Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ve Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni"ne katıldı.
Burada konuşan Erdoğan, Türkiye'nin ve gönül coğrafyasının farklı köşelerinde sanatlarını icra eden, kültür ve medeniyet mirasını yarınlara taşıyan tüm sanatçılara, ustalara teşekkür etti.
Modern kültür endüstrisnin tüm araçlarıyla milletin ve farklı toplumların kültürel birikimine saldırdığı bir dönemin yaşandığına dikkati çeken Erdoğan, bugünlerde sanatçıların kültür mirasını ve medeniyet değerlerini yaşatmak adına verdiği mücadeleyi son derece kıymetli bulduğunu söyledi.
Türkiye'nin her ilinde, ilçesinde yaşayan insan hazinesi vasfına haiz, nice insanın, değerin bulunduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
Erdoğan, 2024 yılında çeşitli alanlarda başarılı eserler vücuda getiren 25 yeni usta ve sanatçıyı "yaşayan insan hazinelerine" dahil ettiklerini dile getirerek, ödül alanların isimlerini tek tek saydı.
Bu kişilere minnettar olduklarını ifade eden Erdoğan, "Gösterdiğiniz üstün gayretler, ortaya koyduğunuz eserler için sizlere ülkem ve milletin adına teşekkür ediyor, Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum." dedi.
Şeyh Sadi Şirazi'nin Bostan ve Gülistan isimli eserinde hikmet ehli bir zatın çocuklarına "Canım yavrularım, hüner öğrenin. Dünya malına, altına, gümüşe, makam ve mansıba itimat etmeyin. Zira hüner, suyu kesilmez bir çeşmedir. Ebedi bir devlettir. Hünerli kimse nereye gitse şerefiyle, izzetiyle gider ve meclisin baş köşesine oturur." nasihatinin yer aldığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Evet, dilimizde ustalık, maharet, marifet, beceriklilik anlamında kullandığımız hüner kelimesinin bir anlamı da sanattır. Milletimiz manevi ihtiyaçları karşılayan eserlerin ustalarına sanatkar, maddi ihtiyaçları karşılayan eserlerin ustalarına ise zanaatkar demeyi tercih etmiştir. Sanat da zanaat gibi insanlık tarihi kadar derin bir maziye sahiptir. Millet olarak biz de sanatın birçok dalında tarihin en iddialı eserlerini vücuda getirmek suretiyle asırlar içinde Türk sanatını inşa ettik. Bizim sanat tarzımız, tıpkı hayat tarzımız gibi, inanç ve düşünce tarzımız gibi millet olmamızı sağlayan temel unsurlardan biridir. Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki hattatların kalemleriyle, nakkaşların fırçalarıyla, ustaların çekiçleriyle, ozanların mızraplarıyla yaptıkları dokunuşlar tam bin yıldır bu topraklara milletimizin mührünü, ruhunu, değerlerini nakşediyor."
Erdoğan, aşkı, "kişinin sevdiğinde yok olması" şeklinde nitelendirerek, "Öyle bugünkü gibi aşk değil, kişinin sevdiğinde yok olması... Gerçek aşk bu. Yüreklerindeki aşkı, ellerindeki maharetle birleştiren bu sanatkarlarımızın Rabbim sayılarını artırsın, bize yokluklarını göstermesin." dedi.
Erdoğan, her şeyin çok hızlı tüketildiği bir çağda yaşandığına dikkati çekerek, teknoloji devrimiyle insanın hayata, çevreye, dünyaya ve sanata yönelik yaklaşımlarında köklü değişimler gerçekleştiğini belirtti.
Dijitalleşmenin ekonomiden finansa, kültürden haberleşmeye kadar her alanı kuşattığını vurgulayan Erdoğan, "Yapay zekanın hangi işleri yapabildiğini, neleri başarabildiğini, kimi zaman heyecanla kimi zaman da endişeyle takip ediyoruz. İletişim ve ulaşım imkanlarının ilerlemesinin sonuçlarından biri dijital teknokültürdür. Bu yaygınlaşıyor. Bu kültürün ayırıcı özelliği ise trend denilen tek tipleşmedir. Tüketime dayalı neoliberal sistem, yerel zenginliği, bu çeşitliliği, müktesebatı ya yok saymakta ya da ticari meta haline getirerek içini boşaltmaktadır." diye konuştu.
Küreselleşmeyle kültürel bir yozlaşmanın da dünyayı etkisi altına aldığını dile getiren Erdoğan, kuşaktan kuşağa aktarılarak bugünlere getirilen nice geleneksel kültür unsurunun ziyan edilmesini ve tarihin tozlu raflarına kaldırıldığını görmenin kendilerini ziyadesiyle yaraladığını bildirdi.
"Zenginliğe, çok sesliliğe, farklı geleneklere sahip çıkmak, aynı zamanda maziden atiye köprü kurmak demektir." ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatanın her köşesinde çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan şaheserlerin, sanat ürünlerinin bugün de görenleri kendine hayran bıraktığına işaret etti.
Türkiye'nin mimari eserleriyle, musiki gelenekleriyle, el işi sanatlarıyla, edebi ve kültürel ürünleriyle yalnızca mücavir coğrafyasında değil, dünyada parmakla gösterilen bir konumda ve haklı bir şöhrete sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son 100-150 yılda maruz kaldıkları talana, yıkıma ve kültürel soykırıma rağmen ecdat yadigarı eserler, Balkanlar'dan Afrika'ya Kafkaslar'dan Orta Doğu'ya kadar gönül coğrafyamızın dört bir köşesini aydınlatıyor. Daha burada saymaya kalksak saatler alacak nice kültür varlığı ve eserle mücehhez bir ülkeyiz. Tek eksimiz, uzun yıllar boyunca elimizin altındaki bu eşsiz hazinenin kadri kıymetini yeterince bilemedik. Hükümetlerimiz döneminde attığımız adımlarla bu ihmalkarlığa son verdik. Eserlerimizin korunmasını, muhafaza altına alınmasını, restore edilerek tüm insanlığın istifadesine sunulmasını, kültür ve medeniyetimizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluklardan biri olarak gördük.
Ecdadın mamur ettiği şehirlerdeki mimari eserlerimizi ve kültür mirasımızı yaşatmak adına önemli faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler Başkanlığı gibi kurumlarımızın çalışmalarıyla kültür mirasımızı koruyoruz. Sadece yurt dışında değil Anadolu'da da saklı bulunan bu kültürel mirasın gün yüzüne çıkarılması için canla başla çalışıyoruz. Bilhassa arkeoloji alanında tarihimizin en yoğun çalışmalarına imza attık."
Kazı faaliyetleriyle 60 yılda tamamlanabilecek arkeoloji çalışmalarını 4 yıla sığdırdıklarını anlatan Erdoğan, yurt dışına kaçırılan binlerce tarihi eserin yerlerini tespit edip bu eserleri tekrar ülkeye getirmek için gerekli çalışmaları hızla başlattıklarını söyledi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
Ödül tevdi edilecek kurum ve sanatçıları canıgönülden tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını kaybeden usta ve sanatçılara rahmet, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı ve bereketli bir ömür diledi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine teşriflerinden dolayı sanatçılara teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmanın ardından "Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ile Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri" sahiplerine verdi.
Törende, hat sanatçısı Mehmet Özçay, minyatür, tezhip ve kat'ı sanatçısı Dürdane Ünver, nakkaş Nilgün Gencer, sedefkar, altın-gümüş kakma sanatçısı Mehmet Zeki Kuşoğlu, tulum icracısı Remzi Bekar, ipek hereke halı dokuma ustası Nuray Kıvanç, çömlek ustası Ahmet Taşhomcu, metal işçiliği ile geleneksel kapı süsleme ustası Hüseyin Şahin Özdemir, baston ustası Cumali Birol, talika ustası Özcan Abacı, buldan bezi dokuma ustası Selahattin Kaçanoğlu, geleneksel tığ ve şiş örme ustası Asime Koşal, sim sırma işleme ustası Nur Dikilitaş, kutnu dokuma ustası Abdülkadir Mekki, tespih yapım ustası Bünyamin Korucu, hadim bezi dokuma ustası Müjgan Akdemir, ahşap oyma ustası Osman Nergiz, geleneksel kapı ve kapı süsleme ustası Şerif Mehmet Akgün, geleneksel taş işlemeciliği ve taş model eşya yapım ustası Dursun Köroğlu, Karagöz sanatçısı Recep Şinasi Çelikkol, keçe sanatçısı Celalettin Berberoğlu, çini ve seramik sanatçısı Adil Can Güven, geleneksel müzik ve delbek icracısı Gülay Diri, mahya ustası Kahraman Yıldız, sıcak demir ustası Yusuf Bayyiğit, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri"ni aldı.
Hadim bezi dokuma ustası Müjgan Akdemir, ödülünü alırken, "Ey Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbesinde ben çok ağladım, vatan gidiyor diye. O anda seni verdi, Allah bize hediye." ifadelerini kullanarak, şiir okudu.
Tulum icracısı Remzi Bekar da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tulum hediye etti. Bekar, daha sonra tulum dinletisi sundu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri de Anadolu El Sanatlarını Yaşatma ve Geliştirme Derneği (ANELSANDER) adına Uğur Türker, Sadberk Hanım Müzesi adına Hülya Bilgi ve İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi adına müzenin kurucusu İbrahim Alimoğlu'na takdim edildi.
Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve davetliler katıldı.