Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun,"Doğal Afetlerde Uluslararası İş Birliği ve Dayanışma Paneli"nde konuştu. Altun konuşmasında, terör örgütlerine ve sözcülerine yönelik, "Sizin bu çabalarınız, bizim nezdimizde hiçbir karşılık bulamayacaktır. Sizinle mücadelemiz, aynı kararlılıkla sürecektir. Sizin kirli oyunlarınızı Allah'ın izniyle bir bir bozacağız." ifadelerini kullandı.
Altun, İletişim Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen, "Doğal Afetlerde Uluslararası İşbirliği ve Dayanışma Paneli"nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 6 Şubat'ta "asrın felaketi" olarak nitelendirilen ve dünya tarihinin de en büyüklerinden olan depremleri yaşadığını anımsatarak, 11 ili etkileyen bu afetlerde 50 binin üzerinde kişinin hayatını kaybettiğini, 313 binden fazla bina ve 893 bin bağımsız bölümün kullanılamaz hale geldiğini ifade etti.
Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Türk milletine başsağlığı dileyen Altun, devlet olarak depremin ilk anlarından itibaren hızlı ve etkin bir koordinasyonla deprem bölgesindeki insanların yanında olduklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en başından bu yana afet sonrasındaki müdahale ve yardım faaliyetlerini bizzat koordine ettiğini kaydeden Altun, başta AFAD, Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Kızılay ve sağlık personeli olmak üzere kamu kurumları ile sivil toplum kuruluşlarının ve milletin tam manasıyla bir seferberlik durumuna geçtiğini bildirdi.
Altun, afetin ilk anlarından itibaren Türkiye Afet Müdahale Planını devreye soktuklarını belirterek, bölgede 35 bin 250 arama kurtarma personelinin görev yaptığını, 100 binden fazla kişinin enkazdan kurtarıldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bütün bakanları deprem bölgesinde görevlendirdiğini anımsatan Altun, 40 vali ve 160 mülki idare amirinin de bu illerde görev aldığını kaydetti.
Altun, bölgede ihtiyaç duyulan beslenme, barınma, sağlık, güvenlik, psikososyal destek, hasar tespit ve altyapı gibi birçok hizmeti yürütmek amacıyla yaklaşık 275 bin personelin hızla bölgedeki çalışmalara dahil olduğunu anlattı.
Türk Hava Yolları ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin, hava koridoru ile yurt içi ve yurt dışından personelin ve malzemelerin ulaştırılması ve afetzede vatandaşların bölgeden tahliye edilmesi noktasında önemli görev icra ettiğini ifade eden Altun, cumhurbaşkanlığı uçaklarının da bölgeye arama-kurtarma ve sağlık ekiplerinin intikalini yaparken, bölgeden yaralı vatandaşların taşınmasını gerçekleştirdiğini bildirdi.
Hava, deniz, demir ve kara yoluyla 1,5 milyondan fazla vatandaşın deprem bölgesinden tahliyesini koordine ettiklerini belirten Altun, deprem bölgesindeki illerde kurulan çadır ve konteyner kentler ile tahsis edilen tesislerde, 3 milyona yakın vatandaşın barınma ihtiyacının karşılandığını söyledi.
Altun, devletin bir yandan geçici barınma imkanlarını sağlarken, diğer yandan da kalıcı konutların inşasına giriştiğini belirterek, 319 bini bir yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin konutun yapılacağını ifade etti.
Türkiye'nin "asrın felaketi" karşısında gördüğü uluslararası destek
Ekonomik krizler, savaşlar, salgınlar, kıtlık, iklim krizi, doğal afetler gibi tek bir ülkenin sınırlarını aşan risklerle karşı karşıya kalındığına işaret eden Altun, bu sorunların, tek bir ülkeye ya da bölgeye mahsus gibi gürünse de zamanla etki alanı genişleyerek, küresel bir sorun haline gelme potansiyeli barındırdığını vurguladı.
Bu sorunların çözümünde, uluslararası dayanışma ve işbirliğinin önemine dikkati çeken Altun, Türkiye'nin salgın zamanında çeşitli ülkelerle dayanışma ve yardımlaşmadan kaçınmadığını ve buna karşın "asrın felaketi" karşısında diğer devletler ve halklardan destek gördüğünü söyledi.
Altun, 90 ülkeden 11 bin 500'e yakın arama-kurtarma personelinin çalışmalara katkı sunduğunu belirterek, bunun yanında sahra hastaneleri ve sağlık personeliyle kara, hava ve deniz yoluyla ulaştırılan desteklerle dost ülkelerin bu süreçte Türkiye'nin yanında olduğunu anlattı.
Türkiye ile dayanışma sergilemek amacıyla 16 Mart'ta Ankara'da toplanan Türk Devletleri Teşkilatı Olağanüstü Zirvesinin "Afet ve Acil Durum Yönetimi ve İnsani Yardım" temasıyla gerçekleştirildiğini hatırlatan Altun, zirvede Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında doğal afetlere hazırlık ve bunlara müdahale noktasında ikili ve çok taraflı işbirliği ve koordinasyon mekanizmasına dair önemli adımlar atıldığını bildirdi.
Bu mekanizmanın çok daha geniş bir kapsamda uygulamaya alınmasının afet yönetimi konusunda önemli fırsatlar sunacağına inandığını kaydeden Altun, Türkiye'nin, diğer ülkelerin arama-kurtarma ekiplerinden ayni desteklerine, sahra hastanelerinden taziye ve destek mesajlarına, zor gününde kendisine uzatılan elini hiçbir zaman unutmayacağının altını çizdi.
'Milletimizin dünyanın dört bir yanına uzattığı yardım eline büyük bir vefa gösterildi'
Altun, konuşmasına şöyle devam etti:
- "Afet dayanışmasının öneminin ortaya çıktığı bu dönem, ayrıca bu mekanizmaların eksiklerinin giderilmesi, daha etkili çalışır bir hale getirilmesi için bir fırsat olarak da değerlendirilmelidir. Zira küresel alanda belirsizliklerin giderek arttığı bir dönemde, bu mekanizmaların salgınlar, afetler ve savaşlar sebebiyle her zamankinden daha fazla işler hale getirilmesi elzemdir. Herkes şu gerçeği açık ve net bir şekilde teslim edecektir; Türkiye, dünyanın neresinde bir felaket yaşansa her zaman yardıma ilk koşan ülke olmuştur. Daha önce yaşanan küresel krizler ve felaketler karşısında milletimizin dünyanın dört bir yanına uzattığı yardım eline, sergilediği dayanışma ve cömertliğe karşı bugün büyük bir vefa gösterildiğini görüyoruz. Felaketin ilk anlarından bu yana canla başla mücadele veren başta arama-kurtarma görevlileri olmak üzere, resmi ya da gönüllü olarak faaliyet gösteren herkese minnettarlığımızı ifade etmek istiyoruz. Aynı şekilde bu afet karşısında ülkemize dayanışma ve destek gösteren tüm dost ülkelere de teşekkür ediyoruz."
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak, tüm kurumlarla birlikte bu süreçte üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye gayret ettiklerini ve etmeyi sürdürdüklerini belirten Altun, sürecin başından bu yana bir taraftan kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini temin ettiklerini, diğer taraftan da sistematik dezenformasyon saldırılarıyla mücadele ettiklerini vurguladı.
Bu süreçte, dezenformasyonun doğrudan can ve mal güvenliğine dahi zararlar verebileceğini gördüklerini belirten Altun, ulusal ve uluslararası kamuoyunu doğru, şeffaf, güvenilir şekilde ve zamanında bilgilendirmelerinden rahatsız olan dahili ve harici seslerin hemen yükselmeye başladığına işaret etti.
'Kirli oyunlarınızı bir bir bozacağız'
Yalanlarla mücadele ettikçe söz konusu kesimlerin kumpas kuramadığını, kitleleri istedikleri gibi maniple edemediğini, bunu yapamayınca da kurumları karalamaya, itibarsızlaştırmaya giriştiklerini anlatan Altun, şu ifadeleri kullandı:
- "Hedef gösterme ve tehdit etme noktasına kadar vardırdıkları bu habis tutumu, ne yazık ki dün bir kez daha şahsıma yönelik olarak ortaya koydular. 6-8 Ekim olaylarında masumları katlettiren eli kanlı PKK destekçisi, bizi fütursuzca tehdit ederek, sırtını dayadığı terör örgütüne hedef gösterdi. Onlar şantajla çöktükleri yuvarlak masalarda kendilerine verilen vaatlerden aldıkları güçle küstahça saldırıya geçiyor olabilirler. Ancak buradan PKK'sından FETÖ'süne tüm terör örgütlerine ve onların sözcülerine bir kez daha seslenmek istiyorum. Sizin bu çabalarınız, bizim nezdimizde hiçbir karşılık bulamayacaktır. Sizinle mücadelemiz, aynı kararlılıkla sürecektir. Sizin kirli oyunlarınızı Allah'ın izniyle bir bir bozacağız. Hiçbirimiz sizden korkmuyoruz. O alçak tehditlerinizle bizi yıldıramazsınız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın terör örgütlerine yönelik "Başaramayacaksınız" sözlerini anımsatan Altun, şunları kaydetti:
- "Terörist başını özgürleştirme, onun heykelini dikme ve bölücülük hevesleriniz kursağınızda kalacak. Güvendiğiniz o yuvarlak masalar, yaptığınız planlar, millet iradesiyle yerle yeksan olacak. Uçsuz bucaksız yalanlarınız, sistematik dezenformasyonlarınız, kara propagandalarınız, elinizde patlayacak. Sizin ne Cumhurbaşkanı'mızı ne onun dava arkadaşlarını ne de bu büyük milleti sindirmeye gücünüz yetmez. Sırtınızı yasladığınız teröristleri nasıl inlerine gömüyorsak, yalanlarınıza, manipülasyonlarınıza, kara propagandalarınıza da asla geçit vermeyeceğiz. Yalanlara tevessül etmekten vazgeçmediğiniz müddetçe, karşınızda doğruyu, hakikati, bizi bulmaya devam edeceksiniz."
Altun, bu süreçte Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak, bir taraftan dezenformasyonla mücadele ederken, kamuoyunu bilgilendirirken öte yandan "Türkiye Tek Yürek", "Asrın Dayanışması" ve "Seninleyiz Türkiye" gibi iletişim kampanyalarıyla ulusal ve uluslararası ölçekte dayanışmayı ve duyarlılığı artırmayı hedeflediklerini bildirdi.
Ayrıca Başkanlık çatısı altında hizmet sunan CİMER'e "Deprem Acil" butonu ekleyerek bu felaketten etkilenen vatandaşların taleplerini devlete çok daha hızlı iletebilmesini temin etmek üzere bir kanal daha açtıklarını anımsatan Altun, şunları kaydetti:
- "Deprem Acil butonu ve çağrı merkezimiz aracılığıyla bugüne kadar vatandaşlarımızdan 1 milyon 700 bine yakın başvuru aldık depremin olduğu günden bu yana. Tüm başvurular, depremin ilk anından itibaren 7/24 büyük bir titizlikle incelendi, devletimizin tüm kurumlarıyla koordinasyon içinde hızlı ve etkin bir şekilde çözüme kavuşturuldu. Bu başvurular içinde milletimizin fedakarlığını, birlik ve beraberliğini, dayanışmasını ortaya koyduğu çok sayıda mesaj da vardı. Biz, tüm bu adımları da dayanışma ekosisteminin bir parçası olarak değerlendiriyoruz. Cumhurbaşkanı'mızın ifade ettiği üzere, deprem sonrası sergilediğimiz asrın dayanışmasını, ülkemizi afetlere karşı hazırlıklı ve dayanıklı hale getirme sürecinde de ortaya koyacağız. Türkiye, bugün afet yönetimi ve dayanışma konusunda da dünyaya örnek bir noktadadır."
'Doğal afetlerde, uluslararası düzeyde işbirliği çok değerli hale geldi'
Panelde konuşan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanı Serkan Kayalar ise 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi.
Türkiye'ye ulaştırılan yardımların arkasında, değerli hikayeler olduğunu belirten Kayalar, bu yardımların zor günlerde dostluğun bir nişanesi olarak çok anlamlı olduğunu vurguladı.
Kayalar, bu yardımların arka planında Türkiye'nin yıllardır ihtiyaç sahibi coğrafyalara "az veya çok" demeden koşmasının ne kadar etkili olduğunun görülebileceğini dile getirdi.