Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 24 Mayıs'ta Filistin, 25 Mayıs'ta ise İsrail'e gideceğini duyurdu. Mescid-i Aksa provokasyonlarını değerlendiren Bakan Çavuşoğlu, "Bizim ricamızla Müslüman olmayan kişilerin girişi engellendi, ama bölgede istemediğimiz şeyler yaşanabilir" dedi. Bakan Çavuşoğlu ayrıca Rusya'dan Suriye'ye asker taşıyan sivil ve askeri tüm uçaklara, Moskova ile de görüşülerek Türk hava sahasının kapatıldığını söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ukrayna-Rusya savaşı, İsrail ile görüşmeler, F-16 modernizasyonu ve dış politikaya dair pek çok gelişmeyi Uruguay ziyareti sırasında gazetecilere değerlendirdi.
UKRAYNA-RUSYA SAVAŞINDA SON DURUM
Bakan Çavuşoğlu, Ukrayna-Rusya savaşında son duruma ilişkin ”Gördüğüm kadarıyla Rusya, Türkiye garantörlüğüne itiraz etmiyor. Her iki ülke de Türkiye’ye gelmek istiyor” dedi. Çavuşoğlu, Suriye’ye giden Rus askeri uçaklarına hava sahasının kapatıldığını açıkladı.
Çavuşoğlu, İsrail ile normalleşme süreci ve Mescid-i Aksa’da yaşananları da değerlendirdi.
Ortada müzakere ettikleri kapsamlı bir metin var. Onun dışında yine liderler arasında bir arka kapı diplomasisi işliyor. O süreçte de bir ortak deklarasyon taslağı da olduğunu görüyoruz. İşi sadeleştirmeye çalışıyorlar çünkü hassas konular üzerinde mutabakat sağlamak zor oluyor. Savaş devam ediyor.
Daha çok tarafsızlık ve güvenlik garantileri üzerine odaklandıklarını görüyoruz. Savaş en çok Mairupol ve Donbas bölgesinde yoğun. Mariupol’un genel ekseriyetle Rusların eline geçtiğini görüyoruz. Mariupol için henüz daha belirli bölgede bulunan Ukrayna askerleri var. Rusya burada yabancı savaşçı olduğunu söylüyor, Ukrayna reddediyor. Güvenlik garantileri konusunda hiç kimse NATO’nun 5. maddesi benzeri bir güvenlik garantisine yanaşmadı. Alternatif ne olabilir diye çalışma sürdürüyoruz.
Son noktayı liderlerin koyması lazım. Bir anlaşma istiyorlarsa bu kaçınılmaz. Prensip olarak her iki taraf da bunu kabul ediyor. Ama ne zaman olacak? İşleyen süreçte bahsettiğim belgeler üzerinde bir mutabakata varırlarsa veya liderlerin son noktayı koyacağı bir şekilde yakınlaşma olursa bu gerçekleşebilir. Uzun süre olmayabilir ama her an da olabilir.
Her iki taraf da Türkiye’ye gelme konusunda hem fikirdi. Başka ülkeler de var ısrarla bizde olsun diyen ama her iki ülke Türkiye’ye gelmek istiyor.
Ukrayna’nın kabul etmeyeceği önerimizi paylaşmak doğru olmaz. Ama bizim kafamızda da değişik alternatifler var. 5. madde gibi bir garantörlük ya da garantiler olmayacaksa neler olabilir? Hem Ukrayna ile müzakere ediyoruz hem P5 ülkeleri ile müzakere ediyoruz. Ukrayna, garantörlük konusunda Almanya’yı zikretmişti. Rusya ise gördüğüm kadarı ile Türkiye garantörlüğüne itiraz etmiyor.
Kosova modeli, Avusturya modeli gibi seçenekler ise bizim düşündüğümüz modeller değil. Ukrayna’nın ise ne istediği belli.
Arabulucu ülkeyiz. Hassas bir süreç yönetiyoruz. Rusya veya birisinin olası planı var yok diye değerlendirmek doğru olmaz. Biz ne yapıyoruz? Savaşı olduğu yerde durdurup, kalıcı barış tesisi için yardımcı oluyoruz.
Türkiye’den fazla dönen yok. Geçen hafta itibarıyla Türkiye’ye gelen Ukraynalı sayısı 90 bini geçti. Ruslar da geliyor ama akın akın gelmiyor.
RUS OLİGARKLAR KONUSU
Biz yaptırımlara katılmayan ülkeyiz, herhangi bir firma Türkiye’de iş yapmak istiyorsa kanunlarımıza uygun hareket etmesi, uluslararası hukuka uyması lazım. Aykırı faaliyete izin vermeyiz. Kara para olmamalı, illegal faaliyetten gelen para olmaması lazım. Türkiye’de iş yapmak isteyen illa oligark demeye gerek yok turist için de aynısı geçerli bir esnaf içinde geçerli.
Rusya’nın askeri uçaklarını hatta sivil Suriye’ye giden uçaklarına hava sahasını kapattık. Nisan’a kadar izinleri vardı. Mart’ta rica ettik. Moskova’ya gidince Lavrov’a söyledim, o da Putin’e söyleyeceğini belirtti. 1-2 gün sonra, “Putin’in talimatı var artık uçmayacağız” dediler. Hem Montrö hem diğer konularda süreci diyalog yoluyla yürütüyoruz. Rusya’nın savaştan önce 4 gemisi vardı. Belki bir planlamanın parçasıydı. Bu gemileri boğazdan geçirmek için izin talebinde bulunmuşlardı. Biz de kendilerine rica ettik, “bu savaş” dedik ve Montrö’yü anlattık. Sonra vazgeçtiler. Önceden planlanan ve bizim de içinde olduğumuz NATO tatbikatı vardı. Hatta bizde işin içindeydik. Müttefik gemileri geçecekti ancak kışkırtma olur diyerek iptal edilmesini söyledik. Onlar da çok haklı buldular. Bir yandan böyle çalışırken, bir yandan da diyalog yoluyla bir çok şeyi kriz yaratmadan çözüyoruz.
Vatandaşlarımızdan çıkmak isteyenlerin hepsi çıktı. Bir de münferit zamanlarda kendi imkanlarıyla çıkan vatandaşlar oldu. Oradaki vatandaşlarımızı zaten toplamda refakatçilerle beraber 180- 190 civarındaydı. Biz gelmek isteyen herkese kapımızı açtık.
Adımlar atılıyor. Bizden çok Filistin yönetiminin de istediği bir süreç. Diyaloğun faydasını görmeye başladık. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Herzog ile görüşmesinden sonra son ramazan ayında Müslüman olmayanların Mescidi Aksa’ya girişini yasakladılar. Bu bizim ricamız üzerine oldu. Önümüzdeki süreçte de buna benzer provokasyonlar olacak. İstemediğimiz şeyler de yaşanabilir ama tamamen önlenmesi ya da minimize edilmesi konusunda üzerimize düşeni yapacağız. Bu konudaki tutumumuzdan Filistin davası, Mescidi Aksa, Kudüs davamızdan taviz vermeyeceğimizi söyledik. 24 Mayıs’ta Filistin’i, 25 Mayıs’ta ise İsrail’e gideceğim.
F-16’lar konusunda yapıcı bir tutum var. Yaptırım dışında bu işi çözmek istiyorlar. Zaten yaptırımlara tabii değil ama genel anlamda savunma sanayi alanında kısıtlamalar var ve kongrenin iznine bağlı. Modernizasyon kitleri ve yeni F-16’ların satılması konusunda görüşmeler iyi geçiyor. S-400 konusunda da bir çözüm yolu bulma arzusundalar. Bizi tatmin eden teklif gelirse ve garantiler gelirse patriot alabileceğimizi de söyledik.
Amerika bu S-300’lerin bu ülkelerde bulunmasını istemiyordur. Dolayısıyla bu S-300’lerin Ukrayna’ya verilmesiyle bir taşta iki kuş vurulmuş oluyorlar. Bize önermediler. Bizim taleplerimiz ortada zaten onların bize teklif ile gelmesi lazım.