Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Şirket yönetimi için kayyım tayini" başlıklı 133. maddesi kapsamında verilen kararda, "Cumhuriyet Başsavcılığının talebi kabul edilerek, şirketlere, yönetim organının yetkilerinin tümü ile devredildiği kayyumlar atanması ve yeni yönetim kurulunun atanan kayyumlarca oluşturulması yönünde karar verilmiştir" denildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Koza İpek Holding'e kayyum atanması talepli yazısında, "Şüpheli Hamdi Akın İpek'in yönetici ve ortağı olduğu şirketler aracılığı ile FETÖ tarafından toplanan himmet paralarını, yasal faaliyetlerden elde edilmiş gibi göstererek akladığı, örgüte finansal kaynak sağladığı, eğitim kurumları aracılığı ile FETÖ'ye eleman kazandırdığı, medya organları aracılığıyla örgüt mensuplarını suçtan kurtarmaya çalıştığının anlaşıldığı" kaydedilerek, "Şirket yönetimlerinin mevcut haliyle devam etmesi halinde, belirtilen suçların işlenmeye devam edeceği hususunda kuvvetli şüphe bulunduğu" bildirildi.
Ankara 5. Sulh Ceza Hakimi Yunus Süer'in verdiği kararda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 20 Ekim 2015'te talepte bulunduğu belirtildi.
Söz konusu talepte, Koza-İpek Holding A.Ş. bünyesindeki şirketler ile şüpheli Hamdi Akın İpek'in ortaklığı bulunan şirketlerin, himmet paralarını şirket faaliyetlerinden elde edilmiş paralar gibi gösterip göstermediklerinin, yaptıkları ticari faaliyetlere açıklanamayan paraları gelir olarak beyan edip etmediklerinin, şirketlerin kazançlarının terörizmin finansmanında kullanılıp kullanılmadığının, yurt dışına usulsüz para transferi olup olmadığının, altın üretiminde herhangi bir usulsüzlük bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla, İpek'in evinde ve ortaklığı bulunan şirketlerdeki aramalarda el konulan faturalar, defterler, dijital kayıtlar ile tüm belgeler üzerinde inceleme yapmak üzere, konusunda uzman üç kişi, bilirkişi olarak görevlendirildi.
Başsavcılığın talep yazısında, bilirkişi heyetince düzenlenen raporun sonuç bölümünde, talebe konu şirketlerle ilgili olarak, "bilinçli olarak tesis edilen kurumlardan oluşturulduğu, bu kurumların birbirleriyle ilişkili oldukları, kurum ortaklık yapılarında yer alan kişilerin neredeyse tüm şirketlere hakim derecede aynı kişiden oluştuğu, kurumların aynı adreste oldukları, farklı adreslerdekilerin ise Ankara Yenimahalle merkezindeki Smurfs Village, yani Şirinler Köyü adresinde toplandıkları" kaydedildi.
"Çok önemli muhasebe sahtecilikleri ve hilelerin yapıldığı, kayıt dışı parasal girdinin varlığının, yapılan harcama ve muhasebe düzenlemelerinden organize bir şekilde örgütlenen bu kurumlarda olduğu" ifade edilen raporda, "tespit edilen mali içerikli, önemli ve bilinçli davranışların yasa dışı finansal amaçlı olduğu ve tüm eylemlerin ortak kararlar neticesinde kurumlara aldırılabileceğine" yer verildi.
"Sahte olan imzalar hariç, herkesin attığı imzaların varlığı dolayısıyla tüm eylemlerden haberdar oldukları" bildirilen raporda, "reel üretimlerle, beyan edilenler arasında fark bulunduğu, dolayısıyla kurum kasa girişlerinin çelişkili olduğu ve bilinmezlik arz ettiği" anlatıldı.
"Bu durumu, kendi aralarında yaptıkları harcamalar vasıtasıyla gidermeye çalıştıkları, özellikle altın üretiminde gerçek üretim ile bildirilen üretim arasında mutlak şüpheli rakamlar olduğu" bildirilen raporda, "madenlerin üretiminin yerinde, anlık tespitli olması gerektiğinden, üretimlere dair kurum beyanları dışında hiçbir verinin bulunmadığı" belirtildi.
"Yurt dışından gelen finansal kaynakların yasal görünümde olduğu, ancak bunların içeriğinin tespit edilemediği" ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:
"Çok yoğun ve fazla sayıda Smurfs Village, yani Şirinler Köyü parasal hareketliliğinin olduğu, mali iz takibini ortadan kaldıracak şekilde iç içe geçmiş kurumsal belge hareketliliğinin olduğu ve muhasebe sistemine aşırı derecede yüklenilerek sistemin yorulduğu, bağış ve yardımların toplumsal ve ticari hayatın olağan akışına, ticari teknik ve icaplara uygun olmadığı, alımı yapıldığı iddia edilen, ancak alımına dair hiçbir somut belge, dayanak ve uygunluğun olmadığı danışmanlık hizmetleri için gider pusulası düzenlenmek suretiyle para çıkışları yapıldığı, peçeleme ve muvazaa marifetiyle birçok işlem tesis edildiği ve bu sayede örtülü kazanç sağlandığı, hukuka aykırı işlemlere dair, özellikle son yıllarda Vergi İdaresi tarafından vergi teknik raporlarının düzenlenmediği, teknik raporu olmayan inceleme raporlarının var olduğu, sermaye piyasasını ilgilendiren hususlarda, ilgili kurulun hareket etmediği, MASAK'ın çalışma alanı kapsamında birçok karapara aklama eyleminin varlığının tespit edildiği, örgütsel amaçlara ulaşabilmek için kurumlarına ve kendilerine muhalif kişilerle ilgili bilgi ve doküman hazırlandığı, kişiler ayrıma tabi tutularak, tehdit unsuru olabilecek şahıs veya kurumların belirlendiği ve önlemler alınması için yazışmalar yapıldığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporuna esas teşkil eden şüpheli kurum, şahıs ve ilgili/ilişkili kurum ve/veya şahısların hukuka aykırı eylemlerinin kuvvetle muhtemel oldukları, usulüne uygun olmadan kayda alınan (özellikle yönetim kurulu kararlarındaki) ticari defterleri dahilinde sahte belge düzenlemek/kullanmak, hileli muhasebe işlemleri yapmak, çift defter tutarak, paralel bir muhasebe sistemi oluşturmak gibi onlarca yasalara aykırı durumları belirlenmiş olup, özellikle muallakta olan birçok işlemin açığa çıkmasında raporda isimleri belirtilen, ilişkili tüm şirketler yönünden dışarıdan bağımsız temsilci katılımının önem arz ettiği görülmüştür."
Raporda, "tespit edilen ve suç teşkil eden eylemlerin, mevcut şüphelilerce eldeki delillere binaen halen ve sürekli şekilde işlendiği hususunda kuvvetli suç şüphesinin mevcut olduğu" bildirildi ve "bu suçların, şirketlerin faaliyetleri çerçevesinde işlenmesi sebebiyle maddi gerçeğin ortaya çıkartılması açısından, raporda belirtilen tüm şirketler ile bağlı olan diğer şirketlere yeterli sayıda kayyum atanmasının zorunlu olduğu kanaatine varıldığı" belirtildi.
Kararda, aramalarda el konulan dijital ve yazılı materyaller üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce düzenlenen inceleme raporunda da özet olarak, "şüpheli Hamdi Akın İpek'in ortaklığı bulunan, Koza Holding A.Ş. ve bağlı bulunduğu diğer şirketlerin, himmet adı altında toplanmış paraları, altın üretiminden kazanmış gibi göstererek, farklı isimler adı altında kurdukları paravan şirketler adına, çalıştıkları bankalar üzerinden kara para akladıkları, bunları, liderliğini Fetullah Gülen'in yaptığı FETÖ/PDY terör örgütüne aktarılmasını sağladıkları" ifade edildi.
Kararda, şöyle denildi:
"Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce düzenlenen inceleme raporu, bilirkişi heyetince düzenlenen rapor ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, FETÖ yöneticisi olmak suçundan şüpheli olan Hamdi Akın İpek'in yöneticisi ve ortağı olduğu isimleri belirtilen şirketler aracılığı ile FETÖ tarafından toplanan himmet paralarını, şirketlerinin yasal faaliyetlerinden elde edilmiş paralar gibi göstererek akladığı, şirketlerinin kazançlarından örgüte finansal kaynak sağladığı, hizmet adı altında ihtiyacı olan kişi ve kurumlara bağış yaparak, eğitim kurumları aracılığı ile eğitim ve burs vererek FETÖ'ye eleman kazandırdığı, yazılı ve görsel medya organları aracılığıyla FETÖ'ye yönelik olarak yürütülen tüm adli soruşturmaların siyasi ve algı operasyonu olduğu yönünde haberler yaptırılarak, FETÖ mensuplarını suçtan kurtarmaya çalıştığı anlaşılmış olup, şirket yönetimlerinin mevcut hali ile devam etmesi halinde, belirtilen suçların şirketlerin faaliyetleri çerçevesinde işlenmeye devam edeceği hususunda kuvvetli şüphenin bulunması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için FETÖ yöneticisi olmak suçundan şüpheli olan Hamdi Akın İpek'in yöneticisi ve ortağı olduğu, diğer şüphelilerin ise yönetici kadrosunda çalıştıkları, belirtilen şirketlere, belirlenecek kişilerin yönetim kurulu yetkilerine sahip olacak şekilde CMK 133/1 maddesi gereğince kayyum tayin edilmelerine karar verilmesi kamu adına talep edilmiştir."
Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğinin, Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyumatanmasına ilişkin kararında, "Bu büyüklükte ve yoğunlukta devletimizin yapısına yönelik hükümeti yıkmaya, değiştirmeye, görevlerini yapmaya engel olmaya çalıştığı iddia edilen FETÖ/PDY adı altındaki böyle bir örgütün faaliyetlerine katılan, yardım eden olduğu raporlarla belirtilen şirketlere sadece denetim yönünden kayyum atanması, bu suçların işlenmesine engel olamayacağı gibi delillerin toplanması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması yönünden yetersiz kalacaktır. Bu sebeplerle şirketlere, yönetim organının yetkilerinin tümü ile devredildiği kayyum tayini zorunlu görülmüştür" denildi.
Ankara 5. Sulh Ceza Hakimi Yunus Süer'in kararında, liderliğini Fetullah Gülen'in yaptığı FETÖ/PDY terör örgütü soruşturmasında, belirtilen holding ve şirketlere ilişkin, Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce düzenlenen inceleme raporu ve Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan bilirkişi raporundaki tespitler anımsatıldı.
Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada, anılan şirketlere ilişkin gerek MASAK'ın tespitleri gerekse oluşturulan bilirkişi heyetince hazırlanan ayrıntılı raporla belirtilen şekilde, terör örgütünün faaliyetleri kapsamında ve faaliyetlerine destek olacak şekilde şirketlerin kullanıldığı yönünde tespitler yapıldığı kaydedilen kararda, "Bu şekilde şirketlerin ticari faaliyetten ziyade, faaliyetlerinin neredeyse tamamını terör örgütüne yardım etmek amaçlarına hizmet etmek şeklinde gerçekleştirdikleri belirtilmiştir" ifadelerini yer verildi.
Kararda, şu ifadeler kaydedildi:
"Her iki rapor ile soruşturma aşamasında bu şirketler hakkında CMK 133/4 maddesinde belirtilen, katalog suçlardan olan, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, silahlı örgüt veya bu örgütlere silah sağlama suçları kapsamında kalabileceği kanaati hakimliğimizde oluşmuştur. Şirketlerin faaliyetlerinin bu şekilde CMK 133/4. maddesi kapsamında kalan katalog suçlardan olduğu kanaatine varıldıktan sonra, bahsi geçen şirketlerin suç işlemekte yoğun olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. CMK 133/1. maddesinde kanun koyucu, 'Suçun bir şirket faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde, soruşturma ve kovuşturma sürecinde hakim veya mahkeme şirket işlerinin yürütülmesi ile ilgili olarak kayyım atayabilir' hükmünü vaz etmiştir. Anılan raporlar ile şirket faaliyeti çerçevesinde suç işlendiği hususunda kuvvetli şüphe oluşturacak sebepler belirmiştir. Soruşturma aşamasında bu delillerin toplanabilmesi ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için bu şirketlere kayyım atanması zaruri görülmüştür."
Kararda, CMK'da "Şirket yönetimi için kayyum tayini" konusunda, soruşturma aşamasında hakim tarafından karar verileceğinin belirtildiğine dikkat çekildi.
Soruşturma aşamasına ilişkin tüm işlemleri yapmak üzere sulh ceza hakimliklerinin görevlendirildiği hatırlatılan kararda, şirketlerin ana merkezleri ve bağlantıları dikkate alındığında, suç merkezi Ankara kabul edildiğinde, Ankara Sulh Ceza Hakimliğinin karar konusunda yetkili olduğu ifade edildi.
Kararda, şöyle denildi:
"Bu şekilde soruşturma kapsamının CMK 133/4. maddesi kapsamında katalog suçlardan olduğu ve suçun şirket faaliyeti kapsamında işlendiği hususunda kuvvetli şüphe bulunduğu anlaşıldıktan sonra, hakimliğimizce kayyum atanması yönünde kanaat oluşmuştur. Kayyumun görevi yönünden yapılan değerlendirmede ise şirketlerin büyüklüğü, bu şirketler vasıtası ile işlendiği iddia edilen suçların kapsamı, yoğunluğu, etkinliği değerlendirildiğinde, yönetim organının kararlarını denetlemek üzere kayyumatanması yeterli görülmemiştir. Bu büyüklükte ve yoğunlukta devletimizin yapısına yönelik hükümeti yıkmaya, değiştirmeye, görevlerini yapmaya engel olmaya çalıştığı iddia edilen FETÖ/PDY adı altındaki böyle bir örgütün faaliyetlerine katılan, yardım eden olduğu raporlarla belirtilen şirketlere sadece denetim yönünden kayyum atanması, bu suçların işlenmesine engel olamayacağı gibi delillerin toplanması ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması yönünden yetersiz kalacaktır. Bu sebeplerle hakimliğimizce anılan şirketlere yönetim organının yetkilerinin tümü ile devredildiği kayyum tayini zorunlu görülmüştür. Cumhuriyet Başsavcılığının şirketlere kayyum tayini talebi üzerine hakimliğimizce kayyumluk yapabilecek kişilerin tespiti ile bildirilmesi istenmiş, başsavcılıkçakayyumluk yapabilecek kişiler ile uzmanlık alanlarını belirtir cevabi yazı gönderilmiştir. Hakimliğimizce de yazı cevabı dikkate alınmıştır.
Tüm bu sebeplerle, bilirkişi raporları da dikkate alınarak, başsavcılığın talebi kabul edilerek, şirketlere yönetim organının yetkilerinin tümü ile devredildiği kayyumlar atanması ve yeni yönetim kurulunun kayyumlarca oluşturulması yönünde karar verilmiştir."
Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğinin, Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyumatanmasına ilişkin kararında, "kayyum olarak atananların, yönetim organının tüm yetkilerine sahip olacağı" ve karara, tebliğ tarihinden itibaren, 7 gün içinde Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliğinde itiraz edilebileceği bildirildi.
Ankara 5. Sulh Ceza Hakimi Yunus Süer'in kararında,kayyum atanan şirketler ile buralara atanankayyumların isimleri sıralandı.
- Koza İpek Holding AŞ: Özen Pala, Arif Yalçın, Mustafa Akçil, Hayrullah Dağıstan ve Mustafa Şimşek,
- Koza Altın İşletmeleri AŞ: Özen Pala, Arif Yalçın, Mustafa Akçil, Hayrullah Dağıstan, Mustafa Şimşek,
- Koza Anadolu Metal Madencilik: Özen Pala, Hamza Yanık, Mustafa Akçil,
- Özdemir Antimuan Madenleri AŞ: Ali Yazlı, Cahit Demiral, Hayrullah Dağıstan
- İpek Doğal Enerji Kaynakları Araştırma ve Üretim A.Ş: Ali Yazlı, Cahit Demiral, Yasin Kalem.
- Doğu Anadolu Maden Arama ve Sondaj AŞ: Ali Yazılı, Cahit Demiral, Yasin Kalem.
- Konaklı Metal Madencilik San. Tic. AŞ: Ali Yazlı, Cahit Demiral, Mustafa Şimşek."
Basın şirketlerine atanan kayyumlar da şunlar:
"Bugün Televizyon ve Radyo Prodüksiyon AŞ: Ali Rıza Esmen, Çetin Altay, Hüdai Bal, Fatih İcin, Bilal Koyuncu,
- Yaşam Televizyon ve Yayın Hizmetleri AŞ: Ümüt Önal, Çetin Altay, Hüdai Bal, Fatih İcin, Bilal Koyuncu,
- Koza Prodüksiyon ve Ticaret AŞ: Ümüt Önal, Çetin Altay, Hüdai Bal, Fatih İcin, Bilal Koyuncu,
- Rek-Tur Reklam Pazarlama ve Tic. Ltd. Şirketi: Ümüt Önal, Ali Rıza Esmen, Hüdai Bal, Fatih İcin, Bilal Koyuncu,
- İpek Online Bilişim Hizmetleri Ltd. Şirketi: Ümüt Önal, Ali Rıza Esmen, Çetin Altay, Fatih İcin, Bilal Koyuncu."
Diğer şirketlere atanan kayyumlar da şunlardan oluştu:
"- Koza İpek Tedarik Danışmanlık Araç Kiralama Tic. AŞ: Ali Yazlı, Hayrettin Bıyıklıoğlu, Kemal Yıldır,
- Az İpek Danışmanlık Proje Rek. ve Org. Hizm. Tic. AŞ: Yusuf Atmaca, Hayrettin Bıyıklıoğlu, Şahin Dağlı,
- BB İpek Danışmanlık Proje Rek. ve Org. Hizm. Tic. AŞ: Yusuf Atmaca, Hayrettin Bıyıklıoğlu, Şahin Dağlı,
- ATP İnşaat ve Ticaret A.Ş: Özen Pala, Kemal Yıldır, Hasan Ölçer,
- Koza İpek Basın ve Basım Sanayi Tic. AŞ: Yusuf Atmaca, Hasan Ölçer, Mehmet Tunçel,
- ATP Koza Gıda Tarım Hayvancılık AŞ: Yusuf Atmaca, Hasan Ölçer, Mehmet Üzer,
- ATP Koza Turizm Seyahat ve Ticaret AŞ: Nevzat Demiröz, Hikmet Keleş, Mehmet Üzer,
- ATP Havacılık Tic. AŞ: Nevzat Demiröz, Hikmet Keleş, Yasin Kalem,
- Koza İpek Sigorta Aracılık Hizmetleri AŞ: Nevzat Demiröz, Hikmet Keleş, Mehmet Tunçel,
- Atlantik Eğitim Yayın Taş Bilgisayar Tic. AŞ: Nevzat Demiröz, Hamza Yanık, Mehmet Tunçel, Arif Yalçın."
Kararda, "kayyum olarak atananların, yönetim organının tüm yetkilerine sahip olacağı ve yönetim organının yetkilerinin tümüyle kendilerine devredileceği" belirtildi.
Yeni yönetim organının da kayyumlarca oluşturulacağı ifade edilen kararda, kayyumların, Cumhuriyet Başsavcılığınca kararı kendilerine tebliğinden sonra derhal toplanarak, yönetim kurulu başkanını kendi aralarında seçecekleri ve şirketin faaliyetlerini yönetmeyi derhal devralacakları kaydedildi.
Karar tarihi itibarıyla yönetim organının yetkilerinin kaldırılmasına ve bu tarihten itibaren yaptıkları işlemlerin hükümsüz kalacağına yer verilen kararda,kayyumlara, yapılan işin niteliği, ağırlığı dikkate alınarak, bu aşamada, her bir şirket kayyumluğu için aylık 10 bin lira ücret takdirine, bunun, CMK 133/2. maddesi gereğince atandıkları şirket bütçesinden karşılanmasına karar verildiği aktarıldı.
Karara göre, kayyum tayinine ilişkin karar, Ticaret Sicil Gazetesi'nde ve diğer uygun vasıtalarla Cumhuriyet Başsavcılığınca ilan edilecek.
Karara, tebliğ tarihinden itibaren, CMK 267-268. maddeleri uyarınca, 7 gün içinde Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliğinde itiraz edilebilecek.