Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen 3. Afrika Ülkeleri Dini Liderler Zirvesi’nde konuştu. Afrika kıtasında 12 büyükelçilik bulunduğunu ancak göreve geldikten sonra bunu 42'ye çıkardıklarını ifade eden Erdoğan, "Çabalarımız neticesinde, Türkiye-Afrika ilişkilerini 15 yıl önce hayal dahi edilemeyecek bir seviyeye getirdik" dedi. Ruanda soykırımına değinen Erdoğan, "Batı dünyası ve BM, Ruanda'da tam üç ay boyunca 800 bin insanın vahşice öldürülmesini sadece seyretmiştir. Kıta'daki birçok karışıklığın arkasında Batılı silah ve petrol şirketleri çıkıyor" açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika kıtasındaki birçok karışıklığın arkasından Batılı silah ve petrol şirketlerinin çıktığını belirterek, "Bugün bize hak, hukuk ve özgürlük dersi verenlerin neredeyse tamamının geçmişinde ya katliam ya işgal ya da sömürgecilikle lekesi vardır" dedi.
- Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen, birçok ülke ve bölgeden din adamını İstanbul'da bir araya getiren "Afrika: Çıkarsız Dayanışma, İyilikte Yardımlaşma" konulu 3. Afrika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi'nin açılışındaki konuşmasında, Kıtayla 1000 yılı aşan geçmişi bilmeyenlerin Türkiye'yi zaman zaman "Afrika'da ne işiniz var" diyerek suçladıklarını, Afrika'daki kardeşlerle, dostlarla kucaklaşmaktan çok ciddi rahatsız olduklarını söyledi.
Yıllarca Kıtanın kaynaklarını sömürenlerin, Afrikalı mazlumların kanı, canı, elması ve petrolü üzerinden kendilerini ikbal devşirenlerin Türkiye'nin eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde yürüttüğü işbirliğini hazmedemediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İstiyorlar ki Afrika halkları kendilerine bağımlı olmaya devam etsin. İstiyorlar ki Afrika'nın doğal kaynakları Kıtayı değil batılı şirketleri, batılı devletleri zenginleştirsin. İstiyorlar ki Afrikalı çocuklar, daha ana kucağındaki bebekler açlık, fakirlik ve yoksulluğun kurbanı olsun. Afrika'nın ayağa kalkmasını, muazzam potansiyelini hayata geçirmesini, Kıtanın tamamında barışın hakim olmasını arzu etmiyorlar. Kendilerine, kendi vatandaşlarına hak gördüklerini, Afrika ve diğer coğrafyalar için lüks görüyorlar. Özgürlüğü size ve bize çok görüyorlar. Demokrasiyi size ve bize çok görüyorlar. Refah, huzur, ekonomik kalkınmayı size ve bize çok görüyorlar. Bunun için de etnik ve dini farklılıkların kışkırtılmasından darbelere, iç savaş tahrikinden yaptırımlara kadar ellerindeki her imkanı kullanıyorlar. Kıtanın tarihi biraz da bundan dolayı yıkımların, soykırımların, çatışmanın tarihidir. 1994 yılında Ruanda soykırımında hangi sömürgeci devletin parmağı olduğunu herhalde sizler benden iyi biliyorsunuz. Batı dünyası ve BM, Ruanda'da tam üç ay boyunca 800 bin insanın vahşice öldürülmesini sadece seyretmiştir. Öyle ki Kagera Nehri devasa bir kabristana dönüşmüş, sadece bir günde 60 bin insanın cesedi kıyıya vurmuştur. Barış Pınarı Harekatı'ndan dolayı bugün bize silah ambargosu uygulayanlar, o günlerde eli kanlı katilleri silah ve mühimmata boğmuştur."
Silah satışını durdurmayı akıllarından dahi geçirmediler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahada devam eden vahşete rağmen batılı devletlerin soykırımcılara silah satışını durdurmayı akıllarından dahi geçirmediğini belirterek, "Aynı şekilde Somali'nin senelerce iç savaşla boğuşmasının arka planında kimlerin menfaati olduğu malumunuzdur. Çok uzun yıllar Kıtanın en uzun ülkelerinden biri olan Orta Afrika Cumhuriyetini karıştıranlar da yine aynı odaklardır. Libya'nın istikrara kavuşmaması için savaş baronlarını destekleyenlerin kimler olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Kıtadaki birçok karışıklığın arkasından Batılı silah ve petrol şirketleri çıkıyor. Bugün bize hak, hukuk ve özgürlük dersi verenlerin neredeyse tamamının geçmişinde ya katliam ya işgal ya da sömürgecilikle lekesi vardır." diye konuştu.
Erdoğan, 300 yıl önce Dakar'da dünyanın en büyük köle pazarını kurduklarını, Goree Adasından yüz binlerce insanı gemilere istifleyip Amerika'ya ve Avrupa'ya taşıdıklarını, Kongo'daki kauçuk tarlalarını insanların ölüm tarlasına çevirdiklerini, Cezayir'de işledikleri cinayetlerle, Namibya'da yaptıkları katliamlarla ise insanlık tarihine birer utanç lekesi eklediklerini ifade etti.
Aynı çevreler bugün de menfaatleri söz konusu olduğunda insana yine bu nazarla baktıklarını dile getiren Erdoğan, aradan yüzyıllar geçse de beyaz adamın Afrika'ya, Asya'ya, Latin Amerika'ya ve Orta Doğu'ya yönelik bu bakış açısının değişmediğini, batılıların beyaz ırkın üstünlüğüne dayanan kibrinde hiçbir azalma ve eksilme olmadığını belirtti.
Erdoğan, bittiği iddia edilen sömürgeciliğin yeni yöntemler kullanılarak, yeni biçimler alarak devam ettirildiğini dile getirerek, günümüzde kıtanın onca zenginliğine rağmen halen açlıkla, yokluk ve yoksullukla gündeme gelmesinin sebebinin neokolonyalizm olduğunu vurguladı.
İnsanı, yaradılmışların en şereflisi olarak gören bir inancın, dinin mensupları olduklarına işaret eden Erdoğan, medeniyetimizde her insanın en büyük kalemin çizdiği bir nakış olduğunu, bu topraklara İslam mührü vuran Allah dostların "Yaradılanı sev Yaradandan ötürü" diye buyurduğunu dile getirdi.
"Binlerce yıllık tarihimizin hiçbir döneminde ırkçılık yoktur"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ecdadın yönettiği 22 milyon kilometrekarenin her karışında adaleti ve hakkaniyeti gözettiğine değinerek, şöyle devam etti:
"Bunun için bizim binlerce yıllık tarihimizin hiçbir döneminde ırkçılık yoktur. Sömürgecilik yoktur. İşgal, zulüm, katliam yoktur. Ülke ve millet olarak hiçbir toplumun doğal kaynağı, alın teri, emeği ve kanı üzerinden refah devşirmenin peşinde koşmadık. Hiçbir insanı dilinden, renginden, inancından dolayı hor, hakir görmedik. emperyalistler gibi Kıtaya altın, elmas, petrol penceresinden bakmadık. Tarih boyunca nereye gittiysek daima kazandırmak, kalkındırmak, ihya ve imar etmek için çalıştık. İşte bunun için bugün de Key Town'dan Sevakin Adasına, Harar'dan Trablus'a kadar Kıtanın neresine gitsek ata yadigarı camilerle, medreselerle, ilim ve irfan yuvalarıyla karşılaşıyoruz. Kıtanın hangi ülkesini ziyaret edersek edelim hem halk hem de devlet ricali özellikle samimi teveccüh gösteriyor. İnancımızdan, değerlerimizden ve Kıtadaki bu eşsiz tarihimizden aldığımız ilhamla Türkiye olarak Afrika'da kapısı çalınmadık dost. yarası sarılmadık gönül, işbirliği yapılmadık devlet bırakmıyoruz. Uluslararası platformlarda kendimizinkini özellikle ne kadar önemsiyorsak özellikle Afrikalı kardeşlerimizin hakkını, hukukunu da o denli savunuyoruz."