Riyad yönetiminin Veliaht Selman’ı koruyan açıklaması dünyayı tatmin etmedi. ABD’de Senato ve Temsilciler Meclisi’nin önemli isimleri, uluslararası soruşturma ve yaptırım istedi. Cemal Kaşıkçı’nın Selman’ın onayı dahilinde öldürüldüğüne kesin gözüyle bakılıyor.
Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim’de ‘konsolosluktan çıkıp gittiğini’ savunarak olayı örtbas etmeye çalışan Suudi Arabistan, ortaya çıkan deliller sonrası ünlü gazetecinin ‘orada öldüğünü’ itiraf etmek zorunda kaldı. Olaya ilişkin 18 Suud vatandaşının gözaltına alındığını duyuran Riyad, Kaşıkçı’nın ölümünde parmağı olan herkesten hesap sorulacağını iddia etti. Cinayette bütün oklar ülkeyi yöneten Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a yönelince duruma el koyan Kral Selman bin Abdülaziz, üst düzey 5 kişiyi görevden aldırdı. Bu kişiler, Kraliyet müsteşarı ile iki Genel İstihbarat Başkan Yardımcısı ve iki istihbarat yetkilisinden oluşuyor. Tüm bunlara karşın ülkenin yeni istihbarat yapılanmasını kurmak üzere Prens Selman’ın görevlendirilmesi, süreci izleyen herkesin aklına aynı şüpheyi getirdi: Cinayet, hazırlanmış plan dahilinde birkaç kişinin üzerine yıkılacak; Prens Selman da bu işten sıyrılacak.
ARBEDE SONUCU ÖLMÜŞ(!)
Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda yaşanan ‘arbede’ sonucunda öldüğünü savunan Riyad yönetimi, cesedin nerede olduğuna ilişkin ise bilgi vermedi. Suud resmi haber ajansı SPA’daki açıklamaya göre Kaşıkçı, konsoloslukta başka Suudi vatandaşlarla tartıştı, tartışma arbedeye dönüştü ve bunun sonucunda Kaşıkçı hayatını kaybetti. Oysa Türk istihbarat birimlerince elde edilen ses kaydına göre ünlü gazeteci, 2 Ekim günü saat 13:14’te konsolosluğa girişinin hemen ardından saldırıya uğradı. Boğularak ya da vücuduna uyuşturucu madde enjekte edilerek etkisiz hale getirilen Kaşıkçı, Başkonsolos Muhammed el-Uteybi’nin gözleri önünde testereyle parçalara ayrıldı. Riyad’dan gönderilen 15 kişilik özel ekipteki adli tıp uzmanı Muhammed el-Tubaigy, Kaşıkçı’nın önce parmaklarını kesti, ardından vücudunu ‘paketlenmek üzere’ küçük dilimlere böldü.
TRUMP ‘GÜVENİLİR’ DEDİ
Yayınladığı üstünkörü açıklamayla üzerindeki şüphelerin daha da artmasına yol açan Riyad’a örtülü desteğin Beyaz Saray ve Evanjelist kesimlerden gelmesi dikkat çekti. Suudi Arabistan’a 110 milyar dolarlık silah satışına ilişkin Prens Selman ile geçtiğimiz mart ayında bir anlaşma imzalayan ABD Başkanı Donald Trump, sözkonusu anlaşmayı korumak istediğini yineleyerek bu ülkeye ‘bir tür yaptırım uygulanacağını’ iddia etti. Riyad’ın Kaşıkçı mesajlarının ‘güvenilir’ olduğunu savunan Trump, “Kendi değerlerdirmemiz bitmedi, Bir sonucu varmak için erken. Suudilere bazı sorularımız olacak. Bu konuda Kongre ile birlikte çalışacağız. Kararımı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile görüştükten sonra vereceğim” dedi. Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders ise ünlü gazetecinin ölümünün teyit edildiğini duyduğundan ötürü ‘üzgün’ olduğunu belirtmekle yetindi.
RİYAD’A EVANJELİK DESTEK GECİKMEDİ
Riyad’a bir destek de Amerikan Evanjelik tarikatının önde gelen isimlerinden Pat Robertson’dan geldi. Hristiyan Yayın Birliği’nin kurucusu Robertson, ABD-Suudi Arabistan ilişkilerinin Kaşıkçı’nın kaybından ötürü kötüleşmemesi gerektiğini kaydetti. “Bu insanlar müttefikimiz. Yaptırımlara gerek yok. Yaptıkları sadece bir hataydı” diyen Robertson, Riyad’ın İran’a karşı en büyük ABD müttefiki olduğuna dikkat çekerek, “Suudi Arabistan İran’a karşı savaşımızda bize lazım” diye konuştu.
Bekliyorduk
Kaşıkçı cinayetinin Prens Selman’ın askeri danışmanı Ahmed Asiri’nin üzerine yıkılıp soruşturmanın kapatılacağı iddia ediliyordu. 59 yaşındaki Asiri, Kral Abdulaziz’in girişimiyle görevinden azledildi. 2015 yılında Yemen’de Husilere karşı meşru hükümeti desteklemek amacıyla Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan Arap koalisyonunun sözcülüğünü yapan Asiri, cinayete dek Prens Selman’a askeri danışmanlık yapıyordu.
Efendimin emriyle yaparım
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz, Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi üzerine üst düzey 5 kişiyi görevden aldırdı. Bu kişiler arasında daha önce Veliaht Prens Selman’ın danışmanlığını yapan Suud el-Kahtani ve Yemen’de Husilere karşı meşru hükümeti desteklemek amacıyla Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan Arap koalisyonunun sözcülüğünü yürüten Ahmed Asiri isimleri öne çıkıyor. Yayımlanan kararnameyle, Kahtani ve Asiri’nin yanısıra bir diğer Genel İstihbarat Başkan Yardımcısı Pilot Muhammed bin Salih er-Rumeyh, Genel İstihbarat Başkanlığını Koruma İdaresi Müdürü Refad bin Hamid el-Mihmadi ve İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel İstihbarat Başkan Yardımcısı Abdullah bin Halif eş-Şayi’nin de görevlerinden alındığı aktarıldı. Görevden alınanlar arasında en dikkat çeken isim olan Suud el-Kahtani (40), geçtiğimiz yıl paylaştığı bir mesajda, yaptığı tüm işleri Kral ve Veliaht Prens’in direktifiyle gerçekleştirdiğini belirtmiş, “Sizce bunları kafama göre mi yapıyorum? Ben bir memurum ve efendimin emirlerine sadık bir icracıyım” demişti. Görevden alınmasının ardından ise Kahtani, veda mesajında şunları yazdı: “Kral ve Veliaht Prens’e bana güvendikleri ve bana hizmet etme fırsatı verdikleri için teşekkür ederim. Bundan sonra da ülkeme sadık bir şekilde hizmet etmeye devam edeceğim.” Riyad’da Hukuk Fakültesi’ni bitiren ve Kraliyet Basın İşleri ve Araştırma Merkezi Genel Müdürlüğü yapan Kahtani, Veliaht Prens’in göreve gelmesiyle birlikte ona akıl veren isimlerin başında geliyordu.