Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi Açılış Töreni'nde, merkezin, Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerini güçlendirmek, bölgesel ve ilerleyen zamanlarda ülkeyi küresel bir finans merkezi haline getirmek amacıyla geliştirilen vizyoner bir proje olduğunu söyledi.
İnşasına 2013'te başladıkları projeyle Merkez Bankası, kamu bankaları ve borsa dahil, ülkenin lokomotif kuruluşlarını İstanbul'a taşımaya karar verdiklerini anlatan Erdoğan, böylece toplam 65 milyar liralık yatırım değeriyle ülkenin ve dünyanın en prestijli projesini hayata geçirdiklerini ifade etti.
Türkiye'yi bir üst lige çıkartacak İstanbul Finans Merkezi'nin ilk etabını açıyoruz. Finans sektörümüz açısından stratejik öneme sahip açılışı gerçekleştiriyoruz. Türkiye’nin dünya ekonomisindeki gücünü artırarak. Tarihte İstanbul, nasıl bu ülkenin finans merkeziyse şimdi yeniden bu finans merkezi olma görevini üstleniyor, hayırlı olsun. Türkiye’yi finans alanında bir üst lige çıkaracak, küresel bir merkez haline getirecek.
İstanbul'u dünyanın sayılı finans merkezlerinden biri haline getirdik. Çevre dostu binalardan oluşuyor.
Merkez Bankası'nı İstanbul'a taşıyacağız dedik karşımıza çıktılar, Ziraat ve Vakıfbank için de aynı şeyi yaptılar. Türkiye'nin finans tarihinde neler olduğunu bilmiyor. İstanbul tarihte nasıl finans merkeziyle bu görevini yeniden üstleniyor. İstanbul Finans Merkezi Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerini gerçekleştirmek için oluşturulan bir projedir. Toplam 65 milyar liralık yatırım değeriyle ülkemiz ve dünyanın en prestijli projesini hayata geçirdik.
İstanbulumuzun Avrupa Yakası'ndan sonra Anadolu Yakası da ayrı bir zenginliğe kavuşmuştur.
İstanbul Finans Merkezi uluslararası sermaye akışını kolaylaştıracak, yatırım çekme potansiyelimizi artıracak.
İFM, 21 ofis binasıyla, AVM'siyle, kongre merkeziyle, oteliyle ve otoparkıyla iş dünyasının tüm ihtiyaçlarına cevap verecektir.
Bu merkez üç kıtanın buluşma noktası olan İstanbul'da yeni bir finansal ekosistem oluşturacaktır. İstanbul'un Anadolu yakası da ayrı bir zenginliğe kavuşmuştur. Dünyada New York, Londra, Frankfurt gibi asırlık merkezlerin yanında Dubai, Singupur, Hong Kong gibi sonradan bu listeye dahil olan önemli finans merkezleri de bulunuyor. Küresel finansın ağırlık merkezi giderek daha belirgin şekilde batıdan doğuya doğru kayıyor. Bu çerçevede Asya ve Avrupa arasında artan siyasi rekabet ile ülkemizin jeopolitik konumu İstanbul'un önünde yeni fırsat pencereleri açıyor. Ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütme üzerine kurulu Türkiye Ekonomi Modeli ile hedeflerimizi bir adım daha yukarı taşıdık. Tarihi olarak doğu ve batı arasında hem coğrafi hem de ticari köprü görevi gören İstanbul'un günümüzde finansal piyasalar arasında aynı bağı kurma potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz.
İstanbul Finans Merkezi, yerli ve yabancı finans kuruluşlarının bölgede faaliyet göstermeye başlamalarıyla ülkemiz ekonomisine katkılar sağlayacaktır.
Tüm bunların yanı sıra, İFM, yatırım çekme potansiyelimizi de artıracaktır. Büyük altyapı projelerinin finansmanı ile finansal istikrarın devamlılığını sağlayacaktır.
Yakında, milli findeks strateji belgemizi de kamuoyumuz ile paylaşacağız. Ülkemize tüm bu katkıları yapacak merkezimiz 10 yıllık bir emeğin ürünüdür. Bu merkezin asıl değeri önümüzdeki yıllarda da daha net anlaşılacaktır.
Malumunuz ülkemiz 14 Mayıs tarihinde yapılacak bir seçim sürecinin içinde bulunuyor. 27 gün sonra sandıklara gidecek hem kendimizin hem evlatlarımızın hem de Türkiye'nin geleceğine dair çok kritik bir karar vereceğiz. Sadece adaylar, sadece siyasi partiler ve ittifaklar arasında değil aynı zamanda 2 farklı anlayış arasında da mühim bir tercih yapacağız. Ömrünün 40 yılında meydanların nabzını tutan, meydanların dilini okuyan bir siyasetçi olarak sandığın renginden en ufak bir şüphe duymuyorum. Biz milletimizin tercihinin son 21 yıldır olduğu gibi yine eser, hizmet ve yatırım siyasetinden yana olacağına inanıyoruz. Ülkemizin son 21 yıldır inatla, sabırla ve istikrarla yürüttüğü ekonomik kalkınma yolculuğu kesintiye uğramayacaktır. Özellikle 2002 öncesi Türkiye'yi bilen insanlarımız mücadele ederek, gerektiğinde bedeller ödeyerek elde ettikleri demokratik ve ekonomik kazanımlarından geriye gidişe asla müsaade etmeyecektir. 14 Mayıs'ta inşallah bir kez daha milli irade tecelli edecek, aziz milletimiz bismillah diyerek Türkiye Yüzyılı'nı başlatacaktır.
Muhalefetin Türkiye’yi yönetebilecek hiçbir vizyonu yok. Batılı tefecilerden 300 milyar dolar dilenme, IMF ve çetelerine teslim olma vaadi veriyorlar. Ülkemizin 2002 öncesinde neden geri kaldığını da göstermiştir. Tespitlerimizi haklı çıkartacak pek çok örnek var. Gerçek dünya ile ilgisi olmayan vaatler. 300 milyar dolar İngiltere'den getirecekmiş. Demek ki tefecilerle görüştü, sözler aldı. O sözleri burada aktarıyor. 20 yıl bu ülkede başbakanlık yaptım, cumhurbaşkanlığı yaptım. Ama böyle yalan dolan hile başka hiçbir lider görmedim. Bu SSK'yı batıran değil mi? Savaş Ay hayatta olsaydı o hastanelerin halini tekrar gösterseydi. Şimdi şehir hastanelerimizle dünyaya meydan okuyoruz. Bay Bay Kemal, yap işlet devret nedir bilelim diyor. Öğrenemediysen ne yapalım seninle mi uğraşalım.
Bu millet çok değil, 26 sene önce meydanlara 2 anahtar vaadiyle dolaşanların kendini, elindeki anahtardan da ettiğini unutmaz. Ülkeye geride milyarlarca dolar borç takarak ortadan kaybolduğunu unutmaz.
Malum 7'li masanın etrafında olanlardan biri ile Davos'tayız. Bunlar Türkiye'yi idare etmek hakkında konuşuyorlar. Türkiye'yi idare etmek benim işim. 23 milyar dolar IMF'ye borcumuz vardı. 2013'e kadar borcumuzu bitirdik. 2013'ten itibaren daha IMF ile işimiz kalmadı. Bu 7'li masa kapalı kapılar ardında IMF ile pazarlıklar yapıyor.
Bunlar bu millete çok çile çektirdiler. Bu millet 1990'lardaki popülist söylemlerin Türkiye'yi nasıl çöküşe sürüklediğini unutmaz.
Bu otoyollarımız, bu köprülerimiz şu havalimanlarımız olmasaydı Türkiye'nin bir ucundan öbür ucuna nasıl giderdik.
Artık Iğdır'daki Muş'taki yavrularımızın okumak için İstanbul'a Ankara'ya gelmesine gerek yok. Hemen oradaki üniversiteye gidip tahsilini yapıyor.