TSK’nın gözlem noktalarını bombalayarak Serakib’i ele geçiren Esed rejimine İdlib merkezinin yolu açıldı. Rusya’dan Astana mutabakatına uyulmasını isteyen Türkiye, diğer taraftan rejime müdahale hazırlığında. Milli Savunma Bakanlığı, diplomatik çabalar sonuç vermediği takdirde emir geldiği an gereğinin yapılacağını bildirdi.
Astana mutabakatı kapsamında geride kalan tek güvenli bölge olan İdlib’de Serakib’i ele geçiren rejime İdlib merkezinin yolu açıldı. Bölgedeki TSK unsurları M5 karayolu üzerine beton bariyer koyarak İdlib istikametini kapatırken, bu noktada rejimle TSK’nın karşı karşıya gelmesi an meselesi olarak görülüyor. Rejimin güvenli bölge sınırlarına çekilmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan şubat ayı sonuna kadar süre vermişti. Ancak son tablo, müdahalenin daha erkene çekilebileceğini gösteriyor. TSK ve rejim topçularının namlularının birbirine dönük olduğu bölgede eller tetikte.
Sahada durum kritik seviyede, diplomatik trafik de hayli arttı. Türk ve Rus askeri arasındaki çevrimiçi trafik 24 saat esasına göre açık tutuluyor ve sahada iki ülke askeri arasında herhangi bir dost ateşine sebebiyet vermemek üzere bu hattan sürekli mesaj akışı oluyor. İki ülke dışişleri nezdindeki temaslar en üst düzeyde. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu mevkidaşı Sergey Lavrov ile telefon görüşmelerine, Bakan Yardımcısı Sedat Önal ise Rus muhatabıyla temaslara devam ediyor. Sürecin nasıl sonuçlanacağı bugün Ankara’ya gelmesi beklenen Rus Dışişleri heyetiyle yapılacak görüşmelere göre şekillenecek. Büyük bir göç baskısı altında olan Türkiye, Esed rejiminin çatışmasızlık sınırları dışına çıkarılmasında ısrarlı. Sahada atılacak adımlar Rus heyetle görüşmede ortaya konulacak yol haritasına göre belli olacak. Temaslarda olumlu bir yol alınabilmesi halinde Erdoğan ile Putin’in yeniden biraraya gelmesi bekleniyor.
Milli Savunma Bakanlığında düzenlenen basın bilgilendirme toplantısında sahadaki son duruma ilişkin bilgi veren askeri kaynaklar, İdlib’de diplomatik görüşmelerin sonuç vermemesi durumunda devreye TSK’nın girerek rejim unsurlarını eski sınırlara itip itmeyeceğine yönelik sorulara, “TSK verilen her türlü görevi yerine getirmeye hazırdır. Emir verildiğinde gereğini yapar” karşılığını verdi. TSK’nın bölgedeki önceliğinin saldırıların durdurulması ve ateşkesin sağlanması olduğunu vurgulayan kaynaklar, gözlem noktalarının görevlerine devam edeceğini kaydetti.
Askeri kaynaklar, “Birliklerimiz gerekli tedbirleri alıyor, almaya da devam edecek. Bölgedeki birliklerimizle ilgili herhangi bir sıkıntımız yok. Birliklerimiz gözlem noktalarımıza karşı yapılabilecek herhangi bir saldırıya karşı meşrû müdafaa kapsamında en sert şekilde karşılık vermek için hazır. Yapılan takviyelerle de her bir gözlem noktası kendini koruyacak ve gerekli karşılığı verecek yetenek ile silah araç ve gerece sahiptir” bilgisini verdi. Rejimin kontrolündeki bölgede kalan 7, 8 ve 9 numaralı gözlem noktalarına ikmal ve personel değişimi faaliyetinin kesintisiz sürdüğünü kaydeden kaynaklar, sahada Rusya ile koordinasyon sorunu olmadığını, atılacak adımlar konusundaki bildirimlerin en az 24 saat öncesinden yapıldığını vurguladı.
Serakib bomboş
- Anadolu Ajansı, İdlib’in güneyindeki 170 bin sivilin yaşadığı Serakib ilçe merkezini, Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin ele geçirmesinden kısa süre önce havadan görüntüledi. Rusya ve İran destekli rejim unsurları, önceki gece geç saatlerde Serakib ilçe merkezine girmişti. Havadan görüntülenen ilçe şimdi ‘hayalet kasaba’yı andırıyor. Binaların pek çoğu bombardımanlardan ötürü hasar almış durumda. İlçede yaşayan 170 bin sivil, rejimin ve destekçilerinin saldırıları sonucu Türkiye sınırı yakınındaki bölgelere göç ederek evsiz kaldı. Hatay sınırına yığılanların sayısı sadece son 4 günde 90 bine ulaştı. Rejim ve İranlı teröristler İdlib kent merkezi ile yakın çevresini de ele geçirirse o bölgede yaşayan yaklaşık 1,5 milyon sivilin daha Türkiye sınırına gelmesi bekleniyor. Yarısından fazlasını Suriye’nin başka şehirlerinden gelenlerin oluşturduğu İdlib genelinde 4 milyona yakın savaş mağduru yaşıyor.
En büyük asker bizim asker
İdlib’deki gözlem noktalarına komando, obüs, tank, zırhlı araç ve mühimmat sevkiyatı devam ediyor. Dün 150 araç daha güvenlik önlemleri altında Suriye’ye gitti. Sınır okullarında eğitim gören öğrenciler de askeri araçların geçişi sırasında Türk bayrağı açıp “En büyük asker bizim asker” dedi. Mehmetçik, öğrencilere çikolata dağıtıp harçlık verdi, bazı vatandaşlar askerlere çay ve ayran ikramında bulundu.
Ne gerekiyorsa
- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye’de Esed rejiminin saldırganlığı nedeniyle İdlib ilinde durumun vehametini koruduğunu, bu konuyu ele almak için Rusya’dan bir heyetin bugün Türkiye’ye geleceğini bildirdi. Bölgede 8 askerin şehit olmasının ardından rejime gerekli karşılığın verildiğini hatırlatan Çavuşoğlu, “Karşılığını kat kat verdik. Bu konudaki kararlılığımızı Rusya’ya da ilettik. İnsani dramı ya da felaketi durdurmak için ne gerekiyorsa yapacağız” açıklaması yaptı. Çavuşoğlu, Rusya ve İran ile Astana ve Soçi mekanizmalarının başlatıldığını; bunların Suriye’de ateşkesi tesis etmenin, bunun kalıcı olmasını sağlamanın ve siyasi sürece geçişin amaçladığını belirterek “Bunların bugüne kadar faydalarını gördük. Ne var ki siyasi sürece inanmayan, sadece askeri çözümle barış getireceğini düşünen, ki bunda çok yanlış düşündüğünü söylemem lazım, rejimin saldırganlığı arttı” diye konuştu.
ABD gaz veriyor
Suriye’deki kaosun baş mimarı ABD, İdlib’de Türkiye ile Rusya arasında artan gerilimi fırsata çevirmeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Kelly Craft, “ABD, Türk askerlerinin ölümüne neden olan Esed rejiminin Türk gözlem noktalarına haksız saldırılarıları karşısında NATO müttefiki Türkiye’ye meşrû müdafaasında tam destek veriyor” dedi. İdlib’de rejim, Hizbullah ve Rusya’nın sürdürdüğü ‘barbar, haksız’ saldırıları şiddetle kınadıklarını bildiren Craft, Rusya ve rejime güvenilmeyeceğini, Astana sürecine de artık inanmadıklarını kaydetti. İngiltere’nin BM Daimi Temsilcisi Karen Pierce de İdlib’de uzun süredir ‘en kötü kabus’un yaşandığını belirterek “Türkiye, İdlib’de barışçıl bir çözüm bulmak ve milyonlarca Suriyelinin mülteci konumuna düşmesini engellemek için çaba gösterdi ama Suriyeli makamların mutabakatı görmezden geldiğine şahit oluyoruz. Birçok ateşkes ilan edildikten bir iki gün sonra ihlal edildi. Artan gerginliğin halihazırda 3 buçuk milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’ye etkisinden derin endişe duyuyoruz” diye konuştu. Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia ise ‘Suriye hükümetinin topraklarının kontrolünü yeniden kazanmaya çalıştığını’ savundu.
Çok havan gördüm bu farklıydı
Suriye’de rejim unsurlarının İdlib’de düzenlediği ve 7 asker ile 1 sivilin şehit olduğu saldırıda yaralanan Uzman Erbaş Zekeriya Demir (28), saldırı anlarını anlattı. “Sırtımdaki çelik yeleğe şarapnel geldi. O basınç beni 4-5 metre geriye attı, orada bayılmışım. Artık ne kadar zaman geçti bilmiyorum, gözümü açtığımda şehitler, gaziler yerde yatıyordu” diyen evli ve 3 çocuk babası Demir, şunları söyledi: “Arabalardan daha inmeden 100 metre yanımıza havan topu düştü. Sonra 50 metre yanımıza bir daha. Sonra, bizim mühimmat yüklü TIR’ların üstüne düştü. Sonra bir daha attılar ve tank yanmaya başladı. Artık havan topu muydu, roket miydi anlayamadım. Yaralı arkadaşıma yardım etmek istediğim sırada yeniden havan topu düştü. Şarapnelle sırtımdaki çelik yelek parçalandı ve iç organlarım büyük zarar gördü. Ayıldıktan sonra kalkıp koştum ve TIR’ın altına girdim. Gece saat 1’den 5’e kadar üzerimize sürekli top attılar. Ben Zeytin Dalı ve Barış Pınarı’nda da görev yaptım. Çok havan topu gördüm, yakınlarımızda çok patlamıştı ama bu farklıydı.”
Cezasız kalmaz
- BM Güvenlik Konseyi, Suriye’nin İdlib’de kentinde artan gerilimi görüşmek üzere toplandı. Burada bir konuşma yapan Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu rejim ve destekçilerine sert uyarılarda bulundu. TSK’nın İdlib’deki birliklerini geri çekmeyeceğini ve gözlem noktalarını terk etmeyeceğini belirten Sinirlioğlu, “Türkiye’nin güvenliğini ve Türk askerlerini hedef alan hiçbir saldırı cezasız kalmayacak. Meşrû müdafaa hakkımızı kullanmakta asla tereddüt etmeyiz. Burada kırmızı çizgimizden bahsetmiyorum, bu bir uyarı” dedi. Suriye’deki krizin kimyasal silah kullamından, ‘zalim bir rejimin kendi halkına karşı işlediği suçlara’, iç savaştan ‘başarısız bir devletin terör rejiminin neden olduğu insani krize’ ve uluslararası barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit teşkil etmesine kadar yaklaşık 10 yıldır konseyde görüşüldüğüne ancak hiçbir şeyin değişmediğine ve tehlikenin daha da büyüdüğüne dikkati çeken Sinirlioğlu, şunları söyledi:
- BİR TİRAN YÜZÜNDEN
- “Şam’da küçük bir zümre tarafından yönetilen ve Suriye’nin bir kısmını kontrol eden rejim, 3 Şubat’ta kasıtlı olarak Türk güçlerini aldı ve saldırıda 7 asker ile bir sivil personel hayatını kaybetti. TSK meşrû müdafaa amaçlı derhal karşılık verdi. Bazı gözlem noktalarımız rejim savaşçıları tarafından kuşatılmış durumda ve bugün de rejim hava saldırılarıyla bombardımana devam etti. Suriye halkının meşrû taleplerini karşılamayı reddeden bir ‘tiran’ yüzünden yüz binlerce kişi hayatını kaybetti, sayısız kişi işkence gördü, kayboldu, tutuklandı. Türkiye Suriye nüfusunun beşte biri olan yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Şimdi bu rejim, Türk askerlerini hedef alarak benim ülkemi kirli savaşının içine çekmek istiyor. Siyasi çözüme inanıyoruz ancak Türkiye asla hiçbir saldırgan eyleme tolerans göstermeyecek.”