Muğla'nın Menteşe ilçesinde kentin ilk yerleşimi olan Mabolla Antik Kenti'nde yürütülen kazı çalışmasında 2 bin 400 yıl öncesine ait verilere ulaşıldı. Kazı Başkanı Prof. Dr. Adnan Diler "Helenistik dönemden aşağıda doğu tarafta bir kutsal alan var. Askeri amaçlı kullanılmış olan bariyerler ve teraslar var. Yerleşim teraslarında kazılar yaptık. Surları tamamen açtık" dedi
Antik kentte kazı, araştırma, belgeleme, koruma, onarım ve sergileme çalışması yürütülüyor.
Orta Mahalle Masa Dağı mevkisinde yer alan kent, askeri, sivil ve dinsel kalıntılara sahip.
İki yıldır alanda yürütülen kazı çalışmalarında kentin kuruluş tarihine ilişkin de önemli verilere ulaşıldı.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Adnan Diler, Mabolla Kalesi’ndeki 2000’li yılların başında yürütülen yaklaşık 5 yıllık bir yüzey araştırmasından sonra 2021’de de kazılara başlandığını söyledi.
Kazıların Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde Muğla Valiliği desteğiyle devam ettiğini anlatan Diler, 2023 yılı çalışmalarının beşinci ayını doldurduğunu dile getirdi.
"Türkiye'nin en büyük kentsel sitlerinden birisi"
Diler, alanda önemli verilere ulaştıklarını belirterek, "Bu süreçte özellikle hedefimiz daha önce tanımladığımız gibi Mabolla Kalesini, kentsel sit ve Muğla'nın diğer donatıları Karabağlar Yaylası, Saburhane ve Arasta ile birleştirmekti. Muğla kentsel siti, 400'den fazla anıt eserle Türkiye'nin en büyük kentsel sitlerinden birisi. Projenin böyle sosyal bir tarafı da var." dedi.
Projenin bilimsel tarafında ise bu yıl daha çok Mabolla'nın dip tarihine yöneldiklerine değinen Diler, bu yıl daha da derine inerek ve biraz daha genişleterek bazı sonuçlara ulaştıklarını aktardı.
Diler, sonuçlara göre birçok yapıyı açığa çıkardıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:
- "Eldeki verilere göre buradaki yerleşim tarihi yaklaşık 2 bin 400 yıl öncesine kadar gidiyor. Yani büyük bir ihtimalle burası İskender'den sonra gördüğümüz kadarıyla bir sığınma kalesi olarak kullanılmış. Kentin kuzeyden girilen tarafında surlar, diğer taraflarda Helenistik döneme ait çok az yerleşim, sivil mimari bulduk. Bu da bize buranın sığınma kalesi olarak yapıldığını gösteriyor. Aslında burası doğallıkla kıyılardan çok uzak. Burası bereketli, tarıma çok elverişli bir ova ve bir transit geçiş bölgesi. Dolayısıyla stratejik konumu nedeniyle böyle bir yapılanma oluşmuş."
Bu yıl surlarda ciddi bir temizlik yaptıklarına işaret eden Diler, bunun yanında diğer yapıları da özellikle ziyaretçilerin görebileceği şekilde düzenlemeye çalıştıklarını kaydetti.
"Böylesine bir kenet ben hiçbir yerde görmedim"
Yeni dönemde surların ve diğer yapıların bir kısmının da restorasyon projelerini hazırlayacaklarını belirten Diler, "Helenistik dönemden aşağıda doğu tarafta bir kutsal alan var. Askeri amaçlı kullanılmış olan bariyerler ve teraslar var. Yerleşim teraslarında kazılar yaptık. Surları tamamen açtık. Çok ilginç mesela burada ahşap kenetler var. Anadolu'da böylesine bir kenet ben hiçbir yerde görmedim. 30 santimetre uzunluğunda ahşap kenetlerle depreme ve zayıf bir yer olduğu için düşmana karşı da çok sağlam bir savunma hattı oluşturulmuş burada." diye konuştu.
Diler, surların gerisinde Bizans döneminden kalıntılar bulduklarını bu nedenle buranın da dönemlerde çok yoğun bir yapılanma geçirdiğini söyledi.
Alanda askeri bir garnizon bulunduğuna dikkati çeken Diler, "Bunları büyük ölçüde açığa çıkardık ama bizim hedefimiz her yeri kazmak değil. Mümkün olduğu kadar az alan kazarak ziyaretçi güzergahlarını düzenlemek ve bilimsel olarak da bizi sonuca götürecek verilere ulaşmak." dedi.
Adnan Diler, kazı alanında önümüzdeki yıl yürütülecek kazılarda da önemli verilere ulaşmayı planladıklarını ifade etti.