada Gürcistan imamı olan, hayatta bulunmayan Mesut Bozkır'ın "Hoca'nın selamını getirdim. Burada Bediüzzaman'ın medresesini açacağız." dediğini söyledi. Küçük, Gürcistan'da örgüte ait Süleyman Demirel Koleji ile Uluslararası Karadeniz Üniversitesini kurduklarını kaydetti.
Küçük, aynı dönemde örgüt yöneticilerinin talebiyle tıp fakültesini bırakarak, uluslararası ilişkiler eğitimi almaya başladığını, yine Fetullah Gülen'in talimatıyla evlendiğini, ancak eşini örgütün değil, kendisinin seçtiğini ve Gürcistan'daki okulları Gürcü eşi üzerine açtıklarını bildirdi.
Süleyman Demirel Kolejinin cemaat içindeki isminin Saidi Nursi'nin yaklaşımı dolayısıyla "Tiflis Bitlis Koleji" olduğunu belirten Küçük, 2005'te örgütten ayrılışına ilişkin, şunları söyledi:
"Her ay ABD, İngiltere, İsrail Büyükelçiliğine faaliyet raporları veriliyordu. 'Neden buralara rapor veriyoruz?' dedik, ciddi kavgamız oldu. Bize öğretmen olarak gelen Amerikan vatandaşları vardı. Daha sonra bunların CIA, FBI ile bağlantılı olduklarını fark ettik. Okullar ABD'den gelen heyetçe teftiş ediliyordu. Bunları gördük, yaşadık. Para bizim, emek bizim, ama biz bu ülkelere rapor veriyorduk. Bu milletin parasıyla yapılan kurumların neden buraya rapor verdiğini düşündüm. Bu, her ülkede yapılıyormuş. Hoca'nın orada, Pensilvanya'da olması, yaşanan olaylara baktığımız zaman bu büyük ahtapotun başı bu ülkeler ki, o ülkelere ne yaptığımızı rapor veriyoruz."
Karadenizli, sosyal demokrat bir aileden geldiğini, namazı, abdesti çocuk yaşta girdiği örgüt içinde öğrendiğini söyleyen Küçük, şöyle devam etti:
"Benim okulumda, Kabataş'ta namaz kılmak yasaktı. O günkü konjonktüre de bakmak gerekir. O günlerde örgüt diye PKK'yı bilirdik. Bize hep 'Türkiye'de masonlar, masonik yapı, yabancılar Türkiye'yi işgal etmiş. Birgün de biz idare edeceğiz.' denirdi. Mesela 2000'li yıllarda 600'e yakın kaymakamımız olduğu söylenirdi. Polisi söylemiyorum. O dönemde devletin hepsinin bizi alkışladığını görüyordum. Biz o dönem bunları görünce, yaptığımız işin önemli olduğunu düşünüyorduk. Mesela, 1997'de eşim ve çocuklarımla KGB tarafından Gürcistan'dan sınır dışı edildik. Hoca, 'Rize'den ev tut, Gürcistan'ı oradan idare et.' dedi. Rize'de ev tuttuk. Nota yazıldı, çalışmalar yapıldı, rahmetli İsmail Cem, benim geri dönüşümü sağladı."
Küçük, Türkiye'nin eski Tiflis Büyükelçileri Fatma Dicle Topuz ve Ufuk Tevfik Okyayuz'un örgüte çok karşı kişiler olduğunu anlatarak, "Ülke imamı, Tevfik Bey için, 'Bu çok hainlik yapıyor, işini buradan bitirelim.' dediler. Kopuz'u da görev süresi bitmeden, cemaat okullarının olmadığı yere gönderdiler. Böyle bir yapı bulamazsınız. Kendi kardeşini bile yeri geldiğinde limon gibi sıkar atar." diye konuştu.
Kenya'da Obama'nın sülalesini ele geçirdi
Firari sanıklardan Ahmet Kara'nın, "İstanbul imamı" iken Barack Obama'nın ABD Başkanı seçilmesinin ardından Kenya'da görevlendirildiğini anlatan Küçük, "Ahmet Kara, Kenya'da Obama'nın sülalesini ele geçirdi, oradan yola çıkarak, Beyaz Saray'daki o malum fotolar çekilebildi." diye konuştu.
Hayati Küçük, bir başka soru üzerine, casusluk ve usulsüz dinlemelerin örgüt üyelerinin mesleği haline geldiğini, herkesin dinlendiğini, herkesle ilgili casusluk faaliyetleri yürütüldüğünü belirtti.
Bir soru üzerine, örgütün, yurt dışındaki fakir çocuklara ücretsiz eğitim verdiğini, o çocukları yetiştirdiğini, o ülkelerde de örgüt mensuplarının çeşitli kademelere geldiğini kaydeden Küçük, şunları söyledi:
"Mesela, o ülkelerin Türkiye masalarındaki kişiler de cemaattendir. Cemaat dünyadaki düzenin parçası olunca, üst akıl, cemaatin üyesinin oraya getirilmesini istiyor. Gürcistan okulları niye hemen kapatamıyor? Ortodoks bir ülkenin acilen kapatması gerekir. İngiltere'de Lordlar Kamarasında bir Müslüman vardı. O, Şerif Ali Tekalan aracılığıyla, zaman zaman 'Tüm ülkelerden en başarılı birkaç öğrencinizi gönderin' diyordu. Sonra baktık ki biz sürekli Lordlar Kamarasına öğrenci gönderiyoruz. Kamuoyuna, 'Bu okulların ABD, İsrail ve İngiltere'ye kotaları var.' dedik. Ben bütün terör faaliyetlerinde FETÖ parmağı arıyorum. Zekeriya Öz'ün, diğer polis müdürlerinin Batum yoluyla, elini kolunu sallayarak geçişi tesadüf değil. Aynı şekilde yurt dışında yetişmiş polisler var. Türkiye içindeki temizlik yetmez. Bunların Türkiye'deki bütün sularını kurutun, dünyadaki musluklarını kapatmadan bunlardan kurtulmamız mümkün değil. Yurt dışındaki nüfusa dikkat etmek gerekiyor. Mesela Kırgızistan 25. mezunlarını veriyor. Afrika'nın birçok yerinde FETÖ dışında insan tanımıyorlar. Kuzey Irak'ta FETÖ'nün referansı kabul ediliyor. FETÖ'deki Kürtler, 2005'te bir anda yurt dışından Türkiye'ye çekildi. Mesela bizim bildiğimiz bir kardeşimizin özbeöz kardeşi dağdaymış. Adam oraya da el atmış. FETÖ'nün PKK ile diyaloğunu gösteren delilleri de sunduk. 'Üst akıl' boşa söylenen bir söz değil. PKK, DHKP/C gibi örgütlerin bünyesinde de bunlar var. Biz dünyanın hiçbir yerinde mafya örgütlerince incitilmemişizdir. Böyle bir yapıya artık dini cemaat diyemeyiz."
Küçük, "Reina'daki terör saldırısının başını da sonunu da bu adam yapmıştır" düşüncesinde olduğunu bildirdi.