Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti "Türkiye Yüzyılı" Tanıtım Toplantısı'ndaki konuşmasına salondakileri selamlayarak başladı.
Cumhuriyet'in birinci asrının son yılına girmeye hazırlanılan şu günde, "Türkiye Yüzyılı"nın ahdi için bir araya geldiklerini belirten Erdoğan, "İnşallah Cumhuriyet'imizin 99'uncu yıl dönümünün gururuyla birlikte Türkiye Yüzyılı'nı da milli hafızamıza kazıyacağız. Cumhuriyet'imizin ilk yüzyılına, Anadolu topraklarındaki 900 yıllık varlığımızı sona erdirmek isteyen bir saldırının ardından giriş yapmıştık. Osmanlı devletiyle birlikte milletimizi de topyekun tarihe gömmek isteyenler, bu defa, Çanakkale'de veya Kut'ül Amare'de olduğu gibi doğrudan karşımıza çıkmadılar. Bunun yerine en elverişli gördükleri aracı kullanarak Anadolu'yu işgale yeltendiler." diye konuştu.
Uzunca bir süredir devam eden savaşların yükü altında beli bükülen milletin "Yurdunu alçaklara uğratma sakın." diyerek son bir silkinişle Milli Mücadele'yi başlattığını ve zafere ulaştırdığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Anadolu'daki üçüncü büyük devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ilanıyla kendi içinde pek çok merhaleyi ve mücadeleyi barındıran yeni bir döneme adım attık. Tüm sıkıntıları ve kazanımlarıyla ilk yüzyılımızı geride bırakırken, önce Milli Mücadele'deki destansı meydan okumanın ve küllerinden yeniden doğuşun öncülerini selamlamak istiyoruz. İstiklal Harbi'mizin Başkomutanı, Cumhuriyet'imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bizlere üzerinde özgürce nefes aldığımız bu vatanı armağan eden tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla, minnetle yad ediyorum.
Cumhuriyet'imiz maalesef, bu bir asırlık geçmişinin önemli bir kısmında, kendi içinde barışık yaşayamadı. Emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki hesapları hiç eksik olmadı. Bu kirli hesaplarda kullanılan maşalar da hiç eksik olmadı. Ülkemiz, milli iradenin üstünlüğüne dayanmak yerine vesayet güçlerinin güdümünde kalan yönetimlerin elinde altın kıymetinde yıllarını heba etti. Şehit Başbakan Menderes'in, 'Yeter söz milletin.' diyerek başlattığı demokrasi ve kalkınma hamlesi, idam sehpasında kesintiye uğradı. Rahmetli Özal'ın 'Devlet, millet içindir.' diyerek ülkeyi tekrar demokrasi ve kalkınma rotasına sokma girişimi, koalisyon dönemlerinin kaosu içinde kaybolup gitti."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde merhum başbakanlar Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan ile MHP Kurucu Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş'in ülke ve milletin hayrı için başlattıkları girişimlerin, hep darbe ve vesayet duvarına çarptığını dile getirdi. Ülkenin vesayet yoluyla Cumhuriyet'le demokrasiyi birleştirmekten hep kaçınan, hatta bunları birbirinin alternatifi gibi göstermeye çalışan bir zihniyetin elinde ciddi sıkıntı çektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Milletimizin teveccühüyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimiz 2002 Kasım'ında, işte böyle bir Türkiye mirası devraldık. Elbette Cumhuriyet'imizin ilk 80 yılında da başlatılan, bir kısmı neticeye ulaştırılan güzel işler vardı. Ama ülkemizin ulaşmış olması gereken kalkınma ve milletimizin sahip olması gereken demokrasi seviyesiyle bulunduğumuz yer arasındaki fark çok büyüktü. Biz işte bu anlayışla Türkiye'yi 20 yıl boyunca hep 'Durmak yok, yola devam.' diyerek büyüttük, geliştirdik, güçlendirdik, zenginleştirdik.
Tıpkı 15 Temmuz'da olduğu gibi, yeri geldiğinde bize canı pahasına sahip çıkan milletimizin desteğiyle ülkemizin asırlık kayıplarını 20 yılda telafi edecek çalışmalar gerçekleştirdik. Sanılmasın ki bu 20 yıl dikensiz gül bahçesi misali sadece çalışmakla geçti. Yurt içinde ve yurt dışında emperyalistlerin, vesayetçilerin ve darbecilerin ne kadar aparatı varsa hepsi de üzerimize salındı. Yeri geldi bildiriler yayınladılar, yeri geldi tuzaklar kurdular, yeri geldi bürokratik oligarşiyi, yeri geldi terör örgütlerini harekete geçirdiler, hatta partimizi kapatmaya kalktılar. Bunlarla kalmayıp doğrudan silaha da sarıldılar. Biz hiçbir zaman şikayet etmedik, hep mücadele ettik."
Demokrasi ve kalkınma adımlarına çelme takılmaya çalışıldığında çözümü sadece milletin sinesinde, milli iradenin gücünde aradıklarını belirten Erdoğan, "Cumhuriyet'imizin ilk yüzyılının en kritik demokrasi ve kalkınma atılımını, her türlü siyasi-sosyal sınıflamaların ötesine geçen bir ortak akılla, ortak iradeyle, ortak vicdanla gerçekleştirdik." dedi.
Geçmişte ayrıştırılmaya, hatta çatıştırılmaya çalışılan kim varsa Türkiye'nin ilk yüzyılının son 20 yılına sığdırdıkları bu büyük devrime katkı verdiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnancından dolayı dışlanan Müslüman'ın, dilinden dolayı ayrımcılığa uğrayan Kürt'ün, meşrebinden ötürü baskı gören Alevi'nin, haksızlığa maruz kalan bu toprakların evladı Hristiyan ve Yahudi'nin, kısaca bu ülkede vesayetin gadrine uğrayan kim varsa herkesin yanında olduk, mücadelesine destek verdik, kayıplarını telafi ettik." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sadece nesillerin hayali olan Ayasofya'yı Fatih'in emanetine uygun şekilde yeniden cami olarak hizmete açmış olmamız bile küresel vesayete karşı gerçekleştirilmiş bir büyük meydan okumadır. Kendisini hangi ideoloji, inanç ve köken kavramıyla ifade ederse etsin, bu tarihi dönemde hakkın, hakikatin, doğrunun yanında yer alan her bir vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum. Ne diyor gönül sultanı? 'Aşk ile yürüyen sırtında dünyayı taşır. Aşksız yürüyen beden diye ceset taşır.' Evet, biz bu 20 yılda aşk ile yürüyerek ülkemizi hedeflerine taşıdık, milletimizi hayallerine kavuşturduk. Aşk ile çalışarak, milli iradeyi güçlendirerek, vesayeti adım adım gerilettik. Demokrasiyi kökleştirerek, darbelere zemin hazırlayan şartları birer birer ortadan kaldırdık. Güvenliği sağlayarak, insanımızın bugününü huzurla yaşamasını, geleceğine umutla bakmasını temin ettik.
Ekonomiyi büyüterek, refahı tabana yaymak suretiyle ülkemizi tüm fertleriyle birlikte zenginleştirdik. Üretimi yaygınlaştırarak, sanayiden tarıma her alanda istihdama, işe, aşa erişimi kolaylaştırdık. Sosyal destekleri artırarak, ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlarımızı 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışıyla kucakladık. Yönetim sistemini değiştirerek iki asırlık arayışa cevap verecek bir büyük reformu hayata geçirdik."
Türkiye'nin dış politikasına şahsiyet kazandırarak devletin gücünü, bayrağın şanını, milletin itibarını yükselttiklerini vurgulayan Erdoğan, "Velhasıl, her alanda Cumhuriyet'imizin ilk asrının eksiklerini giderecek, ikinci asrının hazırlıklarını tamamlayacak eser ve hizmetler ortaya koyduk. Böylece, takip eden değil takip edilen bir ülke haline geldik. Bugün Türkiye Yüzyılı için milletimizin karşısına, işte böyle bir müktesebatla, işte böyle bir karneyle, işte böyle bir mirasla çıkıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açtıkları her yol gibi, Türkiye Yüzyılı'nı da milletin zirveye taşıyacağından şüphe duymadıklarına dikkati çekti. "Milletimizin bizi her türlü makama taşıdığı bir konumdayken, Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirme karşılığında tek arzumuz, şöyle kalpten kopup gelen bir 'Allah razı olsun.' duasını duymaktır. Milletimize hizmet yolculuğumuzu Türkiye Yüzyılıyla zirveye çıkartıp, ardından da inşallah mücadele bayrağını devredeceğimiz gençlerimizin adım adım bu vizyonu inşasına şahitlik edeceğiz." diyen Erdoğan, bunun dışında başka hiçbir beşeri hırsları, dünyevi kaygıları ve beklentileri olmadığını kaydetti.
Erdoğan, "Milliyetçi Hareket Partisinin değerli Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye ve arkadaşlarına, bugün burada bir araya gelmemize vesile olan Türkiye Yüzyılı'nın inşası sürecine Cumhur İttifakı çatısı altında verdikleri samimi ve güçlü destek için hassaten şükranlarımı sunuyorum." dedi.
"Bunların başında, ülkemizi darbe anayasası ayıbından kurtararak tamamen yeni, sivil, demokrat, özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma girişimlerimiz geliyor." diyen Erdoğan, hükümetleri döneminde pek çok anayasa değişikliğine öncülük etmelerinin, bu konuda halen süren eksikliği görmeye ve hayıflanmaya mani olmadığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hücrelerine kadar vesayete hizmet etmek üzere hazırlanmış 12 Eylül darbesi anayasasının raf ömrü çoktan dolmuştur. Bu doğrultuda başlattığımız girişimlerin bazıları Meclis safhasında, bazıları daha teklif aşamasında, muhalefetin destek vermemesi sebebiyle akim kalmıştır. Her şeyiyle milli iradenin ürünü yeni bir anayasayı ülkemize kazandırmak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun ilk hedeflerinden biridir. Bu yeni anayasayı, ülkemizin huzurunu güçlendirecek, milletimizin refahını yükseltecek, hukukun üstünlüğünü, çoğulculuğu, adaleti, hakkaniyeti tahkim edecek, her bir vatandaşımızın özgürlüklerini garanti altına alacak, gençlerimizin geleceklerine umutla bakmalarını sağlayacak, özetle Türkiye Yüzyılı'na yakışacak şekilde hazırlayarak, Meclisimizin takdiri ve milletimizin onayıyla hayata geçirmekte kararlıyız."
Bin yıldır vatanına, bir asırdır Cumhuriyetine, 80 yıldır demokrasisine, 15 Temmuz'da da istiklaline sahip çıkmanın bedelini ödeyen milletin böyle bir anayasaya kavuşmasının en temel hakkı olduğunu, o gün gelene kadar da boş durmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu vesileyle Malazgirt'ten bugüne istiklalimiz ve istikbalimiz için yürüttüğümüz mücadelelerde verdiğimiz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle yad ediyorum. Halen yurt içinde ve yurt dışında görev başında olan askerimizi, polisimizi, jandarmamızı ve diğer tüm güvenlik personelimizi Rabbim korusun, esirgesin, güç ve kuvvet versin, muzaffer eylesin diyorum."
Türkiye Yüzyılı'nı, tüm bu kahramanların fedakarlıklarıyla sahip olunan güven ve huzur ikliminde yükselteceklerini belirten Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı'nı, ak saçlı büyüklerimizin, gönül coğrafyamızdaki dostlarımızın, el uzattığımız mazlumların dualarıyla yükselteceğiz. Türkiye Yüzyılı'nı, evlatlarının geleceği için yüreği kıpır kıpır çarpan annelerin, babaların hayallerini hayata geçirerek yükselteceğiz. Türkiye Yüzyılı'nı, gençlerimizin teknolojiden sanata, spordan çevreye kadar tüm alanlardaki beklentilerini karşılayarak yükselteceğiz. Türkiye Yüzyılı'nı, milli ve manevi değerlerimiz temelinde maziden atiye kurduğumuz köprüyü, insani ve ahlaki sütunlarla tahkim ederek yükselteceğiz. Türkiye Yüzyılı'nı, ülkemizi siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri, diplomatik her alanda dünyanın en büyük 10 devleti arasına çıkartarak yükselteceğiz." değerlendirmesini yaptı.
"Bugün burada, terör, şiddet ve nefret suçluları gibi istisnalar dışında, 85 milyonun her birinin birinci sınıf vatandaşlığını güçlendirmenin sözü için bir araya geldik." diyen Erdoğan, yıllarca ülkeyi kutuplaştıran, vatandaşların birliğinin, beraberliğinin, kardeşliğinin ürünü olan muhabbet iklimine zarar veren tüm tartışmaları, tüm ayrışmaları bir kenara bırakmanın ahdi için bugün bir araya gelindiğini vurguladı.
Erdoğan, "Bugün burada, Cumhuriyetimize adını veren cumhurun, yani halkımızın, siyasetin de yönetimin de ekonominin de asli öznesi olma konumunu güçlendirmenin kavli için bir araya geldik. Ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma, insanımızı hakkı olan tüm imkanlara kavuşturma irademizi teyit için bir araya geldik." dedi.
Millete verdikleri her sözü samimiyetle yerine getirmenin gayreti içerisindeki bir kardeş, bir siyasetçi, bir yönetici olmanın gönül rahatlığıyla vatandaşların huzurunda olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün burada, hayatının her anını ülkesine ve milletine hizmete adamış bir fert olmanın getirdiği tecrübenin verdiği güvenle sizlerin huzurundayım. Derdi sadece millet olan, hep doğrunun, hakkın, erdemin peşinde koşmaya gayret etmiş bir dava adamı sıfatıyla sizlerin huzurundayım. Sultan Alparslan'dan Osman Bey'e, Fatih Sultan Mehmet'ten Yavuz Sultan Selim'e, Abdülhamit Han'dan Gazi Mustafa Kemal'e ve bugüne uzanan bir emaneti hakkıyla temsil etme iddiasıyla sizlerin karşısındayım." ifadelerini kullandı.
Bugün, ilhamını ecdadın bin yıllık şanlı mazisinden, cesaretini kendisinin 40 yıllık birikiminden, ufkunu evlatlarının önündeki bir asırlık beklentilerinden alan Türkiye Yüzyılı'nın müjdesini paylaştıklarını dile getiren Erdoğan, "Bugün burada, Cumhuriyetimizin 99 yılını 2023'te 100'e tamamlarken, bütün dikkatimizi, enerjimizi, çabamızı Türkiye Yüzyılı'nın inşasına hasredeceğimizin kararını, kulağı ve kalbi açık herkesle paylaşıyoruz. Türkiye Yüzyılı'nın, ülkemizle birlikte bölgemizden başlayarak dünyanın her yerine demokrasi, kalkınma, barış, refah götürecek bir devrimin de adı olduğunun muştusunu tüm insanlıkla paylaşıyoruz. Hayırlı olsun. Hayırlısıyla olsun. Daha nice hayırlı adımlara vesile olsun." diye konuştu.
Cumhuriyetin ilk 99 yılının hangi sıkıntılarla hangi sancılarla hangi sarsıntılarla geçtiğini de bildiklerini ifade eden Erdoğan, geçen 20 yılda yaptıkları ile asırlık eksiklerin çoğunu giderdiklerini, ülkeyi en üst lige çıkarmış olsalar da bunu yeterli görmediklerini söyledi.
"Öyle kritik bir eşikteyiz ki bundan sonra atacağımız adımlarla ya bu ligin ön sıralarındaki yerimizi alacağız ya da tekrar geriye düşme riskiyle karşı karşıya kalacağız." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizi, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla asırlık hedeflere yöneltirken, üstesinden gelinmesi hakikaten çok zor bir yükün altına giriyoruz. Ömründe tuğla üstüne tuğla koymamış, bir gönül tamir etmemiş, herhangi bir esere ve hizmete imza atmamış olanların rahatlığı sizi yanıltmasın. Ne diyor gönül sultanı; 'Kamil odur ki koya dünyada eser; eseri olmayanın yerinde yeller eser.' Eğer ülke ve millet olarak, eser üstüne eser koyarak yolumuza devam etmezsek, bir süre sonra yerimizde yeller esmesi kaçınılmazdır.
Sözümüz, işiten kulaklara, gören gözlere, hakkı konuşan dillere, kapısı açık kalpleredir. Türkiye Yüzyılı, kimlik siyaseti yerine birlik siyasetini, kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyasetini, inkar siyaseti yerine kucaklama siyasetini, tahakküm siyaseti yerine özgürlük siyasetini, nefret siyaseti yerine sevgi siyasetini ikame etmenin adıdır. Türkiye Yüzyılı, hakiki icraatları samimi kabullerle buluşturmanın, insani değerleri ideolojik fanatizmin önüne geçirmenin, hakkı teslim etmeyi bağnazlığa yeğ tutmanın, gerçeklere sırtını dönenlerin yönünü hakikate çevirmenin, böylece, hep birlikte daha büyük hedeflere yöneleceğimiz yeni bir başlangıcın adıdır."
Erdoğan, açılan tesislerin kurdele kesiminde kullanılan makasların yer aldığı "Cumhurbaşkanlığı Makas Koleksiyonu"nu konu alan videonun izlenmesinin ardından, "Katıldığımız açılış törenlerinin ardından mutlaka alıp arşivimize koyduğumuz her makası, ülkemizin kalkınma adımlarının birer izi olarak görüyoruz." dedi.
Ülkedeki her bir ferdin, şahsını ve siyasetini takdir etmeyerek, tercihini farklı yönde kullanma hakkının elbette bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim tek isteğimiz, şu gerçeklerin teslim edilmesidir. Bugün ülkemizde, evladının ana sınıfından üniversiteye kadar tüm kademelerde en iyi eğitimi almasını isteyen her aile, bu imkana, isterse hiçbir maddi külfete girmeden sahiptir. Sağlık sorunu yaşadığı için hastaneye giden insanımız, teşhisi, tedavisi, ilacıyla dünyada emsali olmayan bir hizmeti, en kaliteli ve ücretsiz şekilde almaktadır. Yaşlı ve engelli gibi dezavantajlı vatandaşlarımıza evde bakım dahil her türlü hizmet sunulmakta, düşük gelirli ailelerimiz kapsamlı yardımlarla desteklenmektedir. Gözü gibi bakıp büyüttüğü evladını askere gönderen anne-babalar, çocuğunun, başını ezdiğimiz terör örgütünün tehdidine maruz kalmayacağını bilmektedir. Evini doğal gazın kolaylığı, temizliği ve ekonomikliğiyle ısıtan, mutfağında, banyosunda aynı imkana sahip kardeşlerimiz hayatlarını konforla sürdürmektedir. Barajlarla, göletlerle, sulama tesisleriyle donattığımız topraklarımızın bereketiyle üretimi artan, kazancı çoğalan çiftçimizin refah düzeyi yükselmektedir.
TOKİ'den veya müteahhitten aldığı evinde güvenle oturan, sahip olduğu otomobilini keyifle kullanan vatandaşımız için bunlar, standart hayat seviyesi haline gelmiştir. Yaptığımız bölünmüş yollarda ve otoyollarda güvenli seyahat eden, isterse hızlı trenle isterse uçakla gideceği yere çabucak ulaşan insanımız, kendine daha çok vakit ayırabilmektedir. Sessiz devrimler sayesinde yıllarca ülkemizde ezilen, horlanan, ötekileştirilen tüm kesimler hak ve özgürlüklerini en geniş şekilde kullanabilmektedir. Daha açık bir ifadeyle, bizim arzumuz bu ülkede, sadece yanlışı söylemekle kalmayıp, doğruya doğru diyecek, hakkı teslim edecek bir anlayışı hakim kılmaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz 20 yılda, ülkemizde hizmet devrimini nasıl hayata geçirdiysek, Türkiye Yüzyılı ile birlikte, inşallah böyle bir zihniyet devrimini de gerçekleştireceğiz. Ülkesinin kazanımlarıyla gurur duyan, milli çıkarları her şeyin üstünde tutan, tehditler ve saldırılar karşısında tek yürek, tek bilek olan bir siyaset özlemimizin Türkiye Yüzyılı'yla hayata geçeceğini ümit ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Hükümete ilk geldiklerinde "Türkiye’de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak." dediklerini dile getiren Erdoğan, birilerinin o zaman bu sözü kendilerince küçümsediğini, istihzayla karşıladığını aktardı.
"Aslında bunların küçümsedikleri bizim sözümüz değil, bizim nezdimizde bizatihi milletimizin kendisiydi." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Başını soktuğu derme çatma gecekondusunda gece yarısı kalkıp bizim için dua eden piri fanileri küçümsüyorlardı. Vesayetin desteğiyle eğitimden iş hayatına her alanda dışladıkları, önünü kestikleri gençlerimizi küçümsüyorlardı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasını kendi statülerinin sembolü olarak gördükleri için oraya gelen halk çocuklarını küçümsüyorlardı. Asker evladının yemin törenini tel örgüler ardından yaşlı gözlerle izleyen yemenili anneleri, sakallı babaları küçümsüyorlardı. Sadece kendilerine hak gördükleri kamu hizmetlerine talip olan, orta ve büyük ölçekli özel sektör girişimlerinde yer almak isteyen insanımızı küçümsüyorlardı.
Biz, hiçbir ayrım yapmaksızın milletimizi tüm fertleriyle işte bu zihniyetin küçümsemesinden de dışlamasından da engellemesinden de kurtaracak adımları attık. Eğitimden girişimciliğe her alanda fırsat eşitliğini temin edecek eserler verdik, hizmetler gerçekleştirdik. İnsanımızı, gelişmiş ülkelerde ne varsa hepsine sahip olabileceği, üstelik bunlara güçlü bir sosyal devlet şemsiyesi altında kolayca ulaşabileceği bir altyapı kurduk."
Eğitimde, yükseköğretim dahil 10,3 milyar lira olan yıllık bütçeyi, 304 milyar liranın üzerine çıkardıklarını kaydeden Erdoğan, derslik sayısının da 343 binden 612 bine yükseltildiğini ifade etti.
Yeni atanan 750 bin öğretmenle toplam öğretmen sayısının 1 milyonun üzerine çıktığını bildiren Erdoğan, toplam 3,5 milyar ders kitabının öğrencilere ücretsiz dağıtıldığını belirtti.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Üniversite sayımızı 76'dan 208'e, akademik personel sayımızı 70 binden 184 bine ulaştırdık. Katsayı adaletsizliğine son vererek, evlatlarımıza yükseköğrenimde fırsat eşitliği sağlarken, mesleki eğitimi de yeniden cazip hale getirdik."
Sağlıkta, hastane yatak sayısının 164 binden 264 bine çıkarıldığını kaydeden Erdoğan, "Toplamda 28 bin 987 yataklı 20 şehir hastanemizi tamamlayıp onları da hizmete sunduk. Halen 15 bin 75 yatak kapasitesine sahip 13 şehir hastanemizin inşasına devam ediyoruz. Sağlık personeli sayımızı 1 milyon 350 bine çıkartarak, sağlık kuruluşlarımızı en modern araç-gereçlerle donatarak, milletimize en kaliteli hizmetin verilmesini sağladık." diye konuştu.
Gençlik ve sporda, gençlik merkezi sayısının 9'dan 419'a yükseltildiğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Toplam spor tesisi sayımızı 1575'ten 4 bin 290'a çıkardık. Yükseköğrenim yurt yatak kapasitemizi burası da çok önemli, 182 binden 850 bine ulaştırdık. Fakat şimdi bir yere daha geliyorum, yükseköğrenim burs ve kredi tutarını lisans öğrencileri için göreve geldiğimizde 45 liraydı. Şimdi ne oldu 850 liraya çıkardık. Yüksek lisans öğrencileri için 90 liraydı, onu da 1700 liraya, doktora öğrencileri 135 liraydı, 2 bin 550 liraya yükselttik. Yurtlarımızda kalan öğrencilerimize aylık 800 lira beslenme yardımı yapıyoruz.
Aile ve sosyal hizmetlerde son 20 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplam 540 milyar lira tutarında kaynak aktardık. Engelli vatandaşlarımıza verdiğimiz diğer desteklerin yanı sıra engelli memur sayımızı 5 bin 777'den 66 bine ulaştırdık. Yaşlılarımıza, evde bakımdan gündüzlü bakıma kadar pek çok hizmet sunuyoruz. Devlet korumasındaki çocuklarımızı, önceliği ailelerinin yanında kalmalarına vererek, eğitimden istihdama her alanda destekliyoruz. Sosyal yardım şemsiyemizi, elektrikten doğal gaza pek çok başlıktaki destekle gerçek ihtiyaç sahibi her aileyi kapsayacak şekilde genişletiyoruz. Şehit yakını ve gazilerimize hayatın her alanında sahip çıkıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına şiddeti bir insanlık suçu olarak gördüklerinin altını çizerek, "Bir insanlık suçu olarak gördüğümüz kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda çok önemli mesafe kat ettik. Kadın hakları ile ailenin korunmasını, birbirinin alternatifi değil, birbirinin tamamlayıcısı gören bir anlayışla çalışmalarımızı yürütüyoruz." ifadelerini kullandı.
Çalışma ve sosyal güvenlik konusunda yapılanlara da değinen Erdoğan, "Net asgari ücreti hem çalışanı hem işvereni koruyacak tedbirlerle 184 liradan 5 bin 500 liraya çıkardık. Aktif sigortalı sayımızı 12 milyondan aldık 25,3 milyona, toplam istihdamı 31 milyonun üzerine yükselttik." dedi.
Erdoğan, adalet konusunda ise "Hakim ve savcı sayımızı, FETÖ ihanet çetesi mensuplarında yaptığımız büyük temizliğe rağmen, 9 bin 349'dan 22 bin 727'ye yükselterek, kürsülerdeki eksikleri giderdik. Mahkeme sayısını adli yargıda yüzde 91, idari yargıda yüzde 42 artırarak, 278 hizmet binası inşa ederek, yargı teşkilatımızın altyapısını güçlendirdik." diye konuştu.
İçişlerinde yapılan çalışmalara da değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ülkemizin güvenliği için gece gündüz çalışan Emniyet Genel Müdürlüğümüzün, Jandarma Genel Komutanlığımızın, Sahil Güvenlik Komutanlığımızın personel sayısını toplamda 538 bine çıkardık. Her türlü suçla ve suçluyla mücadeleyi etkinleştirerek, insanlarımızın sokakta, evinde, iş yerinde huzurla hayatlarını sürdürebilmesini sağladık. Kamu yönetim sisteminin en alt birimi olan muhtarlıklarımıza, valilikler, kaymakamlıklar, belediyeler nezdinde muhataplıklar tesis ettik. Demokrasimizin uç beyleri muhtarlarımızı, asgari ücret düzeyinde gelire kavuşturarak, sosyal güvenlik primlerini karşılayarak, daha pek çok sorunlarını çözerek her alanda güçlendirdik.
Afet yönetiminden eğitim ve yardım faaliyetlerine kadar geniş bir alanda sivil toplum kuruluşlarımızın sayısını 76 binden 122 bine yükselterek, kurumsal kapasitelerini genişleterek, maddi destek vererek etkinliklerini artırdık. Dünyanın en etkin afet yönetimi kurumu olan AFAD'ı kurarak, arama-kurtarmadan zararların telafisine kadar her konuda vatandaşlarımızı sahipsiz bırakmadık. Düzensiz göçle etkin mücadele için 18 bin kişi kapasiteli 30 geri gönderme merkezi kurduk. Suriye'de oluşturduğumuz güvenli bölgelere, yaklaşık 530 bin kişinin gönüllü dönüş yapmasını temin ettik."
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Pençe, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekatları ve Pençe-Kilit Operasyonu ile Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu parçalayıp attıklarını vurgulayan Erdoğan, "Darbe ve cunta izlerinden temizlediğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerimizin dünyanın en güçlü orduları arasındaki seçkin yerini tahkim ettik." dedi.
Ulaştırmada bölünmüş yol mesafesini 6 bin 100 kilometreden 28 bin 722 kilometreye, otoyol uzunluğunu 1714 kilometreden 3 bin 633 kilometreye çıkardıklarını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kara yolu tünel sayımızı 83'ten 469'a, kara yolu tünel uzunluğumuzu 50 kilometreden 664 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuzu 311 kilometreden 731 kilometreye yükselttik. Toplam 1460 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı, ilaveten toplam 2 bin 102 kilometre uzunluğunda yeni demir yolu ağı yaparken, 8 bin 547 kilometre uzunluğunda mevcut hattı da elektrikli ve sinyalli hale getirdik. Hava yollarında, 26'dan devraldığımız havalimanı sayımızı 31 ilaveyle 57'ye, denizcilikte tersane sayımızı 37'den 84'e çıkardık.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde, 2002 yılında sadece 3 bin olan geniş bant abone sayısını 89,5 milyona, elektronik devlet kullanıcı sayısını 61 milyona yükselttik. İnşallah fiber internet altyapımızı da süratle yaygınlaştırarak, yakında hedeflerimize uygun seviyeye getireceğiz."
Çevre, şehircilik ve iklim değişikliği alanında yapılanlar hakkında da bilgi veren Erdoğan, TOKİ eliyle toplam 1 milyon 170 bin konutun üretildiğini, 3 milyon konutun dönüşümünün tamamlanarak, 12 milyon vatandaşın güvenli konutlarda yaşamasının sağladığını dile getirdi.
Erdoğan şöyle devam etti:
Tarım ve ormanda, son 20 yılda çiftçilere verilen toplam 216 milyar lira tutarındaki tarımsal desteğin, cari değerle 500 milyar liraya yakın bir rakama karşılık geldiğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Daha önce 40 milyar lirayı bile bulmayan tarımsal gayrisafi yurt içi hasılamızı, geçtiğimiz yıl itibarıyla 407 milyar liraya yükselttik. Baraj sayımızı 276'dan 930'a, hidroelektrik santrali sayımızı 97'den 730'a, içme suyu tesisi sayımızı 84'ten 370'e ve sulama tesisi sayımızı 1764'ten 3 bin 325'e çıkardık. Dünyada orman varlığını artıran ender ülkelerden biriyiz. Hayvan varlığımızı, ihtiyacını karşılayacak seviyeye getirirken, evcil hayvanların korunması konusunda da dünyanın en ileri düzenlemelerini gerçekleştirdik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hazine ve maliye alanında atılan adımlara ilişkin bilgileri de paylaştı.
"Milli gelirimizi 238 milyar dolardan aldık, 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Satın alma gücü paritesine göre ülkemizi dünyanın en büyük 11'inci, Avrupa'nın 4'üncü büyük ekonomisi konumuna çıkardık. Ülkemiz gayrisafi yurt içi hasıla bakımından son 20 yılda reel olarak yüzde 172 ve dolar bazında yüzde 237 büyüme kaydetti. Yılda ortalama yüzde 5,5 büyüyen Türkiye ekonomisi, 2021 yılında bunu ikiye katlayarak yüzde 11 seviyesine ulaştı. İnşallah enflasyonu kontrol altına alarak, ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmeyi sürdüreceğiz. Ticarette ihracatımızı 36 milyar dolardan aldık, 250 milyar doların üzerine çıkarırken, dünyada 228 ülke ve bölgeye yaygınlaştırdık. Dış ticaret hacmimizi de 500 milyar dolara ulaştırdık. Bin yıldır milletimizin bel kemiği olarak gördüğümüz esnaf ve sanatkarlarımızı, tüm imkanlarla destekledik, güçlendirdik."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dışişleri alanında dış temsilcilik sayısının 163'ten 255'e çıkartarak temsil ağının yaygınlaştırıldığını kaydetti.
Türkiye'yi tüm uluslararası platformlarda söz ve etki sahibi bir konuma yükselttiklerine işaret eden Erdoğan, savunma sanayine ilişkin ise "Kendi ihtiyacımızı karşılamanın ötesinde, İHA'lar, SİHA'lar, Akıncılar, kara araçları, deniz platformları başta olmak üzere, 170 ülkeye savunma sanayi ürünleri ihraç edebilen bir ülke durumuna geldik." ifadelerini kullandı.
"Asırlık eksiklerimizi 20 yılda tamamlayarak, ülkemizi savunma sanayinde zirveye doğru taşıyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, sanayi ve teknolojide kurulan 152 yeni organize sanayi bölgesi, 29 endüstri bölgesi ve 94 teknoparkla Türkiye'nin üretim gücünün artırıldığını bildirdi.
Erdoğan, "Milli Uzay Programımızı oluşturarak, bir vatandaşımızı önümüzdeki yıl uluslararası uzay istasyonuna gönderme hazırlıklarına başladık." dedi.
Türkiye'yi salgın ve savaşla sarsılan dünyanın yeni üretim ve tedarik merkezi haline getirecek altyapıyı kurup geliştirdiklerini ve şimdi de büyüttüklerini belirten Erdoğan, enerjide toplam kurulu gücü, 31 bin 846 megavattan 101 bin 518 megavata yükselttiklerini belirtti.
Erdoğan, "İşte Rusya ile yaptığımız görüşmeler neticesinde Sayın Putin'in de açıklamalarını duydunuz. İnşallah Rusya'dan doğal gazı Türk Akım olarak Türkiye'den dağıtımını Avrupa'ya yapacağız. Bunlar durup dururken olmadı. Bunlar işte gerçek manada diplomasi nedir, bu diplomasinin işletilmesiyle oldu." dedi.
Kültür ve turizmde dünya mirası listesinde bulunan varlık ve alan sayısını arttırdıklarını dile getiren Erdoğan, Vakıflar Genel Müdürlüğü vasıtasıyla restore edilen eser sayısını 46'dan 5 bin 781'e çıkardıklarını kaydetti.
Erdoğan, salgının en çok vurduğu turizm sektöründe zararları hızla telafi etmekle kalmayıp, 50 milyon turist, 44 milyar dolar turizm geliri hedefine doğru ilerlediklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, TRT gibi kurumlar vasıtasıyla, tüm gönül dostlarının yanında olmaya devam ettiklerini söyledi.
Ne kadar özetlenirse özetlensin eser ve hizmetlerin anlatmakla bitmediğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir de Türkiye Yüzyılı programıyla, Cumhuriyetimizin ikinci asrı için yapmayı hedeflediğimiz çalışmalar var. Biz, her seçimde milletimizin karşısına, herkesi kendine hayran bırakan dev projelerle çıkmış bir siyasi kadroyuz. Hamdolsun, verdiğimiz sözlerin hemen tamamını gerçekleştirerek milletimizin hizmetine sunmayı başardık.
Bugün sadece Türkiye Yüzyılı vizyonunun ruhu, felsefesi ve özünü anlatmak istediğini söyleyen Erdoğan, Türkiye Yüzyılı'nın sürdürülebilirliğin yüzyılı olduğunu, bu anlayışla ülkede, hayatı tüm unsurlarıyla kucaklayan ekosistemi güçlendirirken, dünyada da aynı yönde adımlar atılması için mücadele edeceklerini bildirdi.
Erdoğan, sürdürülebilirliğin ana eksenini oluşturan çevrenin korunması, ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme alanlarında, tüm kurumlarla ve tüm taraflarla birlikte ortak hedeflere yürüyeceklerini ifade etti.
Türkiye Yüzyılı'nın huzurun yüzyılı olduğunu belirten Erdoğan, "Dünya, göçün sembolü haline dönüştüğü derin ekonomik adaletsizlikler, sosyal parçalanmalar, siyasi savrulmalar yaşarken, biz tam ortasında bulunduğumuz bu sıkıntılı fotoğraftan da ayrışıyoruz. Kendi güvenlik ve refahlarından başka bir öncelikleri olmayanların aksine biz, huzuru bölgemizle ve tüm dünyayla birlikte oluşturacağımız ortak iklimde aramaya devam edeceğiz. 'Dünya beşten büyüktür.' çağrımızın temelinde de bu anlayış vardır." diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı'nın başarının yüzyılı olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu toprakları vatan yapan ecdattan aldıkları ilhamla, girdikleri her mücadeleyi başarıyla sonuçlandıracak öz güvene, dirayete, azme ve kabiliyete sahip olduklarını belirtti.
Erdoğan, "Ülkemizi daha nice başarılarla, daha nice ilklerle, enlerle tanıştırarak Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ülkemizi zirveye çıkartmakta kararlıyız." dedi.
Türkiye Yüzyılı'nın güven ve istikrarın yüzyılı olduğunu bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Küresel düzeyde söz, etki, üretim, ihracat, istihdam gücü kazanan ülkemiz, bunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle garanti altına aldığımız güven ve istikrar iklimi sayesinde elde etmiştir. Bölgesinde ve dünyada gücü giderek artan Türkiye'nin, yönetimde istikrar ve güvene sıkı sıkıya sahip çıkması halinde ulaşamayacağı hedef yoktur. Günü kurtarmak değil geleceği inşa etmek için istikrarı tahkim ederek ülkemize eser ve hizmet kazandırmayı sürdüreceğiz. Ülkemizi bu sayede en kısa sürede 1 trilyon dolar dış ticaret hacmine, 100 milyar dolar turizm gelirine kavuşturacağız."
Türkiye Yüzyılı'nın üretim yüzyılı olduğunu kaydeden Erdoğan, yerli ve milli, yenilikçi ve yeşil üretim ekonomisi anlayışıyla, Milli Teknoloji Hamlesinin desteğiyle, sanayiden tarıma her alanda dünyadaki rekabet gücünü artırdıklarını bildirdi.
Erdoğan, "İleri teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli, geniş pazarlı, istihdamı artıran doğru üretim alanlarını destekleyerek, Türkiye'yi en büyük küresel sanayi ve ticaret merkezlerinden biri haline getireceğiz. Önümüzdeki dönemi, bu doğrultuda yeni ve etkin üretim stratejilerini konuşup hayata geçireceğimiz bir sürece dönüştürüyoruz." dedi.
Türkiye Yüzyılı'nın verimliliğin yüzyılı olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Salgın ve savaşın tetiklediği ekonomik dalgalanmalar küresel düzeyde enerji, sağlık ve gıda krizlerini derinleştirirken, biz bu kötü gidişten ayrışmayı zaten başardık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütecek Türkiye Ekonomi Programı'nı da verimlilik üzerine bina ediyoruz. Kendimiz ve dünya için hayati öneme sahip alanlarda üretimi ve ihracatı artıracak, yeşil kalkınma devrimine katkı verecek faaliyetleri, verimlilik ilkeleriyle daha da geliştireceğiz."
Türkiye Yüzyılı'nın gücün yüzyılı olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve milli kalkınma stratejileri doğrultusunda attıkları her adım ve kazandıkları her başarının, Türkiye'nin gücüne güç kattığını söyledi.
Erdoğan, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik bir güç olarak küresel düzeydeki yükselişini, ahenkli bir yönetim ve daha da geliştirecekleri altyapıyla sürdüreceklerini, hiçbir alanda duraklamaya veya gerilemeye mahal vermeden, doğru hedefler, doğru kararlar, doğru adımlar yoluyla büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını tamamlayacaklarını bildirdi.
Türkiye Yüzyılı'nın dijitalin yüzyılı olduğunu belirten Erdoğan, "Çağı yakalamaya çalışan ülkeden, çağa yön veren ülkeye giden bir yolculuk içindeyiz. Bunun için, dijital teknolojiler alanında ülkemizi, metaverseden blokzincire kadar her alanda en üst seviyeye çıkartacağız. Dünyanın en yaygın ve etkin e-Devlet altyapısını kurmuş, orta ve yüksek teknolojiye dayalı üretimini hızla geliştiren bir ülke olarak, küresel dijital devrim ekonomisinin de öncülüğünü yapacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye Yüzyılı'nın iletişimin yüzyılı olduğunu aktaran Erdoğan, "Millet ve devlet, devletimizle diğer ülkeler arasındaki iletişimi hızlı, sürekli ve şeffaf hale getirecek düzenlemeleri, sosyal huzurun ve milli güvenliğin teminatı olarak görüyoruz. Vatandaşımızı ve dünyayı, güvenilir kaynaklar aracılığıyla doğru ve zamanında bilgilendirecek altyapıyı güçlendirmeyi, dezenformasyona karşı etkili tedbirler almayı sürdüreceğiz." diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı'nın bilimin yüzyılı olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bilimin ve teknolojinin ilerleyişinin, insanlığın geleceğini ne yönde etkileyeceğinin farklı boyutlarıyla tartışıldığı bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizde, insanımızın hayat kalitesini artırmaya yönelik olarak kamuda ve özel sektörde yürütülen bilimsel çalışmaları destekleyerek, bu alanda da söz ve iddia sahibi konuma ulaşmayı planlıyoruz.
Uluslararası sıralamaların ilk 500'ünde en az 10 üniversitemizin yer almasını sağlayacak, 2030 yılında 10 milyonu bulacağı öngörülen uluslararası öğrenci sayısından, halen 300 bine yakın olan payımızı 1 milyona çıkartacağız."
Türkiye Yüzyılı'nın kalkınmanın yüzyılı olduğunu bildiren Erdoğan, "Tarihimizin en büyük kalkınma atılımını gerçekleştirirken, küresel krizler karşısında kendi önceliklerimizi korumayı da başardık. Ülkemizi 81 vilayetiyle kavuşturduğumuz, her alanda çağın ihtiyaçlarına cevap verecek, hatta kimi alanlarda gelişmiş devletlerin önüne geçirecek altyapıyı daha da geliştireceğiz." dedi.
Erdoğan, küresel krizi fırsata dönüştürerek, Türkiye'yi asıl hedeflerine ulaştıracak yeni bir ekonomik ve sosyal kalkınma atılımını gerçekleştirmenin eşiğinde bulunduklarını, milli geliri artırdıkça, her kesimden vatandaşların bundan hak ettiği payı adil bir şekilde almasını da sağlayacaklarını belirtti.
Türkiye Yüzyılı'nın başarının yüzyılı olduğunu belirten Erdoğan, "Dört bir yanımızda savaşın, çatışmaların ve gerilimlerin arttığı bir dönemde, tüm taraflarla eşit, ahlaki, adil bir ilişki tesis ederek, barış için samimi gayret gösteren tek ülke durumundayız. Milli menfaatler, uluslararası ilkeler ve çok yönlü dengeler üzerinde, hem masada hem sahada sergilediğimiz insani ve vicdani duruş giderek daha çok takdir topluyor." diye konuştu.
Erdoğan, gelecek dönemde, bu yaklaşımı daha da genişletip etkinleştirerek insanlığın hizmetine sunmayı sürdüreceklerini bildirdi.
Türkiye Yüzyılı'nın değerlerin yüzyılı olduğunu kaydeden Erdoğan, "Tarihin, hepsine de sahip çıktığımız en kadim medeniyetlerinin membaı bu toprakların bugünkü sakinleri olarak, insanlığın ortak değerlerini korumakla da yükümlüyüz. Bizimle birlikte geniş bir coğrafyanın kültürel ve sosyal ahengin güvencesi olan bu kadim değerleri, yeni gerçekler ışığında zenginleştirerek sonraki nesillere aktaracağız." dedi.
Türkiye Yüzyılı'nın haklının yüzyılı olduğunu bildiren Erdoğan, hayatı boyunca güçlünün değil haklının üstün olduğu bir siyasi ve sosyal düzenin inşası için çalışıp, çabaladıklarını söyledi.
Temel özgürlüklerin eksiksiz kullanılabilmesini temin ederek, haklının güvencesi ve doğrunun tarafı olacak bir demokrasi işleyişini sağlama almak istediklerini belirten Erdoğan, bunun için köken ve inanç başta olmak üzere, hiçbir ayrım gözetmeksizin, her bir bireyin hakkını, hukukunu, geleceğini teminat altına alacak düzenlemeleri daha da etkinleştireceklerini bildirdi.
Türkiye Yüzyılı'nın şefkatin yüzyılı olduğunu aktaran Erdoğan, "İnsanlığın vicdanının sükuta büründüğü her durumda ve her yerde, bizim sesimiz aynı gürlükte çıkmaya devam etmiştir." dedi.
Erdoğan, şefkatin, merhametin, vicdanın rafa kaldırıldığı bir dünyanın herkes için yaşanılmaz hale geleceği inancıyla, bu mücadeleyi küresel düzeyde sürdürdüklerini, kadim devlet geleneğinden aldıkları ilhamla, sosyal destekler başta olmak üzere, her alanda vatandaşlara daha kuşatıcı hizmetler sunacaklarını ifade etti.
Türkiye Yüzyılı'nın istiklalin ve istikbalin yüzyılı olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün güçlüyüz, yarın daha da güçlü olacağız. İnsanlarımızın tamamının istiklalinden emin bir şekilde istikbaline güvenle bakacağı bir Türkiye için yeni projeler, yeni programlar, yeni eserler, yeni hizmetler peşinde koşmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Türkiye Yüzyılı'nın gençlerin yüzyılı olduğunu aktaran Erdoğan, istikbalin teminatı olan gençleri, eğitimden spora her alanda TEKNOFEST ruhuyla en üst düzeyde yetiştirmek için gereken altyapıyı önemli ölçüde tamamladıklarını bildirdi.
Erdoğan, bu temel üzerinde gençleri, "kökü mazide olan ati" anlayışıyla, değerlere bağlı, ne istediğini bilen, geniş ufuklu, azimli, donanımlı, çalışkan bireyler olarak geleceğe hazırlamaya devam edeceklerini kaydetti.
Gerçek devrimlerin, reformların ve dönüşümlerin, milletin özünden çıkıp gelen enerjinin, hareketin ve çabanın neticesi sonucu hayat bulduğunu, Türkiye'yi yıllarca özgürlüklerden ve zenginliklerden uzak tutanların güçlerini milletin öz güveninin önünü kapatmaktan aldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ne zaman ki bu set yıkıldı, işte o zaman Türkiye bambaşka bir görünüme büründü. Menderes'in ilk kazmayı vurduğu, Özal'ın ilk gediği açtığı bu seti kökünden söküp atmak hamdolsun bize nasip oldu. Tabii bu arada kaybolup giden nesillerin hesabını sormak da bize düştü. Kılığından kıyafetinden dolayı Ankara'ya alınmayan köylümüzün, inancından ve kültüründen dolayı aşağılanan mütedeyyin vatandaşlarımızın, Yassıada'da onurları çiğnenen milli irade temsilcilerinin, Mamak ve Diyarbakır zindanlarında işkenceye maruz kalan evlatlarımızın, hülasaten horlanan, hakir görülen, ezilen, dışlanan, haksızlığa maruz bırakılan her insanımızın davası, bizim davamızdır."
Bu kapsamda, daha fazla demokrasi, eser, hizmet, özgürlük, adalet ve fırsat eşitliği için çalıştıklarını dile getiren Erdoğan, yeri geldiğinde yedi düvele kafa tutarak yeri geldiğinde siyasetin ve diplomasinin inceliklerini kullanarak vatandaşların, dünyanın her yerinde başı dik şekilde gezebilmelerini sağladıklarına işaret etti.
Kendilerine ödetilen bedellere hiç bakmadan "adaletsiz kalkınma, kalkınmasız adalet olmayacağı" anlayışıyla gönüllere girmek için çaba sarf ettiklerini anlatan Erdoğan, Hakkari'den Ankara'ya, Ardahan'dan İzmir'e, Şanlıurfa'dan İstanbul'a ülkenin her şehrini aynı eğitim, sağlık, ulaşım ve spor imkanlarıyla buluşturmanın mücadelesini verdiklerine dikkati çekti.
Erdoğan, artık Türkiye'de, evladını okula gönderemediği için yoksulluğa kurban verme veya terör örgütüne kaptırma endişesi duyan ailelerin sitemini değil, çocuğunun diploma törenini gururla seyreden ailelerin sevincini paylaştıklarını vurgulayarak şöyle konuştu:
"Artık bu ülkede, doktora götürmek için yola çıktığı hasta evladını Zap suyuna kaptırıp 'Ankara'ya ses gitmiyor.' ağıtları yakanların türkülerini değil, evine gelen doktora, bir adım ötesindeki hastaneye bakıp 'Allah devlete zeval vermesin.' diyen insanlarımızın dualarını dinliyoruz. Artık bu ülkede, bize adeta bahşedilen sözde demokrasi ve özgürlüğümüzün mahcubiyetini değil, dişimizle, tırnağımızla, alın terimizle kanımızla eman yurdu haline getirdiğimiz, çalışanın emeğinin karşılığını alacağını, düşenin kolundan tutulacağını bildiği bir yerde yaşamanın kıvancı içindeyiz. Bugün Türkiye, kendi vatandaşlarına sağladığı imkanlar yanında, dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanı da kendisine çekmektedir. Ülkemize gelen herkesi sığınmacı sanan, her gördüğü yabancıya nefretle bakan hastalıklı zihniyetler anlamıyor olsa da Türkiye bölgesel ve küresel bir cazibe merkezi haline dönüşmüştür.
Sadece canını kurtarmak isteyen mazlumları misafir etmiyoruz. Yatırımcılardan profesyonel meslek mensuplarına kadar her kesimden insan, ülkemizdeki potansiyeli görüyor ve buraya yöneliyor. Dünyanın her ülkesi, finans ve yetişmiş insan kaynağı durumundaki bu tür insanlara kapılarını sonuna kadar açmaktadır. Biz de Türkiye'nin büyümesine, kalkınmasına, güçlenmesine katkı veren herkesi bağrımıza basıyoruz, basacağız. Küresel zenginlikten ülkemizin aldığı payı yükseltmenin yollarından biri de budur. Siyasi istikrarını teminat altına almış, güvenliğini sağlamış, demokrasisini kökleştirmiş, insan haklarını sahiplenmiş, ekonomisini büyütmüş, sosyal devlet uygulamalarını yaygınlaştırmış, krizlere ve tehditlere karşı bünyesini güçlendirmiş, akil, adil ve hakim bir güç haline gelmiş geçmişin tüm korkularından ve yoksunluklarından arınmış ülkemizin gündemine yakışan yeni Kızıl Elma'sı ancak Türkiye Yüzyılı olabilir."
Herkesin bir hayali olduğunu, kendi hayalinin ise Türkiye Yüzyılı olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Üstelik biz bu hayali bugün de kurmuyoruz. Aklımız ermeye başladığı günden beri bu hayalin peşindeyiz. Bugüne kadar yaptığımız her işi de bizi bu hayale yaklaştıracak adımlar olarak gördük. Şimdi de bizimle bu hayali paylaşacak, yanlışa 'yanlış' dediği gibi doğruya da 'doğru' diyecek herkesle yol yürümeye hazırız." dedi.
81 ildeki vatandaşlara seslenen Erdoğan, Cumhuriyetin 100. yılını aynı zamanda Türkiye'de siyaseti, üslubuyla tarzıyla işleyişiyle sonuçlarıyla değiştirecek yeni bir dönemin de miladı haline getirmek istediklerini söyledi.
Türkiye Yüzyılı için yapılacak her katkının kendileri için kıymetli olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: