AK Parti kongresinde yaklaşık 2,5 saat süren bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, son kez aday olmasıyla ilgili olarak, 'Bu bir veda değil, bu bir es'tir, bitmeyen şarkının notaları arasında bir moladır. Bu yorgunluğun molası değil, bir ilkenin bir sözün vaadin yerine getirilmesidir' dedi.
Başbakan Erdoğan, Sezai Karakoç'un 'Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine' adlı şiirini okudu. Erdoğan şiiri okurken salondaki Ak Partililerin gözyaşlarını tutamadı.
Erdoğan, 'Bu salonda kardeşlik, dostluk, muhabbet var. Bugün Türkiye'nin, dünyanın kalbi, insanlığın kalbi, bu salonda atıyor. Sizin buradaki coşkunuz, emeğiniz tüm dünyaya umutla atıyor. Bu salondan Türkiye'yi selamlıyorum. 75 milyon aziz milletimi en kalbi duygularla selamlıyorum' dedi.
'Erbil'e, Basra'ya, Kabil'e, Cezayir'e, Kahire'ye buradan selamlar gönderiyorum.Suriye'nin bütün kahramanları saygıyla selamlıyorum. Kudüs'ü hasretle selamlıyorum. Medine'yi, kıblemiz Mekke'yi hürmetle selamlıyorum' diyen Erdoğan, daha sonra kongreye katılan yabancı konuklarının isimlerini tek tek sayarak, selamladı.
Başbakan Erdoğan yabancı misafirlerini isimleriyle selamlarken Hamas lideri Halid Meşal'in ismini duyunca katılımcılar ayakta uzun süre alkışladı.
Başbakan Erdoğan konuşmasında Ak Parti teşkilatlarını selamlıyor ve konuşması sık sık alkışlarla kesiliyor.
Ceketini çıkararak konuşmasına devam eden Erdoğan, AK Parti'nin yükselişinde emeği geçen kadın ve gençlik kolları başta olmak üzere herkese teşekkür etti.
Erdoğan, 'Mehmetçiği, askerimizi, polisimizi özellikle selamlıyorum' dedi.
Partililer sık sık, 'Türkiye seninle gurur duyuyor' diye slogan attı.
Başbakan Erdoğan, 'Şehitlerimizin hatırasını asla yere düşürmeyeceğiz. şehitlerimiz karşısında asla mahçup olmayacağız. Şehitlerimizden aldığımız mirası, namusumuz, şerefimiz bilecek, vatan, millet için çalışmaya devam edeceğiz' dedi.
AK Parti'yi kurarken uzun soluklu bir mücadele içine girdiklerini belirten Erdoğan, 'AK Parti'nin mücadelesi bir medeniyet, bir kalkınma mücadelesidir' dedi.
Bizim yolumuz Sultan Alparslan'ın, Gazi Mustafa Kemal'in yoludur, merhum Adnan Menderes'in, Turgut Özal'ın, Necmettin Erbakan'ın yoludur. Yani bizim yolumuz sevginin, kardeşliğin, birleştirmenin, kucaklamanın yoludur. Buradan bir şey daha hatırlatmak istiyorum o günleri bizler göremeyeceğiz. Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılı dışında başka bir hedefimiz daha var. O da bu kuruluşun 1000. yılı. Hedef 2071'dir. Rabbim izin verirse gençler biz 2023'ü sizler 2071'i inşaa edeceksiniz. Allah'tan başka zafer sahibi yoktur
Dünyayı titretin Endülüs sarayına nakledilmiş şu muhteşem hatırlatmayı biz kulağımızda küphe olarak taşıyoruz: Allah'tan başka zafer sahibi yoktur. Bizler AK Parti teşkilatı olarak bu yola milletimizin hayır dualarıyla çıktık. Milletimizle çıktık. Salı günü hakkın rahmetine uğurladığımız Anadolu'nun gönül dağı gharibi Allah'ın rahmeti üzerine olsun Neşet Ertaş diyor ki : Kalpten kalbe bir yol vardır Gözünen görünmez sırdır İkimizin kalbi birdir Sen benimsin ben seninim
3 Kasım 2002'de yüzde 34 ile parlamentonun 3'te 2:'sini kazandığımız o zafer AK Parti'nin zaferidir. Yüzde 42 ile aldığımız zafer 75 milyonun zaferidir. 22 Temmuz 2007'de aldığımız zafer artık söz de karar da milletindir diyenlerin başarısıdır diyenlerindir. 12 Eylül 2010'daki referandum halkın zaferidir. 2011 Haziran ayındaki zafer dünya üzerindeki tüm mazlumların zaferidir. Biz sadece bize oy verenlerin partisi değiliz. Biz Türkiye partisiyiz. Biz Türkiye'nin 75 milyonun partisiyiz. Biz Türk'ün, Kürt'ün, Laz'ın Acem'in yani herkesin partisiyiz. Biz VAn'ın Eskişehir'in, Aydın'ın Sinop'un, Kayseri'nin 780 bin km'nin partisiyiz. Bu kırmızı çizgilerimiz var. Biz ne dedik yola çıkarken etnik milliyetçilik yapmayacağız bölgesel milliyetçilik dini millliyetçilik yapmayacağız dedik. 75 milyon insanımızı kucaklayan bir anlayışla yola çıktık.
10 yıl boyunca hiç kimsenin hayat tarzına karışmadık, hiç bir baskının tarafında olmadık. Herkesin hayat tarzına saygı duyduk. Biz imtiyazlara dokunurken seçme özgürlüğünü olabildiğince genişleten bir parti olduk. 14 Ağustos 2001'in öncesinden ve sonrasında Anadolu'nun köylerini ziyaret ettik. Orada biz ayağında çarığı olmayan çocukların gözlerindeki ışığı gördük. Geçeceğimiz yoldan saatlerce bekleyen yaşlı teyzelerimizi ninelerimizi gördük. Sarıldığında hasretle sarılan yaşlı amcalarımızı gördük. Bağırdığında yüreğinde haykıran kardeşlerimizi gördük. Yüzlerindeki gönüllerindeki umudu gördük. Onlar bizden ne bekliyordu bizden gelip geçici çözümler beklemiyorlardı.
Menderes'in zalimce idam edilmesiyle yarım kalan reformların devam etmesini istiyorlardı. BU CHP bütün darbelerin ya fikren ya da fiilen içindedir. Merhum Turgut Özal'la başlayan reformarın devam ettirilmesini istediler bizden. Bu ülkenin önünü açmamızı istediler. AK Parti kuruluş ruhuna aykırı bir şekilde otoriteleşen rejimi deokrasiyle bozan bir partdir. Ak Parti Türkiye'yi normalleştiren tedirginlikleri bertaraf eden bir partidir. AK Partin kurulduğu gibi bugün de istikrarın güvenin partisidir. 10 yıl boyunca hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale etmedik. Hiç kimsenin içmesine karışmadık. Yüzde 99'la bile iktidar olsa yüzde 1'in tercihlerini korumak bizim boynumuzun tercihi olarak kalacaktır. Biz çoğunluğun azınlığa hükmetmesine karşı çıkıyoruz. Ancak azınlığın çoğunluğu tahakküm altına almasına da izin vermeyeceğiz. Bu ülkede camiler kapatıldı. Kur'an ı Kerim okunması yasaklandı. İslam'da standart bir yaşam anlayışını dayatmaya çalıştılar.
Bu CHP varya 'Siz de sonunuzun Menderes gibi olmasını mı istiyorsunuz' dedi. CHP'nin genel başkanı çıktı dedi ki hamdolsun ki 'Ankara'da yargıçlar var' dedi. Biz onların evvelini iyi biliriz. O Menderes ezanı aslına döndürdüğünde Anadolu'da millet hüngür hüngür ağladı. Kapatılan camilerde inbsanlar şükür namazı kıldılar.
Biz kendimizi muhavazakar demokrat olarak tanımladık. Değişimin toplum mühendislerin, değil halkın değişimi sağladığı bir modeli istedik. Hukuk devleti ilkesinin sadece lafla değil fiilen hakim kılınması gerektiğini savunduk. Topluma ideoloji dayatan değil halk ve özgürlükleri garanti altına alan bir yapıyı oluşturmaya çalıştık. Biz her çalışmamızda 75 milyonun tamamını kucaklamak için elimizden geleni yaptık. Popülizme asla prim vermedik. Her konuda ayrımcılığa değil meselelerin çözümüne yönelik adımlar attık.
Halkı müslüman olan bir ülkede demokrasinin en iyi bir şekilde yaşanabileceğini herkese gösterdik. Bütün müslüman ülkelere örnek olduk. Biz kefenimizi giyerek bu yola çıktık. Biz tıpkı Özal gibi 'allah'ın verdiği canı ancak Allah alır' diyerek yola çıktık. Tehdtlere b oyun eğmedik. Ak Parti ile siyaset artık ikbal kapısı değil milletin partisidir. Statikocu vesayetçi siyaset AK Parti ile bizzat millet tarafından tasfiye edilmiştir. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Devlet ve millet arasında asla mesafe olamaz. Büyük devlet milletiyle el ele olan devlettir. Büyük devlet milletininhukukunu koruyan devlettiri. Hiç kimse devletin bekaasını öne sürerek milletin hukukunu görmezden gelemez. Hiç kimse sırtını devlete ddayayarak işkence yapamaz. Hiç bir siyasetçi benim milletime teğpeden bakamaz. Milletin fertleri arasında ayrımcılığı elimizin tersiyle yırttık. İşte bugün milletin ekmeğinden arttırarak kuduğu İmam Hatip okulları tekrar açıldı. İşte bugün Kur'an öğrenmeyi Siyer'i Nebi öğrenmenin yolunu tekrar açtık. Başörtülü öğrencilerimizin eğitim almasının önünü biz açtık. Biz dayatma yapmıyoruz.
Yüzyıllardır devam eden sorunların bazıları neşter vurdu.
Bugün bir çok sorun milletin gündeminden çıkarttık. Elbette tüm sorunları halletmedik. Tüm kardeşlerime bir sürpriz yapmak istiyorum: Hep millete Aşık Veysel'in şu dizeleri hatırlattım:
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Uykuda dahi yürüyom
Kalkmaya sebep arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece
Kırk dokuz yıl bu yollarda
Ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece
Düşünülürse derince
Irak görünür görünce
Yol bir dakka miktarınca
Gidiyorum gündüz gece
Şaşar Veysel işbu hâle
Gâh ağlaya gâhi güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece
Biz efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik. Başımızı her akşam yastığa koyduğumda, bugün millet için, Hakk için ne yaptın. Seçim döneminde milletin huzuruna çıktık. Yaptıklarımızı gözden geçirdik. Yapacaklarımızı düşündük, yapmadıklarımız muhasebesini yaptık. Bir taraftan terörle mücadele ederken, terörün istismar ettiği sorunların üzerine gittik. 10 yıl boyunca hep yalnız bırakıldık. Bunları bahane etmedik. Millet bizimle beraber dedik, geri adım atmadık. Ana ve babaların gözyaşlarını dindireceğiz dedik. Açık konuşuyorum, Türkiye'de malesef terörün siyaset satılan bir siyaseti, can alıp can satılan piyasası oluşturmuştur. Kaçakçık üzerinden piyasası, Türkiye düşmanı çevrelerden değil sadece işte bu rant çetesinden de destek alıyor. Terör devletin derinlerine sirayet etmiş çevrelerden destek alıyor. Terör bittiğinde rantı da bitecek olanlar, bu mücadelede asla yanımızda olmadılar. Seçim meydanlarında hükümeti terör üzerinden yıpratmak gibi insanlık dışı politikalar yürüttüler. Bir yanda terör örgütünün kuklası, bir yanda şehit cenazelerini istismar eden parti.
Buradan açıklıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu randevu istedi. Geldiler 3 arkadaşıyla. Dert terörü çözmekti. Kendileriyle görüşmemizde MHP randevu vermedi. Kendilerin, 'şu an da 10 madde öneriniz mi, tespit mi? Ben size o zaman, 'siz bırakın MHP'yi, şu an da talimatı verelim. Şu arkadaşlarımız çalışsınlar, nereden istifade edeceklerse etsinler. Sonra rapor getirsinler, bunun üzerinden çalışalım. Biz yürütme olarak üstüme düşen ne varsa yapalım. Yanındaki arkadaş bu üç ayı geçer dedi. Hala dönecekler. Biz hazırız. Arkadaşlara görevi verdim. Sizin başkanlarınızla arkadaşlarımız görüşecek. Evet derseniz arkadaşlarımız masaya oturacak. Biz hesaptan kaçan bir iktidar değiliz.
Biz Güneydoğu'yu iyi biliriz. O dağları görmüş siyasetçileriz. Taa gençlik dönemimizden beri. Şu an asker ve polisimizle kıyasıya mücadele var. Biz sadece bu mücadeleyle bu işin çözülmeyeceğini biliyoruz. Bunun için Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi sunduk. Buna bile karşı çıktılar. Ama biz bu projemizi devam ediyoruz. Diplomasi olacak. Sadece bu bölgeye 35 katrilyonu bulan yatırım yaptık o bölgeye. Fakat bölücü terör örgütü, o adımların önünü kesmeye çalıştılar. İş makinalarını yaktılar, mühendisleri kaçırdılar. 10 sene önce Hakkari'de, Iğdır'da, Şırnak'ta havaalanı yapılacak deseydik ne derdiniz? Şimdi Yüksekova'da havaalanı yapılıyor. Yaksalarda yine yapacağız. İnadına bunu gerçekleştireceğiz. Böyle 3-5 çapulcuya bu hizmeti ertelemeyeceğiz. Değerli kardeşlerim tüm muhalefet tarafından yalnız bırakılmamıza rağmen mücadeleye devam edilecek. Kürt kardeşlerime böyle ağır bedeller ödeten, -AK Partilileri kaçırıyor, şehit ediyorlar. Çünkü bölgede rakip gördükleri tek parti AK Parti'dir- eli kanlı terör örgütle bölge insanının hiç bir duygu bağı yoktur. Van depreminde yardıma gelen polisimi şehit eden bu teröristlerle hiçbir Kürt kardeşlerimin bağı yoktur. Herbir Kürt kardeşimin elini vicdanını koyarak düşünmeli: Cumhuriyet tarihi boyunca hangi hükümet bu kadar cesur, samimi adımlar atılmıştır. Kürtlere karşı onlarca yıldırd sürdürülen red, asimilasyon politikalarına AK Parti son vermiştir. 35 katrilyon yatırımı, Doğu ve Güneydoğuanadolu'ya yatırımı biz yaptık.
AK Parti son derece samimi adımlar atmıştır. Bugünden itibaren yeni bir sayfa açmak, o temiz sayfayı şiddetten koruyup kardeşliğin sayfası yapmak istiyoruz. Biz Kürt kardeşlerimize karşı yüzlerce adım attık. Şimdi artık yeni dönemde Kürt kardeşlerimizin 'Yeter artık' diyerek teröre karşı ciddi bir şekilde seslenmesini istiyoruz. Sevgili kardeşlerim her zaman bir şey söylüyorum. Biz hepimiz aynı kıbleye dönüyoruz. Aynı çatının, sofranın fertleriyiz. Terör örgütünün 30 yıldır uyguladığı şiddet zarardan başka bir şey getirmedi. İnadına barış, kucaklaşma, kardeşlik diyorum.
Şehitlerimizin at sırtıyla ulaştığı yerlere bizim ulaşmamız boynumuzun borcudur. Dünya genelinde ihtiyaç sahibi halka yardım götürmenin derindeyiz. Ta Mogadişu'ya gidiyor, Somali'deki kardeşlerimizin yardımına koşuyoruz. Onlara yardım elini sizin verdiğiniz destekle uzatıyoruz. Filistin'e yardım her zaman sürecek. Mısır'daki yeni yönetim sayesinde çok daha rahat nefes alıyor eminim. İsrail'in bölgedeki uyguladığı teröre karşı asla taviz vermeyeceğiz. Denizde kardeşlerimize saldıran İsrail, bizden özür dilemedikçe, tazminat ödemedikçe, asla ilişkilerimiz normalleşmiyecektir. Doğu Akdeniz'deki ilkeli tutumumuzu sürdüreceğiz. Ermenistan'a da Azeri kardeşlerimize karşı tutumları değişmedikçe bizim de tututmumuz değişmeyecek. Nefret suçlarıyla, medeniyetler arası çatışma girişimiyle mücadele edeceğiz. İslamofobia bir insanlık suçudur. Hele hele sevgililer sevgilisi peygamberimize hakaret etme cüreti gösteren zihniyete katlanmak, asla bir özgürlüğe tahammül anlayışıyla tanımlamak mümkün değil. İnanç ve düşünce özgürlüğü bu değildir. Tam aksine buna 'evet' diyenler bunu ayak altına almışlardır. Bizler ulusal ve uluslararası alanda adımlar atıyoruz. Bu işi dünya platformunda da farklı bir yere oturtacağız. Bu alçakça saldırıyı kınıyoruz. Anti-seminizmi insanlık suçu sayan Batı'nın İslam'a yönelik ırkçı uygulamalara sessiz kalmaya devam edemez. Almanya'ya da Fransa'ya da sesleniyorum: Adımlarınızı atmalısınız. Aksi takdirde medeniyetler ittifakına zarar verirsiniz, medeniyetler çatışmasına yol açarsınız. Biz Libya büyükelçisine de karşıyız. 'Onlar cahildir, bir gün öğrenecekler' diyen peygamberin ümmetiyiz.
Suriye'de zalim bir iktidar var. Halkını acımasızca katlediyor. 30 bin insanı katletti. 100 bin kardeşimize kapılarımızı açtık. Rusya, Çin ve İran'a sesleniyoruz: Şu ana kadar yaptıklarınızı yeniden gözden geçirin. Bu zalim yönetimin yanında olanları tarih affetmeyecek. Ana muhalefet partisi verdiğimiz mücadeleyi bir çelişki olarak sunuyor. 1930'lu yıllarda Faşizm'e teslim olan CHP zihniyeti, gitsin Filistin'e soykırım uygulayan İsrail'le işbirliğini gözden geçirsin. Kılıçdaroğlu gitsin, Suriye rejimi gayri meşru sosyal enternasyonalle ilişkilerini gözden geçirsin.
Biz kendi başbakanına hain damgasını vuran bu adamlarla nereye gidebiliriz. Elindeki kitap parçasıyla başbakanına saldıran bu adamla nereye gidebiliriz. Ben bu adamı tazminata mahkum etmekten bıkmadım. Kayseri Belediye Başkanımız bundan kazandığı tazminatı sucuk olarak dağıtıp yediriyor.
Ekonomik konularda istikrarımız ortada. Göreve başladığımızda faiz uygulamaları neydi biliyorsunuz. Bakın başarılı bir sürecimiz demokrasi ile beraber oldu. Milli gelir göreve geldiğimizde 230 milyar dolardı. Şimdi 774 milyar dolar. 1993-2002 arasında yıllık büyüme yüzde 3'tü. 2003-2011 arası yüzde 5,3'e çıktı. 2011 yılında krizde Türkiye yüzde 8,5 büyüdü. Bu yılın 4'üncü çeyreğiyle birlikte inşallah yükselişe geçeceğiz 2013-2014'te büyüme hedefimiz yüzde 5.
Enflasyon yüzde 30'du. Şimdi yüzde 8'de. Faizle zulmeden onlardı şimdi bu yok. İhracatta rekor kırdık. 2002'de 36 milyar dolar iken şu an 144 milyar dolara geldik. 2002'de işsizlik yüzde 10,4 idi şimdi yüzde 9.
Turizm gelirlerimiz 8,5 milyar dolardan 23 milyar dolar oldu. 23,5 milyar dolarla IMF borcumuz vardı, şimdi 1,3 milyar dolar. Nisan'da bitiyor inşallah. Şimdi IMF'ye borç vereceğiz. Borçlanma faizleri düştü.
Ulaşımda tarihi adımlar attık atmaya da devam edeyeceğiz. Önümüzde yıl Marmaray açılıyor. 3.Köprü için çalışmalara devam ediyoruz. Yassıadayı yaslı ada olmaktan çıkarıp yanındaki adayı ile birleştirip demokrasi adası yapacağız. Proje hazır. Onunda adımını atıyoruz.
Şehit yakınlarına sağladığımız istihdam hakkı 1'den 2 'ye çıkarttık. Şehit ve gazilerin çocuklarına yılda 1 kez ödeme yapıyoruz.
Yeni Anayasa konusunda kararlığımız tam. Türkiye'ye çok büyük faydalar geitirdiği yönetimi kurumsal hale getirecek çalışma içindeyiz. Biz asla masadan kalkan, kaçan olmayacağız. Yeni bir anayasaya şiddetle ihtiyacımız var.
Hç kimse merak etmesin. Bu dava yerde kalmaz. AK Parti siyasi parti olduğu kadar bir okul da oldu. Bugünkü kadroyu hiç aratmayacak, zamanın ruhunu yakalamış, inanıyorum dava ruhunu yerine geldiğinde gediğine oturtacak arkadaşlarımız var. Ne karanlık manşetler, ne karanlık senaryolar aramıza fitne sokamaz. Biz manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik. 'Muhtar bile olamaz' dediler ama hamdolsun bugünlere geldik. Onların nasıl hesabı varsa milletin de Allah'ın hesabı vardı. Kardeşlerim Allah'ın takdiri neyse odur. Bizi birbirimize düşürmek için yapılan her girişim Allah'ın izniyle eriyip gidecektir. Tevazuyu elden bırakmadık, nefsimizi ayaklarımızın altına alarak ilerleyeceğiz. Hepimiz faniyiz, kalıcı olan eserlerdir.
Bu kongremize yeni arkadaşlarımız da katılıyor. Bu süreci yepyeni isimlerle devam edeceğiz. Son kez genel başkanlığa aday oluyorum. Allah ömür verirse inşallah farklı ünvanlar altında yine bir olacağız. Milletimizin hizmetinde olacağız. Partim bana nereye git derse oraya gideceğim. Burada tüm teşkilatımdan helallik diliyorum. Hepinize hakkımı helal ediyorum, siz de helal edin. Bu dava yolculuğum için gönlünü kırdığım kardeşlerim haklarını bana lütfen helal etsinler.
Partililer sabahın erken saatlerinde kongreyi izleyebilmek için Ankara Spor Salonu'na akın etti. Hem salonun içerisinde hem de dışında büyük bir coşku yaşanıyor. Kongre merkezinin bahçesine kurulan dev ekranlı alanlarda da durum farklı değil; bahçe de hınca hınç dolu. Dışarıda yaklaşık 20 bin kişinin olduğu öğrenildi.
Başbakan Erdoğan kongre salonuna geldi. Salon dışındaki partililere bir selamlama konuşması yapan Erdoğan'ın kongre alanına gelmesi ile de salonda büyük bir coşku yaşanıyor. Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan ile birlikte salondaki delege partilileri selamlarken kırmızı karanfil atıyor. Devletin hücrelerine kadar sirayet etmiş çetelerle mücadele ediyoruz. Siyasetin üzerinde bir korku unsuru olarak duran müdahalelere geçit vermedik, vermeyeceğiz. Hatta hesap sorduk, önünü açtık.
Bugün 25 yaşının altında olan gençler, AK Parti'den önceki dönemi hatırlamıyor olabilir. O dönemde yamalı bohça gibi koalisyonları, yasakları, tehditleri hatırlamıyor olabilir. Biz zor bir dönemde görev aldık. İşte gençler, sizler de bu ülkeyi, bu reformları, demokrasilere sizler sahip çıkacaksınız. Bu ülkenin geçmişte defalarca olduğu gibi geriye gitmesine izin vermeyeceğiz.
Başbakan Erdoğan'ın konuşması sona erdi. Başbakan Erdoğan'ın ardında Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi selamlama konuşması yapmak için kürsüye çıktı.
Mursi'nin konuşmasından notlar;
Hepinizi Allah'ın selamıyla selamlıyorum. Bugün burada toparlanmamıza vesile olanlara şükranlarımı sunuyorum. Mısır halkının selamlarını getirdim sizlere...
Ben sizlerle birlikte kardeşim Recep Tayyip Erdoğan'ı dinledim. Kıymetli Başbakan Türkiye'deki başarılardan bahsetti bu başarılar Ak Parti Hükumeti tarafından gerçekleştirilmiştir. sevgili kardeşlerim bu konuşmada ben Başbakan'ın samimiyeti hissettim. Ben hayranlığımı gizleyemezken sizlere Mısır halkının hayranlığı aktarmış oluyorum. Çok iyi biliyorsunuz Mısır halkı adalete özlem duyuyordu ve devrimi başlatmıştır. Mısır halkı bu devrimi başlattığında ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı değerli kardeşim Abdullah Gül olmuştur.
Ayrıntılar geliyor...