MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararı hakkında konuşan Bahçeli, AYM'nin PKK ve FETÖcülerin can simidi olduğunu belirtti. Bahçeli, "Geldiğimiz aşamada karşımıza iki seçenek çıkmaktadır; ya AYM kapatılmalı ya da yeniden yapılandırılmalıdır" diyerek TBMM'yi işaret etti. 31 Mart'ta yapılacak olan yerel seçimlere de değinen Bahçeli, "Boş zamanlarında İstanbul'a uğrayan büyükşehir belediye başkanlarını evine göndereceğiz. Belediye kaynaklarını bölücülere sevk edilenlerden milletimiz mutlaka hesap soracak" dedi.
Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 31 Mart 2024'te yapılacak yerel seçimlere hazırlık sürecini dolu dolu geçireceklerini belirterek, "iktidara değil Türkiye'ye muhalefet eden partilere meydanın boş olmadığını göstereceklerini" ifade etti.
CHP ve HEDEP yönetimindeki belediyeleri cumhurun iradesiyle birleştireceklerini dile getiren Bahçeli, "Ara sıra, keyfi yeterse, boş zamanlarında İstanbul'a uğrayan Büyükşehir Belediye Başkanını evine göndereceğiz." diye konuştu.
Yerel seçimde merkezi yönetimle yerel yönetimlerin tek ses, tek yürek olacağını söyleyen Bahçeli, "Belediye kaynaklarını bölücülüğe, bölücülere, teröristlere ve parti içi çıkar kavgalarına sevk eden dalaverecilerden milletimiz mutlaka hesap soracak. Yerel yönetimler aracılığıyla devletin kasasını, milletin kesesini gasp edip Türkiye Cumhuriyeti'ne kafa tutan çürümüşler demokratik bedeli en ağır şekilde ödeyecekler." ifadelerini kullandı.
Çalışmaktan yorulmayacaklarını, vatan ve millet sevdasından asla vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Bahçeli, "İnanıyorum ki 14 ve 28 Mayıs'ta yapılan Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri 31 Mart 2024'te pekişip Türk ve Türkiye Yüzyılı yürüyüşü hızlanacak ve yoğunlaşacaktır." dedi.
"Türkiye Yüzyılı hedefleri birer birer hayata geçecek"
"Güçlü yasama, kararlı yürütme, uyumlu belediye" dediklerini dile getiren Bahçeli, ayırmadan, ayrışmadan, yerelde iktidar, ülkede istikrar iradesinde olduklarını belirtti. Devlet Bahçeli, "Türk milletinin desteğiyle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ivmesi ve itici gücüyle Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleri birer birer hayata geçecek, hadisata ve tarihin akışına yön verecektir. Elbette yapacağız, hep birlikte başaracağız. Çılgın Türklerin yeni yüzyıl destanını hep beraber yazacağız." diye konuştu.
"İsrail aciz, ahlaksız ve korkak olduğunu bir kez daha belgelemiştir"
Bahçeli, 7 Ekim'den bugüne kadar Filistin halkının nehir gibi kanının aktığını ifade ederek, "Mazlumların feryadı sadece ilk kıblemizin nurlu gökyüzünde değil, dünyanın tamamında yankılanmaktadır." dedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "Gazze'de süresiz güvenliği sağlayacağız." diyerek katliamları aralıksız sürdürme mesajı verdiğine işaret eden Bahçeli, İsrail'in çatışma bölgesinde sıkıştığını, taktik değişikliklerle cinayet planlarını güncellemek zorunda kaldığını söyledi.
Gazze'deki Şifa Hastanesinin keskin nişancılarla, füzelerle ve dronlarla vurulmasının İsrail'in savaş suçları siciline bir yenisini eklediğinin altını çizen Bahçeli, "İsrail aciz, ahlaksız ve korkak olduğunu bir kez daha belgelemiştir." diye konuştu.
Şifa Hastanesi bahçesine patlayıcı başlığı olmayan, üzerinde birer metrelik 6 bıçağın bulunduğu füzenin atılmasının vahşet olduğunu dile getiren Bahçeli, bu füzenin yalnızca ABD ordusunun envanterinde bulunmasının iki ülke arasındaki yıkım ve cinayet ortaklığının delili olduğunu ifade etti.
ABD yönetiminin, Filistinlilerin sürülmesini ve Gazze'nin işgalini doğru bulmadıkları açıklamasının sahte bir iyi niyet temennisinden ibaret olduğunu belirten Bahçeli, Avrupa Birliğinin Gazze'de çatışmalara derhal ara verilmesi ve insani yardım koridorunun oluşturulması çağrısının da caydırıcılığı ve inandırıcılığı olmayan kuru laf kalabalığı olduğunu söyledi.
"Gazzeli bebeklerin haklarına ne zaman sahip çıkılacak?"
Bahçeli, Batı ülkelerinin başkentlerinin meydanlarında gerçekleşen protesto gösterilerinin günbegün genişlediğini ancak aynı duruş ve tutumu Arap ve İslam toplumlarında gecikmeyle görmekten üzüntü duyduklarını söyledi.
Riyad'da 11 Kasım'da İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Zirvesi düzenlendiğini hatırlatan Bahçeli, "Riyad Zirvesi'nde gündeme getirdiği teklif ve düşünceleri saygı görüp öne çıkan, aynı zamanda sonuç bildirgesine mutabakatla yansıyan Sayın Cumhurbaşkanı'mız kadar dürüst, ilkeli, içten, sağlam ve samimi duruş sergileyen; kalbiyle dili arasında birebir uyum hissedilen kanaatimce hiç kimse olmamıştır." diye konuştu.
Gazze'li bebeklerin haklarına tam manasıyla ne zaman sahip çıkılacağını soran Bahçeli, "Filistinli masumların hukukunu, can ve mal güvenliğini muhafaza için beklenen, gözlenen, istenen nedir? Bu ataletin kaynağı, daha doğrusu korku duyulan sebepler nelerdir? Gazzeli masumlar kirli su içip aç ve açıkta hayat mücadelesi verirken, milyar dolarlar içinde yüzen kaymak tabakanın vicdanı rahat mıdır?" sorularını yöneltti.
"Bu caninin hükmü Müslüman Türk milletine sökmez"
Netanyahu'nun "Arap liderlerine sesleniyorum: Eğer çıkarlarınızı korumak istiyorsanız, yapmanız gereken tek bir şey var, sessiz kalın." cümlelerine dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bu caninin hükmü bazı ülkelere geçebilir ama Müslüman Türk milletine sökmez, sökmeyecek. Unutmayınız ki korkak bin defa, kahraman ise bir defa ölür. Ona buna diyet borcu olanların, çıkarlarının izdüşümünde göbeği bağlı, geleceği rehin altında bulunanların duruşundan da asla bahsedilemez. Türkiye Cumhuriyeti'nin hiç kimseye eyvallahı yoktur. Hiçbir odakla al takke ver külah içinde de değildir. Zulme sessiz kalmak aynı zamanda ortak olmak demektir. Herkes sussa da biz susmayacağız, sessiz kalmayacağız, zalime zalim demekten ödün vermeyeceğiz. Emperyalizme, faşizme ve Siyonizme kategorik olarak sonuna kadar tepki göstereceğiz."
MHP Genel Başkanı Bahçeli, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların durması, sürdürülebilir barış ve ateşkes ortamının tesis edilmesi ve insani yardım koridorlarının açılmasının şart olduğunu, İsrail'e kapsamlı yaptırım programı uygulanması ve Gazze'yi harap etmesi nedeniyle tazminata mahkum edilmesi gerektiğini dile getirdi.
İslam ülkelerinin katılım ve desteğiyle barış gücü oluşturulması ve garantörlük kurumu işletilmesini öneren Bahçeli, uluslararası barış konferansı toplanmasını istedi. İki devletli çözüm ikliminin acilen yeşermesi gerektiğini, 1967 sınırlarına haiz, başkenti Doğu Kudüs olan egemen, toprak bütünlüğünü sağlamış bağımsız Filistin devletinin tanınmasının sağlanması gerektiğini kaydeden Bahçeli, "Eli ve vicdanı kanlı Netanyahu ve yönetimi işledikleri savaş suçlarından dolayı Lahey Adalet Divanında yargılanmalıdır." görüşünü paylaştı.
AB Komisyonunun Türkiye raporuna eleştiri
Devlet Bahçeli, Avrupa Birliği Komisyonunun 2023 yılı Türkiye Raporu'nu da eleştirerek, "AB Komisyonunun Türkiye'ye karşı önyargılı tutumunu, haksızlığı ve hukuksuzluğu teyit eden sakat bakışını gösterdiğini" söyledi.
Raporda, Türkiye'nin İsrail-Filistin savaşına dair duruşunun AB'yle tamamen uyumsuz olduğu eleştirisinin dikkatlerini çektiğini aktaran Bahçeli, şöyle devam etti:
"Uyumlu olsaydı utancımızdan ve üzüntümüzden insan içine çıkacak, dost ve kardeş ülkelerin yüzüne bakacak ne halimiz ne de hakkımız olurdu. Biz dünyaya haçlı emellerinin mevzisinden değil hilalin nurundan bakıyoruz. Biz Müslüman Türk milleti olarak din kardeşlerimizin ve soydaşlarımızın her zaman ve her fırsatta yanı başında yerimizi alıyoruz. Ankara'dan Bakü'ye uzanıyor, Astana'yla kavuşuyor, Aşkabat'la kaynaşıyor, Bişkek'le bütünleşiyor, Budapeşte'yle hasret gideriyor, Lefkoşe'yi bağrımıza basıyor, Filistin'in arkasında dağ gibi duruyoruz. Hem Türk asrı diyoruz hem de mukaddesatımızın onurunu koruyoruz. AB Komisyonunun 2023 yılı Türkiye Raporu'nu yırtıp atıyor veya kağıttan uçak yapıp kendilerine aynen iade ediyoruz."
"Meclis, AYM'nin vesayeti altında değildir"
Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi'ni karşı karşıya getiren konunun Anayasa'nın 83'üncü maddesinin 2'nci fıkrasında yer alan dokunulmazlığın iki istisnasından biri olduğunu işaret eden Bahçeli, "Bu istisna hükmüne göre; 'seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa'nın 14'üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır.' Şu anayasal kuralı, herkesin idrakinde yarar vardır. Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında hiyerarşik bir ilişki yoktur, bu mahkeme süper temyiz merci sıfatına da sahip değildir. Bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesi'nin görevi, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğini, eğer ihlal varsa bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesiyle sınırlıdır. Anayasa Mahkemesi'nin millet vicdanına, adalet ruhuna ve hukuki normlara müzahir ihlal kararları diğer mahkeme kararları için yeniden yargılama sebebidir. Daha vahimi, Anayasa Mahkemesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne karşı yetki alanını genişleterek yasama ihmali olarak değerlendirdiği konularda kanun yapılıncaya kadar ihlal kararı vereceğini ilan etmektedir. Halbuki bu mahkemenin yetkileri arasında yasal düzenleme eksikliğini denetlemek diye bir şey söz konusu değildir. Gazi Meclis, Anayasa Mahkemesi'nin vesayeti altında hiç değildir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, milletin üstünde ve önünde bir güç de olamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde oturma eylemi yapan güruhun, Anayasa Mahkemesi'nin yasamayı etkisiz hale getirme girişimini görmezden gelip Yargıtay'a laf etmesi küstahlıktır, hadsizliktir, seviyesizliktir. Sokak çağrısı yapanlar, karanlığa hizmet eden izansızlar ve ilkesizlerdir. Oturanlara sesleniyorum; siz oturmaya devam edin, Türk milleti size Osmanlı şamarını vura vura 31 Mart'ta kaldırmasını bilecektir" dedi.
"PKK ve FETÖCÜLERE can simidi uzatan AYM'dir"
Ortada darbe, devlet, rejim ve yargı krizi olmadığını söyleyen Bahçeli, "Ortada bal gibi Anayasa Mahkemesi'nin yetkilerini aşarak, yasaları ve anayasayı aşındırarak yargısal aktivizmi vardır ve bu kesindir. Anayasa Mahkemesi yetki alanını genişleterek TBMM'ne ve diğer yüksek yargıya parmak sallamaktadır ve de anayasanın üstünlüğü ilkesini ihlal etmektedir. Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay özelinde süregelen sıcak tartışmanın nihayetinde son ihlal kararına özgü olmadığı, bu tartışmanın esasında siyasi kutuplaşmanın yer almadığı, her iki yüksek mahkeme arasında kararların etkisine ve uygulanmasına ilişkin görüş ayrılığının bulunduğu açıktır. Nitekim Anayasa Mahkemesi zulmün yanında, milletin ve devletin karşısında bir mihrak olarak sivrilmiştir. HDP'ye yapılacak Hazine yardımına bloke konulmasıyla ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın müracaatını reddeden, PKK'ya para akıtılmasının önünü açan Anayasa Mahkemesi'dir. Terörist Demirtaş'ın lehine hak ihlali kararı verip, 50 bin lira tazminat ödenmesine hükmeden Anayasa Mahkemesi'dir. Leyla Güven, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Figen Yüksekdağ, Can Dündar başta olmak üzere PKK'lı ve FETÖ'cülere hak ihlali kararıyla can simidi uzatan Anayasa Mahkemesi'dir. Dağda, ovada, sınır içinde, sınır ötesinde başını ezdiğimiz hainlerin sırtını sıvazlayan Anayasa Mahkemesi'dir. Türkiye'nin ve Türk milletinin helal haklarını alenen ihlal eden bu mahkeme, muhtemeldir ki böyle giderse Fetullah Gülen ile Murat Karayılan'a bile hak ihlali kararıyla kucak açacaktır" diye konuştu.
"AYM Başkanı şehitlerimizin kemiklerini sızlatmakta"
Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi'nin görevinin gereğini eksiksiz yaptığını, bugünkü sorun yumağının temelinde ise AYM'nin vatan ve millete kasteden lekeli kararlarının bulunduğunu söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:"Hatırlarsanız, Anayasa Mahkemesi'nin 61'inci kuruluş yıl dönümünde bizatihi Mahkeme Başkanı'nın yaptığı konuşma, millet varlığına ağır bir saldırıydı. 'Demokratik cumhuriyetin geleceği hukuksal ve siyasal düzlemde kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve bu kapsamda yargı bağımsızlığının tam manası ile hayata geçirilmesine bağlıdır' açıklamasıyla PKK'dan HEDEP ve CHP'ye kadar zillet ve ihanet cephesine selam verdiğini uzaktan bakınca anlamayacak kadar saf mı duruyoruz? 'Demokratik cumhuriyet' kavramını kullananların kim olduğunu biliyor ve bu şer cephesini tanıyoruz. Kafası zehirlenmiş Anayasa Mahkemesi Başkanına hatırlatırım ki Türkiye'de kuvvetler ayrımı netleşmiş, aralarındaki sınır çizgileri kalınlaştırılmıştır. Dahası yargı bağımsızlığının yanı sıra tarafsızlığı da anayasal hüviyet kazanmıştır. Anayasa Mahkemesi Başkanı zillet ittifakının yüksek yargıya yuvalanmış hastalıklı koludur. Bunu reddediyoruz, bu kişinin haddini ve hududunu çok açık şekilde aştığını düşünüyoruz. Mahkeme Başkanı objektifliğini ve tarafsızlığını kaybetmiş, Türkiye'nin yeni yönetim sistemi ile milli birlik ve kardeşliğine cephe almıştır. Geldiğimiz bu aşamada karşımıza iki seçenek çıkmaktadır; Anayasa Mahkemesi kapatılmalı ya da yeniden yapılandırılmalıdır. Mahkemenin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları ile üye yapısının köklü bir reforma tabi tutulması kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Bunu da yeni bir anayasaya ile hayata geçirmek hedefimizdir. Teröre yardım ve yataklık suçu somut delillerle belgelendirilen HDP'nin devam edegelen kapatma davasını sekteye uğratan Anayasa Mahkemesi Başkanı ve malum üyeleri, şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaktadır. Terörle mücadelede muazzam fedakarlıklar sergileyen kahramanlarımızın hakkı yenmekte, hukuku hiçe sayılmaktadır. Bölücülüğün odağı olan partinin kapatılması; demokrasi onuru, hukuk namusudur. Bu ihanet yuvasının kapatılmasını aylardır sürüncemede bırakanları, Türk milleti vakti saati geldiğinde mutlaka kapatacaktır."