Cenevre-1 Anlaşması'na göre Esed’in denklemden tamamen çıkması gerektiğini belirten Katar’ın Ankara Büyükelçisi Al-Shafi, “Aynı zamanda IŞİD’ın ortadan kaldırılması için ulusal ve bölgesel roller yeniden entegre edilerek bir fırsat verilmeli ve Suriye topraklarının bütünlüğü ve güvenliği her zaman vurgulanmalıdır” dedi.
Katar Ankara Büyükelçisi Salem Mübarek Al-Shafi ile iki ülke arasındaki ilişkileri ve bu ilişkinin bundan sonraki aşamalarına dair bir söyleşi gerçekleştirdim. İki ülke arasındaki ilişkinin bölge için örneklik teşkil ettiğini, bu ilişkinin sadece çıkarlara dayanmadığını, ortak vizyon ve değerlere yaslandığını ifade Al-Shafi, bu ilişkinin Ortadoğu'da yaşanan sorunların çözümü için bir işbirliğine dönüşebileceğini ifade etti.
Ortadoğu bugün alevler içinde yanmaktadır. Biz bölge halklarının seçenek ve görüşlerini özgürce ifade etmeleri için fırsat verilmesi ile yaşadıkları istikrarsızlığın ancak biteceğine inanmaktayız. Çeşitli bahaneler ve isimler altında bu denklemi ortadan kaldırmayı amaçlayan dış müdahaleler veya iç çatışmalar bölgedeki kargaşayı arttırmakta, sorunların insani, güvenlik ve ahlaki etkileri tüm bölgeyi ve uluslararası sistemi tehdit eder hale gelmiştir. Bu sebeple bölgede yaşayan, özgürlüğüne kavuşmak için ayaklanan, insanlara yardım etmek için daha sıkı ve ciddi çalışmalara ihtiyaç vardır. Küçük hesaplar, gerçekçi olmayan istikrar veya geçici çıkarlar karşılığında bu insanların yalnız bırakılması bölge ve dünya için felakete yol açacaktır. Biz bu konuda çeşitli önerileri ve girişimleri Türkiye ile birlikte yürütmekte, diğer ülkelerin daha büyük rol almasıyla çevresini genişletmeye çalışıyoruz. İkili ve çok taraflı işbirliği yoluyla Ortadoğu'daki sorunlara çözüm bulmak için her zaman çabalamaya ve her şeyi yapmaya hazırız.
Bizim sergilediğimiz tavır, IŞİD'le mücadele ve bertaraf edilmesi gereken bir terör örgüttür. Bildiğiniz gibi, bu örgüte karşı uluslararası koalisyonun oluşturulduğu Cidde Toplantısı'ndan bu yana konuyla ilgili tüm toplantılara katıldık ve aynı zamanda terörle mücadele çabalarında çeşitli yollarla katkıda bulunduk. Bakış açımız, bu örgütün ortadan kaldırılması, ancak sorunun kökünün kazınması, bu örgütün oluşumuna yola açan ve ona daha fazla güç katan Esed rejimi ve diğer hükümetlerin mezhepsel politikalarına karşı durulmalıdır. Bu gerçek göz ardı edilirse bölgesel veya uluslararası çabalardan, istenilen sonuçların elde edilmesinin mümkün olmayacağına inanmaktayız. Yani problemler kökünden çözülmesi gerekir. Terör örgütünün ortaya çıkma ana sebepleri ele alınmadan, sonuçlarıyla mücadele edildiğinde ileride IŞİD'ten daha tehlikeli terör örgütlerinin doğmasına yol açacaktır.
Herkes tarafından bilindiği gibi, Arap Ligi Genel Sekreteri bildirisini açıkladıktan hemen sonra Katar Dışişleri Bakanlığı bir bildiri yayınladı ve çekincesini ilan etti, çünkü Arap Ligi belirlenen usule aykırı bir şekilde Katar Devleti dahil üye ülkeler ile istişare etmeden bu bildiriyi yayınladı. Genel Sekreter Nabil Elaraby tarafından yayınlanan açıklamada güncel gelişmelerin dikkate alınmadığı adil ve doğru olmadığını değerlendiriyoruz. Katar Dışişleri Bakanlığı'nın bildirisi vasıtasıyla kardeş Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası yasa ve yönetmeliklere uygun olarak, güvenliğini, istikrarını ve sınırlarını korumak amacıyla yaptığı eylemler ve aldığı önlemler konusunda tam destek ve dayanışma vurguladık.
Suriye'deki durumla ilgili olarak başından beri bizler ezilen Suriye halkının yanındayız. Biz defalarca uyardık, Esed'in suç işlemeye devam etmesinin Suriye'yi felakete sürükleyeceğini ve ölü sayısının artmaya devam edeceğini, çatışmalar, radikalleşme ve terör olaylarını tırmandıracağını söyledik ama hiç kimse bu uyarıları dinlemedi. Ne yazık ki, bazı büyük ülkelerin ortaya koyduğu tavır ve uygulamalar; uluslararası toplum, Suriye'nin yıkımını durdurmada gerçek irade eksikliği sebebiyle üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmeyi başaramadı.
Bugün, uluslararası toplumun güvenliği ve itibarını yeniden kazanmak için bir fırsat bulunmaktadır. Çözümün yolu bellidir, masum sivillere, çocuklara, kadınlara ve yaşlılara karşı Esad rejimi tarafından yürütülen günlük cinayetleri durdurmak gerekir, tam yetkili bir hükümet kurulmasını sağlamak için Cenevre-1 Anlaşması'na göre Esed'in, denklemden tamamen çıkması gerekmektedir. Aynı zamanda IŞİD'in ortadan kaldırılması için ulusal ve bölgesel düzeyde roller yeniden entegre edilerek bir fırsat verilmeli ve bunun yanı sıra Suriye topraklarının bütünlüğü ve güvenliği her zaman vurgulanmalıdır.
Şüphesiz ekonomik alandaki ilişkiler ilerleme yolunda ve her gün artarak daha iyi bir seviyeye gelmeye yüz tutmuştur. Fakat ticaret hacmini istenen seviyeye getirmek ve iki ülke arasındaki ekonomik entegrasyonu daha hızlı gerçekleştirmek için her iki ülkenin de büyük güce sahip olduğuna inanmaktayız. 2013 yılında Katar Türkiye arasında ticaret hacmi 1,3 milyar dolara ulaşmış olup, ancak iki ülkede bulunan olanaklar ve fırsatlar karşılaştırıldığında bu rakam küçük görünmektedir. Ancak 12 yıl önce iki ülke arasında gerçekleşen 26 milyon dolarlık ticaret hacmini düşünürsek, büyük bir ilerleme kat ettiğimizi ve 50 katı bir artış kaydettiğimizi görürüz. Bu da on yıllık bir zaman süresinde iyi bir gelişmedir. Fakat arzularımız bu seviyenin çok daha üstündedir. Daha hızlı bir tempo ile iki yıl içerisinde ticaret hacmini daha fazla yükseltebilir ve belki de ilk aşamada bu rakamı ikiye katlayabiliriz, ki bu da mümkündür.
Katar-Türkiye ilişkileri kendi bölgesinde bir örnek ilişki olup, sadece çıkarlara dayanmamakta, ortak bir vizyon, değerler ve yüce ilkelere dayalı ilişkilerdir. Siyasi ilişkiler, doruk noktasında, ekonomik ilişkiler ise her geçen gün daha da ilerlemekte ve büyük atılımlara tanık olmaktadır. Son yıllarda, ikili ilişkileri tüm yönleriyle yükseltmeyi ve iki ülke arasındaki ortaklık sürecini hızlandırabildik.
Gelecekteki hedeflerimiz ise bu örnek ilişkilerin pekiştirilmesi ve mevcut ivmenin korunması ile kurumsallaştırılmasıdır. Geçen yılın sonunda, Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Thani ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladıkları “Yüksek Stratejik Komite" anlaşması bize doğru yolu göstermekte ve iki ülke arasında gelişen ilişkileri taçlandırdığına inanmaktayız.
Türkiye büyük bir devlettir ve bölgede bir ağırlığa sahiptir. Bu nedenle çeşitli taraflardan büyük ilgi ve önem verilen konular ekseninde bazı bölgesel ülke aktörleriyle birlikte önemli rol oynamaktadır. Biz, Türkiye'nin özellikle de Filistin, Suriye ve Irak sorunları, terörizm ve adaletsizlikle mücadele ve diğer hayati konulardaki politika ve ilkelerinin, Katar ulusal politika ve ilkeleri ile hemen hemen örtüştüğünü görmekteyiz.Bize göre Türkiye bölgede olumlu bir rol üstlenmektedir.
Bu rol bölge ve halklarının barış, istikrar ve refahını sağlamak için katkı sağlamaktadır. Şüphesiz ki Türkiye üstlendiği bu rolde ve Ortadoğu'daki mevcut gelişmeler nedeniyle daha önceki ve hal hazırdaki aşamalarda büyük güçlükler ve zorluklarla karşılaşmaktadır. Fakat bu zorluklar ülkelerimizin ilerlediği yolda devam etmeleri için kararlıklarını ve ısrarlarını daha da arttırmakta olup, güvenlik, istikrar ve bölge halklarının refahını yükseltmek için harcanan çabalara bölgesel düzeyde daha fazla ülkeyi katılmaya teşvik etmektedir.
------------------------------------------------------------------------