Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, HSYK'nın yapısının neden değişmesi gerektiğini anlatırken Ferhat Sarıkaya örneğini verdi. Bunu anlatırken de tarihi bir gerçeği açıkladı.
Arınç, Kırşehir Ahi İşadamları Derneğinin (KAHİAD) düzenlediği 'Demokrasi Ülkemizi Kalkındırır' konulu konferansta yaptığı konuşmada, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla görevine son verilen cumhuriyet savcısı Ferhat Sarıkaya'ya haksızlık yapıldığını söyledi. 12 Eylüldeki halk oylamasında bu sorunun da ortadan kalkacağını belirten Arınç, HSYK kararlarına da yargı yolu açılacağını söyledi.
Sarıkaya'nın meslekten atıldığı günlerde ona Ferhat Sarıkaya'ya sahip çıktığını belirten Arınç, şunları kaydetti:
'Hiç kimse ona iş vermeyi, hiç kimse onunla ilgilenmeyi, cesaret verici bulmadı. Çünkü o her şeyden mahrum bir hale gelmişti. Haber gönderdim, kendisini şu ana kadar hiç görmedim, yeminle söylüyorum. Ama yaptığı iş onurlu bir işti, ona karşı meslekten atılması da çok kötü bir cezaydı, maalesef zulümdü. Dedim ki 'ben Meclis Başkanıyım, gelsin ona Mecliste iş vereceğim. Hukuk müşaviri yapacağım' dedim. Büyüklük buradadır, haber gönderdi bana 'çok teşekkür ediyorum, hiç böyle bir şey düşünmüyorum. Ben konuşmayacağım. Evet böyle bir zulüm ve haksızlık yapıldı, ben kaderime razıyım' dedi. Başkası olsa balıklama atlardı, koşar gelirdi ama bu asil insan, mesleğinden atıldı. Başka Ferhat Sarıkaya'lar da mesleğinden atılmasın, onlara zulmedilmesin diye çalışıyorum, HSYK bunun yolunu kesmek isterse, bunun yargı yolu açık diyorum.'
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Biz terörle en ciddi mücadeleyi veriyoruz. Terör örgütünün başındaki adamlardan biri bir laf söylüyor, ona inanıyorlar; benim kanımdan, benim milletimden, benim canımdan, benim inancımdan, kıblesi bir, Allah'ı bir, Peygamberi bir, Hükümetin başındakine veya Hükümetin bakanına inanmıyorlar. Allah'tan korkun' dedi.
Arınç, Kırşehir Ahi İşadamları Derneğinin (KAHİAD) düzenlediği 'Demokrasi Ülkemizi Kalkındırır' konulu konferansta yaptığı konuşmada, Anayasanın Allah yapısı değil, kul yapısı olduğunu belirterek, yanlışsa düzeltileceğini, yeterli değilse değiştirileceğini belirterek, Anayasa değişikliğini AK Parti Hükümeti yaptığı için karşı çıkıldığını söyledi.
Türkiye'de Meclisin kurulduğu yıl 1920'de ilk Anayasa yapıldığını anımsatan Arınç, şöyle konuştu:
'Biz diyoruz ki 'Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir'. Biri kalkıp da dese ki 'Allah'tan korkun, 20'nin üzerinden 90 yıl geçti. 1920'de Meclis açıldı, biz 2010'dayız'. 90 yıl önce Meclis kendi Anayasasını yapmıştı ama biz 27 Mayıs 1960'tan bu yana tam 50 senedir darbecilerin Anayasasıyla yönetiliyoruz. Utanmıyor muyuz, yüzümün kızarmıyor mu? Bu nasıl demokrasi? Niçin benim Meclisim kendi Anayasasını yapmıyor da hala darbecilerin Anayasasıyla idare etmeye çalışıyor? Biz bunu düşündük ve onun için bu Anayasayı değiştiriyoruz.
Bizim iddiamız, yeni, demokratik, sivil bir anayasayı tamamen yeni baştan yapmaktı ama çok karşı çıktılar, AK Parti hakkında kapatma davası açtılar, mecbur kaldık, parça parça değiştirmeye. Darbeden şikayet edenler, darbe Anayasasını değiştirmemek için köşe bucak dolaşıp, 'hayır, hayır' diye bağırıyorlar. Hatta utanmadan, sıkılmadan süreci baltalamak için bazı fotoğraflar bastırarak, 'evet' diyenleri aklı sıra kötülemeye çalışıyorlar. Allah'tan korkun, vicdanlı, insaflı olun. Bunları yapanlar geçmişte hiçbir şey kazanmadı, bundan sonra da kazanmayacak. Milletin kafasını karıştırmak için namuslu insanlara leke atmanın, şerefli insanlara alçakça saldırmanın bizim kitabımızda yeri yok.'
Anayasa değişikliğine ilişkin referandumda, darbecilerin yargılanmasını engelleyen maddenin de kaldırılacağını bildiren Arınç, '(Türkiye'de artık darbe olmasın, cuntacılar olmasın, demokrasi kesintiye uğramsın) diyen memleketin temiz evlatları, 'bunu düşünenlerden de yapmaya kalkanlardan da hesap sorulsun' diye Anayasadaki o geçici maddeleri kaldırıyor. Bunun neresine 'hayır' diyebiliriz? 12 Eylül'ün Türkiye'de mağdur ettiği kesimler, gözyaşı dökenler, ıstırap çekenler, zulme uğrayanlar, haklarından mahrum kalanlar, şimdi onunla hesaplaşma günü geldiğinde sırf bunu AK Parti yapıyor iddiasıyla buna karşı çıkarlarsa bu neyle izah edilebilir? Türkiye'nin her yerine koşup, mağdur olan arkadaşlarımın avukatlığını yaptım. Çünkü ben darbenin kötü bir şey olduğuna inanıyorum. Demokrasilerde halk iktidarı sandıkla seçer, o iktidara güle güle demek için sandığı kullanır. Demokrasilerde balans ayarı tankla topla tüfekle olmaz, sandıkla, seçimle olur' diye konuştu.