Boğaziçi Üniversitesi’nde sular durulmuyor. 28 Ocak Perşembe günü rektör atamasına karşı Güney Meydan’da yapılan protestolar çerçevesinde düzenlenen sergide Kabe’yi hedef alan bir resim yer aldı. Bunun üzerine olaylar iyice alevlendi, büyüdü ve içinden çıkılmaz bir hale geldi. Yaşananları, yakından takip edemeyen veya detaylara hakim olmayanlar için özetledik.
1 Ocak 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yeni bir rektör atanmasından beri Üniversitede tansiyon yüksek. Atama gününden bugüne kadar Boğaziçi hocaları ve öğrencilerinin büyük çoğunluğu farklı yöntemlerle tepkilerini dile getirdiler.
Boğaziçi Rektörü Nedir?: Boğaziçi Rektörü, 1992’den bu yana üniversite hocaları tarafından seçilip, YÖK’e tek aday olarak başvurarak atanan kişi. 2016 senesinde ilk kez, daha önce rektör yardımcısı olan Prof. Dr. Mehmed Özkan seçimi kazanmamış olmasına rağmen atanmıştı. O dönem okuldaki yerleşik düzeni değiştirmeyeceğine dair hocalara teminat veren Özkan, Melih Bulu kadar tepki görmemişti. 1 Ocak 2021'de atanan Prof. Dr. Melih Bulu ise okul dışından bir hoca olduğu ve seçilmeden göreve geldiği için eleştiriliyor.
Atamaya tepkili hocalar olayları okul içerisinde tutmak gerektiği görüşünü benimseyip neredeyse her gün sırtlarını rektörlüğe dönme eylemi yapıyor. Öğrenci grupları arasında ise bu süreçte farklı tavırlar ortaya çıktı.
Gruplar arasındaki ilk ayrışma, protestoların ilk gününden itibaren okul içinde kendi politik ajandasını da gündeme getirmek isteyen Boğaziçi Dayanışması ismindeki gayrı resmi oluşum ile sadece rektör atamasına karşı çıkmak isteyen Öğrenci Temsilciliği Kurulu (ÖTK) ve kalabalık bir öğrenci grubu arasında oldu. Bu bağlamda ilk tartışma 4 Ocak Pazartesi günü “Dayanışma” tarafından yazılan ve siyasi içeriği de öğrencilerin büyük kısmını rahatsız eden bildirinin okunma girişimiyle ortaya çıktı.
Boğaziçi Dayanışması Nedir?
Son dönemde üniversitelerde sol gruplar “Dayanışma” adıyla örgütleniyor. Boğaziçi Dayanışması, bu örgütler ağının Boğaziçi Üniversitesindeki parçası. Oluşum, ilk olarak 2019 yılında üniversite yemekhanesindeki zamları protesto etme amacıyla oluşturulmuştu. Gelinen noktada grup, eylemleri hem okul içerisindeki resmi temsilcileri ve kulüpleri pasifize ederek yönetiyor, hem de okul dışarısına taşıyor.
Örneğin, Boğaziçi Dayanışması’nın kaleme aldığı ve okuyacağını ilan ettiği metne dair duyulan rahatsızlıklar sonucu öğrenciler arasında oylamalar yapıldı. HDP ve LGBT’yi konu alan cümleler büyük çoğunluk tarafından reddedildi.
Bunun üzerine birçok öğrenci resmi bir temsil kabiliyeti olmayan Dayanışma’nın devre dışı bırakılmasını ve ÖTK’nin protestoları idare etmesini istedi.
Sonrasında ÖTK’nin hazırladığı bildiri metni öğrencilerin birçoğu tarafından kabul edildi, ancak Boğaziçi Dayanışması kendi metnini okumayı ve eylemleri rektörlük protestoları ile sınırlı tutmayıp başka siyasi gündemleri de dahil etmekte ısrarcı davrandı.
Pazartesi günü yapılan açıklamalar, eylemler ve sonrasında polis ile okul önünde yaşanan arbededen sonra da öğrenciler arasındaki eylemin usulüne dair görüş ayrılıkları devam etti. Yine de en organize şekilde hareket eden ve eylemleri sürekli sahada tutarak hem kampüs içerisinde, hem okul önünde, hem de Kadıköy Rıhtım’da diğer dayanışma ağlarını da harekete geçirmeye çalışan Boğaziçi Dayanışması günden güne etki alanını ve gücünü arttırdı.
Öğrenci Temsilciliği Kurulu Nedir?
Kısa adıyla ÖTK, öğrenciler tarafından her bölümden seçilen Bölüm Temsilcilerinin bir araya gelerek oluştuğu kurul. ÖTK hiyerarşik bir yapılanmaya sahip ve bir ÖTK başkanı bulunmakta. Son dönemde ÖTK Başkanı protesto gündemini rektör ataması ile sınırlı tutmak istediği için sol grupların tepkisini çekse de, bu duruşu öğrencilerin çoğunluğu tarafından desteklendi.
Bu tarihlerden sonra okul içerisindeki protestolar nispeten sakin bir seyirde devam etti, ta ki 28 Ocak’a kadar. Her şey o gün saat 13.00’te başlayan sergide yer alan bir resimle başladı. Yerde sergilenen bu resimde Mescid-i Haram’ın dört köşesine LGBT bayrakları yerleştirilmiş, ayrıca Kabe’nin üzerine de Zerdüşt inancının bir sembolü olan Şahmeran yerleştirilmişti. Okuldaki bazı öğrenciler bundan duyduğu rahatsızlığı sergiyi düzenleyenlere iletmesine rağmen söz konusu resim kaldırılmadı. Resme ilişkin görseller günün ilerleyen saatlerinde sosyal mecralarda yayılmaya başladı.
Akşam saatlerinde bir Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin bu eserin göründüğü videoyu paylaşması ve eleştirmesi üzerine bu olay sosyal medyada daha fazla duyulmaya ve tepki toplamaya başladı.
Bu tweetin yaygınlık kazanması üzerine Boğaziçi Kadın+ Dayanışması paylaşıma tepki gösteren ve resmi savunan bir paylaşım yaptı ancak kısa süre içerisinde bu tweeti kaldırdı.
Boğaziçi Kadın+ Dayanışması Nedir?
Boğaziçi Kadın Dayanışması, Temmuz 2020’de Facebook üzerinden örgütlenen ve Boğaziçi BUDDY grubunda daha önce yaptığı ifşalarla ve hedef göstermelerle tanınan bir oluşum
29 Ocak Cuma gününe geldiğimizde bazı haber siteleri de bu olayı paylaşmaya devam etti.
Sergiyi düzenleyenler söz konusu resmin, sahibinin açıklamasıyla beraber tekrar sergileneceğini ifade ettiler ve sergide yer verdiler.
Bu ısrarcı tavrın üzerine Boğaziçi Üniversitesi İslam Araştırmaları Kulübü (BİSAK) sosyal medya hesapları üzerinden bir açıklama yaptı.
Öğrenci Kulüpleri Nedir?
Boğaziçi’nde öğrencilerin sosyalleşme imkanları Öğrenci Faaliyetleri Ana Tüzüğü ile garanti altına alınmış durumda. Bu çerçevede sanat, kariyer, fikir, spor gibi pek çok alanda öğrenciler kulüpler bünyesinde bir araya geliyor. Kulüpler, Öğrenci İşleri Dekanlığına bağlı olarak resmi bir şekilde faaliyet gösteriyor.
BİSAK Nedir?
BİSAK, 2015 yılından beri aday kulüp olarak faaliyet gösteren İslam Araştırmaları Kulübü. Kulüp; akademik konferanslar, okuma grupları, kitap sergileri, iftarlar, erzak yardımları gibi etkinliklerde bulunmakta. BİSAK, daha önce İstiklal Marşı meselesinde tepki gösterdiği gibi Kabe’ye yapılan tahkiri de eleştiren bir mesaj yayınladı. Kulübün sosyal medya paylaşımlarını beğenen/paylaşan öğrenciler okul içinde ötekileştirmeye ve fişlenmeye maruz kaldılar, gruplardan atıldılar.
Bu doğrultuda tepkiler sosyal mecralarda artarak devam etti. Akşam saatlerinde bu provoke edici resmi yapanlar ve sergileyenlerden gözaltına alınıp tutuklananlar oldu. Tutuklamaların hemen akabinde Boğaziçi Dayanışması’ndan bazı öğrenciler Whatsapp gruplarında paylaştıkları ses kayıtlarıyla gözaltıların sorumluluğunu BİSAK’a yıkan, kulübü açıkça hedef alan tweetler atılmasını istedi. Nitekim bunun üzerine birçok sosyal medya hesabı tutuklamaların sebebi olarak BİSAK’ı gösterdi.
Bu hedef göstermeler neticesinde Boğaziçi BUDDY isimli kapalı Facebook grubunda birçok insan BİSAK’ı ve üyelerini tutuklamaların sebebi olarak göstererek hepsinin gruptan atılmasını, terörist ilan edilmesini, kulübün kapatılmasını, öğrencilerin hocalarına şikayet edilerek mobbing uygulanmasını, hatta hepsinin listelenerek fişlenmesini istedi. Bunun üzerine bu öğrenciler Twitter’daki paylaşımları gerekçe gösterilerek hem Whatsapp sınıf gruplarından hem de BUDDY üyeliğinden çıkarıldılar. BUDDY’de “bu öğrencilerin hepsini bulabilmek için bir liste tutulması” taleplerine, bir moderatör zaten böyle bir listenin var olduğunu söyleyerek cevap verdi.
BUDDY Nedir?
Boğaziçi BUDDY, üniversitenin mezun ve öğrencilerinden yaklaşık 17 bin kişinin bir araya geldiği kapalı bir Facebook grubu. Grupta geçtiğimiz günlerde Kabe’ye yapılan saygısızlığı eleştiren öğrenciler tehdide ve fişlemeye maruz bırakıldı, hatta kriminalize edilerek gruptan atıldı. Hem bu adım hem de sergideki rezalet gruptaki birçok öğrenci tarafından da desteklendi.
Ertesi gün -31 Ocak Pazar akşamı- BİSAK, üyelerinin ve arkadaşlarının fişlenip tehdit edilmesine karşı çıktığını belirten bir tweet daha attı.
Günün ilerleyen saatlerinde sosyal medya üzerinden on binlerce insan #kabeyisavunanfisleniyor hashtagiyle bu cadı avına çok sert tepki gösterdi. Bu esnada BUDDY grubunda yapılan yorumlarda, sosyal medyada sansürlü bir şekilde yayınlanan bu listelerin uydurma olduğu veya BİSAK üyeleri tarafından oluşturulduğu iddia edildi.
Birkaç saat sonrasında ise fişleme listelerinin (düzenleyicilerin isimlerinin gözüktüğü) sansürsüz hali bir video ile gruba atıldı. İki defa yüklenen bu videoya erişim moderatörler tarafından kısa süre içerisinde engellendi.
Bu videonun neden kaldırıldığı tartışma konusuyken gece 04.00 civarında bir öğrenci bu listelerin sorumluluğunu üstlendi. Bu kişi itirafında asıl amacının kendini korumak olduğunu iddia etti.
Diğer bir yandan Boğaziçi Dayanışması, ertesi gün tutuklamalara karşı tüm dayanışma, kadın, gençlik, LGBT, siyaset ve meslek örgütlerini #BundanSonrasıBizde diyerek topyekün eyleme çağırdı.
1 Şubat Günü okul meydanında öğle saatlerinde yapılan hoca-öğrenci forumunda birçok kişi olayların bu denli büyümesinden, Boğaziçi Dayanışması’nın faaliyetlerinden ve olayı farklı noktalara taşımasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Fakat Dayanışma temsilcileri saat 17.00’deki eyleme okul dışından gelecek “arkadaşlarına” destek olmak amacıyla Güney Kampüs’ün kapısına yürünmesi için yaptığı çağrıyı yineledi. Bu saatlerde HDPli hesaplar tarafından da yapılan çağrılar neticesinde HDP milletvekilleriyle beraber Boğaziçi Üniversitesi’ne eyleme giden bir grup, eylem yasağı sebebiyle gözaltına alındı. Okuldan çıkışların kapatılmasıyla beraber öğrenciler rektörlük binasının çevresini sardılar ve binaya girmek istediler. Bu esnada güvenlikler ile arbedeye girmiş olsalar da içeri girmeyi başaramadılar.
Bunun üzerine Rektörlük binasının 3 kapısını otuzar kişi nöbetleşe tutmaya ve rektör çıkana kadar gerekirse sabaha dek binayı kuşatma altında tutmaya karar verdiklerini duyurdular. Basına “Rektörlük Ablukası” olarak yansıyan olay işte bu şekilde meydana geldi.
Güvenlik görevlilerinin ısrarlarına rağmen Rektörlük binasına giriş ve çıkışlar öğrenciler tarafından saatlerce engelledi. Eylemcilerin saat 17.00 gibi başlattıkları bu eylemi sonlandırmamaları üzerine çevik kuvvet ekipleri Güney Kampüs’e girdi ve saat 22.00 civarında kendisine direnen 51 öğrenciyi gözaltına aldı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Rektör Melih Bulu tarafından BÜLGBTİ Çalışmaları Kulübü’nün aday kulüplük statüsünden çıkarıldığını ve mevzu bahis ablukanın da bundan ötürü başladığını belirten bir tweet attı.
BÜLGBTİ Nedir?
BÜLGBTİ+, 2015 senesinden beri üniversite bünyesinde faaliyet gösteren bir aday kulüp. Kulüp daha önce üyelerine gönderdiği bir mailde İstiklal Marşı’na saygısızlık yapıldığı gerekçesiyle soruşturmaya uğramıştı. Son yaşanan olaylar neticesinde kulüp odasına yapılan polis aramasında terör örgütüne ait propaganda kitapları bulundu ve bu gerekçeyle kulüp Rektör tarafından kapatıldı.
Bir sonraki gün Boğaziçi Dayanışması eyleme Boğaziçi’nde değil, Kadıköy’de devam edileceğini açıkladı ve İstanbul Emek Barış Demokrasi Güçleri adına bir çağrıda bulundu.
Valilik salgın sebebiyle ilçede toplanma yasağı kararı aldı. 2 Ocak Salı akşamı güvenlik güçleri bölgeye özellikle Boğaziçi öğrencilerinin ulaşımını engellese de toplanmalara engel olunamadı. Polis, toplanan gruba fiziki olarak müdahale etti. Olaylar kısmen yatıştırıldı.
Kadıköy eylemleri ve rektörlük ablukasında gözaltına alınan öğrenciler serbest bırakıldı. Halen gözaltında bulunanların üniversite öğrencisi olmadıkları ve muhtelif terör örgütleriyle iltisaklı oldukları resmi makamlarca açıklandı.
Bütün bu olaylar olurken Rektör Melih Bulu okul içinde adeta bir sivil itaatsizlikle karşı karşıya. Okul içindeki baskı, hocaların idari görevleri kabul etmelerini hayli zorlaştırıyor. Son olarak Dr. Ali Coşkun getirildiği Sosyal Bilimler Enstitü Müdürlüğü görevini, Dr. Oğuzhan Aygören ise rektör danışmanlığı görevini reddetmek zorunda kaldı.
Kabe resminin tahrif edilerek sergilendiğini yanlış bulduğunu söyleyen Prof. Dr. Levent Kurnaz da sosyal medya üzerinden öğrencileri tarafından linç ediliyor. Kurnaz’ın tweetleri üniversitedeki fikri baskı ortamını çarpıcı bir şekilde aktarıyor.
Bugün geldiğimiz noktada eylemler devam edecek gibi duruyor. Boğaziçi hocaları bir yandan bu eylemlere desteğe devam ederken diğer yandan okuldaki fişleme ve hedef göstermelere karşı olduklarına dair henüz bir açıklama yapmadılar. Birçok hoca öğrencilerine destek olmak şöyle dursun, görüşme taleplerine geri dönüşte bile bulunmadı. Ayrıca öğrencilerin fişlenip tehdit edilmesine yönelik savcılık da hala re’sen soruşturma başlatmış değil. Bütün bu olayların nereye gideceği, bundan sonra ne olacağı ise büyük bir muamma.