İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu FETÖ’nün TSK’daki kripto üyelerini belirleme noktasında önemli kriterlerden bir tanesi olan ankesörlü telefon soruşturmasıyla ilgili 66 sayfalık bir rapor hazırladı. Ankesörlü telefon yönteminin bütün ayrıntılarının anlatıldığı rapor Türkiye’nin farklı illerindeki soruşturma birimlerinin yararlanabilmesi amacıyla Adalet Bakanlığı’na gönderildi.
TSK’da ByLock kullanan örgüt üye sayısının normal vatandaşlara oranla çok daha az olduğu göz önüne alındığında, ankesörlü telefonun kripto FETÖ üyelerinin deşifre edilmesinde önemli bir kriter olduğu değerlendirmesinde bulunuluyor. Savcılığın hazırladığı 66 sayfalık rapora göre FETÖ’nün TSK’daki üyeleriyle 2012’ye kadar yüz yüze görüşme gerçekleştirildiği bu tarihten sonra ankesör gibi farklı yöntemlere yönlendirildiği tespitinde bulunuldu.
Bugüne kadar İstanbul’da 470 olmak üzere yurt genelinde toplam 3 bin 905 ankesörlü (sabit hat) telefon hattının kullanıldığı belirlendi. Raporda ardışık arama sisteminin ne olduğu da ayrıntılı bir biçimde anlatıldı. Buna göre ardışık bir şekilde ankesörlü telefondan aranan şahısların büyük çoğunluğu aynı Kuvvet Komutanlıklarına mensup ve aynı rütbelerde. Ardışık aranan isimlerin aynı hücrede bir mahrem imama bağlı oldukları elde edilen bilgiler arasında yer aldı.
Yapılan değerlendirmelere göre, ankesörlü telefon uygulamasına 2012 yılında geçildi. Kamu kurumları içerisinde kurulu hatlarla iletişime ise gizlilik kuralı ve emniyet takibinden kurtulma amacıyla başvurulmadı. Mahrem imamın ankesörlü telefondan arayarak buluştuğu örgüt mensubu askerler, arandıkları telefon hatları buluşmaya götürmüyor. Götürülse bile kapatılıyor. Bu tedbirin amacı ise mahrem imamla, örgüt üyesi askerin aynı baz istasyonundan sinyal vermemesi için yapılıyor.
Her sivil yöneticinin sorumluluğunda birden fazla hücrede 2-3 askeri şahıs bulunabiliyor. Bu askerlerin de aynı kuvvete mensup oldukları ve aynı rütbede bulundukları gözlendi. Farklı rütbe ve farklı kuvvetler istisnai de olsa görülebiliyor. Genel olarak yarbay ve üstü rütbedeki subaylarda birebir sorumluluk esası geçerli olmasından dolayı bu tip aramalar üst rütbelerde ender görülüyor.
Bir mahrem imam sorumlusu olduğu birden fazla askeri şahsı tedbir gereği ayrı ayrı sabit hatlardan araması gerekirken, ardışık yapılan aramaların mahrem imamın tedbirsizliğinden kaynaklanıyor. Ankesörlü telefonlarda yapılan HTS raporlarının incelenmesine göre ardışık olmayan aramalar, ardışık aramalara oranla daha fazla olarak saptandı.
Soruşturmanın İstanbul’da ilk olarak Gülcan Gıda isimli yerden başlatıldığı, buradan hakkında işlem başlatılan 415 askerden 74’ünün darbe girişimine katıldığı ifade edildi. 119’unun ise ankesörlü telefon soruşturmasından önce TSK’dan ihraç edildiği 24’ünün geçici uzaklaştırıldığı veriler arasında yer aldı. Gülcan Gıda’dan firari mahrem imam Adil Öksüz’ün bile arandığı belirlendi.
Elif Gıda isimli yerden de çok sayıda arama yapıldığı belirlenirken, buradan yapılan aramalarda tespit edilen 264 askerden 83’ünün darbe girişimine katıldığı, 112’si hakkında soruşturma yapılana kadar herhangi bir FETÖ bağlantısının tespit edilememesinden soruşturma başlatılamadığı vurgulanarak bu isimlerin ‘kripto’ olarak nitelendirilmesi gerektiği kaydedildi.