Gazetemizin kıdemli foto muhabiri ve hepimizin “Cambaz” diye hitap ettiği dostumuz, abimiz Mustafa Cambaz, önceki akşam Çengelköy'de darbe girişiminde bulunan gözü dönmüş FETÖ'cü askerlerin açtığı ateş sonucu şehit oldu. Yunanistan'ın Batı Trakya Türklerinden olan Mustafa Cambaz bu vatan ve bayrak için canını vermeye hazır olduğunu söylerdi. Cambaz abimiz önceki gece, darbecilere karşı harekete geçen polislere destek vermek için, “Başkomutan Erdoğan'ın isteği ve emriyle sokağa çıkıyoruz” tweetini atarak yola çıkmıştı.
Çengelköy'de darbecilere karşı çıkarken aldığı kurşun yarasıyla büyük miktarda kan kaybı yaşayan Cambaz, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Gülen yüzü ve herkese karşı olan samimi tavırları ile çok sevilen Cambaz'ın vefatı, iş arkadaşlarını kedere boğdu. Mustafa Cambaz'ın cenazesi bugün ikindi namazını müteakip Üsküdar'daki Marmara Üniversitesi İlahiyat Camii'nde kılınacak namazın ardından Çengelköy Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Cambaz'ın naaşı defin öncesi 20 yıla yakın çalıştığı Yeni Şafak gazetesine getirilerek helallik alınacak.
Mesleğinin aşığı olan Mustafa Cambaz, o akşam gazeteden çıktığında da telefonla Yeni Şafak Pazar'da yayınlanacak yazısının son düzeltmelerini yaptırmıştı. Fotoğraf çekmek onun için adeta bir tutku idi. Boynunda çıkarmadığı fotoğraf makinasıyla hayatın ayrıntılarını kayda alıyordu. Camiler ise özel ilgi alanıydı. Türkiye'yi karış karış gezen Cambaz'ın, "Türkiye Ulu Camileri" kitabı geçtiğimiz ay yayınlanmıştı. 15 yıllık emeğin mahsulü olan kitapta, 118 Ulu Cami hakkında ayrıntılı bilgiler yer alıyordu. Fotoğraflanacak detaylarının fazla olması nedeniyle Ulu Camilere karşı özel bir ilgi duyduğunu anlatan Cambaz kitabını ise, "Anadolu'daki Selçuklu ve Beylikler dönemi yadigârlarının hepsini bir arada toplayan bir çalışmanın henüz yapılmadığını gördüm. Bu bir eksiklikti. Türkiye sınırları içindeki Ulu Camileri en ince detaylarına kadar fotoğraflayıp kayıt altına almak ve bir albüm kitapta toplamak istiyordum. Çünkü fotoğraf en önemli kayıttır" sözleriyle anlatmıştı.
Kitap çalışması için Güneydoğu'dan başlayarak yola çıkan Cambaz, hemen hemen bütün seyahatlerini otobüs, ilçe minibüsleri, bazen de otostopla gerçekleştirmişti. İlk gidişinde bir buçuk, ikinci gidişinde bir ay sahada kalan Cambaz, Ege ve iç Anadolu bölgelerindeki yerleri de hafta sonları giderek fotoğraflamıştı. Geçtiği yolları haritasında işaretleyen Cambaz abimiz, sadece dört ayda 17 bin kilometre yol yapmıştı. Gece gündüz en büyük tutkusu olan Ulu Cami projesini gerçekleştirmek için çalışan Mustafa Cambaz, bunu "Ölene kadar unutamayacağım mükemmel bir deneyimdi" şeklinde tarif etmişti.
Yolculuklarında Anadolu insanının misafirperverliğini, hoşgörüsünü kısaca büyüklüğünü yaşayarak gördüğünü anlatan Cambaz, "Cami ve diğer kültür varlıklarımızın fotoğraflarının yanında birçok hikâye de biriktirdim" sözleriyle anlatmıştı başından geçenleri. Yolculuklarında yaşadıklarını gülerek anlatırdı. Başından geçen bu olayları da notlar halinde yazıyordu. Belki gözü dönmüş cuntacılar tarafından katledildiği akşamı da notlarına dahil edecekti. Ancak kendi halkına kurşun sıkacak kadar gözü dönmüş darbeciler nedeniyle bu mümkün olmadı.