1992 yılından 1999 yılına kadar Türkiye ekonomisine faiz yüküyle birlikte yüzlerce milyar liraya mal olan 'erken yaşta emeklilik' yeniden gündemde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "SGK sistemini çökertir. Biz bunu yapmayacağız. Milletimin zararına olan bir şeye asla yokum. Seçim kaybetsek de yokum" diyerek net tavrını ortaya koysa da muhalefet ve desteklediği bazı sivil toplum kuruluşları ısrarla kamuoyundaki beklentiyi yükseltiyor. Ancak küçük siyasi hesaplarla körüklenen EYT söylemi Türkiye için kara bir tablo vadediyor. Uzmanlara göre istenen EYT düzenlemesinin uzun vadede 800 milyar liraya malolacağı ve Sosyal Güvenlik Sistemi'ni çökerteceğini belirtiyor.
Emekliliğin en önemli iki parametresinden biri yaş haddi diğeri ise hizmet süresi. Turgut Özal dönemini kapsayan dönemde çıkan 3246 sayılı Kanunla ilk kez emeklilik kadınlarda 55, erkeklerde 60 yaş şartı getirildi. Bu dönemde hem yaş haddi hem de hizmet süresi vardı. Süleyman Demirel yönetimindeki DYP-SHP koalisyon hükümeti, 1992’de bir 3774 sayılı yasayla Emekli Sandığı, Bağ-Kur, Tarım Bağ-Kur ve 506 sayılı Kanundaki emeklilikte yaş şartını kaldırdı. Emeklilik tamamen hizmet süresine bağlı oldu. Kadınlar 20, erkekler 25 hizmet süresini doldurunca emekli olabilecek hale geldiler. 18 yaşında işe başlayan bir kadın, 38 yaşında emekli olabildi. Söz konusu karar sistemi çökertince 8 Eylül 1999 tarihinde 4447 sayılı Kanunla Turgut Özal’ın ilk başta uygulamaya koyduğu, ‘yaş haddi ve prim günü’ uygulamasına geri dönüldü. Böylece emeklilik yaşı kademeli olarak kadınlarda 58’e erkeklerde de 60’a çıkarıldı. 2008 yılında ise ilk kez sigortalı olanlar için, kademeli emeklilik ve 7 bin 200 gün prim ödeme şartı getirildi.
Olası bir yasanın yürürlüğe girdiği gün 1 milyona yakın insan emeklilik hakkı kazanacak. Ancak yasa aşamalı olarak 5 milyon 300 bin kişiyi kapsayacak. 2018 itibariyle emekli sayısı yaklaşık 12 milyon olan emekli sayısı 1 yılda 13 milyona çıkacak. Birkaç yıl içinde de bu sayı 18 milyonu aşacak. Yani devlet neredeyse 4 kişiden birine emekli maaşı ödeyecek. SGK'nın bu 5 milyon kişi için aldığı pirim geliri de düşünüldüğünde kamunun zararı katmerlenecek.
Devlete uzun vadede maliyetin en az 800 milyar lira ek yük getirmesi öngörülüyor. Bu rakama açıkları kapatmak için alınacak kredilerin faizleriyle bu fatura daha da artacak. 1990'lı yıllarda oy avcılığı için atılan adımlar nedeniyle sürekli açık veren Sosyal Güvenlik Kurumu kara bir deliğe dönüşmüştü. 1999'da SGK gelirlerinin giderleri karşılama oranı yüzde 69'lardaydı. Bu tablo 2019 yıl sonu tahminine göre yüzde 91.5'e yükseldi. Prim gelirlerinin emekli aylık ve sağlık giderlerini karşılama oranları da 1999'da yüzde 60'lardaydı. Devlet emeklinin maaşını ve ilaç giderlerini karşılamak için sürekli kaynak aktarmak durumunda kaldı. 2019 yılında ise bu rakam yüzde 72'lere yükseldi. Sosyal güvenlik sistemleri içinde yüzde 70'in üzeri sürdürülebilir gelir gider oranları olarak adlandırılıyor. Eğer EYT çıkarsa bu denge alt üst olacak ve SGK yeniden kara deliğe dönüşecek.
'Emeklilikte Yaşa Takılanlar’a yönelik taleplerin hayata geçirilmesi halinde bir dizi sorun yaşanacağına dikkat çeken Ünlü, “2017-2018 yılları arasında emekli sayısında 560 bine yakın artış yaşandı. Benzer artış 2018-2019’da da meydana geldi. Çalışma hayatındaki sigortalı eleman sayısının artmaması halinde bütçenin bu rakamların altından kalkması çok zor. Mevcut sistem 4 çalışana 1 emekli denklemi kurulursa sorunsuz işler. Ülkemizde ise 2018 yılında bu oran 1,86 2019 yılı Ağustos ayı itibarıyla ise 1,77 dir. Batı ülkelerinde de emeklilikte yaş sınırı mevcut. EYT gibi bir sistem dünyanın hiçbir yerinde yok. En sağlam ekonomilerden birisi olarak gösterilen Alman ekonomisi dahi EYT ile çöker” dedi.