MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. FETÖ'cü askerlerin darbe girişimine tepki gösteren Bahçeli, milletin direnişiyle tarih yazdığını belirterek, "12 Eylül'de 'bizim çocuklar kazandı' diyorlardı, çok şükür 15 Temmuz'da onların gayrimeşru çocukları kaybetti" dedi.
Darbeci askerlerin yargılanması sürecinde dikkatli olunması gerektiğine dikkat çeken MHP Lideri, "Masumların hakkını gasp etmek, suçsuz insanımızı mağdur etmek en az terör örgütünün zalimliği kadar tehlikelidir" ifadelerini kullandı.
Devlet Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Türkiye zor ve çetin günlerden geçmiştir. Türk Milleti varlığına biçilen kefeni son anda yırtmıştır. Türk tarihinin farklı dönemlerinde darbe girişimleri vardır ve yaşanmamıştır. Fakat hiçbiri 15 Temmuz'daki kadar derin çatlaklara neden olmamıştır. Bize göre 15 Temmuz bir işgal teşebbüsüdür.
Kudüs'ün kapısına dayanan Haçlı operasyonu hala işbaşında, hala görevdedir. Fetullahçı Terör Örgütü bunların Türkiye'ye tutunmuş ortakçılarıdır. 12 Eylül'de 'bizim çocuklar kazandı' diyorlardı, çok şükür 15 Temmuz'da onların gayrimeşru çocukları kaybetti.
15 Temmuz gecesi Türkiye'nin tepesinde kanunsuz uçak uçurup, helikopter gezdirenlerin Haçlı işbirlikçisidir. Bu maşaları tutan eller kirlidir, kanlıdır ve alayı birden Türk'ün ezeli ve ebedi düşmanlarıdır. Tarihimizde hiç görülmemiş, hiç de yaşanmamış ne varsa 15 Temmuz gecesinden 16 Temmuz sabah saatlerine kadar vuku bulmuştur. Türkiye zor ve çetin günlerden geçmiştir. Türk milleti varlığına biçilen kefeni son anda yırtıp atmıştır. Fethullahçı Terör Örgütü devleti ur gibi sarmıştır. Medyadan eğitime, sağlıktan adalete, yargıdan emniyete, TSK'dan sivil toplum kuruluşlarına kadar her yere çöreklenmişlerdir. Hain ve hasmane emeller yıllarca din kisvesi altında üremiş, himmet ve hidayet adıyla kuytu köşelerde gizlenmiş, güçlenip ortaya çıkmak için uygun zaman ve semin kollamıştır. Manevi duyguları sömüren takiyye ustaları aslında direkt kiliseye hizmetkarlık yapmışlar, oradan emir ve icazet almışlardır. Bu kapsamda dinler arası diyalog uydurmasının projelendirilip senelerdir servis ve propagandasının yapılması da boşuna değildir.
FETÖ düşmanın ta kendisidir. Din ve iman muhalifidir, Müslüman Türk milletinin lanetle anacağı ihanet oluşumudur. TSK'nın general kadrosunun yüzde 35'i şu anda demir parmaklıklar arkasındadır. MGK'nın tavsiye kararı doğrultusunda Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, 21 Temmuz saat 13'ten itibaren 90 gün süreyle olağanüstü hal ilan etmiştir. OHAL aynı gün TBMM'de onaylanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, OHAL'e desteğini çekinmeden göstermiştir. OHAL millete alınmış bir karar değil, tam tersine millete pusu kuran odaklara karşı güvence, anayasal bir tedbirdir.
Askeri ve sivil bürokraside toplu görevden almalar olurken, kesinlikle sağlam belgelere dayanmak esas olmalıdır. Masumların hakkını gasp etmek, suçsuz insanımızı mağdur etmek en az terör örgütünün zalimliği kadar tehlikelidir.
Türk ordusu vicdanlarda hak ettiği değeri bulacaktır. Bu milletin tertemiz ve şerefli evlatları sokaklarda işsiz güçsüz gezerken, terör örgütü FETÖ'nün TSK'ya yasal olmayan yollardan girmesi ve darbe teşebbüsünde bulunması herkese ders olmuştur.
Hainlerin ardından CIA ve Pentagon duruyorsa karşımızda çok ciddi bir sorun var demektir. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü, Ortadoğu'daki kaynamadan ayrı tutmamak gerekmektedir. Halep'te yaşanan vahşet ve insanlık dramlarının bir ilgi ve ilişkisi vardır. Halep'e insani yardım ulaştıracak koridor açılmazsa binlerce sivil açlık ve susuzluktan kırılacaktır. Halep'e sessiz kalamayız.
Bu kez Türk Milleti kazandı, Türkiye ayaklandı ve yeni bir tarih yazdı. Tankların önüne milli irade dikildi, Osmanlı şamarını korkusuzca indirdi. 15 Temmuz'da millet kenetlendi, oyunu gördü. Bu birlik ruhunun devamı mutlaka korunmalıdır.
Türk Milleti hainlerden büyüktür, demokrasi darbeden büyüktü. İster FETÖ, ister PKK, isterse DAEŞ olsun, Türkiye'yi geçemeyecekler, Türk Milletini yenemeyecekler. Hainlere karşı aynı gemideyiz, aynı siperdeyiz, aynı çizgideyiz.
Batılı ülkeler kesin bir tepki ortaya koyamamışlardır. İdam konusunda AB'nin ne söylediği kendi bileceği iştir. Türkiye müsaade almamalıdır.
