FETÖ eliyle Türkiye’nin işgal edilmek istendiği 15 Temmuz darbe girişimini yöneten ‘mahrem imamlar’ Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Harun Biniş, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç, Akıncı Üssü yakınında yakalandı. Bunlardan Öksüz, gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı ve hâlâ firari. Diğer 4 FETÖ imamı ise Akıncı Davası’nda yargılanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, Akıncı Üssü’ndeki sivil yöneticilerin darbe girişimindeki rolü ve mahkemelerde oynadıkları tiyatroyu Yeni Şafak için değerlendirdi.
15 Temmuz darbe girişimini önceki darbelerden ayıran özellikler nedir?
Tarihte, FETÖ ile aynı mahiyette bir örgütün varlığından söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle örgütün işlediği suçlar da hukuk tarihinde emsali olmayan eylemler olarak kayda geçmiştir. Devletin üst düzey yöneticilerinin dinlenmesi, MİT Müsteşarı’nın tutuklanmaya çalışılması, Başbakan’ın ve bakanların tutuklanmasına teşebbüs edilmesi örgütün 15 Temmuz darbe girişimi öncesi işlediği sofistike eylemlerden sadece birkaçı.
15 Temmuz’un önceki darbelerden en önemli farkı, bir terör örgütü tarafından planlanması ve icra edilmesidir. Bu nedenle, önceki darbelerde yaşanmayan ancak bir terör örgütünün yapabileceği kamu kurumlarının bombalanması, asker ve polisinin şehit edilmesi, sivil vatandaşlarımızın katledilmesi, Cumhurbaşkanına suikast düzenlenmesi gibi eylemler planlanıp işlenebilmiştir. 15 Temmuz’un bir diğer önemli farkı da sivil imamlar tarafından planlanması ve sivil imamlar tarafından icra edilmesidir. Önceki darbelerde de sivil unsurlar destek mahiyetinde yeralmış olmakla beraber, hiçbir darbede siviller askerleri yönetmemişlerdir.
Akıncı Davası’nda yargılanan sivil yöneticilerin darbedeki rolü neydi?
TSK’daki örgüt mensubu subay ve astsubayların yöneten kadrolar, TSK mensubu olmayan sivil kişilerden oluşmaktadır. Her subaydan sorumlu bir mahrem imam görevlendirilmekte ve bu mahrem imam, ilgilendiği subay ve astsubayın hayatını yönlendirmektedir. Dolayısıyla örgüt mensubu bir personel, görev yaptığı kurum dışında kurumdaki hiyerarşik ilişkiden daha önemli bir hiyerarşiye tabi olmaktadır. Örgütün TSK’daki yapılanmasındaki ana çerçeve, darbe planlanması ve icrasına aynen yansımış, darbeyle ilgili temel unsurların tamamı başta örgüt lideri olmak üzere ona bağlı olan sivil yöneticiler tarafından planlanmış, icra aşamasında yine sivil yöneticilerin nezaretinde asker unsurlar tarafından yerine getirilmiştir. Dolayısıyla sivil yöneticilerin, örgüt ile asker unsurlar arasındaki bağlantıyı sağladığı ve örgüt liderinin talimatlarını askerlere ulaştırdığı, darbenin icra safhasına nezaret ettikleri, gelişmeleri anlık olarak ilettiklerini söyleyebiliriz.
15 Temmuz gecesi kaç tane sivil yönetici vardı, sivil yöneticiler nerede toplandı?
Sivil yöneticiler darbenin yönetim merkezi Akıncı Üssü’nde toplandı. Darbe gecesi sivil yöneticilerin başka kışlalara gittiğine dair elimizde bir veri bulunmamakta. Sanık beyanlarına göre onlarca sivilin varlığından söz ediliyor. Buna karşılık ele geçirilen sivil yönetici sayısı beş. Sivillerin bir kısmının sivil giyimli asker olduğu değerlendirilse bile gece Akıncı Üssü’ndeki sivil yönetici sayısının beşle sınırlı olduğunu kabul etmek mantıklı gözükmemektedir. Zaten 143. Filo kamerasında görüntüsü yer alıp da kimliği tespit edilmeyen 10’a yakın sivil giyimli şahıs var.
Akıncı Üssü’nde olduğu anlaşılan 5 sivil yönetici 16 Temmuz sabahı nasıl yakalandı?
Yakalanan sivil yöneticilerin tamamı, üsse yakın Akıncılar Köyü’ne doğru kaçarken yakalandı. Harun Biniş ile Kemal Batmaz birlikteyken, Nurettin Oruç ile Hakan Çiçek birbirlerine 50 metre mesafedeyken, Adil Öksüz de diğerlerinden 600 metre mesafede aynı bölgede jandarma tarafından yakalandı. Yakalandıkları yer darbenin yönetim merkezi 143. Filo ile Akıncılar Köyü arasındaki bir güzergaha tekabül etmektedir.
Yakalandıkları yerle ilgili olarak çok ilginç ve komik hikayeler uyduruyorlar. Adil Öksüz, Kemal Batmaz ve Harun Biniş arsa bakmaya geldiklerini söylüyor ama yakalandıkları yer Akıncı Üssü’nün yanıbaşında ve hiçbir şekilde imara açılması mümkün değil. Nurettin Oruç, hayvan yetiştiriciliği ile ilgili belgesel çekmek için geldiğini iddia etse de civarda böyle bir belgesel çekimi için ne çiftlik var ne de hayvan varlığı. Hakan Çiçek ise bir sosyal etkinlik için geldiğini iddia ediyor. Ancak Akıncı Üssü’nde sosyal bir etkinlik olmadığı gibi bir sivil olarak askeri bir üstte etkinliğe katılması mümkün değil. Aslında örgüt dilinde darbenin ‘sosyal etkinlik’ olarak ifade edildiği aklımıza gelmiyor değil.
Sivillerin mahkemedeki ifadelerini nasıl buluyorsunuz?
Savunmalarına bakıldığında çok iyi bir örgütsel eğitim aldıkları anlaşılıyor. Ustaca ve soğukkanlı yalan söyleyebiliyorlar. Asker sanıklarla aralarına mesafe koymaya özen gösteriyorlar. Örgütle ilişkilerini çok açık delillere rağmen reddediyorlar. Kamera görüntüleri karşısında biraz tereddüt ediyor gözükseler de ret ve inkar yolunu seçiyorlar ve hiçbir şekilde Akıncı'da olduklarını kabul etmiyorlar.
Asker sanıkların sivil yöneticilere yaklaşımı nasıl?
Şu ana kadar dinlenen sanıkların, sivil yöneticileri doğrudan veya dolaylı olarak töhmet altına sokacak beyandan özellikle kaçındıklarını, daha önceki aşamalarda sivil yöneticiler aleyhine olabilecek beyanları da mahkemede değiştirdiklerini görüyoruz. Sivil yöneticiler üzerinden örgütle bağ kurulduğunun farkındalar ve bu nedenle sivil yöneticileri koruduklarında örgütü koruyacaklarını biliyorlar.
Sivil yöneticilerin kameralara yansıyan görüntülerinde nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?
Sivil yönetici sanıkların gece boyu bir hayli faal olduğu gözüküyor. Gerek kamera görüntülerinde gerekse bir kısım sanık beyanlarına göre üs içerisinde çok rahat bir şekilde hareket ettikleri, her yere teklifsizce girebildikleri ve üs personeli asker şahısların sivil yöneticilere saygı gösterdikleri anlaşılmakta. Özellikle Kemal Batmaz ile eski Üs Komutanı Hakan Evrim arasındaki ilişki daha çarpıcı gözükmektedir. Kamera görüntülerindeki samimiyete bakılırsa Kemal Batmaz ile Hakan Evrim arasında eskiye dayanan bir hukukun olduğu anlaşılıyor. Ayrıca Hakan Evrim’in Kemal Batmaz’a askeri adab ve erkanla izahı mümkün olmayan bir sadakatle bağlı olduğu görülüyor.
Sivil yöneticiler arasında bir hiyerarşi veya iş bölümünün olduğunu söyleyebilir miyiz?
Darbe öncesi yapılan hazırlık toplantılarındaki konumu ve ilişkilerine bakıldığında Adil Öksüz’ün, örgütün TSK yapılanmasındaki en önemli isim olduğu sonucunu çıkarmak mümkün. Kemal Batmaz’ın, örgütün Hava Kuvvetleri yapılanmasındaki önemli isimlerle çok yakın bir hukuku var. Ortağı olduğu şirket, 17-25 Aralık’tan sonra bile Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan oradaki örgüt mensubu askerlerin himayesinde çok gizli projelerde iş almış. Kemal Batmaz’ın bir kısım ortaklılar üzerinden Adil Öksüz ile de bağlantısı var. Diğer sivil yönetici Harun Biniş ile Kemal Batmaz arasında çok eskiye dayanan bir hukuk var. Biniş, aynı zamanda kriptolu telefonların dinlenmesi dosyasında sanık. Hakkında casusluk suçundan dava açıldığı dönemde Batmaz’ın ortağı olduğu şirketin Hava Kuvvetlerinde aldığı gizli projelerde çalışabilmiş. Nurettin Oruç ise 2014’e kadar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda öğretmen olarak görev yapmış, son görev yeri Diyarbakır. Örgütün jandarma yapılanması içinde çok etkin. Öğretmen olduğu dönemde örgütün jandarma yapılanmasında Doğu-Güneydoğu sorumlusu olduğu, öğretmenlikten istifa ettiği 2014 yılından sonra da örgütün ‘jandarma imamı’ olduğuna dair gizli tanık beyanları var.