Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de valilere hitap etti. Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"İstişare gereklidir. Bunu hiçbir zaman ihmal etmeyeceğiz. Bu, herkesin yapması gereken bir işlek.
Ülkemiz bir süredir tarihinin en kritik sürecini yaşamaktadır.
Ülkemiz tıpkı pençeleri sökülmüş bir aslan gibi ehlileştirilmek isteniyor. Eski pısırık Türkiye'ye alışmış olanlar iddialı, vizyon sahibi ve güçlü bir ülkeyi hazmedemiyorlar."
"Bunlar Sırbistan'ı Avrupa Birliği'nin arka kapısı olarak gördüğü için, 'Türkiye buralara uzandı, olmaz böyle şey' diyorlar. Ne geliştirirseniz geliştirin, biz yolumuza devam edeceğiz. Sırbistan Cumhurbaşkanının havalimanında bizi kabinesiyle karşılaması, uğurlarken de kabinesiyle uğurlaması ezberleri bozan bir gelişmedir.
Güçlü Türkiye demek mazlumlara sahip çıkan Türkiye demektir. Bağımsız Türkiye demek, kendine biçilen rolü sorgusuz, sualsiz kabul etmeyen Türkiye demektir.
Türkiye kendine geldikçe, baskılara eyvallah demedikçe birileri ne yapacağını şaşırıyor.
Ülkemizin yükselişini engellemek için çok yönlü, çok aktörlü kirli bir plan uygulanıyor. Bu planın içinde ekonomik tetikçilik var.
Amerika'nın stratejik ortağını, kendini bilmez bir elçiye feda etmesi kabul edilemez. Dışişleri Bakanıma onu söyledim, onların karar yazısı neyse, kelimesi kelimesine onlara iade edeceksiniz. Biz ABD'ye muhtaç değiliz.
Türkiye asırlık bir hesaplaşmayla karşı karşıya. Tüm araçlarıyla üzerimize gelecekler. Biz sağlam duracağız. Kimi Avrupa ülkelerinin önceden gizli saklı şekilde sakladıkları teröristlere artık alenen sahip çıkmaları aynı hedefe yöneliktir. Güney sınırımız boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun amacının DEAŞ'la mücadele olduğunu kim iddia edebilir? Var mı böyle bir şey? Yalan. Kimse bizi aldatmasın.
Bundan sonra artık Sig Sauer diye bir silahı artık bizim polis teşkilatımız kullanmayacak. Çünkü onlardan almaya devam ettiğimiz sürece bizi tembelliğe sürüklüyor.
Şimdi hesaplar yapıyorlar. Türkiye'ye zararı 50 milyar dolar diye. Bu hesabı neye göre yapıyorlar, anlamıyorum. Bizim zaten ABD ile ticaret hacmimiz son dönemlerde 15-16 milyar dolara düştü. Onu da bir kenara koy, bu da onlardan savunma sanayisine yönelik ağırlıkları ifade eder. Bizim verdiğimiz zaten çok çok cüzi bir şey.
Birisi de çıkmış konuşuyor. Öğrenciler Amerika'ya gidemiyormuş. Mesele burada millidir, mesele burada vatandır, gerisi teferruattır. Yolu doğru olanın yükü de ağır olur. Allah hiç kimseye kaldıramayacağı yükü yüklemez. Türkiye, 2 bin 200 yılı aşan devlet geleneğiyle, bu sıkıntıların üstesinden gelecek birikime sahiptir. Bin yıldır bulunduğumuz bu coğrafyada birilerinin ihsanıyla burada bulunmuyoruz. Artık el pençe, divan duran bir Türkiye yok.
Koskoca ABD'yi Ankara'daki Büyükelçi yönetiyorsa yazıklar olsun. 'Sen benim stratejik müttefikime böyle davranamazsın' demeleri lazımdı. Ama bunu diyemediler. Şu anda da bu yanlış bu büyükelçiden gelmiştir ve büyükelçi hükümetim adına ben bu adımı attım diyorsa, eğer bunu da Dışişleri Bakanı da Sayın Başkan da savunuyorsa, biz de şu anda aldığımız kararın sonuna kadar arkasındayız. Emin olun, çifte standartlar karşısında bizim gösterdiğimiz sabrı dünyanın hiçbir ülkesi gösteremez.
ABD'nin İstanbul'daki misyonunda yerel personel olarak çalışan, diplomatik dokunulmazlığı olmayan, ülkemizin vatandaşı bir kişiyle ilgili hukuki bir süreç, anlaşmalara uygun şekilde yürütülmüştür. Bir kere tutuklandığı ayın 4'ünden itibaren, ne kendi avukatı ne de yakınlarının herhangi bir görüşme talebi olmamıştır. Söylenenler yalandır. Sadece dün itibariyle kendisinin görüşme talebi savcılığa ulaşmıştır.
Ülkemize had bildirmeye kalkanlar önce kendi hatalarını görmeliler. Türkiye hukuk devletidir. Temennimiz, muhataplarımızın bir an önce aklıselime dönmeleri, dostluğumuzu zedeleyecek adımlardan vazgeçmeleridir.
Devlet kapısı umut kapısıdır. Valilik demek sadece evrak işlerinin görüldüğü yer değildir. Ulaşamadığımız yerler olabilir. Siz bizim uzanan elimiz, gören gözümüz durumundasınız. Yapmıyorsanız, ben hakkımı helal etmem.
Bekçilik sisteminin çok daha iyi çalışması lazım. Caddede yürüyen kadına omuz atan adı kişilerin olmasını ben hazmedemiyorum.
Eğer bir yerde siyasiyle bürokrat arasında çok ciddi sorun varsa ikisinden biri işini adil yapmıyor demektir. Kimin doğru, kimin eğri olduğunu en iyi vatandaş bilmektedir.
Allah'ın izni, milletimizin desteğiyle Türkiye bu süreci de atlatacaktır. Sabırla hareket edecek, gerektiğinde bin düşünecek ama bir yapacağız. 2019 yaklaştıkça bu tür sıkıntıların artması muhtemeldir. Zira 2019 milletimiz için sadece bir seçim yılı değil, büyük bir dönüm noktası olacaktır. Valilerimizle, kaymakamlarımızla, belediye başkanlarımızla, sanatkarlarımızla, işçilerimizle, gençlerimizle velhasıl tüm milletimizle el ele vererek inşallah bu imtihandan da alnımızın akıyla çıkacağız. Ben sizlere güveniyorum. Oralardaki tüm vatandaşlarıma selamlarımı, muhabbetlerimi iletmenizi özellikle rica ediyorum."