Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Ukrayna-Rusya savaşında izlediği arabuluculuk politikasına vurgu yaparak, müttefiklerin terörizm konusunda Türkiye’nin yanında olması gerektiğini belirtti. Çavuşoğlu, “NATO'nun 5. Maddesi 9 Eylül 2011'den sonra sadece bir kez devreye girdi. Müttefikler de terörün en çok hedef aldığı müttefik Türkiye'nin yanında yer almalıdır. Ukrayna'nın Kırım dahil toprak bütünlüğünü ve egemenliğini güçlü bir şekilde destekliyor ve Ukrayna'ya maddi desteğimizi sürdürüyoruz. Aynı zamanda çatışma ve gerilimi kontrol altına almak için çeşitli adımlar atıyoruz. İstanbul Tahıl Anlaşması’nı sorunsuzca uygulamak ve uzatmak kolay olmadı. IAEA-Rosatom'un Zaporijya görüşmesi, esir takası ve tarafları Türkiye'de yüz yüze görüşmeler için ağırlamak da dahil olmak üzere diplomatik yoldaki müzakerelerdeki rolümüz için sadece birkaç örnek” ifadelerini kullandı.
NATO’nun tehditler konusunda seçici olamayacağının altını çizen Çavuşoğlu, “Avrupa-Atlantik güvenliğini güçlendirmek için sonraki adımlarımıza karar vermek üzere NATO Bakanları için buradayız. Ukrayna'daki savaş ve ardından ortaya çıkan gıda ve enerji krizi zayıflıklarımızı gösterdi. Savaştan sonra Avrupa güvenlik mimarisinin temellerini yeniden keşfetmemiz gerekiyor. Tehdit nereden gelirse gelsin toplu bir yanıta ihtiyacımız var. İkincisi, tehditler konusunda seçici olamayız. Terörizm, Madrid'deki NATO Zirvesi’nde stratejik konseptte kabul edilen iki ana tehditten biridir” diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, savaşta insan kayıpları arttıkça müzakerelerin zorlaştığını belirterek, “Sadece kınamak sorunu çözemez. Bu nedenle, Ukrayna için barışı sağlamak için harekete geçmeli ve yaratıcı olmalıyız. Türkiye olarak yapmaya çalıştığımız da tam olarak bu. Aslında savaşın ilk haftalarında iki Dışişleri Bakanını Antalya'da ve özellikle iki heyeti Mart sonunda İstanbul'da bir araya getirdiğimizde çabalarımız sonuç vermeye yakındı. İnsan kayıpları arttıkça, müzakere yoluyla çözüme ulaşmak zorlaşıyor. Savaş ve diplomasinin bile aynı anda birlikte gidebileceğine inanıyoruz” dedi.