Mahkeme, oy birliğiyle aldığı karara, örgütün kuruluş amacı hakkında BM Güvenlik Konseyi ve Bakanlar Kurulu kararı olup olmadığının ayrıntılı araştırılarak, gerektiğinde İçişleri ve ilgili kurumlardan belge temin edilmemesini gerekçe yaptı.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer, “BM Güvenlik Konseyi, Türkiye'deki bir soruşturma organı değildir. Türkiye'deki bir mahkemenin, bir terör örgütü soruşturma veya kovuşturmasında, örgütün amacı ya da kuruluşu hakkında BM Güvenlik Konseyi Kararını istemesi son derece ciddiyetsiz bir tutumdur." dedi. Sözüer, şöyle devam etti: “Terör örgütü nitelemesi, Bakanlar Kurulunun yetkisinde olan bir husus değil. Soruşturma ve kovuşturma aşamasında tüm yetki savcı ve hakimdedir. BM Güvenlik Konseyi, Bakanlar Kurulu kararı istemek, en hafif tabirle konuyu sulandırmaktır."
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Şen ise, "Örgütün kuruluşu, kurucuları, amacı, stratejisi vesaire Türkiye'de bunlar geride kaldı. Ayrıca bu örgütün varlığı 15 Temmuz'da ortaya çıkmış değil, öncesinde var. Bu örgüt var mı yok mu artık bunu mu tartışacağız. Bu geçmiş mesele. Evet üzerine suç atılı kişinin örgütle ilişkisi ortaya konulmalı, ama bu örgütün varlığı, kurucusu falan...'Günaydın' derler adama" şeklinde konuştu.
Hukukçular Derneği Başkanı Mehmet Sarı da şu değerlendirmeyi yaptı: “FETÖ'nün terör örgütü olduğunda, kalkışmanın irtibatlı yapı tarafından, uluslararası bağlantılar da kullanılarak gerçekleştirildiğine şüphe yok. Yargıtay kararları açık. Amaç ve hedef birliği örgüt üyeliği bakamından yeterli. Kararı verenlerin iyi niyetli olduklarını düşünmek çok zor. Gündemi Türkiye dışına taşıma gayreti var."