Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhur İttifakı basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Burada yaptığı konuşmada depremzedelerin Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından kaldıkları otelden çıkartılmasına tepki gösteren Çavuşoğlu, "Üzülerek takip ettik. Tekirdağ Belediyesi'nin depremzedelerimizi ortada bırakması asla kabul edilemez. Bu gözle insani olaylara oy potansiyeli olarak bakmak insani değildir" dedi. Dış basının anti demokratik Türkiye yakıştırmalarına sert tepki gösteren Çavuşoğlu, "Krizlerin, savaşların, çatışmaların yaşandığı dünya hakkında analiz yaparken iki yaygın reflekse karşı Türkiye benzetmesi yapılıyor. Biz Türkiye olarak iki refleksi de reddediyoruz" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Cumhur İttifakı basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
"14 Mayıs seçimlerinin kazananı Türkiye olmuştur.
Cumhurbaşkanımız en yakın rakibine 2 milyon 520 bin oy fark atmasına rağmen yarım puandan az bir farkla Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalmıştır. Sandıktan çıkan bu iradeye saygımız sonsuz. YSK'nın da ilanıyla Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerine gidiyoruz. 14 Mayısta elde ettiğimiz başarıyı daha büyük bir zaferle taçlandırma vakti.
Vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek için çalışmamızı başlattık.
Birincisi fahiş kira artışı.
Büyükşehirlerde memurlara il ve ilçe bazında kira desteği vereceğiz. TOKİ için de yeni yerler bakmaya başladık.
İkincisi bazı ilçelerin tarım teşviklerinden faydalanamamış olması. Bununla ilgili de Tarım Bakanlığımızla bir çalışma başlattık.
Rusya-Ukrayna savaşında tarafsızlığı bozup batıdan aferin almak için Rusya'ya yaptırım uygulamanın ülkemize ve Antalyamıza ne yararı olur? Sizler bu vaadi verirken çiftçimize, turizmcimize, esnafımıza ihracatçımıza sordunuz mu? Bu vaade göre tarım başta olmak üzere ihracat büyük oranda düşer turist gelmez ve Antalya bundan büyük zarar görür.
Hiç şüphesiz yeni dönemde en büyük önceliğimiz deprem bölgelerinin yeniden imar ve ihyası olacak. Burada bir üzüntümü de sizlerle paylaşmak istiyoruz. Seçim gecesinden itibaren depremzede vatandaşları hedef alan paylaşımları üzülerek takip ettik. Bu kin ve nefret kendinden olmayanı ötekileştirmek hangi insanlığa sığar. Tekirdağ Belediyesi'nin depremzedelerimizi ortada bırakması asla kabul edilemez. Ne kültürümüze ne de milletimizin değerlerine yakışır bu hareketler. Bu gözle insani olaylara oy potansiyeli olarak bakmak insani değildir. En son örnek, sıkça konuşuluyor. Defne Devlet Hastanesi rekor bir sürede tamamlandı. Defne'de Kılıçdaroğlu'nun oy oranı yüzde 90 ama vatandaşımızın yaralarını sarma sorumluluğumuz var. Aynı örneği Van ve İzmir'de gördük. Buralarda Cumhurbaşkanımıza istediğimiz düzeyde oy çıkmadı ama buralarda yaraları sararken 'bize oy verdi, vermedi' şeklinde bir tereddüt içinde olmadık. Bizim aklımız, gönlümüz ve desteğimiz depremzede kardeşlerimizle olacak. Biz vatandaşlarımızın yaralarını silmeye devam edeceğiz.14 Mayıs'a giden süreçte ABD ve Avrupa basınında Cumhurbaşkanımızı hedef alan yayınlara da tanık olduk. Bunlar Türk demokrasisini ve milli egemenliğini hafife alan yayınlar. 3 ay önce tarihimizin en büyük afetini kaybettik buna rağmen seçimi böyle bir katılımla gerçekleştirmek demokrasimizin gücünü de gösterdi.
Bize bu eleştirileri yapan iki misyonun şefi de Alman. Aynı Almanya'da Sabah gazetesinden iki basın mensubumuz bir FETÖ'cünün yalan yanlış ihbarıyla ofisleri basılması suretiyle gözaltına alınıyor.
Tabi bakanlık olarak açıklamamızı yapıp büyükelçiyi bakanlığa çağırıp tepkimizi ortaya koyduk.
Basın özgürlüğünden dem vuranlar Sabah Gazetesi'ne baskın düzenleyip "basın özgürlüğü sınırsız değildir" diyor.
Demokrasiye ve milli iradeye olan bağlılığımız, uluslararası siyasetin mevcut durumu ve bu çifte standartlı uygulamalar dikkate alındığında çok aha anlamlı.
Krizlerin, savaşların, çatışmaların yaşandığı dünya hakkında analiz yaparken iki yaygın reflekse karşı Türkiye benzetmesi yapıyor. Birinci refleks Avrupa birliği başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde görünüyor. Kendi refah alanına çekilme küresel sorunları sırf göç gibi güvenlik sorunları itibariyle umursamama.
İkinci refleks daha ilkel, bütün suçu kendinden olmayanlarda görme. Irkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı Türk düşmanlığı şeklinde vuku buluyor. İşte Charlie Hedbo'nun terbiyesizliğini ve alçaklığını gördünüz.
Biraz önce bahsettiğim iki reflekste anti demokratik tepkilerdir. Biz Türkiye olarak iki refleksi de reddediyoruz.
Bu tavrımız demokrasi savunmasıdır. Demokrasimizi Türkiye Yüzyılında daha da güçlendireceğiz.
İkinci turu başarı ve huzur içinde kardeşçe gerçekleştireceğiz.
Bizim terörle mücadelemiz güvenli alanlar yaratıyor.
Astana süreci başta olmak üzere bütün arayışların ana aktörü olmaya devam edeceğiz.
Tahıl anlaşmasının süresi iki yıl uzatıldı.
Kışkırtmalara gelmeden canla başla mücadele ettik şimdi 14Matyıs'ta elde ettiğimiz başarıyı daha büyük bir zaferle taçlandırmak lazım.
Hangi partiye oy verirse versin hemşerilerimiz oyuna bir kez daha talip olduğumuzu belirtmek isterim.
İnşallah tarihi bir başarıya hep birlikte imza atacağız.