Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim millet olarak deprem olursa ne yapmalıyız aşamasından deprem olmadan ne yapmalı aşamasına çok hızlı şekilde geçmemiz gerekiyor. Hedefimiz yara sarmaktan öte yara almamak olmalı. Depremlere müdahaleden önce muhtemel deprem durumunda zararı azaltmak gayemiz olmalı. Bizim artık enkaz altından nasıl çıkarırız değil enkaz altında nasıl insan kalmaz ona yönelmemiz, buna yoğunlaşmamız lazım" dedi.
Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Yıldırım ilçesi Mevlana Mahallesi'nde düzenlenen Kentsel Dönüşüm Töreni'ne katıldı.
Başbakan Erdoğan, törendeki konuşmasına, Kentsel Dönüşüm Projesi'nin Bursa ile 46 şehir için hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni ederek başladı.
Erdoğan, 17 Ağustos 1999 depreminin 14. yılında çok büyük bir kentsel dönüşüm hamlesinin başlangıcını yaptıklarını belirterek, "Bu vesilesiyle 17 Ağustos depreminde kaybettiğimiz kardeşlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyor, mekanları cennet olsun diye dua ediyoruz" dedi.
Gölcük merkezli depremde, Sakarya, Kocaeli, Yalova, İstanbul, Eskişehir, Bolu ve Bursa'da 18 bin 243 kişinin hayatını kaybettiğini, 378 bin yapının hasar gördüğünü anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin kaybı yaklaşık 12 milyar dolar oldu .17 Ağustos depreminin ardından, Düzce depreminin ardından can ve mal kayıpları gerçekten çok yüksek oldu ancak bu depremler bize ibretlik dersler verdi. O günleri hatırlayın. Deprem saat 03.00'te oldu ama kriz merkezi ancak 06.30'da toplanabilmişti. Yedi şehri etkileyen depreme müdahale edebilecek tüm ülke çapındaki arama kurtarma ekibi sadece 110'du. Yollar kapanmış, açılması 48 saat sürmüş, Türkiye'nin çadır stoğu yetersiz kalmıştı. Günlerce, haftalarca, enkaz kaldırılamadı. Enkazların altından, cesetler maalesef çıkarılamadı. Depremzedeler, aylarca sokaklarda kendi imkanlarıyla barınmak zorunda kaldı. Can kayıplarının kaydı dahi tutulamadı. Can kaybı sayısı tam olarak tespit edilemedi. Afet sonrasında hazırlıksızlığın, imkansızlığın, koordinasyonsuzluğun ve becereksizliğin de çok ağır bedelini ödedik."
Büyük depremden ders alarak başta depremler olmak üzere afetlere hazırlıklı hale gelmek için yoğun gayret sarf ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Afetlere müdahale birimleri oluşturduk. Varolan birimleri güçlendirdik, ihtiyaç duyacağımız araç gereçleri artırdık. Depreme yönelik eğitimleri artırdık, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başbakanlığı (AFAD) kurarak tüm bu işlerin koordineli bir şekilde yürütülmesini sağladık. Bingöl depreminde başarılı bir operasyon gerçekleştirdik. Ardından Van depremi, en son meydana gelen o depremde, çok hızlı şekilde müdahale ettik. Çok kısa sürede arama kurtarma, enkaz tespit çalışmalarını tamamladık. Vatandaşların, yaralarını sardık, ihtiyaçlarını çok hızlı şekilde temin ettik" dedi.
-"Muhtemel depremleri artık biliyoruz"
Van'da deprem meydana geldiği dönemde ilin valise olan Münir Karaloğlu'nun gece gündüz demeden gayret sarft ettiğini ve bu gayretin mükafatı olarak da kendisini Bursa Valiliğine tayin ettiklerini kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AFAD'ın ve diğer kurumlarımızın, Van depreminde ortaya koyduğu performans bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmalarını ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Bakınız, bizim ülkemiz deprem kuşakları üzerinde bulunan bir ülke. Bunun bilmeniz lazım. Bilim insanlarımız deprem konusunda çok önemli çalışmalar yaptılar. Hangi bölgede hangi fay hattında deprem beklenildiğini, muhtemel depremleri artık biliyoruz. Yani bizim millet olarak deprem olursa ne yapmalıyız aşamasından deprem olmadan ne yapmalı aşamasına çok hızlı şekilde geçmemiz gerekiyor. Hedefimiz yara sarmaktan öte yara almamak olmalı. Depremlere müdahaleden önce muhtemel deprem durumunda zararı azaltmak gayemiz olmalı. Bizim artık enkaz altından nasıl çıkarırız değil enkaz altında nasıl insan kalmaz ona yönelmemiz, buna yoğunlaşmamız lazım. Zira ölümüe sebep ola deprem değil ,ölüme sebep olan depreme hazırlıksızlıktır, tedbirsizliktir. Sıkça söylendiği gibi deprem değil, bina öldürür. "
-"Bu yıkımlar inşallah yeni bir dirilişin alemeti olacak"
"Depremleri, afetleri önlemek gücüne sahip değiliz. Öyleyse depreme hazırlıklı olmayı, afetlere karşı mütehayyiz olmayı öğrenmemiz, buna göre tedbirlerimizi artırmamız gerekir" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hükümet olarak, Türkiye genelinde kentsel dönüşümleri en çok da bu amaçla başlattık, kararlılıkla sürdürüyoruz. Sağlıksız, çürük, en küçük sarsıtınta yıkılması, muhtemel binaları tek tek tespit edip, sakinleriyle anlaşarak yıkıyor, yerlerine depreme dayanıklı binalar inşa ediyoruz. Benim vatandaşıma insanca yaşayabileceği binaları yapıyoruz. Niçin, benim vatandaşım çürük binalarda yaşasın, altyapısı olmayan binalarda yaşasın? İşte bugün Bursa Yıldırım başta olmak üzere, ülkemizin 46 vilayetinde yıkımlar yapacağız. Ama bu yıkımlar inşallah yeni bir dirilişin alemeti olacak. Kenset dönüşüm seferberliğinin ilk adımını 6 Ekim 2012 tarihinde başlattık, adımımızı attik ve 35 ilimizde afetlere dayanıksız 3 bin 169 bina, 6 bin 404 bağımsız bölüm ve 34 hizmet binasının yıkımını gerçekleştirdik. Bu yıl da İstanbul'da yaptığımız törenle Türkiye genelinde 33 bin 529 bağımsız bölümün dönüşümünü başlattık. Şimdi de Bursa'da 3. kensel dönüşüme başlıyoruz. Bursa ile 46 ilde toplam 87 bin 628 konutun dönüşümünü başlatıyoruz. Bu seferberlik inşallah dalga dalga yayılacak."
Erdoğan, Türkiye genelindeki sağlıksız, afetlere dayanıksız tek bir ev kaymayıncaya kadar bu dönüşüm projelerini sürdüreceklerinin altını çizerek, "Yıldırım ilçemizdeki manzarayı hepiniz biliyorsunuz. Bu konutlar inşa edilirken maalesef denetim yapılmamış, sağlıksız, birbirine geçmiş, plansız yapılar, ambulans, itfaiye araçlarının giremediği dar sokaklar, çocukların oyun oynayacak, yaşlıların dinlenecek bir parklarının dahi olmadığı mahalleler… En küçük sarsıtında olduğu yere yığılıcak çürük binalar, benim vatandaşım, böyle bir ortamı, çevreyi hak etmiyor. Hiç kimse benim Bursalı kardeşimi, benim Vanlı, Kayserili, Erzurumlu, Ağrılı kardeşimi böyle yapılara, böyle sokaklara, şehirlere mahkum edemez" diye konuştu.
Güçlü devletin, vatandaşına, sağlıklı şehir, sağlıklı bir çevre sağlayan, konut temin edebilen devlet olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Güçlü Türkiye'nin yansıması olarak güçlü şehirleri, sağlam konutları inşa ediyoruz, inşa etmeye de devam edecegiz. Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Hiç kimsenin, hakkının yenmesine göz yummayacağız, ranta asla izin vermeyiz, vermeyeceğiz. Rıza göstermeyeceğiz. Sizin yardımınızla, hayır dualarınızla bunu başaracak hem şehirlerin cehresini değiştirecek hem de insanımızın yaşam kalitesini yükselteceğiz. Bunu üstlenen Çevre ve Şehircilik Bakanlığıma, valilerimize, belediye başkanlarımıza, belediyelerin tüm birimlerine şükranlarımı sunuyorum."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ramazanın hemen öncesinde Mısır'da bir askeri darbe yapıldığını ve 70 yıl sonra başlayan demokratikleşme sürecinin, çok ağır şekilde yaralandığını belirterek, "70 yıl otokratik rejime sabredenler veya o totaliter rejimleri destekleyenler, bir yıl yüzde 52 oyla iş başına gelen Sayın Mursi'ye tahammül edemediler" dedi.
Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Yıldırım ilçesi Mevlana Mahallesi'nde düzenlenen Kentsel Dönüşüm Töreni'ne katıldı.
Törende konuşan Erdoğan, "Merhum Osman Gazi, yanına oğlu Orhan'ı alarak uzaktan Bursa'yı seyretmiş. Oğlu Orhan'a bir vasiyette bulunmuş. Burası çok önemli, 'Ey oğul' demişti Osman Gazi, 'Beni Bursa'da Gümüşlükubbe'nin altına defnedin.' Gerçekten de bir müddet sonra Orhan Gazi Bursa'yı fethetti ve babası Osman Gazi'yi şu anda türbesinin bulunduğu yere defnetti" ifadesini kullandı.
Bursa'nın Osmanlı'nın ilk şehri ve ilk başkenti olduğuna işaret eden Erdoğan, Bursa'nın Osmanlı'nın da Cumhuriyet'in de gözbebeği olduğunu vurguladı.
- "Tüm Türkiye'nin çehresini değiştireceğiz"
Bursa'nın her zerresiyle tarih olduğunu dile getiren Erdoğan, Bursa'nın tarihin, yeşilin, insan ve tabiatın iç içe geçtiği eşsiz bir şehir olduğunu ifade etti.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bursa bize Osman Gazi'nin, Orhan Gazi'nin, Murat Hüdavendigar'ın, Yıldırım Beyazıd'ın, Çelebi Mehmed'in, Fatih Sultan Mehmed'in babası 2. Murad'ın yadigarıdır. Onun için Bursa'ya haksızlık, tarihe haksızlıktır. Bursa'ya ilgisizlik, ecdada ilgisizliktir.
Ne yazık ki onlarca yıl Bursa'ya haksızlık yapıldı. Şimdi binaları yıkacağız değil mi? Yıldırım'da da binaları yıkacağız değil mi? Burada bir sıkıntı var mı? Yok. Buradan Çevre ve Şehircilik Bakanıma sesleniyorum; buralarda yapacağımız binalar kibrit kutusu gibi binalar olmayacak. Ne olacak? Osmanlı-Selçuklu mimarisiyle olacak. Ve bunlar zemin artı beş katı da geçmeyecek. Öyle gökdelenler falan istemiyoruz. Bursa'nın yerel mimarisine uygun düşecek. Tüm çevresindeki peyzaj düzenlemesiyle herşeyiyle buralarda oturanlar 'Oh be, Allah'a hamdolsun, özlediğim evimize kavuştum' diyecek. Bunu istiyoruz. Onun için Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız bunun denetimini gayet iyi belediyeyle yürütecek.
Bursa onlarca yıl ilgisiz bırakıldı. Çarpık şehirleşmeyle Bursa'da tarih yaralandı, tabiat tahrip edildi, ecdat yadigarı, ata mirası Bursa adeta yağmalandı, çirkinleştirildi. Gecekondularla çarpık yapılarla sağlıksız konutlarla mimarimize, şehircilik anlayışımıza uymayan planlarla Bursa özünden uzaklaştırıldı. Fakat hiç umutsuz olamayacağız, 'Böyle gelmiş böyle gider' demeyeceğiz. Zor da olsa zoru yenecek, imkansızı mümkün hale getirecek, inşallah elbirliğiyle Bursa'yı yeniden özüyle yeniden kendi öz ruhuyla buluşturacağız. Bir yandan modern bir Bursa inşa ederken bir yandan da tarihi yeniden günyüzüne çıkaracak, tahribatı inşallah hepbirlikte ortadan kaldıracağız. Geleceğe Bursa gibi marka şehirlerle yaşanabilir şehirlerle dünyanın ilgisine mazhar olan, takdirine mazhar olan şehirlerle yürüyeceğiz. Biz bunu geçmişte yaptık. Tarihte çok büyük şehirler, dünyaya emsal olacak şehirler inşa ettik. Yine yaparız ve inşallah yapacağız. Tarihimizden, ecdadımızdan ilham alarak, onlardan ders alarak, örnek ders alarak, onların izinden yürüyerek, en önemlisi de kendimize güvenerek 81 vilayetin, tüm Türkiye'nin çehresini değiştireceğiz ve değiştiriyoruz."
- Mısır'daki gelişmeler
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir süredir kardeş ülke Mısır'da herkesi üzen, yaralayan, acılara sevk eden gelişmeler yaşandığını söyledi.
Mısır'da 25 Ocak 2011'de bir halk devrimi gerçekleştiğini hatırlatan Erdoğan, "Mısır demokrasiye ilk adımını attı. Bu bir uyanıştı. Aslında bu otokratik, dayatmacı dikta rejimlerinin yıkılışıydı. Bu, barışa selamdı. Aslında bu Adeviyye'den, Tahrir'den dünya demokrasisine bir selamdı. Ama ne yazık ki bu selamı almayan, gözü olduğu halde görmeyenler de vardı. 70 yıl süren diktatörlük sona erdi. Mısır halkı yöneticilerini sandıkta belirlemeye başladı" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Mısır'da ramazan ayının hemen öncesinde bir askeri darbe yapıldığını belirterek, şöyle devam etti:
"70 yıl sonra başlayan demokratikleşme süreci, çok ağır şekilde yaralandı. 70 yıl otokratik rejime sabredenler veya o totaliter rejimleri destekleyenler, bir yıl yüzde 52 oyla iş başına gelen Sayın Mursi'ye tahammül edemediler. Bu ne demekti? Bu dünyada 'biz demokratız' diyenlerin bir yerde ikiyüzlülüğünü gösteriyordu. Aslında bunlar demokrat değildi. Çünkü bunlar kendilerine kukla olacak rejimleri istiyorlardı. Biliyorlardı ki, Mursi yönetimi, yolsuzluklara son verecekti. Biliyorlardı ki, yoksulluk içinde kıvranan Mısır yeniden ayağa kalkacaktı. Ama buna bir yıl dahi tahammül edemediler ve ne yaptılar? Darbe. 'Ama' dediler, 'ama' neymiş ama, 'Mursi herkesi kucaklamadı.' Nasıl birşey bu, yüzde 52 işbaşına getiriyor. Herkesi kucaklamadı diyenler, kendisine darbe yapan Sisi'yi Genelkurmay Başkanlığına getiren kim? Mursi. Milli Savunma Bakanlığına getiren kim? Mursi. Şu anda Cumhurbaşkanlığına gelen zatı Anayasa Mahkemesi Başkanlığına getiren kim? Mursi. Mursi'nin darbe yapıldığı zaman kabinesinin 3'te 2'si Mübarek'ten kalma bakanlardı. Dünyaya sesleniyorum; bunun neyini inkar edeceksiniz? Bunu yapan bir insana karşı, Milli Savunma Bakanlığına getirdiği kişi, düşünebiliyor musunuz, darbeyi yapıyor. Tabii bunların arkasında olanlar var."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hem Türkiye içinde hem dünyada, Türkiye'nin Mısırla ilgileniyor olmasından rahatsız olanların bulunduğunu ifade ederek, "Türkiye de sussun istiyorlar, Türkiye de Mısır'a sırtını dönsün, katliamı görmesin, darbeyi görmesin, ilkelerini ayaklar altına alıp, vicdanını çiğneyip sessiz kalsın istiyorlar" dedi.
Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Yıldırım ilçesi Mevlana Mahallesi'nde düzenlenen Kentsel Dönüşüm Töreni'nde yaptığı konuşmada, Mısır'daki darbeyi yapanların halkın oyunu, halkın tercihini yok saydığını söyledi.
Darbecilerin bununla yetinmediklerini, kendi halklarını ve vatandaşlarını hunharca katletmeye başladıklarını belirten Erdoğan, "Şu anda binlerce Mısırlı ne yazık ki askeri darbecilerin tankları karşısında şehadete doğru yola çıkıyor. Belki dün televizyonlarda izlediniz, bir Mısırlı tankın karşısına çıkıyor. Elinde molotofkokteyli yok, silah yok, taş yok ve kendisine ateş ediliyor, orada şahadet şerbetini içiyor. Yine televizyonlarda izlediniz, belki de yaşını doldurmamış bir yavru, o da şehadet şerbetini içiyor. Çocuklar şehadet şerbetini içiyor, kadınlar şehadet şerbetini içiyor" diye konuştu.
Mursi yönetimine Türkiye ve Katar'dan başka destek veren ülke olmadığını dile getiren Erdoğan, Mursi'nin ne batılı ülkeler ne İslam ne de Körfez ülkelerinden destek görmediğini kaydetti.
- "Bu saldırıları lanetliyorum"
Başbakan Erdoğan, uluslararası kurumların, IMF'nin ve Dünya Bankasının "Mursi'ye desteği seçimden sonra veririz" dediklerini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu ikiyüzlülük niye, nereye kadar? Darbe yönetimine, darbeyi yaptıktan sonra 16 milyar dolar hemen destek geldi. Şimdi soruyorum darbe yönetimine; 16 milyar dolar desteği verenler, bana sorarsanız onlar darbe yönetiminin ortaklarıdır, çünkü kişi arkadaşlarıyla beraberdir. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Vakıa bu, gerçek bu. Bütün bu olaylar karşısında bakın önceki gün ve bugün yapılan katliamlardaki şehit sayısı 600. Bugün bir çok şeyi yaşıyoruz. Dün katliamlar aynı şekilde devam etti. Haftalar boyunca namaz kılanlara, oruç tutanlara kurşun yağdırdılar.
Sabah namazında 53 Mısırlı kardeşimizi şehit ettiler. Soruyorum şimdi, acaba bu nasıl Müslümanlık? 'Ben Müslamanım' diyor. Kimi şehit ediyorsun? Müslümanı şehit ediyorsun. Çocuklara, kadınlara acımasızca ölüm yağdırdılar, hasta taşıyan insanlara kurşun yağdırdılar, hastaneleri yaktılar. Hiçbir suçu olmayan, asla şiddete başvurmayan sadece ve sadece adaletin tecelli etmesini, seçilmiş cumhurbaşkanlarının serbest bırakılmasını isteyen insanlara çok ağır zulüm, şiddet uyguladılar. Bütün bu saldırıları buradan, Bursa'dan tekraren söylüyorum, telin ediyorum, lanetliyorum."
İbadethanelere, camilere, kiliselere yapılan saldırıları da şiddetle kınadığını vurgulayan Erdoğan, tüm tarafları daha fazla hassasiyete davet etti.
- "Ha Beşşar ha Sisi bunların birbirinden farkı yok"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Müslüman Kardeşler'in kiliseleri koruma altına aldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Malum uluslararası medya, hani Gezi medyası vardı ya, Türkiye'de ve dünyada, aynı orada ne varsa burada da onlar var. 'Müslüman Kardeşler 30 kilise yaktı' diyorlar. Halbuki kiliseyi koruma gayretinde olanlar onlar. El Fetih Camisi kuşatma altında. Buradan Mısır'a da sesleniyorum, dünyaya da. İnsanların ibadethanesi masumdur ama bunlar Suriye'de de Mısır'da da camilerimizi yaktılar, yıktılar. Ha Beşşar ha Sisi... Bunların birbirinden farkı yok. Bunlara destek verenlerin de birbirinden farkı yok. Bunlar şunu bilmelidir; zulm ile abad olunmaz. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Çıkacak aheste aheste. Er veya geç çıkacak çünkü biz şu anda Adeviyye'de, Mansure'de, İskenderiye'de 'Meta Nasrullah' diyen kardeşlerimizin sesini, 'Allah'ın yardımı ne zaman' diyen o kardeşlerimizin seslerini duyuyoruz. Elinde Kur'an-ı Kerim ile şehadete giden kardeşlerimizin bakışlarını görüyoruz. Bütün bunlar yerde kalmayacaktır. Hem Türkiye içinde hem dünyada, Türkiye'nin Mısırla ilgileniyor olmasından rahatsız olanlar var. Türkiye de sussun istiyorlar, Türkiye de Mısır'a sırtını dönsün, katliamı görmesin, darbeyi görmesin, ilkelerini ayaklar altına alıp, vicdanını çiğneyip, sessiz kalsın istiyorlar. Türkiye konuştukça, tepki gösterdikçe, hakkı, adaleti dile getirdikçe birileri vicdanlarıyla başbaşa kalıyor ve bundan rahatsız oluyor."
- "Bir tablo firavunun izinden gidenler, bir tablo da Musa'nın"
Batıya, dünyaya, Körfez ülkelerine, İslam dünyasına seslenen Erdoğan, oradaki şehitleri terörist ilan edenler olduğunu hatırlattı.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ellerinde silah olmadığı halde 'ben oyumun namusunu istiyorum' diyenler var ama onlara terörist olarak hitap edenler var. Ben de diyorum ki, şu anda Mısır'da devlet terörü icra edilmektedir. Bu devlet terörünü alkışlayanlar, onlarla aynı izi süreceklerdir. Şu anda Mısır'da iki ayrı tablo var. Bir tablo firavunun izinden gidenler, bir tablo da Musa'nın izinden gidenler. Tarih bunu böyle anacak. Tarih bunu böyle değerlendirecek. Şu topluluk birbirini seven bir topluluk. Bizi bölmek, parçalamak isteyenlere siz meydanlarda en güzel cevabı verdiniz. Bundan sonra da en güzel cevabı vereceğinize inanıyorum."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün Mısır'da oynanan oyunu yarın çıkacaklar bir başka İslam ülkesinde oynayacaklar. Bugün Mısır'da sergilenen vahşeti, yarın belki de bir başka ülkede sergileyecekler. Bugün Mısır ama belki yarın bir başka ülkeyi, belki Türkiye'yi karıştırmak isteyecekler. Çünkü bu bölgede güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Bu bölgede istikrarlı, huzurlu, kalkınmış ülke istemiyorlar. Biz bu tuzağı bozacağız. Sabırla bozacağız" dedi.
Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Yıldırım ilçesi Mevlana Mahallesi'nde düzenlenen Kentsel Dönüşüm Töreni'nde yaptığı konuşmada, Mısır'da yaşananları değerlendirdi.
Vicdanları rahatsız etmeye, insanlara, ülkelere vicdanları hatırlatmaya, insanlığa insani değerleri hatırlatmaya devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin hepsini aradığını, AB üyesi ülkelerden bazılarını kendisinin, birçoğunu ise Dışişleri Bakan Ahmet Davutoğlu'nun aradığını hatırlattı.
Erdoğan, "İslam dünyasında aynı şekilde. Aramaya devam ediyoruz, edeceğiz. Görüşmelerimiz devam ediyor, edeceğiz. Herkes sussa biz susmayacağız. Çünkü biz şunu biliyoruz; haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır. Biz dilsiz şeytan olmayacağız, hakkı söyleyeceğiz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Üsküp, Saraybosna, Prizren, Priştine bizim için ne ise Kahire de odur. Dedeağaç, Gümülcine, Kırcaali, İskeçe bizim için ne ise İskenderiye de işte odur. Plevne, Filibe, Sofullu, Tiran, Mostar, Kalkandelen, Manastır ne ise bizim için Asvan, Dimyat, Minye, Luksor işte odur. Biz Mısır'dan yüz çevirirsek, Bursa'da Osman Gazi'nin huzuruna varamayız. Şam'dan, Gazze'den yüz çevirirsek, onlara sırtımızı dönersek, merhum Orhan Gazi'nin, Yıldırım Beyazıd'ın, Murat Hüdavendigar'ın huzuruna çıkamayız. Osman Gazi'nin torunları, Endülüs'te darda kalanlara el uzattılar. Orhan Gazi'nin torunları Açe'de, Endonezya'da mazlumlara el uzattılar. Avrupa'nın, Asya'nın, Afrika'nın darda kalan halklarına, ülkelerine bizim dedelerimiz, ecdadımız yardıma koştu. Kahire ile İstanbul'un, Kahire ile Bursa'nın tarihi aynı tarihtir. Mekke, Medine, Kudüs, Şam, Kahire, Diyarbakır, İstanbul, Bursa ortak bir tarihin, ortak bir medeniyetin, tüm bu bölgenin ortak mirasıdır."
- "BM'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin şu anda aynaya bakacak yüzü kalmamıştır"
Nasıl ki Saraybosna ağladığında Bursa gözyaşı dökerse, Kahire ağladığında da Bursa'nın ağladığını, incindiğini, hüzünlendiğini anlatan Erdoğan, Osman Gazi'nin, Orhan Gazi'nin, huzuruna vardıklarında gönül huzuru içinde olmak istediklerini vurguladı.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Kıbleye yöneldiğimizde, mesuliyetini yerine getirmiş bir kul hissiyatına bürünmek istiyoruz. Aynaya baktığımızda vazifesini yerine getirmiş, tarihine, ecdadına, ecdadının mirasına sahip çıkmış, kendi yüzünden, vicdanından utanmayan yansımalar görmek istiyoruz. BM'nin, BM Güvenlik Konseyi'nin şu anda aynaya bakacak yüzü kalmamıştır. İşte toplandılar. Mısır'daki gelişmeleri kınayamadılar bile. Sadece Arjantin bir kınamadan bahsetti. Amerika kısmen... Biz BM Güvenlik Konseyi'nden çok acil, kararlı bir sesin çıkmasını istiyorduk. Fakat bazı ülkeler var ki artık ilişkilerini dondurdu. Onun için Hollanda'ya, Danimarka'ya teşekkür ediyorum.
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın, aynaya bakacak yüzü kalmamıştır. AB'nin aynaya bakacak yüzü kalmamıştır. Mısır'da adalet isteyen insanlara kurşun yağdırılırken susan, susarak onaylayan, susarak teşvik edenler, vicdanlarıyla yüzleşmeyecek kadar o kanın içine batmıştır. Bugün Mısır'a susanlar, yarın sıra kendilerine geldiğinde konuşamayacaklar. Bugün Mısır'da demokrasinin katline seyirci kalanlar, yarın çıkıp da hiç kimseye demokrasi dersi veremezler. Bugün Mısır'da darbeye 'darbe' diyemeyenler, sıra başka bir ülkeye geldiğinde seslerini yükseltemezler.
Bugün Mısır'da oynanan oyunu yarın çıkacaklar bir başka İslam ülkesinde oynayacaklar. Bugün Mısır'da sergilenen vahşeti, yarın belki de bir başka ülkede sergileyecekler. Bugün Mısır, ama belki yarın bir başka ülkeyi, belki Türkiye'yi karıştırmak isteyecekler. Çünkü bu bölgede güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Bu bölgede istikrarlı, huzurlu, kalkınmış ülke istemiyorlar. Biz bu tuzağı bozacağız. Sabırla bozacağız. Unutmayın herkesin tuzağı vardır. Ama en büyük tuzak; kudret, kuvvet sahibi olan Allah'ın tuzağıdır. Birbirimize inanarak, birbirimize güvenerek, kardeşliğimizi pekiştirmek suretiyle oyunları alt üst edeceğiz. Bizim de aramıza nifak sokmaya, içimizde fitne çıkarmaya çalışıyorlar. Bunlara izin vermeyeceğiz, bunlara fırsat tanımayacağız. Bu tuzaklara düşmeyecek, bu tuzakları alt üst edeceğiz."
- "2023'e hep beraber Türkiye'yi ilk ona sokarak taşıyacağız"
Başbakan Erdoğan, halka hizmetin Hakk'a hizmet olduğunu vurgulayarak, "Ben sizleri şu etnik yapı, şu ırktan, şu kavimden olduğunuzdan dolayı değil, ister Türk olun, ister Kürt olun, ister Arap olun, ister Gürcü olun, ister Boşnak olun, ne olursanız olun, ister Roman olun, sizi Yaradan'dan ötürü seviyorum. Ayırt etmeksizin seviyorum" dedi.
Vatandaşların Türkiye'yi 11 yılda nereden nereye getirdiklerini bildiğini anlatan Erdoğan, "Yollar konuşuyor, havalimanları konuşuyor, okullar konuşuyor, hastaneler konuşuyor, tarımda, herşeyde, enerjide konuşuyor. Bütün bunlarla beraber artık onurlu bir Türkiye ve bu Türkiye'nin onurlu evlatları var. Güvenle, istikrarla, kardeşlikle inşallah ülkemizi çok daha güçlü bir noktaya taşıyacağız. 2023'e hep beraber Türkiye'yi ilk ona sokarak taşıyacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Mısır'dan ve Suriye'den dualarının eksik edilmemesini isteyen Erdoğan, "100 bin Suriyeli, Suriye'deki diktatör, zalim tarafından ne yazık ki şehit edildi. Ülkemizde 400 bini aşkın Suriyeli kardeşimiz, şu anda misafirimiz. Bir milyonu aşkın Suriyeli değişik ülkelerde. Kardeşlerim, Filistin, Irak, Lübnan, Afganistan'daki kardeşlerinizi dualarınızda unutmayın" diye konuştu.
- Kentsel dönüşüm yıkımlarına video konferansla bağlanıldı
Kentsel Dönüşüm Töreni'ne çok sayıda vatandaş katıldı. Ayyıldızlı bayraklarla donatılan tören alanına saatler öncesinden toplanan vatandaşlar, bir süre etkili olan yağmur altında Başbakan Erdoğan'ın alana gelişini bekledi. Tören alanında aşırı sıcak hava nedeniyle suyla serinletme sistemi kuruldu.
Ayrıca tören alanındaki vatandaşların elindeki Mısır'ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin posterleri ve Mısır'a ilişkin dövizler dikkati çekti.
Başbakan Erdoğan, İstanbul, Ankara, Van, Ağrı, Adana, Kayseri ve Erzurum illerindeki kentsel dönüşüm yıkımlarına video konferans yöntemiyle bağlandı.
Törene Başbakan yardımcıları Bülent Arınç ve Beşir Atalay ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ve çok sayıda milletvekili katıldı.
Başbakan Erdoğan, video konferans sistemiyle bağlantı kurulan şehirlerde yıkımı başlattıktan sonra tören alanından ayrılırken, katılımcılara "Suriye'yi unutmuyoruz, Mısır'ı unutmuyoruz, Irak'ı unutmuyoruz, Afganistan'ı unutmuyoruz, Tunus'u unutmuyoruz, Libya'yı unutmuyoruz. Dünyada nerede kan ve gözyaşı varsa unutmuyoruz. Allah birliğimizi, beraberliğimizi ve barışımızı daim kılsın diyorum" diye seslendi.