Gezi kalkışması soruşturmasında tutuklanan Ayşe Barım’ın Osman Kavala ile tanıştıkları döneme dair verdiği savcılık ifadesindeki gizlediği 2 yıl dikkat çekti. Barım ve Kavala’nın bir araya geldiği ‘Kesik’ filminin de yine Türkiye aleyhine bir yapım olduğu anlaşıldı.
Gezi soruşturmasında gözaltına alınan menajer Ayşe Barım, ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüse yardım etme’ suçundan tutuklandı.
Habertürk muhabiri Ceylan Sever’in aktardığı bilgilere göre; Savcılığın tespitine göre Ayşe Barım; Gezi Parkı eylemlerinin başladığı dönem 7 kez Bergüzar Korel, 4 kez Ceyda Düvenci, 10 kez Dolunay Soysert, 12 kez Halit Ergenç, 5 kez Hümeyra Akbay, 1 kez Mehmet Günsur, 2 kez Nehir Erdoğan, 8 kez Selma Ergeç, 2 kez Nejat İşler ve 1 kez Rıza Kocaoğlu ile görüşmüştü.
Savcılığın tutuklamaya sevk yazısında, Ayşe Barım’ın kendi ajansındaki oyuncularla eylemlere katılarak kitleselliği artırmaya çalıştığı ileri sürüldü.
Barım “Sakın ha!” deyince mum olan oyuncular
Gezi kalkışmasında ön planda olan isimlerden Mehmet Ali Alabora ile Ayşe Barım’ın telefon görüşmelerinin içeriği de tespit edildi.
Kavala ile 39 kez telefonla görüştü
‘Cezayir Restoranında tanıştık’
Barım’ın ifadesinde gizlediği 2 yıl
Ayşe Barım, Osman Kavala ile Kesik filminin ön gösteriminde ve galanın ardından gece partisinde tanıştıklarını, partinin Kavala’nın Cezayir isimli restoranında yapıldığını ve söz konusu tanışmanın o dönemde gerçekleştiğini, öncesinde ve sonrasında bir iletişimlerinin olmadığını ifade etti.
Barım ise o dönemi değil, olaylardan takribi 2 yıl sonra gerçekleşen Kesik filminin galasındaki görüşmelerini ‘bir tanışma’ olarak anlattı.
Tanıştıklarını iddia ettiği film de Türkiye aleyhine
Ayşe Barım ve Osman Kavala’nın Türkiye aleyhine organizasyonlarda yan yana gelmesi de ayrıca dikkat çekti.
Osmanlı/Türk askerleri nefret diliyle hedef alındı
Bir dönem Yeni Şafak’ta köşe yazarlığı yapmış olan sinema yazarı Suat Köçer’in, 5 Aralık 2014’te kaleme aldığı ‘Barış diline kesik’ başlıklı yazısında Kesik filmine dair eleştirilerini şu sözlerle ifade etmişti:
- “Klasik bir epik film alışkanlığı olan haritayla başlayan Kesik, daha ilk dakikalarda seyircisine tavrını göstermeye başlıyor. Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı’nda Almanya, Avusturya ve Macaristan ile ittifakına değinen film, yenilginin ardından azınlıkların bir gecede düşman edildiği tespitiyle ayrışmanın ilk cümlesini kuruyor.Filmin ilk sahneleriyle birlikte dozu gittikçe artan ‘Osmanlı/Türk Zulmü’, Manukyan’ın askerde yaşadıklarıyla deyim yerindeyse tavan yapıyor.”
Filme göre Türkler vahşet karşısında adeta eğleniyor
Eleştirilerine devam eden Köçer:
- “Ermeni erkekler, burada türlü şiddetlere maruz kalıyor. Osmanlı askerleri, onur ve haysiyetlerini ezdikleri Ermenilere insanlık dışı muamele yaptıktan sonra, ıssız bir yere götürüp boğazlarını keserek öldürdükleri Ermenilerin mallarına üşüşüp aralarında pay ediyor. Geride kalan ailelere kamerasını çeviren Fatih Akın, Mardin köylerinin hemen yanı başında kurulan kampta Ermenilerin toplu ölümlerini gösteriyor.Açlık, susuzluk ve hastalıklara terkedilen kadın, yaşlı ve çocuklar çığlık ve inlemelerle acı içinde birer birer can verirken, Osmanlı halkı da bu vahşeti adeta eğlenerek seyrediyor.”
Kesik filminin galasında yok yok: Can Dündar baş misafir
Ayşe Barım’ın ifadesinde Osman Kavala ile tanışmalarına sebep olduğunu anlattığı Kesik filminin galasına gelen isimler de dikkat çekti.
Gezi kalkışmasında ne oldu ve kimler ceza aldı?
28 Mayıs 2013… Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden birisi patlak verdi. George Soros ve Açık Toplum Vakfı’nın sessiz sessiz devşirdiği provokatörler sahneye çıktı. 27 Mayıs gecesi yerinden sökülen ağaçları gerekçe gösteren bir grup, Taksim Gezi parkında yaklaşık 3 ay sürecek bir kalkışmanın fitilini ateşledi.
İstanbul’da başlayan gösteriler Türkiye’nin dört bir yanına yayılarak sivil darbe girişimine dönüştü. Gezi Parkı işgal edildi, İstanbul’un kalbi savaş alanına döndü. Taksim’e karargah kuran yabancı basın, dakika dakika yayın yaparak sivil itaatsizliğin büyümesine çanak tuttu. Gezi Parkı işgalcileri günlerce polisle çatıştı, kamu mallarına zarar verdi, yaktı, yıktı.
Emniyet Genel Müdürlüğü raporlarına göre, bu süre boyunca Gezi Parkı’ndaki eylemlere destek vermek için Bayburt hariç Türkiye’nin tüm kentlerinde protesto gösterileri düzenlendi. Bu gösterilere 4 milyona yakın kişi katıldı. Ancak sivil toplum kuruluşları, Türkiye genelindeki katılım sayısının daha da yüksek olabileceğini belirtiyor. Biri polis 8 kişi yaşamını yitirdi. Toplam 10 bine yakın kişi yaralandı. Yüzlerce kişi tutuklandı, bunlardan 120’den fazlası hakkında dava açıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi olaylarının Türkiye'ye doğrudan maliyetinin 1,4 milyar dolar, dolaylı maliyetinin ise yüzlerce milyar doları bulduğunu bildirdi.
Erdoğan, faizlerin ilk defa Gezi olayları ile tırmanmaya başladığını, yüzde 4,6'dan yüzde 13 küsura ulaştığını, işsizliğin çift haneye çıkmasının da enflasyonun zıplamasının da aynı dönemde gerçekleştiğini anımsattı.
Gezi kalkışmasındaki rollerine göre, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçundan Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya 18'er yıl hapis cezası verildi.
Gezi kalkışmasının organizatörü olduğu ileri sürülen Osman Kavala ise "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı.