Erzincan’da 33 vatandaşın kurşuna dizilip yakıldığı katliamda ABD parmağı olduğu iddia edildi. Katliamın sanıkları serbest kalırken 25 yıl sonra vahşetin yaşandığı gün Başbağlar semalarında ABD helikopterlerinin uçtuğu ileri sürüldü.
Erzincan Kemaliye'ye bağlı Başbağlar köyünde 5 Temmuz 1993'te yaşanan katliamın üzerinden 25 yıl geçti. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu cinayetleri ile Sivas Madımak katliamı gibi Başbağlar katliamı da 28 Şubat davasının gerekçeli kararında 28 Şubat sürecinin bir parçası olarak yer aldı. 2 Temmuz 1993'te yaşanan Sivas Madımak katliamından üç gün sonra Başbağlar köyünde 28 kişiyi kurşuna dizilmiş, evlerinde bulunan Nazife Baltacı ve 13 yaşındaki oğlu İbrahim Baltacı ile Nurettin Aydın, Şakir Aydınlı ve Süleyman Orhan yakılarak katledilmişti.
ÇEKİÇ GÜÇ ORADAYDI
Sanıkları serbest bırakılan ve hiçbir sonuç alınamayan o katliama ilişkin en çarpıcı bilgi ise 25 yıl sonra o köyün dernek başkanından geldi. Sabah'ta yer alan habere göre; Başbağlar Köyü Derneği Başkanı Mehmet Ali Dikkaya, katliamın yaşandığı 5 Temmuz 1993 günü OHAL kapsamında olmadığı halde Başbağlar semalarında ABD helikopterlerinin uçtuğunu söyledi. Dikkaya, soruşturmanın Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) tarafından yeniden açılması gerektiğini belirterek, "Sivas ve Başbağlar olaylarının birlikte planladığını düşünüyoruz. Alevi ve Sünni çatışması çıkartılmak istendi. Cenazelerimizin üzerine üç bildiri bırakıldı. Bildirilerde; 'Sivas ve Dersim'in intikamı alındı' ifadeleri yer aldı. 5 Temmuz 1993'te ABD'nin oluşturduğu Çekiç Güç'ün, Başbağlar semalarında ne işi vardı? Başbağlar OHAL dışında bir köy olmasına rağmen Çekiç Güç helikopteri olay günü Başbağlar semalarındaydı" diye konuştu.
SİLAH TEKLİF ETTİ
Başbağlar mağdurlarının avukatı Cüneyt Toraman da Sivas ve Başbağlar'ın birlikte planlandığını belirterek, Başbağlar'da bunun sağlanması için Başpınar Köyü Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Nafiz Canbaz'ın, köylülere kaleşnikof silah teklif ettiği tespitinin yapıldığını söyledi.
Başbağlar köylülerinin silahları tutanakla almak istemesi üzerine silahların verilmesinden vazgeçildiğini belirten Toraman, "Söz konusu olay ört-bas edildi. Gözaltına alınan Gürsel Aktaş, Hasan Boztaş, Ali İhsan Akgül, Cahit Aktaş, Aleattin Boztaş, Kenan Uludağ, Hayri Uludağ, Erdal Karakoç, Şahin Karakoç, Aziz Bozoğlu'nun da bulunduğu 14 sanık suçlarını itiraf etti. Erzincan Devlet Güvenlik Mahkemesi, teşhislerin usulsüz yapıldığını iddia ederek tetikçileri serbest bıraktı. İtirafçı olan iki kişi PKK terör örgütüne yardım ve yataklık suçunu işlediği gerekçesiyle ceza aldı. Başbağlar davasında ise, ceza alan tek sanık olmadı" diyerek soruşturmadan hiçbir sonuç alınamadığını dile getirdi.
İNCELEMEDİLER BİLE
Başbağlar mağdurlarının avukatı Cüneyt Toraman ise soruşturmada ihmaller zinciri olduğunu belirtiyor. Sivas olaylarını kışkırtmakla görevlendirilenlerin, Başbağlar'a doğru yola çıktığını ve bu katliamı organize ettiğini belirten Toraman ihlalleri şunları anlattı:
Naaşlar iş makineleriyle arandı. Katliam sonrası olay yeri incelemesini savcı yerine orada görevli bir asker yaptı. Olay yerinde bulunan 500 küsur boş kovanla ile ilgili balistik incelemesi bile yapılmadı.
KATLİAMIN EN KÜÇÜK TANIĞI OLDU
Erzincan Kemaliye'ye bağlı Başbağlar köyüne gelen 30 kişilik terörist grubun, camide bulunan köy erkeklerini kurşuna dizdikten sonra yakarak katlettiğini söyleyen Eyüp Aydınlı (34) ise o gün 9 yaşında bir çocuk olarak yaşadığı vahşetin izlerini geçen 25 yılda hiç unutmadığını söylüyor. Teröristlerin kendisi ve kadınları köy deresinde toplayıp, köydeki erkekleri katlettiğini anlatan Aydınlı, dedesi ve eniştesinin naaşının 25 yıldır bulunamadığını belirterek suçluların bulunup cezalandırılsın istiyor.