Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gelişmiş ülkelerin dışarıya verdikleri imajın tersine, kadına yönelik cinayet, şiddet, ayrımcılık gibi konularda halen ciddi sorunlar yaşadıklarını biliyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneğince (KADEM) "Kültürel Kodlar ve Kadın" ana temasıyla Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen, Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde katılımcıları selamlarken zirvenin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Önceki toplantının Kovid-19 salgını dolayısıyla dijital ortamda gerçekleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, zirvelerin her birinin ufuk açıcı tartışmalarla yürütülmüş olmasından memnuniyet duyduğunu anlattı. Kadının adalet kavramıyla bir araya geldiğinde geçmişten bugüne ve geleceğe konuşulacak çok konu, yapılacak çok tartışma çıktığının bir gerçek olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kültürel kodların, farklı toplumlarda ve farklı coğrafyalarda, farklı tezahürlerle şekillendirildiği kadın algısı, üzerinde etraflıca durulmayı hak eden bir çeşitlilik gösteriyor. Dünyadaki kadın hareketlerinin dilini ve pratiğini şekillendiren en önemli unsurlardan birinin de bu kültürel kod farklılıkları olduğunu müşahede ediyoruz. İletişim imkanlarının küresel düzeyde yönlendirmeye açık bir şekilde genişlemesiyle ortaya çıkan tekdüzelik, çeşitli kültürlerdeki kadın algısının gerisindeki zenginliği ortadan kaldırmıştır. Batı medeniyetinin baskın karakteri en çok da kadına bakışta ve onun hayattaki konumuyla ilgili kabullerde ortaya çıkmıştır."
"Dünyanın her yerinde kadının aynı rolü oynaması isteniyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her yerindeki toplumlara aynı kadın modeli dayatıldığını, kadından aynı siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik rolü benimsemesi ve oynamasının istendiğini vurguladı.
Ülkelerin pek çoğunda nüfusun kırsaldan şehirlere yığılması, kitlelerin aynı iletişim kanallarından beslenerek hayat biçimlerini ve hayallerini şekillendirmesinin de bu dayatmayı beslediğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Öyle ki bunun dışındaki her türlü kültürel davranış, bir anda kendini küresel bir linçe tabi tutulurken burada görebilmektedir. Sosyal medya mecralarının ülkelerin siyasi tercihlerini yönlendirmedeki etkilerinden çok daha fazlası kadın konusu başta olmak üzere sosyal ve kültürel alanlarda yaşanmaktadır. Artık bu mesele sadece bilim insanlarının, sivil toplum kuruluşlarının ilgi alanı olmaktan çıkıp, insanlığın topyekun gündem başlığı haline gelmesi gereken bir seviyeye ulaşmıştır. Gelişmiş ülkelerin dışarıya verdikleri imajın tersine, kadına yönelik cinayet, şiddet, ayrımcılık gibi konularda halen ciddi sorunlar yaşadıklarını biliyoruz. Biz elbette ülkemizde tek bir kadının bile sırf cinsiyeti yüzünden şiddete uğramasını, hele hele hayatını kaybetmesini asla kabul edemeyiz. Aynı şekilde ülkemizi sanki kadına yönelik şiddetin ve cinayetin dört bir yanda kol gezdiği bir yer gibi sunanların aslında kendi içlerindeki çürümeyi gözlerden kaçırmaya çalışmasını da kabul edemeyiz. Kadınların mağduriyetine yol açan çarpık kabuller dünyanın her yerinde olduğu gibi gelişmiş ülkelerde de ne yazık ki sürüyor. Şayet bu sorgulamayı gelişmiş ülkelerde yaşanan sorunlar dahil her türlü bağnazlığın üzerine çıkartarak yapamazsak arzu ettiğimiz vicdani, adil, sürdürülebilir toplumsal iklime ulaşamayız."
Oturum başlıklarına ve katılımcı profiline bakıldığında zirvede bu hususta geleceğe ışık tutacak sonuçların çıkacağını aktaran Erdoğan, "Hep söylediğimiz gibi kadınların dışlandığı bir dünya insanlığın yarısından feragat etmiş demektir. Bu da hem fıtrata hem inancımıza hem de hayatın bizatihi kendi işleyişine aykırı bir anlayıştır. Kadını aile başta olmak üzere varoluşun temel unsurlarından koparıp sapkın akımlarla yan yana getirenler, aslında en büyük kötülüğü bizatihi kadınlarımıza yapmaktadır. Biz kadının içinde yer almadığı hiçbir alanda insanlığın hayrına neticeler elde etmenin veya bunları sürdürülebilir kılmanın mümkün olmadığına inanıyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla kadınları güçlendirecek politikaları kararlılıkla uygulamayı sürdürdüklerine vurgu yaparak şöyle devam etti:
"Yürüttüğümüz mücadelede en büyük desteği gördüğümüz kadınlarla siyasetten ekonomiye, her alanda çok daha büyük başarılar elde edeceğimiz bir geleceğin bizi beklediğinden şüphe duymuyorum. Eksiklikleri, aksaklıkları, yanlışları düzelterek bugüne kadar devrim niteliğinde pek çok değişimi nasıl ülkemizin ve kadınlarımızın hanesine yazdırmışsak bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz. İnancımızın, medeniyetimizin, kültürümüzün ve en önemlisi yaratılmışların en şereflisi olan insan vasfımızın gereği olarak bu mücadeleyi sizlerle omuz omuza sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. 'Ülkemize 20 yılda asırlık eser ve hizmetler kazandırdık.' derken ne mübalağa ediyoruz ne de sadece sınırlı bir alandaki başarılarımızdan söz ediyoruz. Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma atılımıyla geldiği ileri seviye, hayatın her alanını insanlarımızın tamamını kapsayan sonuçlarıyla hep beraber geleceğimize umutla ve güvenle bakabilmemizi sağlıyor. Bu süreçte elde ettiğimiz en olumlu ve iftihar verici başarılardan biri de kadınlarımızın hak ve özgürlüklerini genişletme konusunda gerçekleştirdiğimiz devrimlerdir. Anayasamızdan başlayarak mevzuatımızın tamamını bu doğrultuda yenilerken asıl büyük değişimi, zihinlerde sağladığımıza inanıyorum."
Kadınlara yönelik hayata geçirilen düzenlemeler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında kadınlara yönelik birçok alanda hayata geçirilen düzenlemeleri hatırlattı. Anayasa'nın 10. maddesine "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür" ibaresini eklettiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ayrıca pozitif ayrımcılık ilkesini uygulamak için bu maksatla alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı yorumlanamayacağı hükmünü de anayasaya dercettik. Kadına yönelik şiddetle en etkin şekilde mücadele edeceğimizin sözünü daha hükümete gelmeden milletimize zaten vermiştik. Bu amaçla 2005 yılında tarihimizin en büyük reformlarından biri olan hukuki düzenlemeleri hayata geçirdik. Töre ve namus cinayetleri olarak tarihimize geçen suçlara verilen cezaları fevkalade ağırlaştırarak bu sorunu büyük ölçüde gündemimizden çıkardık. Aile içi ve kadına karşı şiddete verilen cezaları artırarak, cinsel saldırı suçunu tanımlayarak, cinsiyet farkı sebebiyle düşük ücret uygulanamayacağı ve iş akdinin feshedilemeyeceği hükmünü getirerek bu doğrultuda çok önemli adımlar attık.
Çalışan kadınların şartlarını iyileştirerek doğum izni, süt izni gibi haklarını genişleterek bu yöndeki gayretlerimizin etki sahasını yaygınlaştırdık. Gebelikten itibaren doğuma ve çocuğun büyümesine kadar her aşamada anneleri koruyan, kollayan, maddi olarak destekleyen uygulamalar başlattık. Engelli ve yaşlılara yönelik hizmetlerimizden en çok faydalananlar, aynı kapsamda yer alan ve onların sorumluluğunu üstlenen kadınlarımızdır. Hiç şüphesiz 2012 yılında çıkardığımız 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu bu çerçevede yapılmış bir diğer önemli reformdur. Son yargı paketiyle eşe karşı işlenmiş suçlara verilen cezaları boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişlettik."
Kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmaları
Erdoğan, kadına yönelik şiddeti önlemek için 4 ulusal eylem planı hazırlayıp ve uyguladıklarını da anımsatarak şöyle devam etti:
"Halen içinde bulunduğumuz 2021-2025 eylem planı, kadınlarımızı fiziksel şiddet yanında, onur ve haysiyetlerine yönelik saldırılardan da korumayı amaçlamaktadır. Ülkemizin 81 iline yaygınlaştırdığımız Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri, yani kısa adıyla ŞÖNİM, bunlar vasıtasıyla bugüne kadar 1 milyon kişiye hizmet verdik. Kadın Acil Destek Uygulaması yine kısa adıyla KADES, kadınların ve çocukların maruz kaldığı şiddete ve tacize süratle müdahale edilmesini sağlayan etkin bir sistem haline geldi. Nitekim bu sistem Akdeniz Parlamenterler Asamblesi tarafından Avrupa'nın en iyi uygulaması seçildi. Denetimli serbestliğin bir unsuru olarak kullanılan elektronik kelepçe de şiddet mağduru kadınlarımızı korumaya hizmet ediyor. Aile mahkemelerini kurarak aile içi meselelerin bu konuda ihtisas sahibi hakimlerce çözümünü temin ettik. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde faaliyete geçirdiğimiz Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonuyla yasama organında bu konuda sürekli çalışacak, kalıcı bir platformun kurulmasını sağladık."
Kalkınma planlarını, kadınların çalışma hayatında daha etkin şekilde yer alabilmesini sağlayacak onlara yönelik hizmetleri, nitelik ve nicelik olarak güçlendirecek bir anlayışla hazırladıklarına da dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kız çocuklarımızın her seviyede eğitim öğretime erişimlerinin önündeki engelleri kaldırdık. Bu sayede okullaşma ve istihdam oranlarında kızlarımız lehine çok önemli ilerlemeler kaydettik. Hatta üniversitede okuyan kız çocuklarımızın oranı, artık erkekleri geride bırakmış durumdadır. Girişimci kadınlarımızı ve kadın kooperatiflerini hibelerle destekliyor, kadın istihdam eden işletmelere ilave kredi imkanları sağlıyoruz. Tarihimizde ilk defa kadın istihdamı, toplam istihdamın üçte birine yaklaşmıştır. Siyasetteki kadın oranı da Meclis'te yer alan milletvekillerimizin yüzde 17'sini geçerek Cumhuriyet tarihimizin en yüksek seviyesine çıkmıştır."
"Hadi bakalım şimdi bu seçimde kaç tane başörtülü milletvekili adayı çıkaracaksın?"
Üniversite koridorlarında itilip kakılan, liselerin kapılarından bile alınmayan, bırakın istihdamı, ziyaret için gittiği kimi kamu binalarına alınmayan kadınların verdiği destansı mücadelenin yakın şahidi olduklarını aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Başındaki örtüsü sebebiyle haksızlığa maruz bırakılan, hatta örtüleri zorla açılmaya çalışılan kızlarımızın, kadınlarımızın yaşadıkları trajedi, ülkemizin bir döneminin kara lekesi olarak tarihe geçmiştir. Bizim vesayetle mücadelemizin en somut sonuçlarını kadınlarımızın hayatlarında görmek mümkündür. Hamdolsun bugün, eğitimden istihdama hayatın hiçbir alanında kadınlarımız böyle bir zulme maruz kalmıyor, bu tür adaletsizliklere uğramıyor. Yıllar yılı başörtünün düşmanı olan ve üniversitelerimizde ikna odalarını kuranların kimler olduğunu bilmiyor muyuz? Bu ikna odalarını kuranlar şimdi de geldiler, 'başörtü sorununu çözelim' diyorlar. Ne kadar güzel. Bak nereden nereye geldik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi yeni bir teklif daha yaptığını anlatarak, "Hadi bakalım şimdi bu seçimde kaç tane başörtülü milletvekili adayı çıkaracaksın? Yalnız şaşırmayın, şimdi bunu söyledim ya inanın başörtülü milletvekili adayını koyar. Bak rozet takmaya başladı ve milletvekili adayını da koyar. Ne kadar güzel. HDP'de var. Bunlarda da olsun. İP'te de olsun. Meclis'ten bir zamanlar bunların ağababaları başörtülü kardeşimizi kovmadılar mı? 'Atın bu kadını dışarı' demediler mi? Aynı zihniyet değil mi? Aynı zihniyet. Ama bütün bu oyunlar bozuldu. Artık çark geri dönmeye başladı" dedi.
"Sen gece yarısı dedin, biz yıllardır bunu düşünüyoruz zaten"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz şimdi ne diyoruz gel anayasa yapalım. Bu anayasayı yaparken başı örtülü, başı açık herhangi bir ayrıma gitmeden hak ve özgürlükler noktasında bütün kızlarımız, kadınlarımız anayasa teminatı altında bu süreci yaşasınlar. Şimdi ne oldu? Arkadaşlarımız ziyarete gittiler. 'Şu an gerek yok' dediler. Peki ne olacak? 'Seçimden sonra bunu çalışalım' dediler. Hani bak bir gece yarısı kalktın 'Yasal düzenleme yapalım' dedin. Sen gece yarısı dedin, biz yıllardır bunu düşünüyoruz zaten. Gel şimdi bunu anayasa düzenlemesiyle yapalım, beraber yapalım. Verelim el ele. Bu işi bitirelim. Bir daha da kimse bunu gündemine almasın. Niye kaçak dövüşüyorsunuz ya? Her zaman bunların işi istismar siyaseti. Bunlarda gerçek manada liderlik siyaseti yok. Geçenlerde genel başkan yardımcılarımdan bir tanesi, Mamak'ta gençlerle sohbete gitti. Gençler soruyorlar bu Amerika ziyaretini. Tabii benim genel başkan yardımcım o hamburger siyasetiydi, ben de şimdi sizlerle simit, kaşar siyaseti yapacağım dedi. Arkadaşımız da onlara kaşar, simit hediye etti. Benim de tabii ta gençlik yıllarımdan beri hazır yemeğimdi ve bunu yaptı. Bundan dolayı da zaman zaman istihza... Ama onların istihzasına rağmen biz, mücadelemizi böyle sürdürdük."
"Kadınlarımızın başlarının açık veya örtülü olması tabii bir haktır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çeyrek asır önce hayal bile edilemeyecek bu özgürlük iklimini ülkeye kazandırırken, partiyi kapatma tehdidi dahil nelerle karşılaştığını milletin çok iyi bildiğini söyledi.
Bir süre önce tüm bu mücadelelerle vesayetin ve faşizmin temsilcisi olarak karşılarına çıkan bir siyasi parti başkanının, kadınların başörtüsü meselesini yeniden gündeme getirdiğini belirten Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Esasen kadınlarımızın başlarının açık veya örtülü olması tabii bir haktır. Nasıl havayı soluyorsak, suyu içiyorsak, giyiniyorsak, ibadetlerimizi yerine getiriyorsak, kadınlarımızın inançlarından dolayı başlarını örtmeleri de aynı derecede tabii bir durumdur. Yani bunun için ne anayasada ne kanunlarda herhangi bir düzenleme yapmaya ihtiyaç yoktur. Olmaması gerekir. Niye? Devletin tüm kurumlarında başörtülü kardeşlerimiz var mı? Artık hakimlerimiz var mı? Savcılarımız var mı? Polisimiz var mı? Askerimiz var mı? Valimiz var mı? Bütün bunlar var. Yani yaptık da ne oldu? Türkiye yıkıldı mı? Gök kubbe çöktü mü? Tam aksine hepsi şimdi 'Çok daha huzurluyuz, rahatız.' Bütün akademilerde, üniversitelerde başörtülü profesörlerimiz, doçentlerimiz, bütün bunlar var mı? Var. Demek ki bak, yapınca oluyormuş. Türkiye yıkılmadı. Kimse Türkiye'yi dinamitleyemedi.Yeter ki biz, ön açalım. Ön açtığımız zaman bu ülke çok daha güçlü şekilde geleceğe yürüyecektir."
"Ülkemizi tek parti faşizminin kodlarını kıra kıra bugünlere getirmeyi başardık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de geçmişte yaşanan kötü görüntüler ve tartışmaları dönemin ikliminin bir parçası olarak kabul edip, hepsini geride bıraktıklarını varsaymak istediklerini dile getirdi.
Son tartışma vesilesiyle bir kez daha ülkede artık kökünün kuruduğunu umdukları habis zihniyetin tüm çirkinliğiyle hala pusuda beklediğini gördüklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz de açılan tartışmaya cevabımızı az önce de ifade ettiğim gibi bu meseleyi anayasal bir güvenceye kavuşturmayı teklif ederek verdik. Yaptığımız hazırlığı Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin tamamına götürerek bu konudaki samimiyetimizi ortaya koyduk. Hatta daha ileri gittim, 'Gel samimiyseniz, gerekirse hadi parlamentoda bu işi çözemiyorsak referanduma gidelim.' Çünkü millet evvelallah en doğrusunu söyler. Gidelim millete, bakalım millet ne diyor. Tabii millete gitmeyi de bunlar pek kabul edemezler ha. Çünkü millete gidileceği zaman o sandıktan neler çıkabileceğini iyi düşünüyorlar."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şayet teklifleri üzerinde kapsamlı bir uzlaşma sağlanabilirse bundan ülkenin ve kadınların çok karlı çıkacağını belirterek, "Bizim arzumuz bu düzenlemenin insanımızın beklentilerine uygun şekilde en geniş mutabakatla Meclisimizden geçmesidir. Uzlaşma sağlanamaması halindeyse ifade ettiğim gibi bu meseleyi milletimizin takdirine sunmanın yollarını arayacağız. İnşallah ülkemizi bu tür konuların bırakın trajedi haline dönüştürülmesini, tartışılması ayıbından da kurtaracak köklü bir çözümü anayasamıza kazandırmayı ümit ediyoruz. Ülkemizi tek parti faşizminin kodlarını kıra kıra bugünlere getirmeyi başardık. 'Türkiye Yüzyılı' programımızla vatandaşlarımızın tamamıyla birlikte başı açık, başı örtülü bu tartışmayı başta olmak üzere kadınlarımızın tüm meselelerini de çözerek ülkemizi çok daha ileriye taşımakta kararlıyız" diye konuştu.
Zirvenin Türkiye ve kadınlara hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, KADEM, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, oturumlardaki konuşmacılar ve zirvenin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.
Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve KADEM üyeleriyle aile fotoğrafı çektirdi.
Zirve kapsamında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve KADEM tarafından hazırlanan, kültürel kodlara vurgu yapılan videolar izlettirildi.