İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Yerel Medya Çalıştayı’ başladı. İki gün sürecek çalıştayın açılışında konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Maruz kaldığımız sistematik dezenformasyonun son hedefi ülkemizin göçmen politikası oldu” dedi. Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu da, ‘Dezenformasyonla Mücadele ve Medya’ oturumunda dezenformasyona karşı enformasyonun önemine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Yerel Medya Çalıştayı’ başladı. İki gün sürecek çalıştayın açılışında konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, yerel medyanın geçmişten bugüne önemine değindi. “İster yerel ister ulusal ölçekte olsun, yerli ve milli medya her daim önemli oldu” diyen Altun, dijital dönüşümün bazı sorunlara yol açtığını, dezenformasyon tehdidinin bunlardan biri olduğunu belirtti. “Bu tehdit kamu güvenliğinden kişilik haklarına kadar geniş bir alanda etki potansiyeline sahip” diyen Altun, konuyu sığınmacı ve göçmen tartışmalarına getirdi.
SON HEDEF GÖÇMENLER
- Altun, şöyle konuştu: “Maruz kaldığımız sistematik dezenformasyon ve toplumsal mühendislik girişimlerinin son hedefi, ülkemizin göçmen politikası oldu. Devlet ve millet olarak, bu konuda insani ve vicdani değerlerden uzak şekilde kötücül hesaplarla siyasal menfaat devşirme girişimlerine hiçbir şekilde fırsat vermeyeceğiz. Ülkemize sığınanlara sahip çıkmak insani sorumluluğumuzdur. Milletimiz zaten sistematik yalan ve dezenformasyon içerikli haber ve söylemlere asla prim vermemiştir, vermeyecektir.”
KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ
Fahrettin Altun, dezenformasyonun bir milli güvenlik meselesi, küresel bir güvenlik sorunu halini aldığına da dikkati çekti. Uluslararası alanda muhataplarıyla görüşmelerinde, özellikle sosyal medya şirketleri üzerinden yayılan dezenformasyonun demokrasilere nasıl zarar verdiğinin, üzerinde mutabık kaldıkları bir husus olduğunu söyleyen Altun, şunları kaydetti: “Ülkemize, devletimize yönelik kara propaganda çalışmalarına, algı operasyonlarına karşı hakikat cephesinde kararlı bir mücadele veriyoruz. Bu mücadeleyi uluslararası platformlarda da savunuyoruz. Her ne kadar bizim verdiğimiz bu mücadeleyi Türkiye karşıtlığı temelinde etkisiz kılmaya çalışanlar olsa da dezenformasyonun giderek etkisini artırmasıyla, bütün toplumları tehdit eder hale gelmesiyle Türkiye karşıtlığı yapanlar da dezenformasyon süreçlerini, bunları yöneten sosyal medya şirketlerini karşılarına almakta ve bunları sınırlandırmak için yoğun bir çaba içine girmektedir. Biz dezenformasyonun ve onun arkasındaki kirli ağın sadece ulusal değil küresel anlamda da barışa ve huzura dönük bir tehdit olduğunu düşünüyoruz. Hakikati savunmaya, dezenformasyonla mücadele etmeye aynı kararlılıkla devam edeceğiz.”
Mücadelede enformasyon şart
- Çalıştayın ‘Dezenformasyonla Mücadele ve Medya’ oturumuna katılan Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu da ‘dezenformasyonla mücadelede enformasyon ihtiyacı’na vurgu yaptı. Dezenformasyonla karşı karşıya kalındığında arkasından ciddi bir şeylerin geleceğinin bilinmesi gerektiğini vurgulayan Likoğlu, “Eskiden dezenformasyona uğradığımızı sonradan fark ederdik, şimdi daha çabuk fark edebiliyoruz. Teknoloji işimizi bir yandan zorlaştırsa da bir yönüyle kolaylaştırıyor” dedi. Tarih ve yakın dönemden örnekler veren Likoğlu, “Türkiye birilerinin hesabını, çıkarını bozduğu için 2011’ den bu yana ciddi dezenformasyonla karşı karşıya” uyarısında bulundu. Türkiye’nin dezenformasyon konusunda başarılı olduğu konulardan birinin üzerine yıkılmak istenen Cemal Kaşıkçı cinayeti olduğunu ve mülteciler üzerinden ciddi bir dezenformasyon kampanyası yürütüldüğünün altını çizen Likoğlu, şöyle devam etti: “Enformasyon olmazsa, dezenformasyon olur. Dolayısıyla enformasyon kanallarını çok iyi işletmeliyiz. Enformasyonu eksik bırakırsak, dezenformasyona kapıyı sonuna kadar aralamış oluruz. Tabiat boşluk kabul etmez, boş bırakılan alanı birileri doldurur” dedi.