Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda 'Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, ''Muhtarlar daire başkanlığı kurduk. Biz buralara 'Muhtar bile olamaz' manşetlerini çiğneyerek geldik'' ifadelerini kullandı. İçişleri Bakanlığı'na talimat verdiğini de söyleyen Erdoğan, ''İçişleri bakanımıza talimat veriyorum, muhtarlıklarımızın yeniden yapılandırılması için çalışmaları mutlaka gündeme alalım'' açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sakarya'daki trafik kazasına ilişkin, "Kazayla ilgili soruşturma Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından titizlikle yürütülmektedir. Sis, kar, gizli buzlanma, yağmur gibi yol ve sürüş güvenliğini tehdit eden risklerin arttığı kış mevsiminde sürücülerimizi daha dikkatli olmaya, trafik kurallarına daha fazla riayet etmeye çağırıyorum" dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu'nda düzenlenen 53. Muhtarlar Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Kuzey Marmara Otoyolu Sakarya mevkiisinde meydana gelen zincirleme trafik kazasında hayatını kaybeden 10 kişiye Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi.
Yaralanan 59 kişinin hastanelere sevk edildiğini, tedavilerine süratle başlandığını anlatan Erdoğan, "Kazayla ilgili soruşturma Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından titizlikle yürütülmektedir. Sis, kar, gizli buzlanma, yağmur gibi yol ve sürüş güvenliğini tehdit eden risklerin arttığı kış mevsiminde sürücülerimizi daha dikkatli olmaya, trafik kurallarına daha fazla riayet etmeye çağırıyorum. Yüreklere acı salmamak için lütfen hep birlikte daha sorumlu davranalım" diye konuştu.
2023 muhtar davet edildi
Erdoğan, bugün Muhtarlar Toplantısının 53'üncüsünü gerçekleştirdiklerini, Cumhuriyet'in 100. yılını temsilen 81 vilayetten 2023 muhtarla bir arada olduklarını söyledi.
"Muhtarlarımızı özlemişiz, gördüğüm kadarıyla muhtarlarımız da bizi özlemiş" diyen Erdoğan, en son geçen yılın ekim ayında Ankara'ya gelen muhtarlar için otel konforunda bir muhtarlar evinin açılışını yaptıklarını anımsattı.
Erdoğan, yine aynı törenle 100 muhtar hizmet binasının açılışını gerçekleştirdiklerini, bu yıl içerisinde 100 yeni muhtar hizmet binasını daha muhtarların hizmetine sunduklarını ifade etti.
Tüm bu muhtar hizmet binalarının mahallelere, köylere hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"2024 senesinde inşallah 51 ilimizde 179 muhtar hizmet binamızın daha yapımına başlıyoruz. Muhtarlıklarımızın kuruluşundan bugüne, köylerine ve mahallelerine hizmet eden tüm muhtarlarımızı rahmetle yad ediyorum. Halen, kendilerini seçen milletimize hizmete devam eden muhtarlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Önümüzdeki seçimlerde köylerine ve mahallelerine hizmet etmek için adaylığını koyacak muhtar adaylarımıza şimdiden başarılar diliyorum. Muhtarlarla bizim aramızda rahmetli Neşet Ertaş'ın ifadesiyle 'kalpten kalbe, gönülden gönüle giden bir yol' vardır. Bunun için de her fırsatta sizlerle buluşmaya, hasret gidermeye, hasbihal etmeye çalışıyoruz. Deprem bölgesinde yaptığımız ziyaretlerde şehirlerimizin, muhtarlarımızın da aralarında olduğu temsilcileriyle bir araya gelmeye, onları dinlemeye özel önem verdik. Ancak yaşadığımız fevkalade dönem sebebiyle bu yıl sizlerle arzu ettiğimiz sıklıkta bir araya gelemedik."
"Muhtar, bu ülkenin yönetim sistemi piramidinin temelidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015 yılı şubat ayından bu yana on binlerce muhtarla kucaklaştıkları toplantılar yaptıklarını hatırlattı.
"Ülkemizde muhtarlarımızla bu derece yakın ve hasbi ilişki kuran bir başka cumhurbaşkanı, başbakan, siyasetçi bulamazsınız." diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Peki niçin muhtarlarla bu kadar sık ve yakın irtibat halindeyiz? Çünkü muhtar, bu ülkenin yönetim sistemi piramidinin temelidir. En geniş ağının temsilcisidir. Aynı sistemin en üst temsilcisi olarak, muhtarlarımızla sırt sırta verdiğimizde hem milletimizin nabzını en iyi şekilde tutacağımızı hem 85 milyonun her bir ferdine ulaşabileceğimizi hem de ülkenin gerçek fotoğrafını görme imkanı bulabileceğimizi biliyoruz. Sağ olsunlar, muhtarlarımız da bu konuda her türlü desteği veriyor, katkıyı sağlıyor. Biz de 2002'den itibaren demokrasimizin uç beyleri olarak gördüğümüz muhtarlarımızı her alanda destekledik. İçişleri Bakanlığımız bünyesinde bir Muhtarlar Daire Başkanlığı kurduk. Aynı şekilde büyükşehir belediyelerinde Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanlıkları, diğer belediyelerde de Muhtarlık İşleri Müdürlükleri ihdas ettik. Muhtarlık Bilgi Sistemi ile devlet ile muhtar ve vatandaş arasında işleyen bir kanal oluşturduk."
Muhtarların özlük hakları
Erdoğan, muhtarların maaşlarını, sigorta primlerini ve diğer özlük haklarını yaptıkları işle mütenasip seviyeye getirdiklerini aktardı.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün yönettiği adrese dayalı kayıt sistemini muhtarlara da açtıklarını anlatan Erdoğan, köylerdeki ve mahallelerdeki metruk yapıları muhtarların sistem üzerinden bildirebildiğini vurguladı.
Afet sonrası yapılan ayni yardımların dağıtım sistemine de muhtarları dahil ettiklerine dikkati çeken Erdoğan, gelecek dönemde bu hizmetleri çok daha ileriye taşıyacaklarını ve yollarına devam edeceklerini dile getirdi.
Muhtarlık kurumunun Türkiye'nin idari sistemine mahsus bir yapı olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Belediye başkanlığı, kaymakamlık, valilik gibi daha üst müesseselerle vatandaşlarımız arasındaki bağın sağlıklı ve sürdürülebilir olmasını muhtarlıklarımız temin ediyor. Tabii, gelişen teknoloji ve idari sistemimizin kendini buna göre yenilemesi ister istemez muhtarlık kurumunun da yeniden ele alınmasını gerektiriyor. Muhtarlık kurumunun lağvedilmesiyle ilgili özellikle zaman zaman gündeme getirilen önerilere biz katılmıyoruz."
Muhtar hizmet binalarının gereken altyapıyla donatılmasıyla bu dönüşümün kolayca gerçekleştirilebileceğini belirten Erdoğan, devletin 8-10 haneli en küçük köyünden kimi şehirlerde on binlerce nüfusu barındıran mahallelerine kadar ülkenin her köşesindeki muhtarlarla aralarına kimseyi sokmayacaklarını defalarca söylediklerini anımsattı.
Erdoğan, "Şimdi bir kez daha tekrar ediyorum, muhtarlarımız köylerinde ve mahallelerinde bizim temsilcilerimizdir, onları kimseye ezdirmeyiz, kimseye istismar ettirmeyiz. Buradan İçişleri Bakanımıza talimat veriyorum, muhtarlıklarımızın günümüz şartlarına ve gelecekteki ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmaları mutlaka gündeme alın. Vatandaşlarımızın, muhtarlarımızın, belediye başkanlarımızın, kaymakamlarımızın ve valilerimizin, gerekiyorsa diğer bakanlıklarımızın görüşlerini almak suretiyle çalışmayı süratle tekemmül ettirelim" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yetişirse Meclis tatile girmeden, yetişmezse gelecek yasama yılında bu meseleyi çözüme kavuşturmayı arzu ettiklerini dile getirerek, "Böylece muhtarlıklarımızın da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin dinamik yapısına uygun şekilde milletimize daha iyi, daha kaliteli hizmet verebilmesini sağlamayı hedefliyoruz. Malum olduğu üzere biz buralara 'muhtar bile olamaz' manşetlerini çiğneyerek geldik" dedi.
"Bağrım ateş sinemde kor, kolaylanır sevdamla zor. Soracaksan adama sor, namertlere sorma beni" dizelerini okuyan Erdoğan, "Bizi namertlere değil, muhtarlarımıza sorun, milletimize sorun, aklını ve vicdanını kiraya vermemiş herkese sorun, diyoruz. Size en doğruyu onlar söyleyecektir" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin binlerce yıllık geçmişi, coğrafyasındaki bin yıllık hakimiyeti ve ilk asrı geride kalan Cumhuriyetiyle dünyanın en kadim devletlerinden biri olduğunu vurgulayarak, Malazgirt'ten bu yana bayrağın dalgalandırıldığı bu toprakların, insanlığın en eski ve gözde yerleşim yeri olması nedeniyle gözlerin hep üzerinde olduğu bir coğrafyada olduğunu ifade etti.
Böyle bir coğrafyada bin yıldır bayrak dalgalandırmanın bir bedeli olduğunu söyleyen Erdoğan, "Ecdadımız bu bedeli kanıyla, canıyla, emeğiyle, mücadelesiyle vererek istiklalini korudu, istikbalini açık tuttu. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" dedi.
Son 1,5 asrın bu bakımdan epeyce zorlu geçtiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çanakkale'den Sarıkamış'a, Kut'ül Amare'den Milli Mücadele'ye kadar gerçekten çok büyük fedakarlıklarla yürüttüğümüz bir sürecin ardından Cumhuriyetimizle yeni bir dönemin kapılarını açtık. Cumhuriyet tarihi boyunca da istiklal ve istikbal mücadelemiz hiç bitmedi. Her dönem bir başka senaryoyla, bir başka görünümle karşımıza çıkan düşmanlarımız, son 40 yıldır PKK ve uzantıları eliyle aynı sinsi ve hain emelin peşinde koşuyor. Amaç milletimizi, tüm tarihi, birikimi, değerleri ve varlığıyla bunu topraklardan, hatta mümkünse dünya üzerinden kazıyıp atmaktır. Hamdolsun, bugüne kadar emellerine ulaşamadılar. Ama asla da vazgeçmediler."
Erdoğan, ülkenin yönetimini üstlendikleri son 21 yıldır devlet ve millet adına bu coğrafyada yaşamanın bedelini neredeyse her gün ödediklerini vurgulayarak, "Asıl mesele, ülke içinde birilerinin hala Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada neye tekabül ettiğinin farkına varamamış veya farkındaysa bile kabul edememiş olmasıdır" değerlendirmesinde bulundu.
"Buradan kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz"
Dış politikadan terörle mücadeleye ve yatırımlara kadar her konuda bu çarpıklığın tezahürleriyle karşılaştıklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülkemizdeki siyasi ve sivil muhalefetin içler acısı hali bizi üzmekle birlikte biz, milletimize olan yükümlülüklerimize bakıyor, onları hakkıyla yerine getirmenin çabasını güdüyoruz. Toprak bütünlüğümüze sahip çıkmak, devletimizin üniter yapısını korumak, milli birlik ve beraberliğimizi muhafaza ve müdafaa etmek, milli bekamızın teminatı olan 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' ilkesini her şart altında gözetmek bizim kırmızı çizgimizdir. Bunların yıpratılmasına kesinlikle fırsat veremeyiz, taviz veremeyiz. Buradan kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son 6-7 yılının terörle mücadele tarihi açısından en başarılı, en sonuç alıcı yıllar olarak tarihe geçtiğini belirterek, dünyadaki risk ve tehditlerin hiçbirine prim vermediklerini vurguladı.
Güvenlik ikliminin bozulduğu bir dönemde Türkiye'nin yakın tarihinin en önemli terörle mücadele harekatlarını gerçekleştirdiğinin altını çizen Erdoğan, "İşte gördünüz 12 şehidimiz oldu, değil mi? Peki ardından ne oldu? Üç gün içinde 59 teröristi gömdük. Niye? 'Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda. Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda. Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda' diyerek, bu yolda yürüdük" ifadelerini kullandı.
"Teröristlerin, vatan topraklarını o necis ayaklarıyla kirletmesine müsaade etmiyoruz"
Erdoğan, 15 Temmuz'un hemen ardından Türkiye'nin terörle mücadele konseptinin değiştiğini, artık tehditlerle sınırlar içinde değil kaynağında mücadele edileceğinin tüm dünyaya ilan edildiği anımsatarak, şunları ifade etti:
"Güney sınırlarımız boyunca yeni konsepte uygun adımları atmış, teröristlerin başlarını inlerinde ezecek harekatlar başlatmıştık. Türkiye'yi güneyinden kuşatmayı hedefleyen emperyalist oyunu böylece bozmuştuk. Bugün de aynı anlayışla sınırlarımız ötesindeki operasyonlarımızı sürdürüyoruz. Teröristlerin, vatan topraklarını o necis ayaklarıyla kirletmesine müsaade etmiyoruz."
Şimdiyse sınır ötesinde teröristleri kendi üslerinde, kendi mağaralarında imha ettiklerini belirten Erdoğan, "Bugün sınırlarımız içinde terör bitme noktasına geldiyse bunun en önemli sebebi Irak ve Suriye sahasında yürüttüğümüz operasyonlardır. Elbette bu mücadelede zaman zaman şehitlerimiz de oluyor. Geçtiğimiz günlerde iki ayrı çatışmada verdiğimiz 12 şehidimizin acısı milletçe hepimizin yüreğini dağladı. Bizim inancımızda şehadet en yüce mertebedir. Şehitlik makamı, peygamberlere komşuluk makamıdır. Şehitlerimiz en büyük mükafatı Rabb'imiz katında alacaklardır. Rabb'im cümle şehitlerle birlikte 12 kahraman askerimizi de cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin" dedi.
Milli şair Mehmet Akif Ersoy'un, Çanakkale şehitlerine hitaben yazdığı şiirden bazı mısraları okuyan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu topraklar için toprağa düşmüş şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Şehitlerimizin kanını asla yerde bırakmadık, bırakmıyoruz. 22 Aralık'tan beri icra edilen harekatlarda 59 terörist etkisiz hale getirildi. Milli İstihbarat Teşkilatımız, Suriye'nin kuzeyindeki terör altyapısına ve elebaşlarına yönelik son derece başarılı operasyonlar icra ediyor. Bu kapsamda terör örgütü için kritik önemde 70 tesis vuruldu. Bunların içinde adeta petrol rafinerileri var. Bunların hepsini vuruyoruz. Buralar günlerce yanıyor. Durmayacağız. Nerelerde bunlar için bu tür kaynaklar varsa işte onların bu kaynaklarını vurarak yok edeceğiz, yok ediyoruz. Bütün bunlarla beraber teröristler de bertaraf oluyor. Bu operasyonlarımıza son terörist de ülkemiz ve milletimiz için bir tehdit unsuru olmaktan çıkarılıncaya kadar kararlılıkla devam edeceğiz."
"Askerlerimizin operasyon yürüttüğü yerler zor şartlara sahip ama durmuyoruz"
Erdoğan, Irak'ın kuzeyindeki operasyon bölgelerinin, coğrafi ve iklim şartlarının zorluğuna işaret ederek, şunları söyledi:
"Teröristler işte bu zorluğu kullanarak 40 yıl boyunca ülkemiz topraklarına rahatça girip çıktılar, eylemlerini yaptılar, kan döktüler, vahşet sergilediler. Irak ve Suriye'de güvenli hale getirdiğimiz alanlarla terör örgütünün bu imkanını elinden aldık. Askerlerimizin operasyon yürüttüğü yerler öylesine zor şartlara sahip ki kalıcı üs bölgelerini hemen kurmak ve gelişmiş güvenlik sistemlerini çalışır hale getirmek mümkün olmuyor. Ama durmuyoruz. Yine üzerine gidiyoruz. Yolun olmadığı, yol inşa etmenin gerçekten çok zahmet gerektirdiği bu yerlerdeki çalışmalarımızı kesintisiz sürdürüyoruz. Geçtiğimiz yıllarda kalıcı üs bölgelerimiz için Kuzey Irak'ta yüzlerce kilometre yol yaptık. Kontrol altına aldığımız yeni yerlerde de aynı faaliyetleri yürütüyoruz. Ama dediğim gibi şartlar arzu ettiğimiz hızda ilerlememizi güçleştiriyor. İnşallah baharla birlikte yeni üs bölgelerimizin altyapılarını tamamlayacak, teröristleri bir daha buralara ayak basamayacak hale getireceğiz."
Bölgedeki şartları bilmeyen, Türkiye'nin terörle mücadele stratejisinden ve buna göre uyguladığı taktiklerden haberi olmayanların, PKK ve uzantılarının ağzıyla güya kendilerini eleştirdiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Halbuki yaptıkları iş, terör örgütünün değirmenine su taşımaktır. Dünyada böyle bir siyaset anlayışının örneğine rastlayamazsınız. Hiçbir ülkede kendi devletinin güvenlik stratejilerini ve mücadelesini değersizleştirmeye ve hatta çökertmeye çalışan muhalefet örneği yoktur. Türkiye hariç, hemen hiçbir ülkede terör örgütünün propaganda çarkına dişli olmayı maharet zanneden bir muhalefet asla bulamazsınız. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi örnek aldığı sınır güvenliği ve sınır ötesi tehditleri önleme çalışmalarımızı beğenmeyen muhalefetin, buna karşı alternatif bir çözüm teklifiyse mevcut değildir. Aslında bunlar, PKK'nın Suriye uzantısı PYD'yi terör örgütü olarak görmüyoruz diyerek Irak, Suriye tezkeresine bölücü örgütün siyasi uzantılarıyla beraber ret oyu vererek, kurultay kürsülerinden hapisteki teröristlere sırayla selam göndererek, Meclis'te dört farklı partinin teröre karşı ortak irade sergilediği bildiriye uyduruk gerekçelerle imza atmaktan kaçarak, hasılı terör örgütüne şaşı baktıklarını her vesileyle göstererek terörle mücadele gibi bir dertlerinin olmadığını açıkça ortaya koymuşlardır. Sırf konuşmuş olmak, sırf hükümetin ak dediğine kara, kara dediğine ak demiş olmak, sırf kendi tabanına çalışıyor görüntüsü vermek, sırf emperyalistlere şirin gözükmek için terör örgütü PKK ve uzantılarıyla demlenmeyi içlerine sindirenleri milletimize havale ediyoruz."
"Bölücü örgütün emellerine koç başlığı yapanları milletimiz asla affetmeyecektir"
Bu meselenin, parti meselesi değil, ülkenin ve milletin beka meselesi olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Siyaset kurumunun terör gibi doğrudan milli güvenliğimize dair bir konuda güç birliği içinde hareket etmesi millete karşı mesuliyetinin gereğidir. Kendi kişisel ihtirasları ve parti içi iktidar hesapları uğruna bölücü örgütün emellerine koç başlığı yapanları milletimiz asla affetmeyecektir. Sizlerden muhtarlarımız olarak bu hakikat, bu ihanetleri bu çarpıklıkları kimi muhalefet aktörlerinin içine düştükleri bu gaflet hallerini kendi köylerinizde, kendi mahallelerinizde oturan vatandaşlarımıza mutlaka anlatmanızı bekliyorum. Şayet meydanı bu kifayetsiz muhterislere bırakırsak bunun vebalini hiçbirimiz taşıyamayız."
Ama coğrafyanın dayattığı başka sınamalarla da karşı karşıya olduklarını belirten Erdoğan, "Deprem gibi tabii afetler ile iklim değişikliği gibi küresel sorunlar bunlardan biridir. Siyasi, ekonomik ve askeri bağımsızlığımızı korumak bunlardan biridir. Milli birlik ve beraberliğimize yönelik tehditlere karşı tek yürek, tek bilek halinde karşı durmak bunlardan biridir. Hamdolsun Türkiye tüm bu mücadeleleri aynı anda yürütebilecek güce, iradeye, imkana, kararlılığa sahiptir" diye konuştu.
"İstanbul'da 350 bin konutun dönüşümünü süratle tamamlamayı hedefliyoruz"
Diğer alanlardaki meşguliyetler ne olursa olsun gündemin değişmez konusunun ülkeyi depreme karşı hazırlama çalışmaları olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir yandan 6 Şubat depremlerinde yıkılan şehirlerimizi ayağa kaldıracak inşa ve ihya faaliyetlerini hızla sürdürürken diğer yandan da deprem tehdidi altındaki şehirlerimizi güçlendirme çalışmalarını yürütüyoruz. Yüzyılın Dönüşümü İstanbul programı da bu anlayışla hayata geçirdiğimiz projelerden biridir. Kentsel dönüşümün Yarısı Bizden Kampanyası ile İstanbul'da 350 bin konutun dönüşümünü süratle tamamlamayı hedefliyoruz. Hane başına çeşitli başlıklar altında toplam 1,5 milyon liralık desteği içeren bu kampanyanın İstanbulumuza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum."
Ekonomideki son adımın AK Parti hükümetlerinin 22. bütçesi olan 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun TBMM'de kabul edilmesi olacağını bildiren Erdoğan, "31 Aralık'ta Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek olan bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle şu gerçeği sizinle paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz 20 yılda depremler sebebiyle yapılan harcamaların tutarı yenileme ve güçlendirme çalışmaları da dahil edildiğinde vergi gelirlerimizin tam 8 katını bulmaktadır. Görüldüğü gibi devletimiz vatandaşını desteklemek için tüm imkanlarını seferber etmekte, hiçbir fedakarlıktan kaçınmamaktadır" diye konuştu.
Merkez Bankası rezervlerine dair son bilgileri paylaşan Erdoğan, şunları söyledi:
"Merkez Bankası rezervlerimiz tarihinin en yüksek rakamı olan 145 milyar 456 milyon dolara ulaşarak rekor kırmıştır. İnşallah bu rakamı finansal güvenliğimizi tahkim için daha da artıracağız. Hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntıların farkındayız. Bunun etkilerini azaltmak için bütçe imkanlarını zorlama pahasına çalışanlarımızın ve emeklilerimizin maaşlarında yüksek oranlı artışlara gittik. Geçtiğimiz yıl ortalama memur maaşını yüzde 129 ve asgari ücreti yüzde 107 oranında arttırdık. En düşük emekli maaşını yüzde 114 oranında yükseltirken bayram ikramiyelerini neredeyse iki katına çıkardık. Tek sefere mahsus 5 bin lira ilave ödeme yaptık, yapıyoruz. Dün açıkladığımız 2024 yılı asgari ücret rakamını da bu tablonun tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Yüzde 49 artışla 17 bin 2 liraya çıkan yeni asgari ücretle, çalışanları enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık."
"Rakamlar son aylarda enflasyonun ateşinin düşmeye başladığına işaret etmektedir"
Yeni asgari ücretin işverenlere, tüm çalışanlara, ailelerine ve millete hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, "Hiç şüphesiz tüm bunlar önemlidir ama yeterli değildir." dedi.
Devletin imkanları arttıkça çok daha fazlasını yapacaklarını milletin zaten bildiğini söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Özellikle 85 milyon vatandaşımızın tamamını olumsuz etkileyen enflasyonla mücadelede kesinlikle geri adım atmayacağız. Rakamlar son aylarda enflasyonun ateşinin düşmeye başladığına işaret etmektedir. Önümüzdeki dönemde enflasyondaki ivme kaybı daha net görülecektir. Piyasa gerçekleriyle açıklanamayacak şekilde fahiş fiyat artışlarına giden açgözlülere yönelik denetimlerimizi de yoğunlaşarak devam ettireceğiz. Milletimizin her bir ferdinin refah seviyesini hak ettiği düzeye, yani dünyanın en gelişmiş 10 ekonomisinin vatandaşları seviyesine çıkartana kadar durmadan, dinlenmeden çalışacağız."
Ekonomiyi takip ederken bölgesel ve küresel gelişmeleri de ihmal etmediklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin Balkanlar'daki Kafkaslar'daki, Karadeniz'deki hiçbir gelişmeye sırtını dönmediği gibi güneyimizdeki her meseleyle de yakından ilgilenme mecburiyeti vardır. Ülkemizin Gazze'deki katliamlara, Kudüs ile ilgili hassasiyetine, Kuzey Afrika'daki gelişmelere bu kadar yakın alaka göstermesine şaşıranlara asıl biz hayret ediyoruz. Nasıl Balkanlar'daki dostlarımız rahat etmeden bize burada rahat yüzü yoksa, nasıl Kafkaslar'daki kardeşlerimiz huzur içinde değilken biz burada huzur bulamazken, aynı şekilde güney sınırlarımızdan başlayarak Afrika'nın kuzeyine kadar bütün bölgelerde güven ve istikrar yoksa biz de güven içerisinde oturamayız. Bu gerçeği idrak edemeyenlerin meseleyi yabancı düşmanlığı dahil, medeniyetimize ve tarihimize yakışmayacak şekilde taşımalarının adı açık konuşuyorum gavurun kılıcını çalmaktır."
Milletin tüm bu gerçekleri takip ederek değerlendirdiğini ve kararını ona göre şekillendirdiğini belirten Erdoğan, muhalefetin tamamının bir araya geldiği 14-28 Mayıs seçimlerinin sonuçlarının milletin kararının en somut ifadesi olduğunu söyledi.
Erdoğan, "İnşallah önümüzdeki mahalli idareler seçimlerinde de benzer bir şekilde milletimizin tercihi Türkiye Yüzyılı'ndan yana olacaktır. Tüm muhtarlarımızı bu seçimlerde hep birlikte yol almaya davet ediyorum. Dünyanın ve bölgemizin bu kritik döneminde ülkemizin güven ve istikrar içinde yoluna devam etmesinin ne kadar mühim olduğunu en iyi siz muhtarlarımız biliyorsunuz. Tıpkı 14-28 Mayıs seçimleri gibi 31 Mart seçimlerinde de siz kardeşlerimin bir kez daha gerekeni yapacağına yürekten inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda yapımı tamamlanan 100 muhtarlık binasının açılışını kurdele kesimiyle gerçekleştirdi.