Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanık Ezgi Korucu hazır bulundu. Eylül Mira bebeğin babası Eray Korucu'nun yanı sıra Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nı temsilen Avukat Büşra Öztürk de duruşmaya katıldı. Sanık Anne Ezgi Korucu "Böyle bir suçla karşınızda olduğum için özür dilerim" diyerek savunmasına başladı.
Kızımı doğduğunda kucağıma bile almadan akciğerinde sorun olduğunu, nefes bile almadığını söyleyerek yoğun bakıma aldılar. Kızım, yaklaşık bir ay kadar yoğun bakımda kaldı. Taburcu olup eve geldikten sonra kızımda ara ara kanamalar başladı. İstanbul'da hastane hastane teşhis için gezdirdim.
Bakırköy'de hemotoloji bölümünde yatarken bizi takip eden doktor çok nadir olarak rastlanan bir hastalığın tam teşhis konulamadığı için adına 'Glasman' denilen bir hastalık olduğunu söyledi. Her tarafında kanamalar olabileceği gibi vücudunda ödemler olabileceği belli yerlerinde çatlamalar olabileceğini, kanamalar engellenmezse ölümle sonuçlanabileceği ancak bebeklerin yaşını doldurduktan sonra kendiliğinden bunu atabileceği söyledi. Doktorun tayini çıktı, bizi Kanuni Hastanesi'ne sevk etti" dedi.
15-20 gün sonra kızımda yine benzer kanamalar başladı. Kızımı Kanuni Hastanesi'ne götürdüm. Doktor tahlillerde hiçbir şey netleştiremedi. Bu nedenle eşimi arayarak 'Bizim başımızdan böyle olaylar geçiyor, anneyi hastaneden uzaklaştır' demiş. Bu nedenle kızımın yanına görümcem ve annem geldi, bir ay kaldı" ifadelerini kullandı.
"Zaten maddi ve manevi sıkıntıdaydım. Üçüncü çocuğumdu. Eşimle ara ara tartışıyorduk. Boşanacaktık ancak çocuklar nedeniyle yapamadık. Eşim bana inanmıyordu. Doktorlara inanarak 'Sen mi yaptın, sen yapıyorsun!' şeklindeki sözler ile üzerime geliyordu. Çocuğuma teşhis konulamaması ve bu olaylar nedeniyle tamamen yıkıma uğradım. Psikolojim bozuldu.
9 Şubat 2019 tarihinde markete gidiyorum diyerek karakola gittim. Doktorların kanıtsız üzerime geldiği için ve kızıma da teşhis konulamadığından o laflardan uzaklaşabilmek için karakolda kızıma ben zarar veriyormuşum gibi ifadeler vererek cezaevine girmemi sağladım. Öyle bir psikolojideydim ki cezaevini kaçış yolu olarak gördüm. Orada kendimi kurtarabileceğimi düşündüm. Ancak ben hiçbir çocuğuma zarar vermedim.
Çocuklarımı okula başladı ancak yanlarında yokum. Suçlamaları kabul etmiyorum. Keşke karakola da bu şekilde ifadeler vermeseydim. Çocuklarımın yanında olmak istiyorum Tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.
Ben ilk ifadesini, okuduktan sonra boşanma davası açtım. Bile isteye yapmışsa şikayetçiyim. Olayın ortaya çıkmasını istiyorum. Allah'a havale ettim. Çocuğuma böyle bir şey yapılmışsa adaletin bu olayı ortaya çıkarmasını ve cezasını çekmesini istiyorum" şeklinde konuştu.
Sanığın Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek cezai ehliyeti bakımından rapor alınmasına karar veren mahkeme heyeti, Eylül Mira bebeğin de Cerrahpaşa Hastanesi'ne sevk edilerek rapor alınmasına hükmetti.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede Adli Tıp Kurumu İkinci İhtisas Kurulu'nun raporuna yer veriliyor. Eylül Mira bebeğin vücudundaki travmatik değişimlerin sayısı, dağılımları ve sağ kolda saptanan fonksiyonel kayıp hep birlikte değerlendirildiğinde küçüğün kötü muameleye maruz kaldığının kabulünün gerektiği belirtilen raporda, yaralanmanın kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı ifade ediliyor.
Ezgi Korucu'nun 9 Şubat 2019'da polise verdiği ifadesine de iddianame yer veriliyor. Ezgi Korucu suçunu itiraf ederek, kızına bir türlü ısınamadığını, işkence ve eziyetleri çocuğun ölmesi amacıyla yaptığını ancak ikametinde tek olarak yaşamadığı için ailesinin ve eşinin baskısıyla kızını hastaneye götürerek tedavisini yaptırdığı da iddianamede yer alıyor.
İddianamede Ezgi Korucu'nun "Çocuğa karşı tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması isteniyor.