Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar temaslarının ardından dönüşte gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, "CHP odaklı bir tartışma var. Siz, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başında olduğu bir CHP’den memnun musunuz? Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başından ayrılmamasını mı istersiniz? Yoksa o gitsin yerine başka biri mi gelsin istersiniz? Sizin bu konudaki arzunuz nedir" sorusuna şöyle yanıt verdi:
Çok ağır bir ifadeyle İzmir’den kendisine seslendim; ‘ben Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum. Sen genel başkanlığını ortaya koyuyor musun? Külliye’ye kim gelmiş, ne zaman gelmiş? Benimle nerede görüşmüş’ dedim. Bir adam çıkardılar, ben o adamı hiç tanımam. Şimdi ismini duydum. Yalan yanlış plakalar uydurdu. Zavallı, Külliye’ye giren her aracın künyesinin tutulduğundan bilgisi yok. Girişlerinde fotoğraf çekimleri vardır. Bunların hepsi ortaya konunca da savunacak hali kalmadı. Kemal Bey’in kalmasında fayda var."
Altay tankı üretiminin olmayacağı gibi bir şeyin söz konusu olmadığını, asla gündeme gelmediğini kaydeden Erdoğan, "Biz tankın geliştirilmesine neredeyse 500 milyon avro harcamışız. Böyle bir yatırım yapılmış şimdi çıkıp birileri ‘Altay tankı üretilemeyecek’ diyor. Bunu sana kim söyledi? Ben bizzat testlerini izledim. Altay tankı başarılı şekilde orada havuzlardan tutun da çukurlara giriş çıkışına varıncaya kadar gayet iyiydi. Bay Kemal sen şu ana kadar hiç gördün mü? Altay tankı nedir? Haberin yok, kalkıp sadece oradaki işçiyi, vatandaşı tahrik ediyorsun. Yalandan başka bir şeyin yok.
Fabrikanın satışı diye bir şey de söz konusu değil. ‘Satıldı’ deyip, 20 milyar dolar gibi bir rakam ortaya koyuyorsun. Sen nasıl böyle bir rakam söylüyorsun? MSB tarafından yapıldığı zaman acaba kaça mal olmuş, bugünkü değeri ne? Fabrikası zaten bu, satılmaz. Hiçbir zaman 20-25 yıl önce kurulu fabrikayı düşündüğünüz değerle satamazsınız. Ancak arsasını satabilirseniz satarsınız. Burada satış da yok. İçeride bütün makineler eskimiş, şimdi 50 milyon dolar yatırımla makineler yenilenecek. Arifiye Tank Palet Fabrikası yepyeni teknolojiyle ortaya çıkarak, Silahlı Kuvvetlerimize gereken desteği verecek" dedi.
Gazetecilerin S-400 kullanımına ilişkin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Nisan ayına kadar işleyen bir süreç var. Savunma ve Dışişleri Bakanlarımız bir araya gelerek bu çalışmayı yürütecek. Bu çalışmayla birlikte hangi noktaya geleceğiz, görmemiz lazım. Sayın Trump ile geçmiş bir konu da değil. Bu, NATO ile alakalı bir durumdur. Kullanıp kullanmama söz konusu değil. NATO kuralları içerisinde atılması gereken adımlar var. Arkadaşlarımız çalışmayı yapacaklar. Bu çalışma kararı o günkü toplantımızın en verimli yanı olmuştur. Sayın Trump da orada ‘Siz çalışmaya başlayın, bu çalışmanın neticesini görelim’ mesajı vermiştir. Ev sahibi olarak bu yaklaşımı ortaya koymuştur. NATO Genel Sekreteri ise zaten konu ile alakalı düşüncelerini açıkladı" diye konuştu.
Bunlar sokakta olanı bahane olarak kullanıyorlar. Son zamanlarda bütün bunlar şizofrenik vaka olmaktan öte aslında inanç özgürlüğüne tahammül edemeyenlerin yapmış oldukları hareketlerdir. Bunlara karşı da inanç özgürlüğünü savunan kesimin bana göre sabırla tahammül etmesi, bizim özgürlükler noktasında nerede olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir. Bilhassa parlamentoda yapılanı çok önemsiyorum. Çünkü parlamentodaki olayın affedilir yanı yok. Disiplin noktasında cezalandırılması gerekir. Arkadaşlarımız onun takipçisi. Şu anda zaten Özlem (Zengin) Hanım da hukuki haklarını araştırıyor" ifadelerini kullandı.
"EYT konusu; fazla uzun sürmez, kısa bir süre sonra bu olayın nasıl bir manipülasyon, ülke ekonomisini çökertmeye dönük bir adım olduğunu herkes kabul edecek ve bunun karşısında durmaya başlayacak" diyen Erdoğan, "Bunun, ülkemize bir kazanımı yok, kaybettirir. Kaldı ki Bay Kemal kendi döneminde emeklilik yaşının yükseltilmesini savunan birisidir. Fakat burada tamamıyla siyasi davranıyor, ‘buradan ne elde ederiz’ diye bakıyor ve böyle bir tezi savunmaya çalışıyor. Geçenlerde çok açık, net söyledim. Seçim kaybına vesile dahi olsa biz asla ülkemizin, milletimizin zararına olacak bir vaadin içine girmeyiz.
Kaldı ki bir taraftan işsizlik konusunda mücadele veriyoruz diğer taraftan işsizliğe zemin oluşturacak taleplerle karşılaşıyoruz. Bu insanlar çalışıyor zaten. Bu insanları niye kapıya koyup, sonra iş arama yoluna sokalım? Yine iş arayacaklar. Ondan sonra da maalesef bir başkasının istihdam hakkını kullanmış olacaklar. Bunlara niçin böyle bir yol aralayalım? Bu, Türkiye ekonomisi için çok ciddi bir zarardır. Bir diğer konu da şu anda Türkiye faizde, enflasyonda bütün baskılara rağmen arzu edilen yere doğru geliyor. Allah’ın izniyle 2020’de, enflasyonda ve faizde kalıcı tek haneler görülecek. Zaten tek haneliye döndükten sonra Türkiye’de paranın da ekonominin konumu da çok daha farklı hale gelecek. Bundan kimsenin endişesi olmasın" dedi.
Ayrıca, işverenler kaçak işçi çalıştırma eğilimine girdiklerinde bu iddiayı çok sıkça söylüyorlar. ‘Biz, size açıktan ödeme yapalım, yoksa ücretiniz düşer’ diyorlar. Şunu ayırmamız lazım; 2008 öncesinde yatırılan prim ve alacağı emekli aylığı ile 2008 sonrası aynı değil. Düşme diye bir durum söz konusu değil. 2008’deki kadar yüksek artmıyor diyelim. Kılıçdaroğlu, SSK’nın başında olduğu dönemde 1998’de, ‘Emeklilik yaşı 80 de olsa, SSK batmıştır’ diyor. Ama şimdi getirdiği yer burası. Öyle bir tez ortaya atıyor ki halk oy versin diye siyaseten ve hesapsız konuşuyor. Vatandaş da ‘genç yaşta emekli olayım’ diye düşünüyor.
Barış Pınarı Harekâtına tarih belirlemenin yanlış olacağını ifade eden Erdoğan, "Bizim buradaki mücadelemiz belli bir takvime bağlı değil. Bu tür askeri harekâtlarda herhangi bir tarih vermek mümkün olmaz. Bugün itibarıyla etkisiz hale getirilen terörist sayısı bin 230. Bizim de 13 Mehmetçiğimiz şehit. Suriye Milli Ordusundan da 241 şehit var. Sivil kayıp sayısı da 22. Bu mücadeleyi kararlı şekilde sürdürmemiz lazım. Bizim önceliğimiz terör örgütünün tacizlerini ortadan kaldırmak.
Şu anda kısmen ABD’yi ve genelde rejimi rahatsız eden bizim oradaki varlığımız. YPG, PYD terör örgütü ama birileri inatla ’Kürtler’ diye ifade ediyor. Bu yaklaşım tarzı gerek Türkiye’deki gerekse Suriye’deki Kürt kardeşlerimize hakarettir. Bizim mücadelemiz Kürtlerle değil, teröristlerledir. PYD, YPG, DEAŞ teröristtir. Bu örgütlerin hepsi ile mücadele ediyoruz. Bakıyorsun bir terörist ’Mazlum Kobani’ adını kullanıyor. Bu adam Ferhat Abdi Şahin, ’Şahin Cilo’ kod adını kullanan terörist. Bu adamın katıldığı kanlı eylemlerin haddi hesabı yok" dedi.
3-4 Aralık’ta yapılacak NATO Zirvesi ve dörtlü zirve toplantısında uluslararası bağış konusunun gündeme getirilip getirilmeyeceği sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası donörler toplantısını biz gündeme getireceğiz. Sayın Trump’a, Putin’e ve Temim’e bu konuları açtım. Katar NATO ülkesi değil ama bu konularda hassas bir ülke. Barış koridoru olarak düşündüğümüz bölgedeki projeleri ben kendisine daha önce vermiştim. Sayın Temim de projelerimizi beğendi. Bu konutları yaparsak dünyaya örnek teşkil edecek. Özellikle Tel Abyad ile Resulayn arasında bir adım atabiliriz. 120 kilometre uzunlukta, 30 kilometre derinlikte konutların yapımının başlaması bile gerek Suriye’de gerekse tüm dünyada mültecilerle ilgili gelişmelerde bir örnek haline gelecek. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir proje uygulaması yok. Gerçekleşirse ilk burada olacak. Böyle bir adımın atılması takdir topluyor” şeklinde konuştu.
Katar’la birlikte de bu çalışmaların yürütebileceğini vurgulayan Erdoğan, “Başka da çıkış yolu pek yok. Arap Liginde yalan yanlış Türkiye’ye karşı bazı tavırlar oldu. Tüm bu yapılanları görmedikleri gibi Arap Liginin mensupları olarak bu bölgeye bir kuruş destek sağlamış da değiller. Sonra utanmadan Türkiye’ye saldırıyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, FETÖ elebaşı Gülen’in vatandaşlıktan çıkarılması kararının sizin imzanıza kaldığını söyledi. Konu hangi aşamada” sorusuna, “Daha benim önüme gelmedi. Bunun istişaresini yaparız. Eğer vatandaşlıktan çıkarmak hayırlıysa hemen imzayı atarız” yanıtını verdi.