Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ayasofya'nın müzeden yeniden camiye dönüştürülmesi kararına ilişkin, "Türkiye'nin Ayasofya kararının ardından yapılan açıklamaların bazıları, Türkiye aleyhine bazı eski varsayımlara ve ön yargılara dayanmaktadır" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ayasofya'nın müzeden yeniden camiye dönüştürülmesi kararı ve Türkiye'de yeni tip koronavirüse (Kovid-19) ilişkin son gelişmelerle ilgili CNN International'a değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'de Kovid-19'da ikinci dalga yaşanır mı?" endişesi taşıyıp taşımadığının sorulması üzerine Kalın, "Herkes gibi biz de bundan sonra ne olabileceğinden endişe duyuyoruz çünkü virüsün bundan böyle nasıl davranacağına dair tam bilgiye sahip değiliz. Mutasyona mı uğrayacak? Tekrar değişecek mi? Geri gelecek mi?" ifadelerini kullandı.
Kalın, "Kovid-19, mevcut küresel sistemin zayıflığını ve en güçlü ulusların bile virüs benzeri bir şeyin kurbanı olabileceğini gösterdi. Bu nedenle, ciddi bir uluslararası iş birliği gerekiyor." diye konuştu.
"Türkiye'deki dini azınlıklar, ülkedeki diğer herkes gibi eşit vatandaş statüsünde"
Kalın, Türkiye'nin Ayasofya kararına ilişkin, Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus'un "Ayasofya'yı düşünüyorum, çok üzgünüm." açıklamasıyla ilgili, şunları söyledi:
"Buna üzülmemeli çünkü (Ayasofya) sadece turistlerin ziyaret ettiği bir yer olmaktan çıkarılıp, Allah'ın isminin anılacağı bir ibadethaneye çevrildi. Burası kiliseden camiye değil, müzeden camiye çevrildi. Bununla birlikte, cami olmanın yanı sıra kültürel alan olarak da kalacak."
Kalın, Türkiye'de dinamik bir dini azınlık topluluğunun olduğuna değinerek, Yahudi ve Hristiyan azınlıkların 1930 ve 1940'larda çeşitli siyasi nedenlerle el konulan mallarının kendilerine iade edildiğini kaydetti.
Türkiye'deki dini azınlıkların, ülkedeki diğer herkes gibi eşit vatandaş statüsünde olduğuna dikkati çeken Kalın, azınlıklara durumlarının sorulması halinde, "ülkedeki herhangi bir dini topluluk kadar dini özgürlüklerini yaşadıkları" yanıtını vereceklerini belirtti.
İbrahim Kalın, Türkiye'nin Ayasofya kararının, bu ülkedeki dini azınlıkların statüsü ya da özgürlükleriyle ilgili olmadığını da sözlerine ekledi.
Sözcü Kalın, "Ayasofya'nın müzeden yeniden camiye dönüştürülmesi kararı, Türkiye'de laikliğin sonuna mı işaret ediyor?" sorusuna, söz konusu kaygıların yersiz olduğu yanıtını verdi. Kalın, "Türkiye'nin Ayasofya kararının ardından yapılan açıklamaların bazıları, Türkiye aleyhine bazı eski varsayımlara ve ön yargılara dayanmaktadır. Türkiye'de dini özgürlük var." diye konuştu.
"Ayasofya'nın içindeki mozaikler korunmaya devam edecek"
İbrahim Kalın, Türkiye'nin Ayasofya kararının ardından, burada bulunan mozaiklere ne olacağı sorusuna karşılık, bu mozaiklerin son 500 yıldır olduğu gibi yine korunmaya devam edeceğini söyledi.
Buradaki mozaiklerin, kültürel mirasın bir parçası olduğuna işaret eden Kalın, şunları kaydetti:
"Bu mozaikler, Hz. İsa, Meryem Ana ve diğer Hristiyan kişilikleri tanımlayan güzel mozaikler. El değmeden korunacaklar. Müslümanların namaz vakitlerinde (bu mozaikler) örtülecek ancak dokunulmayacak şekilde bazı düzenlemeler yapıyoruz. Böylece ışıktan veya başka bir şeyden aşınmayacak veya etkilenmeyeceklerdir. Mabet korunacak ve diğer turistler daha önce olduğu gibi yine görebilecekler."
Kalın, "Dünya mirası olan Ayasofya'nın turistlere açık kalacağını onaylayabilir misiniz?" sorusu üzerine, "Kesinlikle. İnanan, inanmayan, Müslüman, Hristiyan, Budist herkesi kastediyorum." dedi.