17-25 Aralık darbe girişimine kalkışan paralel yapı mensubu adli ve güvenlik mensuplarının CIA ve FBI tarafından Gülen'e ait kültür merkezlerinde eğitildiği belirlendi. Emniyet'in raporuna göre bu kişiler daha sonra hükümeti devirmeye teşebbüste rol aldı.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) / Paralel Devlet Yapılanması'na (PDY) ilişkin gönderdiği 52 sayfalık raporda, çok önemli bilgiler yer alıyor. Raporda ifadesi yer alan cemaat içerisinde Gülen'le bire bir görüşebilen bir kişinin söylediği çarpıcı ayrıntılar ise şok etti. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Zeki Çatalkaya imzalı 52 sayfalık rapor, “FETÖ/PDY", “Terörizm ve Genel Hususlar", “Ayrıntılı İnceleme", “Netice ve Kanaat" olmak üzere 4 başlıkta oluştu. Paralel yapının genel şemasının oluşturulduğu raporda, temel hedefin devletin bütün anayasal kurumlarını ele geçirmek olduğu vurgulandı. Raporda yer alan tanığın ifadesine göre, Gülen, başarısız olan 17/25 Aralık darbe girişimiyle ilgili yakın çevresine, “Keşke şimdi yapmasaydık" diyerek pişmanlığını dile getirdi.
Tanık, ifadesinde önemli bir ayrıntıya da yer verdi. CIA ve FBI'nın hükümete yönelik faaliyetlerine ilişkin geliştirdiği strateji gereği cemaate ait kültür merkezlerinde, yetiştirilmiş kadroya eğitimler verdiğini belirten tanık, “Bunun en iyi örneklerini ise 17 Aralık sürecinde savcılar ve güvenlik güçlerinin yapmış olduğu operasyonları içine alabiliriz. Bu girişim tamamen hükümeti ortadan kaldırarak devleti tüm kurumlarıyla zayıf düşürmek amacını taşımaktaydı. Bahsettiğim eğitimlere dahil olan adli ve güvenlik kurumlarında çalışan ancak cemaat kadrosu içerisinde yer alan şahıslar bu görevi üstlenerek harekete geçmiştir" dedi.
EGM'nin raporunda yer alan tanık ifadesinin dikkat çekici bir başka bölümü ise şöyle: “CIA'dan emekli olmuş veya hala görevde olanlardan bazıları gelerek Türkiye'nin ve Orta Asya'nın MR'ını çektiler. Ayrıca cemaatin bölgedeki gücünün tespitini yaptılar ve biz de onları gezdirdik, yardımcı olduk. Akabinde de bunları rapor haline getirip ABD'ye gittiler. ABD girmek ve hegemonyası altına almak istediği Türkiye Cumhuriyeti ve İslam Coğrafyasını çok kolay bir şekilde kontrol altına almasını sağlamaktadır. Bu sayede de ABD'nin kendisine yeni bir kapı aralamış olduğunu Fetullah Gülen'in kendi ağzından duymuşluğum var."
Tanık ayrıca, cemaat kadrolarının gittikleri ülkede ABD büyükelçiğini ziyaret ederek biat tabir edilen yeminle göreve başladıklarını anlattı. Tanık, Emniyet istihbarat içerisindeki cemaat mensuplarının Türkiye'nin içinden geçtiği sürece yönelik bir operasyon yaptıklarını, cemaatin izni ve bilgisi olmadan bir operasyonun gerçekleşmeyeceğini aktardı. Devlet kurumlarındaki paralel yapılanmaya ilişkin Gülen'in söylediği sözlere de yer verilen raporda, FETÖ/PDY'de Gülen'in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya tavrın ezildiği, liderin ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatlarının aklın da ötesinde bir 'kutsiyet' kazandırılarak uygulandığı belirtildi.
Tanık, ifadesinde, paralel yapının önümüzdeki süreçte Türkiye'de meydana gelen sosyo-ekonomik sorunları bahane ederek hükümeti ve devleti zora sokacak eylem ve faaliyetlerin içerisinde yer alacağına dikkat çekti.
Söz konusu tanığın ifadesiyle, her asker konusu geçtiğinde “Bu askeriyeye askeriyenin içindeki kahramanlarla bir gün hesabını soracağım" diyen Gülen'in emriyle tankları bir gün yürütmek için 30 yıldır bekleyen kişilerin olduğu ortaya çıktı. Zaman Gazetesi'nin 28 Şubat sürecini destekleyen, Erbakan ve hükümeti aleyhine yazılar yazdığına işaret eden tanık, “Erbakan'ın istifaya direndiği dönemlerde yaptığımız 5. kat toplantısına gelen Fetullah Gülen, elindeki gazeteyi arkadaşların yüzüne fırlatarak, 'bir hükümeti bile deviremeyen bu gazeteyi çıkarmayın' dediğine şahit oldum" ifadelerini kullandı. Piramitte üst akıl olarak belirttiği yerin Fetullah Gülen ile birlikte hareket ettiğine işaret eden tanık, şöyle dedi:
“Üst akılda Türkiye'de bir operasyon yapılması kararı alınıyor. Üst akıl Türkiye'deki uzantılarına bir strateji veriyor. 17 Aralık'ta yapılan operasyonun kendine özgü bir karakteri vardır. 30 Mart seçimlerinden sonra karşılaştığımız operasyonlara baktığımızda hepsinin ortak özelliği 'başbakanı germek ve kızdırmaktır.' Bunun amacı da toplumu germek ve vatandaşlarda umutsuzluk yaratmaktır."
Paralel yapının MİT'in başına Hakan Fidan yerine dış güçlerin ve paralel yapının hedefleri doğrultusunda hareket edecek Ramazan Akyürek'i getirmek istediğini anlatan tanık, “Recep Tayyip Erdoğan rahatsızlandığı zaman cemaate ait bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan Fidan hızlı bir şekilde hastaneye yetişip ameliyata mani olmuş ve paralel yapının yapmak istediği tehlikeli sonuca engel olmuştur. Bu nedenle İsrail ve paralel yapı tarafından Hakan Fidan sevilmeyen bir şahsiyet olmuştur" dedi.
Tanık, şunları kaydetti: “17-25 Aralık olumlu sonuçlansaydı Gülen Humeyni misali yurda dönecekti. Bu başarısızlık cemaatin Amerika ve İsrail nezdinde prestij kaybetmesine neden olmuştur. Bu nedenle Ayasofya konusunda hükümeti zayıf düşürmek amacıyla cemaat ve buna bağlı yayın organları tarafından kamuoyu oluşturmaya başlanmıştır."
Tanık, 1988-1990 yılları arasında Ankara Dikimevi'nde örgüte ait bir öğrenci yurdunda gerçekleştirdiği toplantıyı şöyle anlattı: “TSK üzerinde çalışma yapan cemaat sorumlularının katıldığı toplantıda, Ankara il imamı bize hitaben 'yapmış olduğunuz iş hiçbir şey ile kıyaslanamaz, tarihi bir iş yapıyorsunuz' dedi. Ayrıca bu imam Gülen'in 'Bir vasıtanız var ve cennete adam taşıyorsunuz, muvakkaten o işi bırakın, bu işi yapın, bu daha önemlidir' şeklindeki haberini bize iletti." Askeri liseye girdikten sonra cemaatle bir daha görüşmeyen bir kişiyle ilgili olayı anlatan tanık, “Bu durumu, Ankara il imamına aktardım. O da bana 'boşver üzerine gitme, gelmiyorsa gelmesin. İleride nasılsa rütbelerini sökeriz' diye söyledi" dedi. Talimatların silsile yolu ile alındığı ve talimatların Gülen tarafından verildiğini anlatan tanık, "Bize bu kağıtları polis baskını var şeklinde tatbik ettirilerek yedirilirdi. Ama biz bunları ezberledik" dedi.
Gülen'in askere hayran bir görüntü sergilediğini ancak arka planda derin bir asker korkusu ve rahatsızlığı olduğunu söyleyen tanık, “Her asker konusu geçtiğinde hoca 'bu askeriyeye askeriyenin içindeki kahramanlarla bir gün hesabını soracağım' demiştir. Fetullah Gülen ayrıca askerlere, 'siz benim Bedir'imin, Uhud'umun Hamzaları ve Alileri olarak yetişiyorsunuz' derdi. 30 yıldır askeriyenin içerisinde 'Fetullah Hoca'nın emriyle bir gün tankları yürüteceğiz' diye bekleyen kişiler var. Bir dönem askeriyeden atılanların üzerine hoca neredeyse felç geçirecekti" dedi. Devletin istihbarat birimlerinde görev yapan paralelcilerin tüm bilgileri kendi kurumlarından önce Fetullahn Gülen'e ve onun üst akıllarına ulaştırdıklarına dikkat çeken tanık, üst düzey yetkililerin yaptığı görüşmeler ve toplantılara ait kayıtlar ile kararnameleri henüz kimse görmeden anında özel faksla Pensilvanya'daki Fetullah Gülen'e gönderildiğini belirtti.
Zaman Gazetesi'nin 28 Şubat sürecini destekleyen, Erbakan ve hükümeti aleyhine yazılar yazdığını kaydeden tanık, “Erbakan'ın istifaya direndiği dönemlerde Ankara Necatibey Caddesi'nde yaptığımız 5. kat toplantısına gelen Fetullah Gülen, elindeki gazeteyi arkadaşların yüzüne fırlatarak, 'bir hükümeti bile deviremeyen bu gazeteyi çıkarmayın' dediğine şahit oldum" ifadelerini kullandı. Paralel yapı içerisinde devletten daha iyi bir istatistik çalışması olduğuna dikkat çeken tanık, “Hoca, ne kadar hukukçu, savcı, katip ve polisin olduğunu sorsa rütbeli-rütbesiz firesiz tek tek sayılır" dedi. Ülkede cemaat hangi alanlarda zayıfsa o kurumda yapılaşma içine gidildiğini anlatan tanık, “Önce askeriye, sonra emniyet ve adliye ele alındıktan sonra eğitim, sanat camiası, medya ve gazete alanında yapılanma oluşturuldu. Bu faaliyet toplumdaki her statüye ele geçirme faaliyetidir. Yetiştirilen her öğrenci de bu amaç doğrultusunda kullanılırdı" şeklinde konuştu.