Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 998 gün sonra yeniden AK Parti’nin başına geçerek Türkiye’de yeni bir dönemi resmen başlattı. AK Parti 3. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde, 1370 delegenin imzasıyla genel başkanlığa tek aday gösterilen Erdoğan, 1417 delegeden 1414’ünün oyunu aldı. (3 oy geçersiz) ve Türkiye, 16 Nisan’da kabul edilen ‘partili cumhurbaşkanlığı’ sistemine geçti. Ankara Spor Salonu’nu dolduran onbinler ve salon dışında bekleyen yüz bine yakın partili, Erdoğan’ın AK Parti’ye dönüşünü heyecanla takip etti.
Kongreye gelişinde ilk olarak, Ankara Spor Salonu dışında bekleyen vatandaşlara seslenen Erdoğan, çıktıkları yolda gece gündüz yürümeye devam edeceklerini dile getirerek, “Emaneti bugünlere kadar taşıyan değerli yol arkadaşım, gönüldaşım Binali Yıldırım Bey’e de teşekkür ediyorum. Bakın önümüzde 2019 var, martında yerel seçimler var, kasımında parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimi var. Onun için durmak yok. Çok çalışacağız. Tevazuyu elden bırakmayacağız, kapı kapı dolaşmaya da devam edeceğiz. Üzerimizeki spekülasyonları, sandıkta cevabını vererek yine yok edeceğiz” dedi. Başbakan Binali Yıldırım ise AK Parti’lilerin ‘hasretin vuslata dönüştüğü anı yaşadığını’ vurguladı, Erdoğan’ı “Hoşgeldiniz Sayın Genel Başkanım, liderim” sözleriyle selamladı. Daha sonra salona geçen Erdoğan, tarihi kongredeki konuşmasında özetle şu mesajları verdi:
“Yaklaşık 3 yıl önce, 27 Ağustos 2014’te yine bu salondakilerle, ‘Her bitiş, yeni bir başlangıçtır’ deyip, helalleşerek ayrılmıştık. Hatırlayın o günü. Tabii bu sadece hukuki bir ayrılıktı, gönüllerimiz hiçbir zaman ayrı düşmedi. Sevinçlerimizi de hüzünlerimizi de hep tek yürek, tek kalp olarak yaşadık. İşte şimdi de tam 998 gün sonra yine aynı salonda, ‘Evet, nerede kalmıştık’ diyerek yeniden biraradayız. Cumhurbaşkanlığına aday olurken bunun bir hatime değil Fatiha olduğunu, yeni bir başlangıç olduğunu ifade etmiştik. Bugün bir kez daha besmelemizi çekiyor, Fatihamızı okuyor, daha büyük hedefler için, daha çok çalışmak üzere yeni bir başlangıç yapıyoruz.”
“AK Parti’nin kuruluşundan bugüne kadar 188 ay geçti. Geçtiğimiz 15 yılda Türkiye’nin gündemi değişmiştir, öncelikleri değişmiştir, sıkıntıları değişmiştir, beklentileri değişmiştir. Değişmeyen yegane şey, tüm bunları karşılayabilen tek partinin AK Parti olduğu gerçeğidir. AK Parti, demokrasinin, değişimin teminatıdır, reformun adresidir. Bu uzun, meşakkatli, sabır gerektiren yolculukta elbette yorulanlar oldu, elbette yolunu kaybedenler oldu, elbette çeşitli sebeplerle geride kalanlar oldu ama AK Parti olarak bizim ne menzilimiz değişti ne kararlılığımız eksildi ne de milletimizle aramızdaki rabıta zayıfladı. Gece gündüz gittiğimiz bu yolun uzun ince bir yol olduğunun Allah’ın izni, milletimizin desteğiyle daha çok katedeceğimiz yol olduğunu bildik ve bununla devam ettik.”
“Rabbim ömür ve imkan verdikçe milletimize hizmet yolunda hep birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Çünkü bu kutlu bir yoldur, çünkü bu hayırlı bir yoldur, çünkü bu kendimizle birlikte çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini de şekillendirecek bir yoldur. Onun için kim dönerse dönsün biz dönmeyiz bu yoldan. İster 3 Kasım 2002’de olduğu gibi Meclise sokmasınlar, ister 2008’de olduğu gibi partimizi kapatmaya çalışsınlar, ister 2013’te olduğu gibi sokakların altını üstüne getirsinler, ister 15 Temmuz’da olduğu gibi darbe yapıp canımıza kastetsinler ne yaparlarsa yapsınlar biz bu yoldan dönmeyeceğiz.”
“Allah’a can, millete hizmet borcundan başka kimseye eyvallahımız yok. Yarın milletimizin karşısında boynumuz bükük, mahcup durmaktansa bugün içerideki ve dışarıdaki alçakların karşısına dimdik dikilir, kaderimiz neyse ona rıza gösteririz. Biz siyasetin, iktidarın, başarının, rakibin bile hayırlısı için dua ederiz. Şu saatten sonra da ülkem, milletim için, ümmetimiz için, insanlık için hayırlı olmayan hiçbir şeyin bizim nezdimizde yeri yoktur, olamaz. Milletime sesleniyorum, eğer bu kardeşiniz Tayyip Erdoğan’ın ülkesinin ve milletinin hayrına olmayan en küçük bir tavrını, davranışını, icraatını, sözünü duyarsanız, bugüne kadar yaptığı her şeyi bir kenara bırakın ve gereğini yapın. Böyle bir yanlışın içine düşen Tayyip Erdoğan’ın tüm hakları size helaldir. Bu ülkede bir daha kimsenin inancı, kıyafeti, meşrebi, kökeni, farklılıkları yüzünden horlanmasına, ötekileştirilmesine, zulme uğramasına, cezalandırılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Özellikle gençlerimizin özgürlükleri konusunda en küçük bir tereddütleri olmasın. Kendi ideolojik saplantılarını, topluma demokrasi diye dayatanların gücü ellerine geçirdiklerinde başka kimseye hayat hakkı tanımadıklarını milletimiz çok iyi biliyor. Biz onlar gibi yapmadık, yapmayacağız.”
“40 yıllık siyasi hayatımızda inancımıza ve millete ihanet noktasına hiç düşmedik. Eksiklerimiz, hatalarımız elbette olmuştur ama ihanetimiz asla vaki değildir” diyen Erdoğan, terör örgütleriyle mücadelenin hız kesmeksizin sürdürüleceği mesajı verdi. Kimseye karşı kişisel bir husumetinin bulunmadığını, bunun yanında milletin hakkının yenilmesine de asla rıza göstermeyeceğini söyleyen Erdoğan, kendi ülkesine ihanet eden kim olursa olsun gözünün yaşına bakmadan gereğini yerine getirmenin millete karşı sorumluluğun icabı olduğunu vurguladı. Erdoğan, “İsterse babamın oğlu olsun. Kimin böyle bir yanlışı varsa onun karşısında yer alırım. Kimseye karşı peşin husumetimiz olmadığı gibi kimseye diyet borcumuz da bulunmuyor” dedi. FETÖ ile mücadelenin kararlılıkla sürmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şu uyarıları yaptı:
“Milletimizin saygı duyduğu tüm değerleri kullanarak adeta insanlarımızın kanını, iliğini sömürenlerin oyunları önce 17-25 Aralık’ta sonra da 15 Temmuz’da tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. FETÖ ile mücadelede bulunduğumuz yere bir anda ge lmedik. 17-25 Aralık emniyet, yargı darbe girişiminin ardından bu yapının tüm mensuplarına çağrı yaptık. Tespit ettiğimiz alçaklıkları ifade ettikten sonra ‘Tabanı ibadet, ortası ticaret, tepesi ihanet olan bu yapının gerçek yüzünü görün ve bir an önce orayı terk edin’ dedik. Bu çağrımıza kulak vererek ihanet çetesiyle ilgisini kesenler kendilerini kurtardılar. Ama bu açık ihanete rağmen özel haberleşme programlarını kullanarak, bankasına para yatırarak örgütü destekleyenler için yapacak bir şeyimiz kalmadı. 15 Temmuz, bu alçak örgütün gözünü nasıl kan bürüdüğünü inkara imkan vermeyecek şekilde ortaya koymuştur.”
“Türk milletinin bu örgütün bir başka ihanet teşebbüsüne daha tahammülü yoktur. Eğer bu mücadele gerektiği gibi güçlü şekilde yürütülmezse, ülkemiz çok daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacaktır. Bunun için herkesi, ucu en yakınlarımıza dokunsa bile bu mücadeleye destek vermeye davet ediyorum. Avukatlar aracılığıyla yürütülen kirli pazarlıklarla, göz boyamaya yönelik itirafçılık oyunlarıyla bu mücadelenin sulandırılmasına izin vermeyeceğiz. FETÖ ile mücadelenin milletimizin fedakarlıklarına layık olacak ve maşeri vicdana halel getirmeyecek yöntemlerle sürdürülmesi şarttır. Bu konuda önümüzdeki dönemde çok daha hassas, dikkatli, aynı zamanda çok daha kararlı bir mücadele yürütülmesini temin edeceğiz. Bu coğrafyada bin yıldır nice ihanetlerin, saldırıların üstesinden gelen milletimiz Allah’ın izniyle FETÖ ihanet çetesinin de kökünü kazıyacaktır.”
Terör örgütü PKK ile savaşta büyük mesafe alındığını, bundan böyle örgütü ‘yok etme’ sürecinin başladığını belirten Erdoğan, Türkiye’de başaramadığını Suriye ve Irak’ta denemek isteyen teröristleri de şu sözlerle uyardı: “Son zamanlarda ağır darbeler alan terör örgütünü ve silahla aralarına mesafe koymayan destekçilerini her bakımdan çok daha zor günler bekliyor, bu böyle biline. Türkiye’de başaramadıkları ihaneti komşu ülkelerde hayata geçirmenin çabası içerisinde olanların heveslerini inşallah oralarda da kursaklarında bırakacağız. Ülkemizin güney sınırları boyunca bir terör oluşumu organize etmeye çalışanlar, bu milletin, istiklali ve istikbali için neler yapabileceğini görmek istiyorlarsa dönüp tarihe baksınlar. O kadar uzağa gitmek istemiyorlarsa 15 Temmuz gecesine baksınlar. Hâlâ meselenin ne olduğunu kabul etmek istemeyenlere ise meramımızı er meydanında anlatmaktan başka çaremiz kalmıyor demektir. Unutmayın namert kaçar, mert dövüşür. Biz hiçbir zaman kaçanlardan olmadık.”
“Türkiye’nin bulunduğu bölgede kiminle yol yürüyecekleri konusunda kafası karışık olanlara sesleniyorum. Şu gerçeği bilin: Bir yanda 80 milyon vatandaşı, bu topraklardaki bin yıllık geçmişi, 2 bin 200 yıllık devlet geleneğiyle Türkiye Cumhuriyeti, diğer yandan ne idüğü belirsiz, herkesin dilediği gibi kullanabildiği terör örgütleri var. Tercih işte bunlar arasında yapılacaktır. Bir kez daha ifade ediyorum, FETÖ’den PKK’ya ve DEAŞ’a kadar terör örgütlerinin, ihanet çetelerin hiçbiriyle meselem şahsi değidir. Buradaki mesele ülkemizin ve milletimizin istiklali, istikbali, bekası meselesidir. Ortada şahsi bir mesele olmadığı için benim kimseyi affetmem veya cezalandırmam sözkonusu olmaz. Her ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz.”
“Türkiye’de artık hiçbir şeyin 15 Temmuz öncesi gibi olmayacağı bilinmelidir. Sınırlarımız içindeki ve dışındaki tüm terör örgütleriyle mücadelede yeni bir dönem başlamıştır. İşte Fırat Kalkanı Harekâtı bunun en güzel örneğidir. Cerablus’ta, Rai’de, Dabık’ta, Bab’da Türkiye, ordusuyla, bütün varlığıyla kendini göstermiştir. Bu ülkeye, bu millete silah doğrultan, silah doğrultanları teşvik eden hiç kimseye karşı en küçük bir müsamahamız olamaz. Sözün bittiği, sadece ve sadece icraatın konuşulduğu bir döneme girdik.”
Kendilerine “OHAL ne zaman kalkacak” sorularının yöneltildiği belirten Erdoğan, Fransa’daki olaylardan sonra orada 1,5 yıl OHAL ilan edildiğini hatırlattı; “Peki, benim ülkemde devlet yıkılmaya çalışılıyor. Biz 249 şehit veriyoruz, 2 bin 193 gazimiz var. Siz bize hangi yüzle olağanüstü halin kaldırılmasını soruyorsunuz? Kalkmayacak. Ne zamana kadar? Huzura, refaha kavuştuğumuz ana kadar” dedi. AK Parti iktidarına kadar Türkiye’de uzun yıllar OHAL’in hüküm sürdüğünü hatırlatan Erdoğan, “Şimdi ise daha dün bir bugün iki. Biz OHAL’i ülkemizin huzuru için uzattık, uzatıyoruz” diye konuştu.
Yıl sonuna kadar AK Parti teşkilatlarında ciddi bir yenileşmeye gidileceğini söyleyen Erdoğan, daha sonra 6 aylık yol haritasının açıklanacağını belirtti. AK Parti’nin sadece kendisine oy verenlerin değil 80 milyonun tamamının partisi olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Hiç kimse kendini ötekileştirilmiş hissetmesin, hiç kimse özgürlük alanını tehdit altında görmesin, hiç kimse geleceğinden umutsuz olmasın. Bu ülkedeki her birey birinci sınıf vatandaştır. Kimseden illa bizi sevmesini isteyemeyiz ama herkesten bizi dinlemesini, anlamaya çalışmasını, mümkünse katkı vermesini beklemek hakkımızdır. Çünkü biz 80 milyonun efendisi değil, 80 milyonun hizmetkarıyız” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği’ne bir kez daha çağrıda bulunan Erdoğan şöyle dedi: “Avrupa Birliği’nin artık ülkemizin ve milletimizin onurunu hiçe sayma noktasına gelen iki yüzlü tavrına daha fazla tahammül etmek zorunda da değiliz. AB ya bize verdiği sözleri tutar, serbest dolaşımı getirir, sığınmacılar için taahhüt ettiği yardımları gönderir, fasılların açılıp kapanması önündeki engelleri kaldırır ya da herkes kendi bildiğini yapar. Bizim tercihimiz her şeye rağmen yolumuza AB ile devam etmektir. Burada kararı verecek olan Avrupa Birliğidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1414 delegenin oyunu alarak AK Parti Genel Başkanlığı’na seçildi. Kayıtlı 1470 delegeden 1417’sinin oy kullandığı kongrede, 1414 oy geçerli, 3 oy da geçersiz sayıldı. AK Parti kaynakları, bazı delegelerin geç kaldığı için oy kullanamadığını bildirdi. Böylece 27 Ağustos 2014’te yapılan 1. Olağanüstü Büyük Kongre’de Genel Başkanlık koltuğunu Ahmet Davutoğlu’na devreden Erdoğan, 998 gün sonra yeniden başkanlık görevini üstlendi. Teşekkür konuşmasında Erdoğan, “Önümüzdeki aylar Türkiye’nin terörle mücadeleden ekonomiye, hak ve özgürlüklerin genişletilmesinden yatırımlara kadar her alanda sıçrama dönemi olacaktır. Bir anını bile kaybedecek zaman yoktur. Teşkilatımızda atacağımız adımları hemen başlatacağız. İcraatta da sıçrama dönemi olacak. Bugün burada besmeleyi çektik. Bismillah diyerek, yola revan olduk. Biliyoruz ki, Ve La Galibe İllallah, Allah’tan başka galip yoktur” diye konuştu.